Lutfen Dikkatle Okuyun: Tehlikeli Lüfer Avi Raporu

Konu, 'Tekneden Balık Avcılığı' kısmında sentha tarafından paylaşıldı.

  1. sentha

    sentha

    Mesajlar:
    604
    Şehir:
    izmir
    Favori Kamış:
    el oltası zıpkın
    En İyi Avı:
    henuz tutulmamis olandir
    Merhaba,
    uyesi oldugum balik avciligi uzerine bir mail grubunda gectigimiz gunlerde asagidaki av raporu yer aldi. Cok dikkate deger, ders alinmasi gereken, ve maalesef aci sonuclari olan bir yazi oldugu icin yaziyi gonderen sayin Timur Yilmaz'dan da izin alarak virgulune dokunmadan buraya aldim. Bu arada sayin Timur Yilmaz da izin almak icin gonderdigim mail uzerine forumumuzdan haberdar olarak foruma uye olmus durumda.

    Lutfen dikkatle okuyun.

    Tarih : 25 Kasım 2006

    Yer : Tekirdağ, Marmaraereğlisi'ne bağlı Yeniçiftlik beldesi

    Av Biçimi : Tekne ile denizden çapari, kaşık, zoka kulanılarak avlanma.

    Tekne Özellikleri : 4 - 4,5 metre tek katlı fiber tekne, 9.9 HP yamaha iki zamanlı uzun şaft motor.

    Av Malzemeleri : Kaşık, istavrit çaparisi, lüfer için zokalı takım, piknik tüplü lüks lambası, iki adet iki parçalı, bir adet teleskop küçük kamışlar.

    Avın Amacı : Esas amaç lüfer avı. Amaca ulaşmak için çapari ile yemlik istavrit avı, istavrit av alanına gidişte deneme amaçlı levrek için kaşıkla sırtı çekmek.

    Ava Katılanlar : Tamamen önlemsiz, sorumsuz kendini amatör balıkçı sanan 2 kişi (Can yeleği olduğu halde tekneye
    alınmamış, pusula yok, cep telefonlarının su almaması için alınan önlem yok, oysa en basitinden
    bir naylon poşet içine konabilirdi, bunun dışında da hiç bir şey, hiç bir önlem yok).

    Av Sonucu : 20-25 kadar yemlik istavrit, geri salınan bir vatoz (veya keler), 3 saat yüzerek kıyıya yarı ölmüş durumda
    ulaşan bendeniz ve büyük ihtimalle hipotermi nedeniyle rahmetli olan av arkadaşım, öz abim kadar sevdiğim İlhan Abim (İlhan ERDEN - 61 yaşında emekli öğretmen).

    Avın Ayrıntıları :

    Kıymetli Grup Arkadaşlarım,

    Bu benim gruba yazdığım ilk av raporu. Ne yazık ki, ilk raporum böyle kötü başladı. Daha çok tatlı suda avlandığımız ve öyle çok da başarılı avlar gerçekleştiremediğimiz için, dikkate değer bulmamış, yazmamıştım. Bu raporu da yazıp yazmama konusunda kararsızdım. Raporun formatını, gruplarımıza düzenli rapor yazan arkadaşlara benzetmek istedim. Bir kaç gün önce çok değerli grup arkadaşımız, dostumuz Sn. Ufuk ÜLKÜMEN hatır sormak için aradı ve sesimin (telefonda) kötü olduğunu, hasta falan olup olmadığımı sordu. Ona iyi olduğumu, geçirdiğimiz kaza nedeniyle, gece 3,5 saat (20.30 - 23.30 arası ) denizde yüzmek zorunda kalarak kurtulabildiğimi ilettim. Geçmiş olsun dileklerinden sonra durumu gruba yazmamı istedi ve beni ikna etti. Yazmak istemememin nedeni; burada tüm yazılanlara rağmen, üstelik uzun süre panik atak tedavisi gören biri olarak Kasımın 25'inde hiç bir önlem almadan gece avına çıkmak, bu umursamazlık yüzünden ölüm tehlikesi ile karşı karşıya kalmak, çok sevdiğim bir dostumu kaybetmek ve aileme karşı olan sorumluluğumu tehlikeye atmanın utancıydı. Açıkçası yazmaya utanıyordum. Ufuk Bey'in ikna yeteneği sonucunda yazmaya karar verdim. Belki benim durumumdan ders çıkaran olabilirdi.
     
  2. sentha

    sentha

    Mesajlar:
    604
    Şehir:
    izmir
    Favori Kamış:
    el oltası zıpkın
    En İyi Avı:
    henuz tutulmamis olandir
    (DEVAM)

    24 Kasım cuma günü öğleden sonra merhum İlhan abi beni aradı.. Epeydir lüfere çıkmadık, yarın lüfere gidelim, dedi.. Erken gidelim, öğle saatlerinde çıkarız, biraz levrek için kaşık çekeriz, sonra da yemlik istavrite çıkarız, gece de lüfere atarız, dedi... Benim yarın fabrikaya uğrama durumum olabilir, yarın erken gelmeyebilirim, dedim. Şeytan dürttü herhalde, cumartesi sabahı kalkar kalkmaz İlhan abiyi aradım, fabrikaya gitmekten vazgeçtim, gidelim, dedim. 15 dakikaya kadar hazır olurum, dedi. Ben hemen onu almaya gittim. Eşiyle malzemeleri indirmişlerdi. Onları arabamın bagajına yerleştirdik. Sonra sitenin sığınağında duran onun 9,9 yamaha motorunu da apartman görevlisinin yardımıyla arka koltuğa yerleştirdik. Çorlu'dan kahvaltı için biraz poğaça ve su böreği alarak yola düştük.. Hedef Yeniçiftlik... Saat 10.00 gibi Çorlu belediyesinin personeli için Tredaş'tan kiraladığı, kamp yerindeydik. İlhan Abi orada bırakılan, avlanmak için izin aldığı emanet bir tekne bulmuştu. Ama teknenin ıskarmozları ve kürekleri yoktu. Bekçiye orada bulunan eski bir badana fırçası sapından ıskarmoz yapmasını söyledi. Biz de bu arada İlhan Abi'nin 1-2 km. kadar uzaklıktaki karavanından çalınan teknesinin küreklerini almaya gittik. Çay, kahvaltı derken vakit biraz ilerledi. Herhalde saat 11.00 gibi tekneyi bekçinin de yardımıyla denize indirdik. Iskarmozları ve motoru monte ettik. İlhan abi'de ayakkabı, bende çizme olduğu için, o önceden tekneye çıktı. Ben de bekçi ile tekneyi iterek biraz daha kumdan kurtardıktan sonra binmeye çalıştım. Sadece ben 96 Kilogram olduğumdan tekne yattı, ben denize düşünce de doğruldu. Biraz su aldı, çizmelerim de su doldu tabii... Bindikten sonra, kıyı sığ olduğundan biraz kürek çektik, yeteri kadar derine gelince de motoru çalıştırdık. Su dolduğundan çizmeleri 10-15 dakikada zorla ayağımdan çıkarabildim, çünkü su dolu çizme vakum yaptığından kolay çıkmıyordu. Yedek ayakkabı ve çorap da olmadığından ava çıplak ayakla devam etmek zorunda kaldım. Belki bu olay benim hayatımı kurtardı. Çizmeler ayağımda olsa, tekne alabora olup battıktan sonra onları çıkarmak kesinlikle mümkün olmazdı. Tabii benim kıyıya ulaşmam da. Bu arada motor uzun süre çalıştırılmadığından, su soğutma devir-daim mekanizmasının çalışmadığını fark ettik. Motoru durdurduk ve bir tel yardımıyla su tahliye deliğini açtık, düzeldi. Hava çok sakin deniz çarşaf gibiydi. Yeniçiftlik'ten Marmaraereğlisi yönüne doğru kıyıdan 100 -150 metre uzaklıktan ve kıyıya paralel olarak kaşık çekmekle başladık. Herhangi bir vuruş alamadık. Sonra yemlik istavrit için açılmaya karar verdik. Burada istavrit oldukça derinlerde ve uzakta vuruyordu. 50-60 metre derinliklere geldiğimizde bol olmasa da tekleme istavrit almaya başladık. Bulunduğumuz yer derin olduğundan çapa atamıyorduk. İstanbul yönünden, Tekirdağ yönüne doğru olan akıntı kısa sürede bizi bir kaç kilometre Tekirdağ yönüne doğru sürüklüyordu. Motoru tekrar çalıştırarak bir kaç kez ilk vuruş aldığımız yere dönmek zorunda kaldık. Sonunda tuttuğumuz 20-25 civarındaki istavritin yem için bize yeteceğini düşündük ve istavrit avını bıraktık. Akıntı nedeniyle yaptığımız gel-gitler epey zaman kaybettirmişti. Saat 15.30-16.00 arasında denize ilk açıldığımız yerin karşılarında ve 7 kulaç civarındaki derinliklerde lüfere zoka atmak için hareket ettik. Tasarladığımız yere geldiğimizde ölçüm yaptık ve çapamızı attık. Hava kararmaya yüz tutmuştu. Denize çıkarken kenarda yaşadığımız küçük kaza nedeniyle lüks lambasının gömleği düşmüştü, cebimdeki yedeğiyle değiştirdik ve lambayı yakarak ıskarmozlardan birine bağladık. Zokalarımızı, yemlerimiz hazırladık ve aşağı saldık. Saat 20.30'a kadar herhangi bir vuruş alamadık (küçük balıkların yemi tırtıklaması hariç). İlhan abinin oltasına bir vatos (veya keler) takıldı onu kesti attı. Balık vurmayınca daha geç saatlerde çıkmak üzere 20.30'da dönmeye karar verdik. Bana çapayı toplamamı söyledi, o da motoru çalıştırmak için hazırlayacaktı. Sol arka taraftan eğilerek herhalde motorun pervanesini falan kontrol etmeye çalışıyordu. Bende sandalın burun tarafına diz çöküp çapa ipini tuttum. Ama bu arada tekne sola yatarak denize ters kapaklandı. Biz de suya düştük. Tabii olayın şokuyla biraz panikledik. Teknenin yan ucundan tutabildik. Ben tekneyi çevirelim dedim. Çünkü kıyıya ulaşmamız çok zor ve karanlıktı. Kıyıya mesafemiz 3 - 3,5 km kadardı. Ama İlhan abi; "boşuna uğraşırız, tekne az sonra batacak, üstünde ne fazlalık varsa at, yüzerek çıkabilirsek kurtuluruz dedi. Allahtan ayağımda çizmeler yoktu. Yüzmeye başladık. Ama hiç umudum yoktu. Günde 2 paket sigara içiyordum ve deniz çok soğuktu. Tahmini olarak yolu yarıladığımızda İlhan abi benden 40 -50 metre ileride yüzüyordu. Üstelik o sol tarafa, ben de sağ tarafta gördüğüm parlak bir ışığın daha yakın olduğunu düşünerek sağ tarafa doğru yüzüyordum. Biraz da o zaman panikledim, İlhan abi çok iyi bir yüzücüydü. galiba ben çıkamayacağım diye düşünmeye başladım. Ama yüzüş tempomu da bozmadım. Suyun üzerinde ne kadar canlı kalabilirsem şansımı o kadar daha fazla arttıracağımı düşündüm. Hızlı yüzmekten kaçındım. Belki kıyıya yaklaşan bir gırgır bizi görebilirdi. Yada lüfere aynı bölgeden çıkan birileri olabilirdi. Kıyıya yaklaştığımızda akıntı kendini daha fazla hissettirmeye başladı. Vücut sıcaklığının da düşmesinin etkisiyle artık çok zor ilerliyorduk.. O nedenle, ben de İlhan Abiye yetiştim. Bu kez ben 30-35 metre kadar solda kaldım.. İlhan Abi, 300 metre falan kaldığını söyledi, ben de 500 metre vardır, diye tahminde bulundum. Bir süre daha bitkin halde yüzmeye devam ettik... İlhan Abi 30-40 metre benden geride ve sağda kaldı... Fakat akıntı ve çırpıntı artmıştı. Biz de çok yorulmuş ve üşümüştük... Su üstünde kalmakta bile zorlanıyorduk ve ölümü o zaman hissetmeye başladım. O kadar yolu gelip 100-150 metre yakında ölmek... Bu arada küçük dalgalanmalar nedeniyle ben su yutmaya ve batmaya başladım.. İlhan Abi de arkadan "su yutmamaya çalış" az kaldı, diye bağırıyordu. Gücümü biraz toplayıp tekrar suyun üstünde tutunmaya ve yüzmeye çalıştım... Ama korku sarmıştı. Sonra kıyıdaki sitelere doğru "imdat" diye bağırmaya başladım... İlhan Abi de bağırmaya başladı, bir taraftan da yüzmeye çalışıyorduk... Sesimizin yankısı tekrar bize dönüyordu... Hiç o kadar gür sesim çıkacağını sanmıyordum... Artık son umutları da tüketiyorduk.. Soğuk kemiklerime kadar işlemişti... Sonunda kıyıdan güçlü bir ışığın bizim yöneldiğimiz tarafa doğru hızla hareket ettiğini görür gibi oldum... Bu arada bağırıyordum. Birileri sesimizi duymuştu galiba... Son bir gayretle bağırmaya ve yüzmeye devam ettim. Karşıya gelenler ışığı bize çevirdiklerinde kıyıya 100-150 metre kadar uzakta olduğumu anladım. Bunun 35-45 metresinin boyu aşmayacak kadar sığ olduğunu biliyordum. Bağırmayı kesip canımı dişime taktım. İlhan abinin de sesi gelmiyordu... Yüzerek geldiğini sanıyordum... Gelenler sitenin bekçileriymiş... Kıyıda bekliyorlardı. Ayaklarım yere değdiğinde dikilmek istedim. Ancak güç kalmadığından dikilemiyordum.. Sudan çıkan gövde korkunç biçimde ağırlaşıyor ve takat kalmamış ayaklarım tamamen çaresiz kalıyordu. Sığ yerde su yutmaya başladım, ama emekleyerek kıyıya yanaştım.. Bekçilere arkadan arkadaşımın geldiğini söyledim. Işığı ileri yönelttiler, seslendiler, ama ne ses, ne bir kıpırtı vardı... Sudan çıktığımda çenelerim daha hızlı takırdamaya başlamıştı. Hemen jandarma ve sahil güvenliğe haber verdiler... O arada gelen ambulans da beni alarak hastanenin yolunu tutmuştu... Hastane acilinden çıkınca tekrar kıyıya gittim... Aramalar sabaha kadar sonuç vermedi. Sabah 09.30-10.00 civarı balıkçılar kenarda bulup sahil güvenliğe bildirmişler... Daha sonra adli tıbba götürülmüş.. Su yutmadığı söyleniyor... Sonuç adli tıp raporundan sonra anlaşılacak... Kendisine Tanrı'dan rahmet diliyorum...

    Özet bir şeyler yazmak istiyordum. Ama beceremedim, yalınlaştıramadım, aldı, yürüdü... Affola!


    Saygı ve sevgilerimle,

    Timur YILMAZ (Çorlu/Tekirdağ)
     
  3. erdemyılmaz

    erdemyılmaz ERDEM YILMAZ

    Yaş:
    46
    Mesajlar:
    2.357
    Şehir:
    İSTANBUL
    Favori Kamış:
    DURUMA GORE BİLDİGİM HER TÜRLÜ YASAL MALZEME
    En İyi Avı:
    EŞKİNE 1,5 KG.,56 CM. TURNA
    çok acı bir durum allah yakınlarına sabır versin bizlerede ders olsun özellikle bana çünkü gölde yüzme bilmedigim halde botla açılmak gibi bir hıyarlık yaptım bir iki sefer bu acı olayı okuduktan sonra aslaaaa
     
  4. Mehmet PEKMEZCİ

    Mehmet PEKMEZCİ

    Mesajlar:
    736
    Şehir:
    İzmir
    Favori Kamış:
    olta
    Gerçekten ders alınması gereken bir yazı. Bazı şeyler hayat kurtarırken önemsemediğimiz küçük ayrıntılar hayatımızı bizden alabiliyor. hayatını kaybedeb şahsın ailesine allah sabır versin ve kendisine rahmet eylesin. Umarım hepimiz bundan bir ders çıkarabilmişizdir.

    Küçük bir not; Boğulma ile ölümlerde sanılanın aksine ciğerler su ile dolmaz. Refleks olarak soluk borusu tıkanır ve biz su nedeniyle değil de havasızlıktan boğuluruz. Adli tıp için önemli bir nokta bu. Boğulmuş kişilerin ciğerlerinden su çıkıyorsa bu o kişinin daha önce öldürülüp suya atıldığını gösteriyor.
     
  5. darkdream1977

    darkdream1977

    Mesajlar:
    451
    Şehir:
    Tokat - Turhal (Samsun )
    Favori Kamış:
    mantarlı - makinalı takım
    En İyi Avı:
    yayın 8 kg ( elle :) )
    Öncelikle başımız sağolsun.
    İkinci olarak, hayatta her zaman kötü olayların olma ihtimali var.
    Bize düşen ,elimizden geldiğince önlemlerimizi almak ve sevdiklerimizi derin bir üzüntüye düşürmeden yaşayıp gitmek.
    Amatör balıkçılıkta her zaman bir şekilde tehlikeler mevcut.
    Keşke önlemlerinizi alarak gitseydinizde bu kötü olay başınıza gelmeseydi.
    Ama takdir-i ilahi işte,elden bir şey gelmiyor.
    Lütfen balığa giderken gerekli önlemleri alalım,sonra sıkıntıya kalmayalım.
    Ufak bir örnek vermek gerekirse,mesela göl kıyısına balığa falan gittiğiniz zaman en az 3 kişi gidin.
    İçinizden birini akrep veya yılan sokabilir.
    Yada düşüp bir yerini kırabilirsiniz.
    2 kişi olsanız durum oldukça zor olur ama 3 kişi olunca geride kalan 2 kişi bir şekilde olaya müdahale edebilir.
     
  6. morrigan

    morrigan

    Mesajlar:
    314
    Favori Kamış:
    olta,çapari,kaşık,rapala,silikonlu yem vsvs..
    En İyi Avı:
    zargana-levrek-uskumru bide kaya balığı:)
    :(..yazıcak kelime bulamıyorum...Allah rahmet eylesin.....
     
  7. sanalbalıkcı

    sanalbalıkcı

    Mesajlar:
    294
    Şehir:
    samsun mrk.
    Favori Kamış:
    tırıvırı hariç hepsi
    En İyi Avı:
    Önümüzdeki hafta tutacağım.
    Tek kelime. Denizle şaka olmaz.lütfen ders alalım,
     
    Son düzenleme: 18 Aralık 2006
  8. Çok üzücü bir olay...
    Hayatını kaybeden ağabeyimize Allahtan rahmet geride kalanlara sabır diliyorum.
    Diğer abimizede geçmiş olsun dileklerimi sunarım.
     
  9. MGB

    MGB GOKHAN

    Yaş:
    43
    Mesajlar:
    986
    Şehir:
    AYT - DUBAI
    Favori Kamış:
    Kamış olta, yapay yemler, sırtıyı pek severim :) ...
    En İyi Avı:
    Umarım yakında İRİ bir LEVREK :)
    Öncelikle Allah'tan rahmet diliyorum....
    Kalanlara ise büyük sabır versin, gerçekten çok zor bir durum...
     
  10. mcelikkaya

    mcelikkaya murat çelikkaya

    Yaş:
    50
    Mesajlar:
    1.611
    Şehir:
    samsun
    Favori Kamış:
    olta
    En İyi Avı:
    arkadaki çalılar
    gözlerimi kocaman aça aça okudum
    çok üzücü sabırlar diliyorum
     
  11. özkan

    özkan

    Mesajlar:
    907
    Şehir:
    istanbul
    Favori Kamış:
    olta
    En İyi Avı:
    kırlangıç 1,5 kg
    başınız sağolsun. allahtan rahmet yakınlarına sabır diliyorum.
     
  12. mors

    mors

    Mesajlar:
    67
    Şehir:
    İSTANBUL
    Favori Kamış:
    Artık bir çok olta malzemesi demeliyim...
    En İyi Avı:
    İSTAVRİT 10 KİLO CİVARI (1985 YILINDA)
    Benzeri bir olayı yıllar önce dalgıç arkadaşlarım çeşmede yaşamışlardı. hem okuduklarımdan hemde o olayı hatırladığım için tüylerim diken diken oldu, gözlerim doldu. Ölene allahtan gani gani rahmet dileyip kalanlarada baş sağlığı ve sonsuz sabır dilemekten başka elden gelen bir şey yok. Tekrar başınız sağolsun.
     
  13. andezit

    andezit

    Mesajlar:
    49
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    Çapari,kamış
    En İyi Avı:
    Torik,palamut,lüfer
    Onur Kardeşim;
    Demekki burda herzaman güzel anılar okuyacağız diye bir kural yok.
    Bu umarım tüm iyi insanların başına gelen son kötü olay olur.
    Sana büyük geçmişler olsun arkadaşım.
    Merhumum ailesinede baş sağlığı dileklerimizi iletirsen sevinirim.
    Sizi tanımıyorlar hatta benide tanımıyorlar ama duaları ve kalpleri bizimleymiş derseniz sevinirim arkadaşım.
    Allah bir daha böyle şeyler göstermesin.
    Geçmiş olsun başımız sağolsun.
     
  14. kemalyaman34

    kemalyaman34 Kemal

    Yaş:
    49
    Mesajlar:
    570
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    Muhtelif çap ve markalarda makina ve kamış
    En İyi Avı:
    Turna : 72 cm.
    Ölen İlhan abinin yakınlarına Allah'tan sabrı cemil, İlhan abiye de gani gani rahmet diliyorum. çok üzücü bir olay. Allah kimseye böyle acılar yaşatmasın bir daha. saygıdeğer arkadaşlar. iyi yüzücü olmama rağmen gölde balığa can yeleksiz asla çıkmam. çünkü ne olacağı belli olmaz. lütfen bu ufak, masrafsız ayrıntıya çok dikkat edelim. ailelerimizi derin acılara boğmayalım lütfen. unutmayalım suyla şaka ölüm getirir. can yeleklerimizi en iyisinden alıp, avlarda sırtımızdan eksik etmeyelim. saygılar.
     
  15. cakometti

    cakometti ersan

    Yaş:
    61
    Mesajlar:
    290
    Şehir:
    ist-bahçelievler
    Favori Kamış:
    century TTR 14 ft - daiwa prime caster surf 450
    Favori Makine:
    abu chrome rocket 6500 CT - Abu Ambassadeur 7000I C3 CT Mag
    ?........................

    Bu yazıyı okuduktan sonra nasıl tepki vereceğimi bilemiyorum, kalanlara başsağlığı ve sabır dilerim.
    ........;
    Balık sevdası insanın içine düştükten sonra, sık olmasa da ( ki umarım hiç olmaz ) bu ve benzeri olaylarla ya karşılaşacagız, ya duyacağız..... Edindiğim tecrübelerden çıkardığım tek ders her zaman ve her zaman denizden korkmak ve hazırlıklı olmak gerekliliğidir. Hiçbir zaman kendinize güvenmeyin, donanımınıza, havaya vs...
    Bu olayın bu hale gelmemesi için birçok şey söylenebilir muhakkak, ben sadece bu olayın senaryosunun çok tanıdık olduğunu söyliyeceğim. Bir şekilde balık tutma isteği hepimizi daha uzaklara, daha derine gitmek gibi bir coşkunun içine sürükler ki bu çok doğaldır. Bu coşku ile ilk hareket '' ABİ ŞÖYLE UFAK BİR FİBER TEKNE, KIÇTAN TAKMA UFAK BİR MOTOR, BİRAZ AÇILSAK YETER'' İle başlar. İşte en büyük ve her türlü tehlikeye açık hata yapılır. Nasıl mı? Bu fiber tekne denen illet imamın kayığının denizdeki versiyonudur, ağırlık merkezi yoktur, teknenin herhangi bölgesindeki ağırlık değişimi o noktayı ağırlık merkezi yapar ki çok tehlikeli bir durumdur. İkincisi; oldu ki kapaklandınız, taş gibi dibe iner..... Tam bir tuzak....
    Ne kadar eski olursa olsun ve zahmeti ne kadar fazla olursa olsun tekneniz ama büyük ama ufak ahşap olsun. En azından taş gibi dibe inmez, bir süre hemde uzunca bir süre size barınak olur.
    Bir de şu kıçtan takma motorlar, oldum olası ısınamadım onlara, çok denizde kalmışımdır. benzinli olsun dizel olsun içten takma motorlarla hep bir yol bulmuş ve sahile gelmişimdir.Fakat keyfe keder çalışmayan, insanı çaresiz bırakan, Denizde çalışmayıp tamircide tek marşta çalışan bu kıçtan takma motorlarla çok kötü anılarım vardır...
    Amacım ukalalık yapmak değil inanın, ama coşkulu arkadaşlar lütfen bu yazdıklarımı hiç unutmayın...DENİZDEN HER ZAMAN KORKUN...
     
  16. REİS

    REİS Mahir Ersin

    Yaş:
    79
    Mesajlar:
    2.389
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    Olta
    En İyi Avı:
    Torikler-Kofanalar
    Çok üzücü, çok ibret verici.
    Birçok şey söylenebilir, ama giden geri gelmiyor.
    Allah rahmet eylesin ölene, Allah sağlık versin kalana.
    Ne acı.
    Denizin hiç şakası olmaz.
    İyi bilmeyenler çok dikkatli olmalı.
    4 m. teknede iki kişi birbirine arkasını dönmüş diğerinin durumunu görmeden iş yapıyor,
    kolay devrilmez tekne ama ne olmuşsa olmuş devrilivermiş.
    birbirlerini görselerdi, biri yana yattığında diğeri dengeyi sağlardı.
    Saat 15.30 16.00 da olta atılıyor 20.30 a 4-5 saat var
    4-5 saat hiç balık gelmeden insan nasıl bekler anlamıyorum.
    Ben en fazla 15-20 dakika sabrederim balık gelmezse yok der, başka işe bakarım.
    Olacağa çare yok.
    Herkesin bundan ibret almasını dilerim.
     
  17. ist balıkcısı

    ist balıkcısı

    Yaş:
    49
    Mesajlar:
    653
    Şehir:
    istanbul
    Favori Kamış:
    şeyan olta -surf kamış
    En İyi Avı:
    daha öğrenecek çok şey var
    gerçekten üzüntü içinde okudum. ölen abimize Allah tan rahmet dilerim. kalanların başı sağ olsun. tekrardan geçmiş olsun.:(

    hepimizin dikkat etmesi gereken bir konu. özellik ibret almalı ve ona göre haraket etmeliyiz.:(
     
  18. skoylu

    skoylu Serdar KÖYLÜ

    Mesajlar:
    7.941
    Şehir:
    GEBZE
    Favori Kamış:
    Olta, başkası olmaz..
    En İyi Avı:
    Büyük beyaz; 7 mt. Güney Afrika Açıkları..
    Aylarca karaya adım atmayı geçin, karayı görmeden yaşamış biri olarak şunu derim:

    En iyi deniz, ayağınız karada iken önünüzde olan denizdir.

    Boğazdan motor vapur vs. karşıya geçerken, ilk baktığım en yakın can yeleğinin yeridir. Sanırım buradaki "en eeeen açık deniz" konusunda uzman olan benim. Gayet rahatça, kasık boyu su ile 8000m derinlikteki suyun tehlike olarak hiç farkı olmadığını apaçık söyleyebilirim..

    Denizin şakası yoktur ve tedbirsizliği asla affetmez.. Yüce mevladan, ebediyete intikal edenlere rahmet, geride kalanlara baş sağlığı dilerim..
     
  19. GÖKHAN

    GÖKHAN

    Mesajlar:
    173
    Şehir:
    ankara şehitlik
    Favori Kamış:
    olta
    En İyi Avı:
    turna 55 cm istavrit 1.5 kilo
    diyecek fazla söz yok allah rahmet eylesin
     
  20. sentha

    sentha

    Mesajlar:
    604
    Şehir:
    izmir
    Favori Kamış:
    el oltası zıpkın
    En İyi Avı:
    henuz tutulmamis olandir
    olay benim basimdan gecmis degildir, ben sadece bu kadar detayli bir ibret oykusunu iletmeye araci oldum, hatirlatmak istedim