::::mahkum Horozbina::::

Konu, 'Denizdeki Canlılar' kısmında TRT2DEKİ RESSAM tarafından paylaşıldı.

  1. TRT2DEKİ RESSAM

    TRT2DEKİ RESSAM

    Mesajlar:
    100
    Şehir:
    ...................
    Favori Kamış:
    ..............
    En İyi Avı:
    ................
    Bu esrarengiz tür ile ilgili gerçeklerin ortaya çıkarılması düşünüldüğünden çok daha zor.

    Dergide okuyacağınız ilginç öyküye dair ipuçlarını bu alıntıda bulabilirsiniz.

    Köpekbalıklarıyla yakın temasta yürüttüğü çalışmalarıyla ünlü 83 yaşında bir deniz biyoloğu ilgisini neden çoğu insanın hiç görmediği ve hatta hakkında hiçbir şey duymadığı bir balığa yöneltir? Çünkü bu tür, Eugenie Clark’ın 60 yılı aşkın bir süredir yürüttüğü araştırmaları boyunca hiçbir deniz canlısında rastlamadığı davranışlar sergiliyor. Mahkûm horozbina denilen tür öylesine gizemli ki Clark yedi yıl süren çalışmaları sonrasında hâlâ yavruların nasıl dünyaya geldiği ve erginlerin ne yediğini dahi bilmiyor. Bunlar, sırların sadece bir bölümü.

    Clark ’ın yeni tutkusu, 1998’de Papua Yeni Gine açıklarında araştırma dalışı yapan bir ekiple birlikte mahkûm horozbinayla ilk karşılaştıkları anda başladı. Dalgıçlar minik yavru balık kümelerinin mercan resifindeki bir delikte gözden kaybolduklarını gördü. Ayrıca yılan benzeri başını delikten dışarı uzatan bir canlıyı (daha sonra bir ergin olduğu anlaşıldı) fark ettiler. Bu, Clark’ın ilgisini çekmişti. “Daha önce gördüğüm hiçbir türe benzemiyordu.”

    Clark , bir avuç örneği laboratuvarda inceledikten sonra Pholidichthys leucotaenia olduğunu belirledi. Doğadan çok akvaryumda görülen bu balıklar genelde mahkûm horozbina veya kayabalığı olarak da biliniyor. Ama DNA analizleri ne horozbina ve kayabalığı soyları, ne de bilinen herhangi bir balık familyasıyla ilişkili olduklarına işaret ediyor.

    Clark ’ın ekibi pek çok soru işaretiyle Solomon Adaları’na doğru yol aldı; burada gençlerin deniz tabanı ve mercan resiflerindeki deliklerden havai fişek patlaması gibi fışkırdığı sabah gösterisini filme aldılar. Uzunlukları 0,5 ila 9 cm. arasında değişen gençler, planktonla beslenebilmek için gündüzleri yuvalarından yaklaşık 50 metreye kadar ulaşabilen uzaklıklara yüzdüler. Günün sonunda ise yuvalarına döndüler –genelde plankton arasında yüzen ve kilometrelerce sürüklenen yavrular için görülmemiş bir örnek. Clark, “Başka hiçbir mercan resifi balığının eve, ebeveynlerinin yanına dönen yavruları yok” diyor.

    Yavrular beslenirken erginler yuvayı temizliyor ve başlarını sadece, akıntıların yuvaya sürüklediği, ağız dolusu kum ve çakılı tükürmeye yetecek kadar dışarı uzatıyor. Gece olana dek deliklerin çevresinde moloz öbekleri oluşuyor. Bu “kum boşaltma alanları” yavruların evi bulmasına yardım eden kapı paspası görevini üstleniyor olabilir.

    Biyolog ve fotoğrafçı Stephen Kogge, türün özel yaşamını gözlemlemek için, bir endoskopa küçük bir kamera ile aygıtı ekibin araştırma teknesindeki ekrana bağlayan uzun bir kablo taktı. Kogge bu aygıtı kullanmayı “yağlı bir makarnayı idare etmeye” benzetse de “yuva kamerasını” tünellerden birinin içinde yönlendirmeyi başardı.

    Dönemeçli bir geçit, Clark’ın yaklaşık 6 metre olduğunu tahmin ettiği bir odalar labirentine açıldı. Yavru balık kümeleri labirentte asılı duruyordu; neredeyse suda görünmeyecek kadar ince mukus iplikçikleriyle başlarından tavana tutturulmuşlardı. Gençler bütün gece tavanda asılı şekilde sallandılar. Clark, “Görülebilecek en tuhaf manzara,” diyor. “Kendilerini neden oraya astıklarını bilmiyoruz. Belki hareketsiz kalarak, oksijen ve enerji harcamaktan kaçınıyorlardır.”

    Bir o kadar tuhaf olan bir diğer şey ise erginlerin boyunun yaklaşık 50 santimetreye ulaşabilmesine karşın beslenmek için tünelden hiç çıkmıyor gibi görünmeleri. Bununla birlikte araştırmacılar bu canlının sıklıkla bir ağız dolusu genci alıp geri tükürdüğüne tanık oldular. Clark, “Önce yamyam olduklarını düşündüm” diyor. Ama erginlerin midelerini incelediğinde sadece yapışkan, yeşil renkli bir sıvı buldu. Erginler gençlerin atıklarını mı yiyordu? Ebeveynler yavrularını tehlikeden korumak için mi ağızlarına alıyordu? Belki de yavrular hazmettikleri planktonu ebeveynlerinin içine geri çıkarıyorlardı. Clark, eğer durum böyleyse mahkûm horozbinanın, yavru balığın ergini beslediği ilk örnek olacağını söylüyor.

    Eugenie Clark, kanserle savaşına rağmen araştırmasını sürdürüyor. Laboratuvarda erginlerin hayatta kalabilmek için gerekli besini nasıl sağladığı ve yavruları yumurtlayarak mı yoksa canlı doğurarak mı dünyaya getirdiklerini öğrenmek için aynalar ve içi görülebilen –şarap şişelerinden yapılmış– yuvalarla donatılmış bir akvaryumda örnekleri gözlemliyor. Clark, yarım yüzyılı aşkın süredir yaptığı gibi yine dalış takımını kuşanıp denize dönerek yanıt aramayı umuyor.

    nationalgeographic den alıntıdır

    [​IMG]
     
  2. John Dory

    John Dory Emre

    Mesajlar:
    632
    Şehir:
    istanbul - bodrum
    En İyi Avı:
    Büyük beyaz 70 cl, İstanbul Boğazı
    Çok ilginç bir yazı gerçekten. Daha önce böyle bir türün varlığından hiç haberdar değildim.
    Yalnız yazının sonunda kaynak belirtirsen daha iyi olacaktır.
     
  3. bmutlu

    bmutlu

    Yaş:
    50
    Mesajlar:
    679
    Şehir:
    izmir
    Favori Kamış:
    asso,yozuri.prencess,rapala
    En İyi Avı:
    ILDIR 4 kg baracuda
  4. orcunhoca

    orcunhoca

    Mesajlar:
    1.054
    Şehir:
    istanbul/kuşadası
    Favori Kamış:
    olta
    En İyi Avı:
    şansa bir ahtapot 1 kg. babakalede 400 gr. karagöz,80-90 cm pala.
    gerçekten enteresan, ilk defa duydum böyle bir türün varlığını.
     
  5. AKIN74

    AKIN74

    Mesajlar:
    707
    Şehir:
    Karşıyaka / İzmir
    Enteresan, daha o kadar çok bilinmeyen tür vardır ki ...:confused: