konuyu okuyorum bana ilginç gelen niye kalama kullanmıyorsunuz? Özellikle palamut avlarında örgü balığın bütün kafa vuruşlarını ve hareketlerini hissettirir. Ben rapalaya 0,28 veya 0,30mm misina bağladığım için palamut avlarında kalamayı çok az bir şey açarım. Yada sarıkanat/lüfer avında 0,25mm kullanırım. Balık ilk vurduğunda bir iki cırlar makina sonra rahat rahat çekerim, zevklide oluyor. Madem koymuşlar makina üzerine gereksiz bir parça muamelesi yapmayın bence Boğaz'da da işe yarıyor.
Palamuta 0.30 çok kalın zaten. 0.20 olursa iyi oluyor, FC olsa bile. O zamanda kalama haliyle elzem. Asaf Muammer bey o zamanın Boğaziçi balık avcılığını anlatırken misinalar için ne demiş: ” Misinanın gayet ince olması şarttı. Sefa erbabı, (burada o dönemde zevk için balıkçılık yapan zengin amatörleri kastediyor) kullandığı oltanın her an kopma tehlikesine maruz kalmasını tercih eder, böylece bedii helecana ilaveten bu yüzden de bir helecan duyardı.” İlaveten, o kalamanın sesi nasıl bir senfonidir öyle? Ya buz gibi havada, makarayı tutup ısınmak?
Kalamanın gücüne inanmak lazım. Güç seninle olsun aziz dostum... Kalamayı olabildiğince gevşek bırak, tasmayı alacak kadar olsun yeter. Sonra ağır ağır sıkarsın. Elindeki makine daiwa, kalaması gayet hassas ve düzgün ayarlanabilir.
Sağolasın Yavuz kardeş,ben bulamamıştım,gerçi bayağı uzun bir zaman olmuştu bu konuyu siteye ekliyeli,derinlerdeymiş meğer...
Aslına bakarsanız kalamanın gücünü veya değerini,ince takımla avlanırken,büyük bir balığın oltaya takılması anında anlıyorsunuz,veyahutta oltaya büyük bir balık takıldığında,büyük bir balık öyle dinlemez sağlam ip filan,ya açarsın kalamayı yol verirsin,yada balığın ağzını yırtarsın,yada kamışa zarar verir kırarsın,oltayı kopartırsın vs vs..İşte bunları yaşamamak istiyorsanız kalamayı devreye sokarsınız ki balık yorulup kepçeye alınsın,tabi daha detaylar var ama şimdilik bu kadarı yeterli yoksa kafalarımız karışır,bizde bunu istemiyoruz,yavaş yavaş,anlayarak öğrenmek hatta deneyerek öğrenmek daha doğru yoldur..Ama konu derinleştikce,diğer detaylarda katılacaktır tüm katılımcıların sayesinde...
Niye ki? Yanlış olsa bile, niyetinin bilgi olduğu, paylaşım olduğu belli. Ben bir sorun görmüyorum. Silmeye gerek yok bence. Tabi karar senin. Herkesin bir şeylerin yanlış bilme hakkı da bakidir zaten. Yeterki doğrusunu öğrenmeye azimli olsun.
Kaloma kullanayinca bu sene çokca rastladigimiz su cümle çikiyor ortaya ' zindandelen takimi patlatti ' Elinde kalite makina, 7-8kg çekerli misina veya örgü, 4.20 kamis var ve 2 kiloluk baliga takimi yediriyor arkadaslar.
Biri benim yazdığımı okuyup, ardından seninkini okuyup hangisinin yanlış hangisinin doğru oldugu hakkında karamsarlığa düşmesin. Sen doğrusunu yazmışsın, ben yeterli açıklamayı yapamadığımı düşündüğüm için sildim.
Avlak yerleri çok kalabalık ve akıntılı olunca bu kaçınılmaz oluyor... Bu tür yerlerde kalama kullanma imkanı yok; zaten balıkla beraber akıyor olta ve diğerlerinin üzerine binip karışıyor; pekçok olta birbirine giriyor v.s.... Boğaz balıkçısı bilmediğinden değil bu tür sebeplerden kullanamıyor kalamayı... Ben de 0,33 bedeni patlattım florokarbon kaplama; sanıyorum 0,35 geliyordu gerçek diası... Eliniz mecbur kalama kullanmadan o kalabalık ve akıntıda çekeceksiniz... Keşke imkan olsa da kullansak; daha avcı takımlar ile çalışma şansımız olur...
Pinarbasi burma burma halay pozisyonunda kaloma hayal tabi Haluk abi Bu tip irice baligin aktigi dönem parabolik kamis ( yavas aksiyon ) kullanilsa, tenha mekanlar kovalansa kaloma kullanilir. Ama sen de haklisin, hadi buldun tenha yeri, bir balik görülmeyiversin 15dk sonra yine evire çevire halaya dahil pozisyonda bulacaksin kendini :s
Haklısın; olmadık bir yerde balık bulabilsen bile 15 dakika içinde mahşer yerine dönüyor orası... Teknoloji sağolsun; eskiden böyle değildi... Parabolik kamış pek gerekli değil; gerekse de atış erimi açısından yetersiz kalıyor bu sefer... Hızlı aksiyonlu kamış ile o tip balıklar ile mücadele edilebiliyor; tabii belli bir büyüklüğe kadar; bu yıl son yakaladığım palamut 730 gr. geldi; balık kıyıya yaklaşık 2-3; bilemedin 4 metre kala bile hala kafayı çevirmeye çalışıyordu ki kamış ile kontrol edebildim... Şu yakışıklı... Uploaded with ImageShack.us
Parabolik kamisin en büyük esprisi baligin darbelerini emip misinanin yükünü hafifletmesi. Makinada örgü yerine soft esnek bir mono kullanilmasi da daha uygun bence bu baglamda. Erim problemi... Malesef o konuda bu sistem zayif kaliyor aktardigin gibi.
Evet darbeleri emiyor; ancak başka bir şey daha var; kamış öyle bir açı ile eğiliyor ki balığın uygulamış olduğu kuvvet sizin kamışı elinizle tuttuğunuz yere daha yakın bölgelere aktarıyor; uygulanan kuvvet size daha yakın olduğunda daha az etki ediyor ve daha rahat mücadele edilebiliyor; anlaşılabilmesi için şöyle örnekleyebiliriz: 2 tane kazmamız olsun; birinin sapı 1 metre; diğerinin 5 metre olsun; bunlardan 1 metre sapı olanı daha rahat kaldırabilir ve kullanabiliriz (Bu durumu Serdar Köylü'nün bir yazısından öğrenmiştim; gerçi o daha farklı yazmıştı; ben böyle yazabildim; çalıntı yani... )
Burada aslında daha iyi diye bir şey yok eğer sen kısa mesafe de avlanıyorsan, balığı kısa mesafelerde buluyorsan tam parabolik kamış alırsın. Mesafe gerektirdiği durumlarda da muhakkak sert(hızlı) aksiyonlu kamış seçmek zorundasın. Şimdi şöyle örneklersek daha iyi olur bir su kaynağı düşünelim ilk 100 metresi ot içinde balık yakalama şansını artırmak için bu 100 metreyi geçmemiz gerekiyor bunun sonucunda da sert kamışlara yöneliyoruz tabii burada derinlik vs.. de avlanma da tek bir unsur yok sonuçta. Avlak şartlar neyse ona göre malzeme seçmek zaten en önemlisi yoksa balık yakalama şansımızı aşağı çekiyoruz. Aynen hayatımız gibi burada da tek bir doğru yok şartlara göre doğrular var. Bizde elimizden geldiğince uymaya çalışıyoruz.
Hepimizin uyguladığı veya uygulamaya çalıştığı da o zaten; şartlara göre birşeyler yapmak... Boğaz'da yapılmaya çalışılan at-çek; dünyanın başka biryerinde var mıdır??? Bilemiyorum??? 4,30 surf kamışlar; eşşek kadar surf, jig veya spin makinalar; 150-200 gr. kurşun ağırlık; 4 metre kadar sahte bedeni ve genellikle karın; varsa baş iğnesi sökülüp kuyruk iğnesi ile donanmış sahte ile 100 metrelere atmaya çalışmak, bunu sürekli tekrarlamak... Bir de elinizdeki bu donanımı çıkan balık ile kıyaslayınca hayli trajikomik bir durum ortaya çıkıyor...
Tipik bir kalamayı unutma problemi. Balık biraz yorularak gelmeli, direk çekersen direnmez, kendini bırakır, gelir gelir, kıyıyı görünce fişekler. Bu palamut gibi ufak tefek bir şey değilde, akya filan olsa şöyle ufakça, pek şansın olmazdı. Sık raslanan bir durum, balığı kıyıya kadar getirip, sudan çıkarınca düşürmektir. Bu kalamanın kullanılamadığının en bariz işaretidir. Normal koşullarda, balığın sudan çıkarken, kuyruğunu kımıldatacak dermanının kalmaması gerekir. Bilhassa büyük lüferler çok avcıyı bu tongaya düşürür, hatta ber de döver resmen adamı.
Eğer yazdıklarımı okuyorsan kalama unutma problemi değil; kalamayı kullanma imkanı bulamama problemi olduğunu göreceksin; bayram namazında safa durmuş bir şekilde olta atıyorsun zaten; akıntıyı ve diğer şartları hesaba katacak olursan mantık kalamayı kullanmamayı emreder... Eğer kullanmaya kalkarsan bütün oltalar birbirine girer; sopa yemek de var işin sonunda... İnanmıyorsan bir denemeye çalış öyle kalabalık ortamda; kararını ondan sonra ver... Zaten bir de vakit sorunu var; bu tür balıklar saatlerce oyalanmaz orada; belli bir süre bölgeye girer; oyalandığı sürece ne kadar çabuk davranırsan o kadar avlanabilme şansın olur; öte yandan böyle küçük balıklar için kalamayı zaten gerekli görmüyorum; ama ortam müsait olsa sırf keyif yapmak için kullanırdım kalamayı; bedeni de 0,15 falan tutardım...