Marmarada beyaz köpük felaketinin ve çipura ölümlerinin sebepleri..

Konu, 'Genel Konular' kısmında SİNARİT tarafından paylaşıldı.

  1. SİNARİT

    SİNARİT

    Mesajlar:
    167
    Şehir:
    İSTANBUL - KAZ DAĞLARI-EDREMİT KÖRFEZİ
    Favori Kamış:
    OLTA
    En İyi Avı:
    LEVREK - AKYA - MIĞRI - MÜREN - KEFAL - USKUMRU
    Kıyamet alameti gibi

    Yaklaşık 1 aydır Marmara Denizi'nin yüzeyini kaplayan jelimsi beyaz tabaka giderek yayılıyor. Balıkçıların 'kaykay' adını verdiği tabaka dibe çökerse denizlerde toplu balık ölümleri yaşanabilir Yalova, Kocaeli ve Çanakkale'deki köpüklenme İstanbul'da da görüldü. Silivri'de balıkçıların ağları denizden çamurlu çıkmaya başlarken bilim adamları bulunun ‘köpüklenme' olduğunu bildirdi. Deniz yüzeyindeki köpüklenmeyle balıkçı ağalarındaki çamurlanmanın birbiriyle bağlantılı olduğunu düşünen uzmanlar, araştırmalarını sürdürüyor. Bu yaz Marmara Denizi'nde bulunan milyonlarca denizanasının parçalanmasının bu çamurumsu oluşuma yol açtığı üzerinde durulurken, TÜBİTAK, daha önce de Marmara Denizi'nin çeşitli bölgelerinde görülen köpüklenme olayıyla ilgili araştırmalarını sürdürüyor. İstanbul'da balıkçılar siftah yapamadan dönerken parçalanan ağlarınını onarma ya da çamurla dolduğu için temizlemek zorunda kaldı. Güçlükle toplanan balık ağlarının ‘beton yığınına' döndüğü dikkat çekerken büyük balıkçı teknelerinde de ağ temizlemek için yoğun çaba harcanıyor. Marmara Denizi'ne ağ atan balıkçılar, ağları çektiklerinde üzerinde jelimsi yapışkan bir maddeyle karşılaştıklarını, bu maddenin, ağlarda çamursu hale dönüştüğünü belirtirken, ‘Kaykay' adını verdikleri bu kimyasal yüzünden, balık tutamamaktan yakındı.

    Deniz anaları hızla çoğalıyor

    Türkiye Biyologlar Derneği İstanbul Şubesi Başkanı Prof. Dr. Dinçer Gülen, Marmara Denizi’ndeki köpüklenmeye ilişkin, "Beni korkutan, bu olay dibe çökecek mi? Dibe çökme olursa denizlerde tatsız şeyler yaşanabilir" dedi. Gülen, köpüklerin oluşumunun "alg"lerden ya da deniz analarından kaynaklandığı görüşlerinin hakim olduğunu, konuyla ilgili çalışmaların sürdürüldüğünü ifade ederek, "Beni korkutan, bu olay dibe çökecek mi? Dibe çökme olursa denizlerde tatsız şeyler yaşanabilir" diye konuştu. Oluşumla ilgili sürekli değişimlerin görüldüğünü anlatan Gülen, yeni çalışmalarla ilkbaharda bir toplantı daha yapılabileceğini kaydetti.

    Jelimsi beyaz tabaka korkutuyor

    İÜ Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ahsen Yüksek ise denizdeki beyaz jelimsi tabakaya bir deniz anası türünün sebep olduğunu söyledi. Yüksek, bu deniz anası türünün Marmara Denizi’ne 2005 yılında girdiğinin anlaşıldığını dile getirerek, bunun hızlı bir şekilde artmasıyla balıkçıların ağlarını çekemez duruma geldikleri için balık avına çıkamadıklarını ifade etti. Bu deniz anası türünün 2007 yılında Karadeniz’e doğru yayıldığını gözlemlediklerini anlatan Yüksek, benzer bir durumun 1994 yılında gemi balast sularından gelen yabancı bir deniz anası türünün jelimsi bir tabaka oluşturması ile yaşandığını ve bunun da denizin dibinde kitlesel balık ölümlerine neden olduğunu kaydetti.

    Fransa, İspanya ve İtalya'da da var

    İÜ Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yelda Aktan da Marmara Denizi’ndeki köpüklenmenin birçok soru işaretiyle gündemdeki bir olay olduğunu söyledi. Aktan, konunun oluşumuyla ilgili çeşitli yorumların yapıldığını belirterek, ortamda bir organik madde birikimi olduğunu ve bu birikimin kökenini bulabilmenin kendileri için önem taşıdığını dile getirdi. Köpüklenme olayının sadece Türkiye’de değil, özellikle Adriyatik Denizi, Batı Akdeniz, Fransa, İspanya ve İtalya kıyılarında da görüldüğünü ve 1800’lü yıllara ait verilerin bulunduğunu ifade eden Aktan, 1980 yılından sonra iklimsel değişimlerin etkisi ve insan baskısı nedeniyle olayın daha büyük boyutlarda ve daha sık meydana geldiğini anlattı. Aktan, köpük oluşumunun doğal olarak meydana gelebildiğini, ancak insan faktörünün bunu artırdığını ve daha geniş alanlara yayılmasına neden olduğunu vurgulayarak, bunun eko sistem açısından olumsuz sonuçlar doğurabileceğini kaydetti. "Musilaj/mukus" oluşumundan tek bir türün sorumlu tutulamayacağını dile getiren Aktan, oluşumun kaynağının kesin belirlenmesi, uzun ve düzenli izleme çalışmalarının yapılması, erken uyarı stratejilerinin geliştirilmesi, meteorolojik çalışmaların yapılması, karasal girdilerin kontrol edilmesi, yerel yönetim ve araştırma kurumlarının işbirliği yapması gerektiğini söyledi.

    TÜBİTAK araştırıyor

    TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi Kimya ve Çevre Enstitüsü Uzmanı Doç. Dr. Çolpan Beken de olayın oluşumundan bu yana yaklaşık 2-3 aydır konu üzerinde çalıştıklarını ve bir araştırma projesi geliştirdiklerini dile getirdi. Beken, oluşumun çok kompleks olduğunu belirterek, sınırlı saha verileriyle kesin bir sonuca ulaşmanın mümkün olmadığını, dolayısıyla laboratuvarlarda benzer koşullar yaratılarak çalışmalar yapılması gerektiğini düşündüklerini söyledi. Literatür çalışmalarının, oluşumun birçok nedeni olmakla birlikte daha çok meteorolojik ve biyolojik nedenler üzerinde odaklandığını ifade eden Beken, karasal kaynaklı besin elementleri ve organik girdilerin baskısı altındaki bölgelerin bu tür oluşumlar için uygun ortamlar olarak nitelendirildiğini anlattı. Beken, oluşumun "fitoplankton" adı verilen tek hücreli bitkisel mikroskobik canlılardan meydana gelme olasılığının kuvvetli olduğunu belirterek, konuyla ilgili doğru bilgi verebilmek için acil durum çalışma organizasyonu, düzenli deniz çalışması, karasal girdilerle ilgili düzenli ve güncel veri, su altı çekimleri, hava fotoğrafları ve işbirliklerine ihtiyaç duyduklarını kaydetti. Beken, oluşumun içinde toksik madde olmaması nedeniyle insana bir zararı bulunmadığını, bunun doğanın insana verdiği bir tepki olduğunu söyledi.

    Alg patlaması yaşanıyor

    Sevinç-Erdal İnönü Vakfından Hidrobiyolog Levent Artüz ise yaptıkları çalışmaya dayanarak hazırladıkları ön rapora göre, Marmara Denizi’nde görülen beyaz sıvı tabakanın gerçekte bir alg patlaması olduğunu kaydetti. Artüz, bunun denizde yaşayan diğer canlılarda kitlesel ölümler ve besin zinciri yoluyla insanda sağlık problemleri gibi birçok olası sonucu olabileceğini anlatarak, musilaj yapının ciddi bir şekilde incelenerek, "parmak izi indeksi"nin çıkarılması gerektiğini belirtti.

    Muğla'daki balık ölümlerinin nedeni de tek hücreli canlılar

    Güllük Körfezi'ndeki çipura ölümlerini değerlendiren Muğla Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Nuri Tarkan ise yaptığı açıklamada toplu ölümlerin parazitten kaynaklanamayacağını söyledi. Prof. Dr. Tarkan, şunları söyledi: “Toplu balık ölümleri parazitten olmaz. Parazit birden bire değil, belli aralıklarla balıkları öldürebilir. Toplu ölümlerin nedeni petrol atıkları, oksijenin azalması ve bitkisel kökenli maddelerden kaynaklanabilir. Şu anda 4 uzmanımız bölgede inceleme yapıyor. Bizim tahminimize göre deniz suyunun içindeki bitkisel kökenli, fitoplankton denilen tek hücreli canlılar arttı. Bu canlılar toksin madde salgılayarak sudaki oksijenin seviyesini düşürüyor. Balık ölümleri dediğimiz olay gerçekleşiyor. Burada balık boğulmaları yaşanmış olabilir."

    milliyet
     
  2. esref surek

    esref surek eşref sürek

    Yaş:
    62
    Mesajlar:
    1.728
    Şehir:
    tekirdağ
    Favori Kamış:
    tekne ile olta balıkçılığı
    En İyi Avı:
    7 kiloluk sinarit
    Bu lez veya kaykay dediğimiz tabaka yaz başından beri mevcut geçen senelerdede vardı ama bu sene biraz daha fazlalaştı çapari yaparken pek sorun olmuyor ama yemli yaparken misina suda 5 dakika kalsa yetiyor misina aynı halat gibi oluyor beyaz misina kahverengine dönüşüyor tek korkum toplu balık ölümleri bunun böyle olmasını biz insanlar istedik uyarılara boşver deniz temizler dedik denizinde bir sabrı var oda yeter artık dedi bakalım sonu nereye varacak rastgele
     
  3. önder güdücüler

    önder güdücüler önder güdücüler

    Yaş:
    48
    Mesajlar:
    156
    Şehir:
    istanbul/kartal
    Favori Kamış:
    olta
    En İyi Avı:
    39cm kofana
    dünyadaki yaşamın kötüye gittiğinin bir habercisidi budur herhalde
     
  4. la-traviata

    la-traviata Ercan Hacıoğlu

    Mesajlar:
    197
    Şehir:
    BURSA
    Favori Kamış:
    OLTA
    En İyi Avı:
    eşkine-mırmır-minakop
    Geçtiğimiz hafta sonu Trilyede eski balıkçılarla sohbet etme şansım oldu. Orada bu konu açıldı. Bu kadar yoğun olmamakla birlikte geçmiş yıllarda da bu olayın olduğunu ve şimdi karayel fırtınası beklediklerini söylediler. Daha önceki yıllarda olduğunda karayelin oluşturduğu büyük dalgalarla sahile vurup temizlendiğini söylediler. Ama olayın bilimsel açıklaması elbet bulunacaktır diye düşünüyorum. Denizlerimizin sonunun yaklaştığına dair söylemleri fazla karamsar buluyorum. Çünkü bizim yaptığımız tahribatların tamamında kötü sonuçlar bunun gibi ansızın değil, yavaş yavaş, kendini göstere göstere gelmekte. Artı olarak Marmarada deniz kirliliği şu anda 10-12 yıl öncesine göre çok daha az oranda. Bu salgı beni fazlasıyla rahatsız etse de denizin kendi ekosistemi içinde bunu çözebileceğini düşünüyorum, bizim yetersiz teknik bilgimizle yapacağımız her müdahalenin daha büyük yıkımlara sebep olacağına inanıyorum. Tabiki bu demek değil ki çevremizi ve denizleri kirletelim. Biz elimizden geldiğince korumaya çalışmalıyız ama bu tür olağandışı durumlarda sonucunu kestiremeden müdahale etmemek en yerinde karar olacaktır kanısındayım.
     
  5. balikci

    balikci

    Mesajlar:
    2.184
    çipura kabusu

    [​IMG][​IMG]

    Muğla’nın Milas İlçesi’nde, Güllük Körfezi’ndeki 15’e yakın balık çiftliğinde, 400 bine yakın çipuranın aniden ölümü, bölgenin üzerine kábus gibi çöktü.

    Yaklaşık 200 bin adet balık (tanesi 250 gramdan toplam 50 ton) yetkililerce gömülürken, geri kalanının ne yapıldığı bilinemiyor. Ölümlerin nedenini belirlemek için Tarım İl Müdürlüğü, Çevre ve Orman Müdürlüğü ve Sağlık Grup Başkanlığı bölgede incelemeler yaparak numuneler aldı. Numuneler Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi ile Tarım Müdürlüğü’ne gönderildi.

    SATIŞLAR KANUNEN DURDU
    Körfezde balık satışları yasaklanırken hasar tespitine de başlandı. Milas Kaymakamı Bahattin Atçı bölgeden balık ölümleri haberlerinin gelmeye devam ettiğini, bu nedenle Güllük Körfezi’ndeki balık çiftliklerinden her türlü balık satışının, tahlil sonuçları gelinceye kadar halk sağlığı açısından durdurulduğunu söyledi. Kaymakam Atçı, "Ölü balıkların satışa sunulduğu yönündeki ihbarı değerlendiriyoruz" dedi. Milas’a gelen Muğla Valisi Lütfi Yiğenoğlu da "Gereken tedbirleri alacağız, en kısa zamanda çözüm bulmak istiyoruz" diye konuştu.

    İLK KEZ GÖRÜYORUZ
    Güllük Balıkçılar Kooperatifi Başkanı Yurder Taluy, 45 yıldır balıkçılık yaptığı körfezde bu tür toplu balık ölümleri ile ilk kez karşılaşıldığını söyledi. Taluy, "Üretici perişan, yöre halkı tedirgin" dedi. Güllük Körfezi’nde 1984’ten bu yana kültür balıkçılığı yapan Güldeniz Tarım Orman ve Su Ürünleri Limited Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Seval Vardar, şunları söyledi: "Analiz sonuçlarının bir an önce açıklanıp tehlikeli durum varsa tedbir alınmasını istiyoruz."

    Çipuraların ölümüyle ilgili iki kurumdan, iki farklı açıklama geldi. İzmir Kontrol ve Araştırma Enstitüsü’ndeki analize göre balıklar bir parazitten öldü. Muğla Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Nuri Tarkan ise şunları söyledi: "Toplu ölümler parazitten olmaz. Bunun nedeni petrol atıkları, oksijenin azalması ve bitkisel kökenli maddelerden kaynaklanabilir" dedi.

    İşte koyların hali
    Güllük Körfezi’nde Kıyıkışlacık Köyü sahili, Gazalıkuyu bölgesi ve körfezin ortasındaki Ziraat Adası etrafında 15 balık çiftliği bulunuyor. Doğa harikası koylar, neredeyse karaya çıkacakmış gibi duran balık çiftlikleriyle katlediliyor. Yarattığı çevre kirliliğiyle balık çiftlikleri halkın ve turizmcilerin de tepkisini çekiyor.

    Hálá yüklüyorlar
    Körfezde balık satışları yasaklandı. Buna rağmen, Güllük limanına yaklaşan balık çiftlikleri teknelerinden kamyonlara kasalarla balıkların yüklendiği ve götürüldüğü görüldü. Ama bu balıkların ne amaçla nereye gittiği öğrenilemedi.

    50 tonu gömüldü
    Güllük Körfezi’ndeki balık çiftliklerinde ölen çipuralardan 50 tonunun, Kıyıkışlacık Köyü’nde Tarım İlçe Müdürlüğü yetkilileri ve köy muhtarı Halis Şahin denetiminde gömüldüğü açıklandı. Köyün iki kilometre dışındaki boş bir araziye gömülen, her biri 200- 250 gram ağırlığındaki balıkların Özcan Küçük’e ait balık çiftliğinden getirildiği kaydedildi.

    kaynak: haberler
     
  6. tommasi

    tommasi evrim ertik

    Yaş:
    37
    Mesajlar:
    666
    Şehir:
    muğla-izmir-milas
    Favori Kamış:
    olta,Yengeç
    En İyi Avı:
    Çipura 3.2kg
    DENİZLERDE BALIK ÇİFTLİKLERİNİN KURULAMAYACAĞI HASSAS ALAN
    NİTELİĞİNDEKİ KAPALI KOY VE KÖRFEZ ALANLARININ
    BELİRLENMESİNE İLİŞKİN TEBLİĞ



    MADDE 3 – (1) Balık çiftliklerinin kurulamayacağı hassas alan kriterleri
    a)Aşağıdaki tabloda belirtilen parametrelere karşılık gelen kriterlerin tamamının sağlandığı koy ve körfez alanları hassas alan niteliğindeki kapalı koy ve körfez alanları olarak nitelendirilir. Bu alanlar içinde kalan yerlerde balık çiftlikleri kurulamaz.

    TABLO: Balık Çiftliği Kurulamayacak Hassas Alan Niteliğindeki Alanlara Ait
    Parametre Kriter
    Derinlik ≤ 30m
    Kıyıdan Uzaklık ≤0.6 deniz mili

    Arkadaşlar güllük körfezinin bende normal derinlik haritası var..Babam gemici olduğu için güllük körfezine gelen gemilerde çalışıyo...Yani harita bilgisinde bi yanlışlık olması mümkün değil..Güllük körfezinde en fazla derinlik 15 metre körfez girişinde 22 metre....Ayrıca balık çiftlilerinin karaya ne kadar yakın olduğunu sizlerde iyi biliyorsunuz...
    Çiftlikte atılan yemler suyun dibinde birikerek buradaki mikroorganizmalar tarafından tüketilirken hem oksijen tükenir hemde bunlar besin değeri yüksek olduğu için fitoplaktonlar çoğalmakta...Zaten balık ağları 6metre falan,diple ağ arasında 2 metre falan kalıyo burada ne kadar sirkülasyon olabilirki...Zaten geçen sene burada balık ölümleri olduğu için havuzları 50 metre daha açığa çektiler

    bu 2004 teki hali
    [​IMG]
    [​IMG]
    bu da 2007 deki hali....
    [​IMG]
    buda ziraat adası balık
    [​IMG]

    YASALAR UYGULANSA BU KÖRFEZDE Bİ TANE BİLE BALIK ÇİFTLİĞİ OLMASI MÜMKÜN DEĞİL.... Her koyun kendi bacağından asılır daha ne diyeyim ben :(
     
    Son düzenleme: 12 Ocak 2008
  7. balikci

    balikci

    Mesajlar:
    2.184
    Köpüklenmenin sebebi deniz anaları

    [​IMG]

    Marmara ve Ege denizlerinde ortaya çıkan, Çanakkale Boğazı'nda da yoğun bir şekilde yayılarak balıkçı teknelerine zarar veren köpük şeklindeki maddenin denizanası kalıntısı olduğu, korkulacak bir durum bulunmadığı belirtildi. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Su Ürünleri Fakültesi tarafından yapılan araştırmanın ilk bulguları ışığında, köpüklenmenin ölü denizanalarının parçalanması sonucu oluştuğu bildirildi.

    Özellikle balıkçı ve Sahil Güvenlik botlarının pervanelerine takılarak zarar veren beyaz renkli maddenin zararlıymış gibi algılanmasının yanlış olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Yeşim Büyükateş, yaklaşık bir ay önce ortaya çıkan köpüklerin alınarak hem laboratuarda hem de yerinde incelendiğini, zararlı bir bulguya rastlanmadığını hatırlattı. Konuyla ilgili olarak çeşitli toplantı ve sempozyumlara da katıldığını ve köpüğün her yönüyle incelendiğini vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Büyükateş, "Çanakkale Boğazı için konuşmam gerekirse gördüğümüz oluşum fiteplantonik, yani bitkisel mikroorganizmaların oluşturduğu bir durum değil. Daha çok odaklandığımız nokta, denizanası kaynaklı olacağı yönünde." dedi.

    Sözkonusu maddenin görülmesiyle vatandaşlar arasında deprem söylentilerinin yayılmasının, yetkililerden bugüne kadar bir açıklama gelmediği için normal olduğunu kaydeden Büyükbaş, "İnceleme yapıncaya kadar biz de bu köpüklerin neyin habercisi olduğunu bilmiyorduk. Şimdi rahatlıkla söyleyebilirim ki özellikle sistemdeki akıntılarla meydana gelen fiziki değişimlerle ilgili bir oluşum. Daha çok sıcaklıklardaki ani değişimler ve yağışlar sebebiyle sisteme tatlı su girişi, bunu etkileyen faktörler arasında gösterilebilir. Depremle ilişki kurulabileceğini hiç düşünmüyorum." şeklinde konuştu.

    Üniversitede yapılan araştırmalara göre köpüksü maddenin zehirli olmadığının da ortaya çıktığını vurgulayan Büyükbaş, "Oluşumun içindeki organizmalar zehirli değil. Bu sebeple tutulan balıklarda da zehirli özellik bulunacağını düşünmüyorum. Çanakkale'de daha önceleri de köpüklenme olmuş. 1994 yılından beri zaman zaman görülen bir durum ancak o zamankilerle şimdikinin aynı olup olmadığını bilmiyoruz. Ayrıca bu madde, İstanbul ve Çanakkale boğazlarının yanısıra Ege Denizi ve Saroz Körfezi'nde de bütün kıyı şeridinde mevcut." dedi.

    kaynak: haberler 14-01-2008, 16:40.