mazmuzlama (yemleme)

Konu, 'Yemler ve Yemleme' kısmında max cavalera tarafından paylaşıldı.

  1. skoylu

    skoylu Serdar KÖYLÜ

    Mesajlar:
    7.941
    Şehir:
    GEBZE
    Favori Kamış:
    Olta, başkası olmaz..
    En İyi Avı:
    Büyük beyaz; 7 mt. Güney Afrika Açıkları..
    Sen rüya görmüşsün sevgili ibrahim, hiç lüfer, kofanaya yemleme olur mu? Bak ne diyor lüferin resmini göbeğinin üstünden çeken ustalarımız: Lüfer avında yemleme gibi bir saçmalığa yer yokmuş. Onlar öyle diyorsa öyledir, var mı senin öyle çekilmiş bir lüfer resmin? Yok demekki yanlış bu söylenen..

    Lüfer, aslında daha ziyade kofana, tatlı su ağızları civarında bilhassa, su üstü gezinir çokca. Hemen hemen hiç dibe inmez. Özellikle büyük nehirlerin deltalarında bu durum genel lüfer yakalama durumudur. Böyle meralarda, bizim pek bahsetmediğimiz bu tür lüfer yemlemesi iş görür. Balık yağı suda yüzer. su üstünden bri tabaka oluşturan balık yağı, akıntıyla ki nehir suyunun geldiği ve gideceğin yön bellidir, lüferin geleceği taraftır, bir koku hattı oluşturur, lüfer bu hattı takip ederek sizi bulur.

    Ama bizim sularda lüfer varsayılan olan dipte yaşıyor. Bu nedenle balık yağı, süratle yüzeye çıkar, bu faydayı sağlayamaz. Ancak, kan, doku parçaları, bunlar bulaşan yağ vs. ile, otlakçı tip, izmarit, istavrit, mezgit gibi balıkları toplamaya faydalı olur. Bu da diğeri kadar olmasada, lüfere yem göstermek yoluyla belli bir fayda sağlar.
     
  2. ibetay

    ibetay İBrahim EThem AYaz

    Yaş:
    47
    Mesajlar:
    179
    Şehir:
    istanbul
    Favori Kamış:
    alba leader3234 kamış beta 60 makina
    En İyi Avı:
    500gr kefal 4 kilo istavrit
    İyi de abi adam okyanus'un göbeğinde,cahilliğimi bağışla ama,tatlısu ağzı,delta falan olsa anlamaz mıyız,seyrederken.
    Gerçi anlamamış olabilirim,deniz cahiliyiz ne de olsa,tekneyle çıktı mı kendimi şaşırıyom.:) :)
     
  3. max cavalera

    max cavalera murat

    Mesajlar:
    405
    Şehir:
    ıstanbul
    Favori Kamış:
    x_treme-okuma cedross
    Favori Makine:
    okuma px pro..okuma cd 65
    En İyi Avı:
    kofana 3 kg şile acıklarında....palamut ve torikler Büyük beyaz.(70cl)
    ben balıga,balık bana tutkun

    ali abı anladım.kusura bakma bılmıyorum.neyın ne oldugunu burda..ama ortalık baya gerilmis gibi
     
  4. ALİCO

    ALİCO AliCo

    Mesajlar:
    5.206
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    D.A.M El oltası
    Favori Makine:
    0,33 beden FC
    En İyi Avı:
    Herhalde Toriklerdir. Kofanalarda olabilir.ispendek 13,8 kg, Kırlangıçlar.vs.vs.
  5. ibetay

    ibetay İBrahim EThem AYaz

    Yaş:
    47
    Mesajlar:
    179
    Şehir:
    istanbul
    Favori Kamış:
    alba leader3234 kamış beta 60 makina
    En İyi Avı:
    500gr kefal 4 kilo istavrit
    Sözün bittiği yer.
    Düello başladı,ben kaçar:eek:
     
  6. skoylu

    skoylu Serdar KÖYLÜ

    Mesajlar:
    7.941
    Şehir:
    GEBZE
    Favori Kamış:
    Olta, başkası olmaz..
    En İyi Avı:
    Büyük beyaz; 7 mt. Güney Afrika Açıkları..
    Bazı deltaları anlayamazsın, ama illa delta olması şart değil. Okyanusun göbeğinde zaten balıklar dipte pek olmaz. Derinliğin 4000 m olduğunu düşünürsen hele. İlk 50m'lik su sütununda olurlar genel olarak. Güneş ışığı fotosentez yapan algleri vs. besler. Onlar zooplanktonları, ufak balıklar onları, büyük balıklarda ufak balıkları.

    Delta konusuna gelince. İşte bir delta:

    [​IMG]

    Kenardaki ölçekten bakarsan, N-S 200 km, E-W 500 km bir alan.. Marmara'dan büyük bir bölge oluyor delta dediğimiz. Burası, lüferi, 5-6 kg'luk lüferi tutamayanı dövdükleri bir yer..
     
  7. ibetay

    ibetay İBrahim EThem AYaz

    Yaş:
    47
    Mesajlar:
    179
    Şehir:
    istanbul
    Favori Kamış:
    alba leader3234 kamış beta 60 makina
    En İyi Avı:
    500gr kefal 4 kilo istavrit
    Teşekkürler,serdar abi faydalı bilgilerin için.
     
  8. Aret

    Aret Aret

    Yaş:
    47
    Mesajlar:
    3.438
    Şehir:
    İstanbul
    En İyi Avı:
    Kalkan 4,5 kg. (Boğaz'da)
    Sayın dostum,

    Öncelikle, bu konudan ayrı olarak, temel bir kavramdan bahsedeyim. "İlle de birşeyler bulun, ne yapıp edin o balığı yakalayın" gibi bir mantığın amatör balıkçılığın felsefesine uyduğunu düşünmüyorum. Dinamit atmak, algarna, tırıvırı vs. gibi yöntemler de hep bu düşüncelerin ürünleri olarak doğmuşlardır. Amatör balıkçılıkta beklemek de vardır, eli boş dönmek de.

    Her ne ise, asıl konumuza gelirsek, lüfer yemlemenin var olan balık yakalama şansını da azalttığını bildiğimden buradaki arkadaşlara bu yöntemden uzak durmalarını önermiştim. Nedenlerini de anlattım. Sandalın altında istavrit varsa lüfer onu kovalamaya başlar ve uzaklaşırlar diyorum, bu durumda ben yukarıdan ne taktik geliştireceğim? Tabii ki konu mazmuzlama olduğu için zokalı takımdan bahsetmiştim, çünkü demirli halde lüfer yakalamanın temel yöntemi budur. Heralde demirli değilken de denize bir kasa balık döküp uzun oltayla veya kaşıkla içlerinden geçmeyi önermiyorsun.:rolleyes:

    Şöyle bir örnek vereyim: Biz neden izmarit yemlerken midyeleri kırıp denize dökmüyoruz da bir çuvalın veya filenin içine koyuyoruz? Çünkü doğrudan dökersek balıklar bu bol yemlere üşüşüp bizim 3 tek yemin yüzüne bile bakmazlar. Çuval içinden yemin sadece kokusunun yayılmasını ve oraya dolan balıkların bizim tek yemlere doluşmasını sağlıyoruz. İşte lüfer için bir kasa hamsiyi denize dökmek de, izmarit için bir çuval kırık midye dökmek kadar yanlıştır. Burada denebilir ki, o zaman balık iç organları ve küçük balıkları çuvalın içine koyup ez ve sarkıt. O balıkların kanına, kokusuna lüfer gelsin. Bu yöntem de lüfer avında olumsuz sonuç verir. Birincisi, lüfer o kadar nazlı bir balıktır ki, sandaldan indirilmiş bir ip, çuval, çapari, hatta yakınlardaki bir teknenin demir ipi bile onu kaçırmaya yeter. İkinci olarak balık kanı kokusuna da istavrit, hamsi gibi küçük balıklar doluşurlar ve bunlar bizim balık tutma şansımızı çok azaltırlar.

    Biz yaptık ve çok balık yakaladık gibi bir savunma asla yöntemin doğru olduğunu göstermez. Balık akın ettiği zaman her şekilde çok miktarda avlanabilir, ancak normal zamanlarda lüfer yemlemesi balık avlama şansını azaltır.
     
  9. pride75

    pride75 Onur Aydoğan

    Yaş:
    49
    Mesajlar:
    276
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    x
    En İyi Avı:
    ...
    Lüfer tutmayı Boğaz'ın en eski ustalarından, Çanakkale'de ise gerçekten ekol olan kişilerden öğrendim. Bazıları babam yaşındalar ve meslekleri, geçim kaynakları balıkçılık. Lüfer'e yemleme yapılmasının mümkün olmadığını defalarca iletmişlerdir. Çok kere denememize rağmen başarılı da olunamamıştır.

    Yemleme (mazmuzlama) durağan sularda, göl gibi yerlerde başarılı olur. Bu yorumuma katılmayanlar çok olacaktır. Geçmiş zamanlarda Sitelerden bu kadın çorabı mevzusunu çok zaman okumuştum. Her türlü denememe rağmen başarılı olmamıştır. Hele lüfer gibi akıllı ve yem seçen bir balık için bunun mümkün olması düşük bir olasılıktır.

    selamlar
     
  10. crank

    crank AYDIN

    Yaş:
    48
    Mesajlar:
    276
    Şehir:
    istanbul gop
    Favori Kamış:
    balzer diabolo
    Favori Makine:
    banax sx4000
    En İyi Avı:
    2.5kg yayın
    benim anlayamadigim simdi hadi diyelim basladik luferi yemlemeye golde sazan avlar gibi iyide golun derinligi 3 mt ve akinti yok attigimiz yerde yem dibe oturuyor ama bogazda 40 50 mt derinlikte yerler ayrica cok kuvvetli akintida var bu yemi sarayburnundan sallasak bu yem kumkapida dibe oturur yemin atildigi yerle takimimiz nerede nasil bulusacak ?
     
  11. skoylu

    skoylu Serdar KÖYLÜ

    Mesajlar:
    7.941
    Şehir:
    GEBZE
    Favori Kamış:
    Olta, başkası olmaz..
    En İyi Avı:
    Büyük beyaz; 7 mt. Güney Afrika Açıkları..
    Biraz yanlış alaka olmuş..

    Balık tutmayı kova dolusu et olarak görenler için, mesele aynen dediğiniz gibi olacaktır. Ama biz, bin bir yolunu arayıp tutup bulduğumuz balıkları geri salan insanlarız ki, bizim için balığın eti zerre kadar hükme tabi değildir.

    Her ikiside yanlış sevgili Aret. Sana basit bir örnek vereyim. Kefaller gelir, milletin balık ayıklayıp barsaklarını suya attığı yerdeki atıklara saldırır. İşte mesela Karaköy balık hali. Siz buraya biraz tavuk barsağı takar, şeytan oltası atarsınız, şahane av yaparsınız.

    Aynı şeyi izmarit içinde yapabilirsiniz. Midye kırıklarını suya atıp, oradan izamrit tuttuğumuz çok olmuştur.

    Peki neden kadın çorabı vs. içine koyarız? Yemlemede temel sorunlardan biri, yemin çok hızlı bir şekilde suya karışmasıdır. bu da suya karışan yemin akıntı ile mutlak çok geniş alana dağılmasına ve yemlemeden istenen etkinin azalmasına sebep olur. Yemi bir kadın çorabına veya soğan çuvalına doldurmak, onun suya karışma hızını azaltır. Yem saatlerce küçük parçacıklar halinde suya karışır. Eğer böyle yapmazsanız, yem daha sizin yemlemek istediğniz yere ulaşmadan iyice darmadağın olmuş olur.

    Bu tür yemlemede, balıkların kanına kokusuna lüfer pek itibar etmiyor. Neden etmiyor, müneccim değilim, bilmiyorum, ama etmiyor. Fakat, yağına itibar ediyor. Peki neden? Benim fikrim şöyle. Lüferin burnu çok hassas ve hep canlı bir şeyler yiyor. Kan ve doku, çabucak bozuluyor ve doğal taze kokusu kayboluyor. Lüfer bunu farkedebiliyor. Ama balık yağı, hemen hiç bozulmuyor suda. O yüzden tazede olsa, bayatta, balığın yağı aynı kokuda, tatta. O nedenle, bu yöntem doğrudan lüfer üzerien etkili olamıyor.

    Bir şeye dikkatini çekerim, teorik değil, pratikten yani bilfiil yapılmış, denenmiş ve iyi netice vermiş olan bir durumda bahsediyoruz. Yani, ben defaten yemleme yapmış, bundan da kendi gözlemim çerçevesinde gayet iyi netice almış birisi olarak konuşuyorum.

    Ama gözlerim insan gözü, yanılabilir. Bu nedenle, konuyu ama ben gördüm, ben ettim ben tuttum diyerek değil, bunu destekleyecek somut bilgilerle değerlendirmeyi tercih ediyorum.


    Konu hakkında ne demişim:

    İkinci olarak balık kanı kokusuna da istavrit, hamsi gibi küçük balıklar doluşurlar ve bunlar bizim balık tutma şansımızı çok azaltırlar.

    Doluşsunlar, bunun bize ziyanı yok. Ama ne zaman yok? Eğer o doluşan küçük balıkları kullanmayı bilirsek yok.

    Birincisi, lüfer gelince, o küçük balıklar "buyrun haşmetmaapları, hoş geldiniz, beğendiğiniz bireyimizi alınız, afiyetle yiyiniz" demeyecek. Ona kuyruğu kaptırmamak için bir şeyler yapacaklar. Ne yapacaklar? Ortama bağlı. ama istavritler hemen yem topu olacaklardır, yani sıkışık bir sürü. Lüfer konsantre olmakta zorlanır, sürüye daha az zaiyat verir böylece.

    Her durumda lüfer bu yem merkez olmak üzere etrafına odaklanmış olan yem bulutuna dalıp, tam ortasından avını almayacaktır. Bu bulutun kenarından, gözüne kestirdiklerini teker teker yemeye girişecektir. İşte bizim işimize yarayacak şey budur. Sen eğer yem torbanı teknenin sağından sarkıtır, solundan da zokayı salarsan, zoka istavrit sürüsünü göbeğinde kalır elbette görünmez. Bir şekilde bu sürünün kenarına zokayı indirmelisin ki görünsün.

    İyide, nerden bileceğiz bu kenarı? Basitçe akıntı yönüne bir ters su damlası gibi olacaktır. Bu yüzden akıntıya göre yan tarafları denemek faydalı olur. Fakat, çoğu durumda bunu tespit etmek pek güçtür. O zaman daha başka, daha garantili bir şey yapmak lazımdır.

    Bunun yolu, yemi dipte değil, dipten belli bir miktar yukarıda tutmaktır. Böylece, bize yemin kenarı için nispeten kolay bir yer tarifi var etmiş oluruz: Yem bulutunun altı. Kabaca, mazmuzu iki kulaç yukarı alır, zokayı bir kulaç yukarda tutarız. Böylece yem bulutunun dışında kalan zokamız daha rahat görünür lüferin gözüne. Fakat.. Üstte yem bulutu, altta lüfer, ortada bizim zoka. Güzünü yemlere dikmiş olan lüfer o zokayı zor farkeder. Onun daha iyi görünmesi için bir şeyler yapmak elzemdir.

    Sizin normal dediğiniz zamanlar, aslında anormal olan zamanlar. İşte söylediğimiz şey buydu. Sizin kullandığınız taktiğe tam uyan zamanlar. Yemleme ise öyle zaman için değil, o taktiğin geçmediği zamanda uygulanacak olan diğer taktiktir. Nasıl ki, demirde iken uzun olta abesse, altınızda yem arayan aç bir lüfer sürüsü varken yemlemeye girişmekte abestir.

    Zaman sizin yediminizde olmayan yeğane şey. Bugün gittiniz, şu meraya ulaştınız. Eğer bu zaman kesidinde, orada sizin zoka ile tutacağınız durum mevcut değilse, eliniz boş kalacak demek oluyor bu haliyle. Ama oraya gtiiğinizde, bir kaç farklı taktik kullanabiliyorsanız, mesela yemleme ile lüferi oraya getirebilecek veya saldırgan hale getirebilecekseniz, bunu yaparsınız.

    Şimdi gittik Haremdeki denizin ortasındaki fenerin önüne. Baktık lüfer müfer yok. Ahada dur bir kasa yem atalım demek, fayda etmeyecek elbette. Ama gidin Halice, yapın yemlemeyi, orada bekleyin bir fayda.

    Sizin kafanızdaki şey, "lüfer takımı budur, merası da şudur." bu tarife uygun bir zamanda lüfer tutulur. Ama ?

    İşte diyorsunuz, ortalıkta bir sürü canlı yem varsa, lüfer tutamazsınız. Bu yanlış bir yorum, çıkarım, bilgi vs.vs. Dorğu yorum, "ortalıkta bir sürü canlı yem varsa, zoka işe yaramaz" olması gerekiyor. Zoka işe yaramıyorsa, bu başka bir şeyin işe yaramayacağı anlamına gelmez. İşte bunu kaçırıyorsunuz.

    Sarayburnu'na iniyorsunuz. Kes zarganayı, tak kaşığın arkasına. Bir yukarı bir aşağı. Eh, yok işte, tık demiyor. Bir gün çıkıp, dur hele bir şimdi şuraya bir yemleme yapalım, bakalım ne olacak dediniz mi? Hayır, balık yok diyerek geri geldiniz. Bu bir kere denemeklede olmaz, bir yunus sürüsü basar, ortada balık bırakmaz. Sonuç, yemleme yapsanız ne olacak olur. Bunu mütemadiyen, uygun şekilde deneyip netice almaya çalışmanız lazım ki, nerde, nasıl, ne şekilde olursa yemleme başarılı olur?

    İşte sezon başladı kaç hafta oldu. Buyrun, bakın şimdi, bir çetelesini tutun. Bugün lüfer olacak, 3 gün olmayacak. 4 gün olacak 2 gün olmayacak. 2 gün çok, 3 gün az olacak. Bu sene olacak, öbür sene olmayacak. Hep böyle gidecek. Benim gördüğüm ise, lüfer aslında çoğunlukla olacak, ama biz tutmayı beceremeyeceğiz. İşte asıl mesele bu.
     
  12. skoylu

    skoylu Serdar KÖYLÜ

    Mesajlar:
    7.941
    Şehir:
    GEBZE
    Favori Kamış:
    Olta, başkası olmaz..
    En İyi Avı:
    Büyük beyaz; 7 mt. Güney Afrika Açıkları..
    İşte kafalar burada karışıyor. Yemleme Sarayburnu için öngörülen bir şey değil. Sarayburnu'na da yemleme yapılabilir, ama öncelikle gereksizdir, sonrasında zordur.

    Yemleme, mesela Halic'e yapılır. Mesela, Çubuklu'ya yapılır. Mesela, Eskihisar'a yapılır. Gidip her yere, uzun olta atılır mı? Her yerde zoka olur mu? Bunun gibi, yemleme, belli bazı özellikleri taşıyan bölgeler için bir taktiktir. Uygun yerde, en iyi neticeyi verir.
     
  13. pride75

    pride75 Onur Aydoğan

    Yaş:
    49
    Mesajlar:
    276
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    x
    En İyi Avı:
    ...
    Arkadaşlar, Bilmem kaç litre mazot yakmaktan bahsetmişsiniz ama, her hafta sonu 800 KM yol yaparak Assos'a gidiyoruz. Teknemiz var ve masrafı bitmiyor. Günde en az 15 litre benzin tüketiyoruz. Buna rağmen yazdığım av raporları sınırlı. Bu hafta sonu Hanos ve Kupa'dan başka bir balık alamadık. Bunları rapor diye bile yazmıyorum. Sözüm ona, kaç litre yaktıt harcıyoruz ne kadar masraf yapıyoruz belli bile değil ama bu hepimizin sevdası. Denizin üzerinde bile olmak herşeye yetiyor. Aksi halde geçim kaynağımız olurdu. Biz ve bizim gibi bir sürü arkadaşımız aynı durumda. Herkesi saygıya davet ediyorum. Herkesin farklı yöntemi tecrübeleri olabilir saygı duymak gerekir ama Lüfere yemleme olmaz bundan eminim.
     
  14. Aret

    Aret Aret

    Yaş:
    47
    Mesajlar:
    3.438
    Şehir:
    İstanbul
    En İyi Avı:
    Kalkan 4,5 kg. (Boğaz'da)
    Tekrar merhaba Serdar,

    Bu dediklerine karşılık şu günlerde seni Boğaz'a davet edip lüfer tutmanı istemek gerekli. Yazdıklarına bakılırsa istediğin kadar balık yakalamanın sırrını biliyor gibi anlatıyorsun ama bu teorik bilgiler pratikte istediğin sonucu vermezler. Bugünlerde hayatlarını Boğaz'da geçirmiş, ekmek paralarını bu işten kazanan çok değerli balıkçılar günde 2-3 balık anca yakalayabiliyorlar. "Yenilik yapsalar, yöntem geliştirseler çok yakalarlar" demek bence hiç doğru bir tavır değil. Olmayan balığı kimse yakalayamaz. Göçmen bir balık olan lüfer de aynen dediğin gibi 2 gün olacak 3 gün olmayacaktır. Zaten olayın güzelliği de burada...
     
  15. skoylu

    skoylu Serdar KÖYLÜ

    Mesajlar:
    7.941
    Şehir:
    GEBZE
    Favori Kamış:
    Olta, başkası olmaz..
    En İyi Avı:
    Büyük beyaz; 7 mt. Güney Afrika Açıkları..
    Öncelikle bunu şaşırıyorsunuz. Bu bilgiler, teorik altyapısından çok pratiğe dayanan bilgilerdir. Size gidin, Ultrabite alın, süper aminoasitlerle lüferin açlık duygusunu harekete geçirip şöyle çok tutun demiyoruz dikkat ettiyseniz.

    Size şöyle söyleyeyim. Balık ve karides kullanarak lüfere yemleme yapmak makul netice veriyor, yaptığınıza değiyor. Şimdi ise, gittim bir yerlerden bir sürü pellet yem buldum, onu deniyorum. Bakalım netice verecek mi? Yani, bu bilgiler, teori değil, bilfiil pratik sonuçlardır. Önce bunu bir anlayın..



    Peki ne yapsınlar ? Teknen var mı? Balık bulucun varmı? Neden yenilik yapıyorsun? Bu gavur icadına para veriyorsun? Neden misine kullanıyorsun, neden yenilik yapıyorsunda, güzelim atkılı kullanmıyorsun?

    Evet, çok doğru. Ama farkındaysan bizzat kendin söylüyorsun: Siz (tamam, çoğu zaman bende dahil) olan balığı da yakalayamıyorsunuz. Sen değil misin, zoka var, lüfer var, ama bir sürü ufak balık var, olmaz bu iş diyen? Gidip böyle bir durumda ne yapıp lüferi yakalamak lazım buna bakmıyorsunuz, bu olmaz diyerek dönüyorsunuz. İşte bizimde söylediğimiz şey bu.

    Neden?

    Lüfer iki gün olacaktır. Bugün ve yarın boğazda kıyamet gibi lüfer olsa, kovasını suya doğru tutana lüfer kendi gelip atlıyor olsa bile benim için hiç bir anlamı yok. Benim ne zaman balığa gidebileceğim belli. Hangi saat ve nereye gidebileceğimde belli. Ben bu saatte, bu vakitte, orada lüfer tutmayı şansa olabildiğince en az bağlamak zorundayım, hepsi bu. Benim o gün "Yahu lüfer vardır ama, yemde bol, tutulmaz" deme lüksüm yok. Bunu diyecek kadar ne zaman ne de para zenginiyim.

    Lüfer yemleme olmaz diyorsunuz. Ama külliyeten eksik söylüyorsunuz. Deseniz ki, şurada veya şu durumda lüfere yemleme olmaz. Evet, çok doğru, çok haklı olacaksınız. Ama toptan dediğinizde.. Şuna benziyor: Lüfere çapari olmaz. Zoka mı? Zokada kati billah olmaz.

    Sizin lüfer avlamak için gittiğiniz yer belli. Bak şöyle boğaza, bir salkım tekne görürsen, orada lüfer arayan vardır. Neresidir buraları? Sarayburnu, yeniköy, Umuryeri.. Burdan başka yerde lüfer yok mu? Bir düşünün bakalım, yok mu sahiden? Lüferler gökten zembil içinde geliyor, buralara konuyor, balıkçılar rızkını alınca, gene bir zembille geri göğe mi çekiliyor? Yoksa, acaba biz başka yerlerde lüferin huyunu tüyünü öğrenemediğimiz, oralarda tutmayı beceremediğimiz için olmasın?
     
  16. Aret

    Aret Aret

    Yaş:
    47
    Mesajlar:
    3.438
    Şehir:
    İstanbul
    En İyi Avı:
    Kalkan 4,5 kg. (Boğaz'da)
    Dostum neden yemleme yapmayı bir yenilik gibi sunuyorsun anlayamıyorum. Lüfer yemlemesi faydalı olsa, Boğaz'da bunun yapılacağı yerler vardır. Örneğin Çayırbaşı Koyu. Ben diyorum ki yemleme yapmak yarar değil zarar verir. Bir yere lüfer geldiğinde küçük balıkların hepsi kaçarlar ya da lüferin sokulmayacağı kadar kıyıya sıkışırlar. Biz de yem arayıp bulamayan lüferin olduğu yere yem indirip onu yakalarız. Ben niye lüferin kaçırdığı balıkları toplayıp kendi yemimin değerini düşürecek bir uğraşın içinde olayım ki? Beslenme çılgınlığı yaratmak filan gibi kavramların bir aslı yoktur. Lüfer her zaman parçalayabileceği bir balık arar durur. O sadece öldürmeye programlanmıştır. Bu balık karşısında bizim yemimizin alternatifi ne kadar azsa şansımız o kadar artar. Herkesin bildiği en basit kuralı anlatmaya çalışıyorum. Herkesin çapari ile bol istavrit tuttuğu bir ortamda lüfer oltası atsan çevredekiler, "deli misin, bu kadar balığın içinde senin yemine mi gelecek?" derler ve haklıdırlar da. O yüzden lüfer yemlemesi yapmanın da yararı değil zararı vardır, hangi oltayı kullanırsak kullanalım.
     
  17. skoylu

    skoylu Serdar KÖYLÜ

    Mesajlar:
    7.941
    Şehir:
    GEBZE
    Favori Kamış:
    Olta, başkası olmaz..
    En İyi Avı:
    Büyük beyaz; 7 mt. Güney Afrika Açıkları..
    Bunun yenilik olduğunu kim söyledi ki :) Yenilik aramak gerekmez filan diyen sendin.

    Peki neden o zaman lüfere hep çapari kullanmıyorsunuz? Lüfer hep aynı derecede saldırgan ise, sık sık atlayıp durduğunu gördüğümüz pipete, tüye, çapariye filan nede her zaman saldırmaz?

    Haaa, öyle diyenlere çok lüfer hediye etmişimdir, saymadım kaç kere olduğunu. Adamın çaparisinde 3 yarım istavrit gelir, ben lüfer takımı açarım, tepki hazırdır: Bu kadar canlı varken lüfer ona bakmaz. Ama emin ol ben baktırıyorum o yeme.

    Şimdi sen gene puff, offf, yok artık devenin nalı filan diyorsun eminim. Bak sana izah edeyim, ne nedir:

    Bak gayet güzel sorunu buluyorsun. Ama sorun orada duruyor, çözüm arayışına girmiyorsun. Biraz evveline dönelim.

    Bak gene sorunu gayet güzel bulmuşsun. Ama bu sorunu giderecek bir şey düşünmüyorsun. Çünkü şartlanmışsın. Lüfer işte bununla, burada ve şöyle tutulur. Bu kalıbın dışına çıkamıyorsun. Yemleme diyoruz, torbanın ipi lüferi kaçırır diyorsun, ama buna bir çözüm söylemiyorsun. Çözüm aramıyorsun çünkü.

    Gene bir sorun tespiti. Ama bu kez eksik tespit. Bu noktada kalıyorsun. git biraz daha. Acaba lüfer senin yemini neden tercih etmiyor? Bunu bul, sorunu bulursan çözümüde bulursun, hiç sıkma canını.

    Mesele sorunlaır bulabilmek değildir. Mesele, sorunlara çözüm arayacak cesarete sahip olmaktır.

    1967 yılından filan kalma bir makale geçmişti elime. Dekanlık yapmış, zamanın ordinaryüs profesörlerinden birisi yazmış. Efendim, şu sorun var, dağ gibi. Bu sorun var kapı gibi. Saymış dökmüş ve eklemiş: Bu sorunlar yüzünden aya gidilemez. Aya gideceğiz diye vakti harcamak israftır.

    Ve işte o hala yaya geziyor, millet ise aya gidiyor.

    Sorun ne? Lüfer yok, yok işte altımızda, yemi atabildiğimiz yerde. Diyoruz, yemleme yapalım, lüferler gelsin. Ne oldu, işte geldi lüferler, artık varlar. Eh, yem çokmuşta, lüfer bakmazmış. Yahu olmayan balığı getirdik işte tabiri caizse ayağına. Ayağına kadar gelmiş balığı yakalayacak bir şeyide sen düşünüver artık. Hiç yokken hiç şansın yoktu. İlk sorunu çözdün, kaldı ufak sorun.

    Ama olur mu hiç? Yemleme yapınca ufak balık basarmış, lüfer olmazmış, zokaya gelmezmiş. Zokayı satan adam elinde sopa ile seni iskelede mi bekliyor? Gelince bakacak, zokasını kullanmadıysan, senin tüm kemiklerini kıracak mı? Başka bir şeylere bak birazda, bul bir çözüm, illa zoka kullanacan, zokasız tutulan balık haramdır, zinhar livara sokmak günahtır mı diyor, ayet mi var buna?

    Yap bir şeyler, bir dene, işe yaramazsa bak neden yaramadığına. Ona göre geliştir. Bul en sonunda. Von Braun, Satürn 5 roketini aya gidebilecek hale getirene kadar, toplam 15 bin deneme yaptı. Sen öyle pat diye bir atışta vuracak mısın?

    Evet, aya gitmiyoruz, altı üstü balık tutuyoruz. Ama böyle ahada bak şu sorun var diyerek, daha büyük bir sorunun çözümünü elinin tersiyle itmek bana göre değil. Benim sorunum, orada lüferin olmaması. Ben bunu çözerim, başak sorun çıkarsa oturur birde onu çözerim. Çözmedim değil zaten, ufak balık olsun bol bol, iyidir, büyük balık, ufak balık olmadan gelmez zira.
     
  18. Aret

    Aret Aret

    Yaş:
    47
    Mesajlar:
    3.438
    Şehir:
    İstanbul
    En İyi Avı:
    Kalkan 4,5 kg. (Boğaz'da)
    Doğrusu balık forumunda bu kadar tartışmalara gireceğim hiç aklıma gelmezdi. Anlaşılan senin başlıca amacın tartışmak, benim ise amaçlarım çok farklı. Alıntı ile filan uğraşmayacağım, ilk gönderdiğin yazıda lüfer çağırmak için yemleme yapılmaz yemleme var olan balığı saldırganlaştırmak için yapılır diyordun. Şimdi yemleme sayesinde balığı getirdik, tutmanın yolunu da sen bul diyorsun. Gerçekten ilginç.

    Sonuçta sen yemleme yerinde yapılırsa işe yarar diyorsun. Ben yararı değil zararı olur diyorum. Sebeplerimizi de fazlasıyla yazdık. Bu yazışmaları okuyanlar da kendi mantıklarına göre haklı buldukları kişiye hak verip, lüfer yemlemesini ona göre yaparlar... veya yapmazlar.

    İyi akşamlar...
     
  19. skoylu

    skoylu Serdar KÖYLÜ

    Mesajlar:
    7.941
    Şehir:
    GEBZE
    Favori Kamış:
    Olta, başkası olmaz..
    En İyi Avı:
    Büyük beyaz; 7 mt. Güney Afrika Açıkları..
    Hayır, sen denize balık dökmekten bahsettin. Sonrada dibe yem çuvalı atmaktan. Şimdi sıra geldi, yani kalan ışıkla yemleme. Ne diyormuşum, ne ediyormuşum belli zaten.

    http://balikavi.net/forum/showthread.php?t=28210

    Bak, oradan sırasıyla:

    1. Lüfer olan, akıtısı az uygun bir yere bir sürü yem balık döküp balığı saldırganlaştırmak.
    2. Lüfer olmayan yere, lüferi toplamak için yem toplayacak yemleme yapmak.
    3. Lüferin yemlerinin toplanması için ışık kullanmak.

    Bu üçü başka başka koşullar için, yani başka sorunlar için başka çözümler.

    Sen tabi, "amanda lüfer yemlemesi olurmuş, kim bu eski köye yeni adet çıkaran sazan?" niyetiyle okuyup, konuyu anlamaya çalışmadığın için hepsi karıştı kafanda.

    Hah, işte bakılacak şey budur. Gereksiz itirazlara vs. zaman ayırmaktan ne konsantre yemleme, ne nereye ne kadar yem gerekir, ne nereler yemlemeye uygundur bakamadık ki? Sanki "Ey sarayburnu'na hafta sonu lüfere gidecek olanlar, iki kasa hamsi alın, yemleyin ve nasıl balık tutulur alemi cihana gösterin" demişiz gibi, yok sarayburnu'na yemleme mi olur? Aslında olur ama yapması, uygulaması vs. çok zor, maliyeti yüksek ve maliyetine göre verimsiz olur. Yani rantabl olmaz, o yüzden gidip bunu yazmaya uğraşmanın anlamı yok kendimce.

    Bak sana bir kaç şey anlatayım Aret.

    Bir gün kefallere dadandık, "yemleyelim" diyerek bir torba sardalyayı dibe boca ettik. Ayağımızın altında yüzüyorlar, oltaya yeme filan gelmiyorlar ne yapalım. Aklımıza bu geldi. Ama kefaller gene gelmedi. Fakat yeme çipura, karagöz, iskorpit vs. aklınıza ne gelirse, hepsi geldi.

    Fakat biz genede yemledik, devam ettik. Fakat sonra bir şey oldu. Pek raslandığını göreni görmediğimiz, duymadığımız şekilde, kıyıyı istavrit bastı. biz kefal tutacağız diye uğraşıyoruz. Millet 3 adım öteden istavrit topluyor oldu. Ama ilginç bir şey daha oldu. İstavritleri bol bol lüfer yemeye başladı. Ben bildim bileli orada balık tuttuğu halde hiç lüfer görmemiş olanlar, bildiğin çapari ile lüfer aldılar, kıyıdan. Bir sürü istavridi kestirdiler, tonal takım kaptırdılar.

    Ne zaman ki biraz uyanıp, "yahu boş ver kefali, biray sonra su üstünde ağzını açar ekmek dilenir bunlar, o zaman ilgilenirsin" dedik kendimize, o zaman hadi lüferler pek bol bari onları tutalım dedik.

    Ama aynen dediğin gibi, zokamız, mantarımız vs. hiç bir şey fayda etmedi, avucumuzu yaladık. Bizim yemlerin etkisi bitince de, yani 3-4 gün sonra, ortadna lüfer kayboldu gitti zaten.

    Ama gördük ya, yemleme yapınca bolca taş balığı doluşuyor. Bu akılla çıktık, tekneden, kıyıdan vs. yemleme yaptık, güya zargana tutacaktık, bizim yemin üstünde, ki altta böyle üç köstek dip takımı pusuda zaten. Ama bir sürü zargana takımını lüferlere kaptırdık. Hım, dedik, olmuyor böyle dedik, ona göre takım taklavat kullandık ve gördük ki, lüferler bolbol alınıyormuş.

    Gördüğün gibi, bizim farklı amaca yönelik yemlememiz, bir şekilde lüfere yaradı. Ve 3-5 koldan bir denem sürecine girdik, gördük ki, yemleme gayet iyi randıman veriyor lüfer işinde...

    Ne iş yapıyorsun bilmiyorum. Ama bizim, kendi özel sahilimizde, sabah işe başlamadan gidip yemleme yapıp, öğlen arası, akşam vs. gidip balık tutabilme gibi bir lüksümüz var. Orada denedik, ötede denedik.

    Geldik, Haliçte denedik. gittik Kumkapıda denedik. Hep yemlemeden tatminkar sonuç aldık. Ama diyememki mucizedir, sihirli değnektir, lüfer hasreti sendromunu şip şak giderir. O kadar değil, belli, makul, yerini, suyunu bulunca gayet iyi netice veren bir yöntem, hepsi bu.

    Ve bu tecrübemizi, edindiğimiz bilgileri burada paylaşalım, çoğalsın, biz gibi ihtiyaç duyan olursa, faydalansın diyerek ortaya koyduk.

    Peki bunları yazarken sizlerin "Haydaaa, ne yemlemesi, hiç lüfer yemlenir miymiş?" diyeceğinizi de biliyorduk. Ve dahası, namı usta olan her lüfercinin lüfer yemlemesi denince siz güneşte çok kalmışsınız diyeceğini de. Ve bu kadar şeyi göğüslemekiçin gerekn gücü sadece, tecrübemizin ve bilgimizin bize gösterdiği gerçekte bulduk, bu mesajları yazdık.

    Bilineni, öylesine olanı herkes yazar. Kolaydır, sorunsuzdur. Hiç kimse size, lüfere yemleme yapılmaz diyorsunuz dediniz diye bir acayip bakmaz, gelip laf sokuşturmaz. Hiç kimse, "lüfere yem zarganadır, ötesi hikayedir" dediniz diye sizin ömrünüzde hiç balık tutup tutmadığınız sorgulamaz. Tebrik alırsınız, sağol alırsınız, alkış alırsınız hatta.

    Ama bu tür yeni, alışılmışın dışında bir şeyleri söylediğinizde, hep tepki alırsınız. Hep dalga geçilen adam olursunuz. Forumlara yeni bulaşmadık biz. Bu forumun eskileri de bilir. Başka ve üye sayısı daha büyük forumların yöneticisi de olduk. Her mesajı teker teker okumak durumunda da kaldık. Biz bunu bile bile bunları yazıyoruz, bilgimize, tecrübemize güvenerek. Bizden sonrakilere, başkalarına ve ihtiyacı olanlar faydası olsun, bilig paylaşılsın, çoğalsın diye.

    İşte bu bağlamda, bu iş nasıl iştir, hangi kurallara vs. dikkat etmek gerekir, bunlara bakarak, ihtyiaç duyulan yer ve zamanda bu bilgilerin kullanılması tek temennimizdir. Hepsi bu işte..
     
  20. Aret

    Aret Aret

    Yaş:
    47
    Mesajlar:
    3.438
    Şehir:
    İstanbul
    En İyi Avı:
    Kalkan 4,5 kg. (Boğaz'da)
    Sayın kardeşim,

    Bizim de amacımız bilgilerimizi paylaşmak, başkalarının bilgilerinden faydalanmak. Ama senin her mesajında açıkça sezilen, "siz hiç sorgulamadan dededen kalma yöntemleri uyguluyorsunuz, ben sizi aydınlatayım" şeklindeki küçümseyici tavrının hoş olmadığını belirtmek isterim. Ben reklam yapmayı sevmem ama kelimenin tam anlamıyla denizde büyümüş biriyim. Madem lüfer yemlemesi konusundaki görüşlerini toparlamışsın, ben de kendi tecrübelerim doğrultusunda görüşlerimi yazmak istiyorum:

    1. Lüfer olan, akıtısı az uygun bir yere bir sürü yem balık döküp balığı saldırganlaştırmak.

    Bu yöntemin hiç bir sonuç vereceğini düşünmüyorum. Lüfer bir leş balığı değildir. Ayrıca döktüğümüz yemler dibin bir metre üzerine asılı kalmaz. Belki saatlerce beklenecek bir balıktan söz ediyoruz. Döktüğümüz yemler ise hemen dibi boylayıp dipteki kaya balıklarına, iskorpitlere, çağanozlara bayram ettirecektir.

    2. Lüfer olmayan yere, lüferi toplamak için yem toplayacak yemleme yapmak.

    Bunun tam tersine zararlı bir iş olacağını düşünüyorum. Sandalın yakınına gelmiş olan lüfer bizim yemle ilgilenecek yerde bu balıkları kovalamaya başlar ve sandalın altından uzaklaşırlar.

    3. Lüferin yemlerinin toplanması için ışık kullanmak.

    Gece lüfer yakalamak için elbette ışık yakılır, ışık yakmadan gece lüfer yakalamak çok zordur. Ancak bunun yemleme şekli olarak sunulmasına bir anlam veremedim. Işık yemlerin değil bizzat lüferin kendisini çekmek için yakılır. Tüm balıklar ve deniz canlıları gece ışığa yönelirler.