Merhaba öncelikle Karadeniz de bulunuyor fakat avcılığı yasakbu arada da sapancada yetiştiriciliği yapılıyor.
Gerçekten Çağdaş, 2200 Kg dedim, 500-600 Kg dedim, çocukken bile biz 3-5 kiloluklarını yakalıyorduk dedim. Daha nasıl anlatayım?
Canlı canlı Mersin balığı görmek isteyenler Arkadaşlar eğer yolunuz Sinop'a düşerse Akliman'da su ürünleri fakültesinde beni bulun, sizlere 4 ayrı türden ortalama 50 kg luk 20 civarında mersin balığını canlı olarak gösterebilirim.
Sahsen görmedim, ama Alman forumlarinda dolasirken yakalanmis bol bol resimlerini görebiliyorum. Temennim bir gün bizim forum larimiza da girebilmesi
Sinop'tan mersin balıkları Sinop su ürünleri fakültesinde görev alan öğretim üyeleri olarak Mersin Balıklarını Koruma ve Yaşatma Derneği, MERKODER'i kurduk. Çalışmalarımız yoğun biçimde devam ediyor. Ülkemizde 6 tür mersin balığı vardı. 1980 lere kadar hepsi bolca mevcuttu. Sonra Yeşilırmak, Kızılırmak ve Sakarya nehirleri üzerindeki barajların su tutması ve kirliliğin artmasıyla ülkemizde üreme durdu. Şu anda sularımızda kuzey komşularımızda üreyen Huso huso (mersin morinası, 600 kg ye kadar) Acipenser güeldenstaedti (karaca / rus mersini; 150 kg ya kadar) , Acipenser stellatus (Sivrişka, 100 kg ya kadar) ve Acipenser percicus (İran mersini, 300 kg ya kadar) bulunuyor. İran mersini son 10 senedir ülkemiz sularında görülmeye başlandı. Bu dört türden de elimizde mevcut. Olanaklar genişlediğinde yavru alarak denize salma çalışması yapacağız. Balıklardan bazı örnekler... Sinop tezgahlarında bir sivrişka...
Yakup kardeşim Allah(cc) sizden ve sizin gibilerden razı olsun. Siz fiili olarak gayret ediyor, biz aklımız erdiği, gücümüz yettiğince bilgilendirmeye çalışıyoruz yanlış yapanları ya da bilmeyenleri. Rabbim, niyetlerimizi ve fiillerimizi hayırlı eylesin. Selametle.
Yakup bey bunca içkarartan mesajlardan sonra ,sizin mesajınız ilaç gibi geldi .Çok teşekkürler.Size ve arkadaşlarınıza başarılar diliyorum.
Devri zamanında, 80'lerde filan, babamla beraber, Sakarya ağzında yakalamıştık. Babam kuruttular bu balığın neslini, iyiki tuttuk, bir daha tutamayız filan diyerek balığı laacaktık, ben o zaman salalım gitsin dedim. Zaten ufak bir şeydi, 80 kg filan ancak gelirdi. Bu aklımda kalmış. Dışarıda bir iki kere yakaladım. Oralarda bol, avı serbest. Ama genede kıyamadım, geri saldım.. Bu nedenle lezzeti hakkında yorum yapma imkanım yok.. Fakat, yetiştirilip denize salınması, bence çözüm olmaz. Çünkü, ekosistem bir bütündür. Mersin balığını çekerseniz, onun yerine bir yenisi gelir. Normal koşullarda Mersin balığı orada olsa, altenatifinin yerleşmesine müsaade etmez. Şimdi salacağınız mersin balıklarının oralarda tutunabilmesi ihtimali zor görünüyor.. Ama, yanılıyor olmayı çok isterim..
Mersin balığının geleceği Bilemiyorum Sayın Köylü... Tâ Almanya'lara araştırmacı gönderip 6 yıl bu konuda eğitim almasını sağladık. Almanya'da 2 , Fransa'da 5 rehabilitasyon projesine katıldık. Şu anda Romanya'da ve Gürcistan'da da benzer projeleri takip ediyoruz. Sanıyorum ilk saptamayı "balığı tükettiler" olarak yapıp, işe başladığımızda sizin karamsarlığınıza katılmamak elde değil. Ama sebep balığın avlanarak tüketilmesi değildi. Bence balığı, yaşadığı ekosistemi ve yaşam biçimini iyi bilmeden hatta uygulanan projelerden haberdar olmadan, yada bizleri sadece amatör balıkçı olarak gördüğünüzde yapılacak saptamalar yanıltıcı olur. 10 seneyi bulan sürede epeyi mesafe katettik. Elimizdeki anaçlar ülkemiz sularından yakalandı. Daha önceki uygulamalarda Sibirya tatlısularında yaşayan bir tür üzerinde denemeler yapıldı ve haliyle başarısızlık zaten kesindi... Ayrıca biz balığın esas üreme alanları olan Yeşil ve Kızılırmağa yılda bir kez giden değil, her gün gidebilen, bölge balıkçısının desteğini arkasına almış bir ekibiz. Bize 500 gram olarak getirilen bazı balıklar şu an 70 kg yu buldu. Öyle bir hal oldu ki iki yıldır balıkçının ağından çıkan ve bize hediye edilen balıkları barındıracak yerimiz olmadığı için kabul edemiyoruz. Getirilen ve fakültemiz tesislerinde evcilleştirilip yeme alıştırılan balıklar bu suların balıklarıdır ve eninde sonunda her şeye rağmen bunların nesillerinin tekrar bizim sularımızda dolanmalarını sağlayacağız. Biz buna inanıyor ve bunun için çalışıyoruz. Neşeniz daim avlarınız bereketli olsun...
Yakup Hocam, inancınız yitirmenizi istemem. Dahası yanılmayı çok isterim.. Ve çalışmalarınza elimden gelen desteği veremyi de çok daha fazla isterim.. Şimdi, "ahanda bozuldu ekosistem" diyerek, ellerimizi cebimize sokup, ıslık çalarak gezinerek hiç bir şey elde edemeyiz. Bir şeyler yapma gayretinde olmalıyız. Denemeliyiz. Denedik, olmadı demeliyiz en azından, olmasa bile.. Ama olmaması için bir sebep yok. Fakat, sizinde belirttiğiniz gibi, şuradan bir kaç balık getirip, buraya salarak pek bir netice almak imkanı yok. Ama, 10 yıllık, tecrübelere dayanan, sürekli iyileştirilen bir sürecin başarıya ulaşma şansı muhakkak çok daha yüksek. O kadarki, başarılı olabilme şansı, kötü ihtimalden daha yüksektir bence.. Ama, şundan korkarım.. Bugün, yavrucular var malum. İspendekleri damaksız iğne ile toplayıp çiftliklere satıyorlar. Üstelik ruhsatada haizler. Yani rahat rahat bunu yapıyorlar. Sonuç, levrek bitiyor son sürat denizlerde.. Orkinoslara ne oldu? vs. vs. Önemli olan, "Aman biz avlarız, ederiz, haaa, kurumaya başladı mı, tekrar yavru salarız.. Böylece gene ürerler" gibi bir anlayıştan uzak olabilmek.. Ekosistem bir bütün. Durun denizi kirletelim, kirletelim, para kazanalım.. Zengin olunca temizleriz nasıl olsa gibi bir fikir oluyor bu.. Yapılması gereken, en azından mevcut türler için bir şeyler yapmak. Tür tükendikten sonra, gayretlerin başarıya ulaşma şansı her zaman çok daha düşük. elbette, yapılabilecek bir şeyler varsa, yapmak, gayret içinde olmak lazım. Ama, bunu tür nalları dikince değil, henüz kritik kütlenin altına düşmeden de yapabilmek lazım.. Yoksa, yeni duruma göre oluşacak ekosistemde eski türün şansı 0 olabilir.. Vurgulamak istediğim bu..
Yakup bey yürekten tebrikler ve basarilar dilerim size ve ekibinize. Kisa bir not düseyim. Gecenlerde iki yasli balikci ve ben göle oltalarimizi attik lafliyoruz. Biri 73 yasinda digeri 69. ikiside ayni dönemde av kursuna katilmislar ve o günden bu güne birlikte avlanip arkadasliklarini kopartmamislar. Kursa gittikleri tarih 1961 yili !!!!!!!!!!!!!
etinin çok süper lezzeti var mezgitden çok farklı tadı ama yağlı sert tavuk gibi bişedi. ama yediğim yerde azerbaycandı kilosu 5 dolar. tavsiyem tavuk yerine mersin balığı yenmesidir
Sayın Yakup Erdem (karayel), umut verici çalışmalarınız ve bu çalışmalar hakkında bilgi vermek suretiyle bizleri sevindirdiğiniz için size teşekkür borçluyuz. Siz değerli akademisyenlerimiz, böyle hayırlı hizmetler verdiğiniz için her türlü saygıyı ve takdiri hak ediyorsunuz. Çalışmalarınızda başarılar dilerim. Bu arada Sayın Serdar Köylü’nün (skoylu) mesajları da dikkat çekici ve bence tesbitlerine katılmamak mümkün değil.
yakup abi çalışmalarınızda başarılar dilerim çok güzel işler yapıyorsunuz helal olsun sevgiler saygılar hocam
Bu gruba dahil 28 ayri mersin baligi cesidi oldugunu okumustum. MERSIN BALIGI. Mersin balığı, Acipenseridae familyasını oluşturan aralarında sekiz metre uzunluğa ve 1,6 ton ağırlığa kadar varan türleri içeren tatlı su balığı türleri. Mersin balıkları çok "ilkel" hayvanlardır. İskeletleri sadece kısmen kemikleşmiştir. Yan taraflarında beş sıralı dizili olan büyük pullar vardır. Kuyrukları asimetriktir, ağızları aşağıya yönelmiş ve gerekli olduğunda çenelerini dışarıya çıkarabilirler. Dört bıyıkları vardır. Bunlarla suyun dibinde yem arayabilirler. Bazı mersin balıkları beş metre uzunluğa ulaşabilirler, ve bu yüzden en büyük tatlı su balıklarıdır. Ama çoğu türleri sadece yumurtlamak için tatlı suya gelirler ve aslında tuzlu suda yaşarlar. En büyük mersin balığı türü olan mersin morinası (Huso huso) neredeyse sadece tuzlu suda yaşar ve yumurtlamak için denizden ırmaklara geçer. Geçmişte anlatılan büyüklükleri inanılır bir şekilde kanıtlanmadan kitaplara geçirilmiştir, ve bu yüzden en kaliteli kitaplarda bile 8-9 metre gibi inanılmaz büyüklükleri okumak mümkündür. Ama bu ölçüler için ne 20'nci yüzyıldan ne de ondan önceki bir zamandan kalma güvenilir kanıtlar bulunamamıştır. Kanıtlanabilmiş olan en büyük ölçüler 5 ve 6 metre uzunluk ve 1 ve 1,5 ton ağırlık civarlarındadır. Yaşam tarzları. Mersin balıkları hem tatlı suda, hem tatlı-tuzlu karışık suda (ırmak deltaları), hem de denizde yaşarlar. Bazı türleri sadece tatlı suda yaşarlar. Göçebe hayatı sürdüren türleri gençliklerini tatlı suda geçirip, sonradan denize göç ederler ve erginleşince çiftleşmek için tekrar tatlı suya dönerler. Mersin balıkları çok geç erginlik çağına ulaşırlar. Özellikle dişiler, ancak 20 yaşına varınca ilk kez yumurtlarlar. Sadece bazı küçük türleri bir iki yaşında erginliğe ulaşırlar. Bazı mersin balıklarının 100 yaşına varabildikleri ıspatlanmıştır. Bu yaşa varanları 1,4 ton ağırlığına ulaşmış olabilir, ve böylece dünyanın en büyük tatlı su balıklarıdır. Neslinin tükenme tehlikesi. Mersin balıklarının yüksek bir su kalitesine ihtiyaçları olduğu için, kirlenen ırmaklardan dolayı 20'nci yüzyılda batı Avrupa'da nesli nerdeyse tamamen tükenmiştir. Oysa daha eski zamanlarda, Almanya'da ki postacılar bile kantinlerinde haftada iki kereden daha fazla mersin balığı yemek zorunda kalmıyorlarsa, iyi bir patrona rastladıklarıyla övünüyorlarmış. Ayrıca çoğu mersin balığı türlerinin yaşam çemberlerinin bir kısmı olan ırmak-deniz göçebeliğinin bütün büyük ırmaklarda bulunan baraj duvarlarında sona ermesi ve balıkların çiftleşip yumurtlamak için ırmağın üst kesimlerine ulaşamamaları önemli bir rol oynamaktadır. Hazar denizinde bile, sayıları azalmış ve 1970'li yıllarda 20.000 ton mersin balığı tutulurken 2000 yılında 3.000 ton'dan bile az tutulmuştur. Mersin balıklarını korumak için bir sürü yasa çıkarılmış olsada sayıları azalmaya devam etmektedir. Bunun en önemli sebebi yasa dışı avlanmalarıdır. Mersin balıkları özellikle çok pahalıya satılan havyarları için avlanılmaktadır. Yasa dışı mersin balığı avı özellikle Sovyetlet birliğinin dağılması ile çok yoğunlaşmıştır. Bu yüzden Rusya'da türler tükenmek üzeredir. Mersin balığının havuzlarda yetiştirilmesi son yıllarda çok önem kazanmıştır. Mersin balıklarının son saklandıkları yerlerden birisi Tuna nehrinin Karadenize akarken oluşturduğu büyük Tuna deltasıdır. 1997 yılında Almanya'nın ve ABD'nin çabaları ile mersin balığı Washington hayvanları koruma antlaşması listesine alınmıştır. 2003 yılından beri World Sturgeon Conservation Society adlı kurum son mersin balığı populasyonunu korumak ve büyütmek için çaba göstermektedir. Beluga-Mersin balığı'nın neslini tamamen tükenmekten korumak için ABD 30. eylül 2005'te son çare olarak Beluga-Havyarı ithalatını yasaklamışdır. 11. Nisan 2006'da Almanya ve Polonya sınırını oluşturan Oder ırmağına 2.000 mersin balığı salınacaktır. Bu populasyonu gerçekten sağlamlaştırmak için 2007 ve 2008 yıllarındada 2.000 balık salınacaktır. Özür dilerim, linkin Almancasini kopyalamisim. Simdi Türkcesini kopyaladim. Kaynak. http://tr.wikipedia.org/wiki/Mersin_balığı Asagidaki linkide incelerseniz sevinirim. http://www.tudav.org/mersinb_korunma.htm