Mığrı (Conger conger) Saros Körfezi'06 Yaşam alanı : Birkaç metrelik sığ sulardan, 1200 metre derinliğindeki sulara kadar dağılım gösterirler. Karadeniz'de ender olmakla beraber tüm denizlerimizde bulunur. Tanımsal özellikleri: Vücutları yılanınkine benzer, silindirik bir yapıları vardır. Ağızları oldukça büyüktür. Üstçene altçeneye oranla daha öndedir. Dişleri sivri değildir, ancak çenesi kuvvetlidir. Avı yakaladıktan sonra kendi etrafında hızla dönmek suretiyle avdan parça koparır.Yan yüzgeçleri olmasına karşın karın yüzgeçleri yoktur. Vücutları pulsuzdur. Boyları genelde 50-150 cm arasında olmakla beraber 3 metreye kadar büyüyebilir. Beslenme özellikleri: Dip balıkları, kabuklular ve kafadanbacaklılar yemek menüsünü oluşturur. Geceleri avlanır, gündüzleri kovuğunda dinlenir.
Allahım tutması ne zevkli bir balıktır,egede yada akdenizde herhangi bir mendirek içine gidilir basit bir olta ve iğnenin ucuna sardalya takılır yerden bir karış yukarda beklenilir, atladığı zaman hemen geri çekilir yoksa mağarasına geri girer ,girdiği vakit ise onu çıkarmak imkansızdır,ahhh şu soğuk kış günü anılarım canlandı.....
benden size tavsiye: sakın mıgriyi dalarak avalamaya çalışmayın...Benim bu zamana kadar gördüğüm en korkunç manzaraydı.Adamın biri (adını bilmiodum adamın ama küçükken yazlıkta görmüştüm ve babam anlatmıştı olayı) denizde zıpkınla balık avlarken (artık nası oldu yani mıgriye mi çok yaklaştı yoksa avlamak mı istedi bilmiorum) mıgri buna bi saldırıyo.Sonuç adamın kaba etin yarısı yok bunu anlattığım insanların çoğu inanmaz...Ama ben gördüm(yani adamın kaba eti diil tabi )...kötü bir durumdu... o yüzden oldum olası korkarım... siz sevgili büyüklerimin de başına böyle üzücü kazalar gelmemesi için uyarı maksadıyla yazayım dedmi.
Mığrı saldırgan bir balık değildir... Yanlız zıpkınla dalarken, vurduğunuz balıkları belinizde sallandırırsanız bu mığrıyı tahrik edecektir. Mağarsından çıkıp ölü balıklara yapışabilir, bunu yaparkende oldukça keskin dişleriyle bir yerinizi yaralayabilir...
Bende Güllükte yakaladım bir kere diyecemde yani bilmiyorum tam...Demek istediğim misina birden çok sert gerildi yemde yaprak takmıştım çift iğne basit takım öylesine zevkine ne gelirse gibisinden atmıştım.Neyse çok güçlü asıldı ama ne yapacağımı şaşırdım, o nasıl asıldıysa bende asıldım bayağı aldım yukarıya doğru balık hafif görünür gibi oldu ama tekrar fişekledi takım makım herşey gitti.Ben ne olduğunu anlamadım da bir abi geldi, o mığrıydı dedi.Vay be, dedim.Kaçan balık büyük oldu yine.
Bir kaç mığrı resmi de ben ekleyeyim,değişik zamanlarda benim canlı yemle (ispari) gece Assos da yakaladığım balıklardır...
Arkadaşlar, Mığrı için herhangi bir yasal boy-kilo-adet sınırlaması yok değil mi? Tebliğe baktım, göremedim de...
Arkadaşlar ben bu Mığrıyı Ayvalıkta dalarken bir kaç sefer vurdum. Zevk meselesi ama eti bence hiç lezzetli değil. Bi sefer yedim, birdahada ağzıma sürmem. O zaman niye birkaç sefer vurdun derseniz, benim buddy sever. Saldırganlığına ise tamamen karşı çıkıyorum. Tahrik etmek için dakikalarca uğraşırsanız bile ancak o zaman belki saldırabiliyor. Yalnız şunu söyliyeyim, Mığrı hiç kaçmaz. Zıpkını burnuna dokundurabilirsiniz
Selamlar.. Ben'de 10 yıl önce Kemer -Tekirova arasında bir koy'da gece 2 tane peşpeşe tutmuştum.. oldukça da uzundular ve çok güçlülerdi..av dönüşünde arkadaşlarla tereddüt ettik ama sonra bir güzel derisini soyup mangalı yaktık ve..o yağlı iri iri doğranmış parçaları merakla ısırmaya başladık.. aman allahım bu ne lezzet.. sonra çok istememize rağmen bir daha da rastlamadık.
aşağı yukarı resimlerdeki kadar bir mığrı burhaniyede bırakmalarımı toplarken baş parmağıma yapışmıştı ben böle acı hatırlamıyorum,allahtan bıçak uzanabileceğim mesafedeydi,çeneleri çok kuvvetli bence mürendende kuvvetli bi çeneleri var....
Gece avında çok sık yakalanıyor mığrı. bir gece çipura için salladığımız bırakma takımlarına geldi yaklaşık 5 6 kere. en kötü tarafıda yılan gibi kıvrıla kıvrıla takımı mahvediyor neredeyse bir daha iş görmüyor beden. kolay kolayda ölmüyor.
yemeden önce mutlaka marine edip etini yumuşatın, yoksa kılçıkları etine yapışıyor, tatlısu balığı kadar kılçığı var hatta daha da fazla. limon suyu, sirke, soğan, domates suyunda bir gece bekletin (tulumunu çıkartıp dilimledikten sonra tabi ki) sonra şiş miş ne yaparsanız yapın, boyu ufak olanları yani 50-75 cm arasındakileri tava olarak tavsiye ederim. aynı yayın balığı gibi lezzetli oluyor kılçık sorununu aşabilirseniz. bu arada avcılığıyla ilgili bir de tüyo vereyim, tuzlanmış sardalyayı dip kıbrısına sarıp eriştelik veya kayalık bir mekana atıp kalamanızı sıkıp bekleyin. yalnız kamışınızı sabitlemeyi iyi becerin ve başında olun hep, yoksa alır götürür irisi. yavaşça eğilmeye başlar kamış, ve o eğilme denizle buluşmaya kadar gider
Gündüzleri çoğunlukla kaya kovuklarında geçiren mığrı yaman bir gece avcısıdır. Hava karardıktan sonra erişteliklerde gezinmeye başlar. En çok paraketa ve diğer bırakma tipi oltalara takılması da gece avlanmasındandır. Bırakma oltanızın ucunda bir mığrı bulursanız muhtemelen canlı olacaktır. Tabi kopartıp kurtulmadıysa. Zira mığrı neredeyse yedi canlı bir balıktır. Avlandıktan sonra kolay kolay ölmez. Çoğu zaman da içini açıp baktığınızda aslında oltanıza daha küçük bir balığın takıldığını, mığrının da o balığı yutmak suretiyle ikinci avınız olduğunu farkedersiniz. Çenesi ve dişleri insanı ürpertecek kadar gelişmiştir. Fakat yine de müren kadar haşmetli bir görüntüsü yok, daha sevimli diyebilirim. Eti lezzetlidir ama çok kılçıklı olduğunu bilmeyen yok herhalde. Mangalda şiş yapmanızı öneririm. Kovuğunda rahatsız edilmedikçe çok uysal olan bu hayvanın tahrik edildiğinde ne kadar saldırgan olabildiğini seneler önce şahsen tecrübe etmiştim. Belki inanmayacaksınız ama ben canlı bir mığrıyı karada avlamıştım. Şimdi komik geliyor ama aslında büyük tehlike atlatmıştım. Evvelce Didim'de akvaryum denilen muhteşem bir koy vardı (yapılaşma nedeniyle artık yok maalesef). Zıpkınla avlanmaya başladığım ilk yıllarda bazen oraya giderdim. Bir gün avladığım balıkları denize bir, birbuçuk metre mesafedeki bir kayanın üzerinde temizlerken yılan gibi birşeyin üzerime doğru geldiğini farkedip ürpermiştim. Refleksle ayağa fırlayıp zıpkını kurduğumu hatırlıyorum. Can havliyle yaptığım bu büyük hata canıma bile malolabilirdi (zıpkın asla suyun dışında kurulmamalıdır, kurulsa bile mutlaka suyun içine doğru atış yapılmalıdır). Neticede o anda yılan sandığım şeyi vurmuştum ve neyse ki zıpkından fırlayan şiş denize doğru gidip mığrı ile birlikte suya dalmıştı. Verilmiş sadakam varmış, şiş kayadan sekip bana da gelebilirdi, veya suya doğru değil de havaya doğru gitseydi ipin sonunu görüp bana geri dönecekti Mığrı belki suyun dışındaki balığın kokusunu aldı veya temizlediğim balığın iç organları suda koku yaydı, mığrı da ona geldi. İlginç olan, hayvanın yılan gibi süzülüp suyun dışına çıkabilmesi. Tamamı suyun dışında değildi ama gördüğüm manzara tam olarak şuydu: iri bir mığrı, ağzı açık, yarı beline kadar sudan çıkmış, kayanın üzerinde, bana doğru (muhtemelen elimdeki balığa) hamle yapıyor. Bu manzara karşısında kim olsa korkardı herhalde. İşte böyle, zıpkınla karada canlı mığrı vuran başka biri var mıdır bu dünyada, ne dersiniz? Herkese rastgele...
1983 yılında Samsunda liman içinde el oltası ile bende yakaladım fakat yılan sandığım için hemen misinayı kesmiştim, etraftaki birçok büyüğümüzde ne olduğuna hüküm verememişti
Didim sularında bol miktarda mığrı vardır. Yaz aylarında kayalık bölgelerden gece yapılan bırakmaların hemen hemen hepsine mığrı gelir, diğerleride boş gelir zaten Zıpkıncı İbo nickli arkadaşın yaşadığı olay Didim'de polis akademisi kayalıklarında bizimde başımıza geldi. Avladığımız balıkları kaya üzerinde temizlerken oldukça iyi bir mığrı sudan yarısına kadar çıkarak balıklara doğru geldi. İnanılması daha zor olan ise adeta yılan gibi bize tırslamasıydı. Balıkları alarak kenara çekildik. Balık parçalarını ise ona attık... Bir süre yakınlarda dolaştı. Aynı olayın benzerini bir kaç defa ahtapotlarla yaşamıştık. Kayalık bölgelerde balık temizlerken ahtapot bir yerlerden çıkarak balık parçalarını almaya çalışmıştı. Ahtapot ve mığrılar bu anlamda oldukça cüratkar canlılar. Ahtapot tehlike oluşturmasa da mığrı için dikkat etmek gerekiyor. Akbük'te yıllar önce bir balıkçının paraketine gelen mığrı iğneyi çıkarmak için tekneye alan kişinin ayak parmaklarından tekini yakalayıp dönerek koparmıştı. Yüzen kişiler için vs. tehlike oluşturduğunu ise hiç sanmıyorum. Zıpkınla avlanırken dibine kadar gidebiliyorsun, saldırganlık göstermiyor. Didim'in yerli halkından yaşlı olanlar Mığrı etinin akıl hastalağına iyi geldiğine inanırlardı. Bu nedenle zaman zaman avladığımız balıkları bu talepte bulunan kişilere verirdik. Mığrı çok kılçıklıdır fakat kılçıklarının uçları sivri değildir bu nedenle batmaz. Etini ise sevemedim. Ayrıca dikkatimi çekti mığrıların bulunduğu yuvalardaki (kaya oyukları, mağalar) mığrı avlanılmış bile olsa bir süre sonra aynı yerde başka mığrı oluyor. Demekki benzeri uygun yerleri ısrarla arıyorlar. Bu nedenle bir kaç yuva bilen zıpkıncı hiç bir zaman eli boş dönmüyor.