Mesajım oldukça açık ve bir o kadar da zarif bana kalırsa. Bunun göreceli bir kavram olduğunu söyleyebilirsiniz belki ama bunu oranlarsak, eminim sonuç 1/24.458 çıkar. Üzerine roman yazmaya gerek yok.
Valla sennur bence hiç zarif değil. Ama sanırım sen zerafet ile nezaketi karıştırdın gibime geliyor, acaba? Bir düşün bakalım, neden nalbant, manifaturacı veya diş doktoru değilde terzi? Eğer siz gerçekleri karşınızdakine uydurmaya çalışırsanız, artık onlar gerçek olmaktan çıkar. Bu yüzden bırakın zerafeti terziler yapsın, karşısındakine, müşterisine göre elindekini uydursun. Siz gerçekleri olduğu gibi söylemezseniz, o artık gerçek olmaktan çıkar.
balıkçılığı bıraktık, şimdi de felsefe dersi mi alıyoruz? bence tadı epeyce kaçmakta artık... böyle giderse seninle konularda yazışacak kişi bulmakta zorlanacaksın bence. bir laf söylüyoruz ardından 40 tane demogoji geliyor, laf kalabalığı geliyor. artık senin yazdığın yerlere yazasım da gelmiyor, her şeye bir kılıf buluyor, hiç bir şeyden tatmin olmuyorsun, işin kötüsü; sana tecrübelerden doğan aktarımlarda da bulunuyorum ama "aa evet iyi fikirmiş" lafını hiç duymadım. millet balık tutamazken her gün şakır şakır balığı çektiğimde artık dayak yiyecek raddeye geliyorum, ama sana kendi fikrimi söylediğimde sen yine kendi fikrini dayatmaya çalışıyorsun. fosforlu silikon tak misina aralarına bir dene ben güzel tutuyorum diyorum, sen bana "hortum yemi kasar" diyor, kestirip atıp kendi zincirlerini anlatmaya devam ediyorsun. açıkcası hortum yemi kasmıyor, sen beni kasıyorsun... ben gibi pamuk helvası adamı (tanıyan bilir) bile bunu yazacak hale getirdiysen biraz şapkanı önüne almanın zamanı gelmiştir diye düşünüyorum affına sığınarak. şimdi bir ton yazı döşeyeceksin bana biliyorum ama oluşmaya başlayan genel kanıyı seslendirme sorumluluğunu da mod olarak kendimde görüyorum istemesem de... lütfen bunları hakaret olarak algılama abi, gerçekten bunalıyorum senle tartışırken, pek çok kişi de yazmakta tereddüt ediyor kendi bilgisini, konuya sen müdahil olmuşsan, biliyorum...
Forumlar kendi yorumlarımızı kattıkça güzel, diğerlerinin yorumlarına tu kaka olayı başladığında, forumlar eziyet verici hal almaya başlıyor, tadı kaçıyor Saygılar
Eğer bunu duymuyorsan, bu onu takdir ettiğim anlamına gelir, emin ol. Benim huyum böyle, ne yapayım, gidip "tebrikler, takdirler vs." mesajı yazmam pek kolay kolay. Güzel bir eleştiri, teşekkürler. Fakat buradaki sorun şu. Ben o bahsettiğin gibi hortum takarak yapmayı zaten kullandım. Olan balıkla birlikte giden bir sürü iğne oldu. Üstelik vuruş sayısında dramatik bir azalma hissettim, gözledim. Surecatch hortum ambalajında zaten yazar, bu icat balığın misinayı yıpratmasını önler, orta karar dişlerden korur diye. Ki bende bu hortumları denedeğim 2 sene önce bu markadan almıştım. Niyetimde bu değil, istavrit işiydi ve o yazılana bakıp "Acaba?" diyerek o denemeyi yaptım.. Kısacası, ben zaten bu hortum meselesini de, o çelik telli meseleyi de, daha başkalarını da (misinayı zincirle korumak, demir nüveli misina, direk zincir vs. vs.) zaten denedim ve en iyi netice veren o çelik tel olduğu için bunu yazıyorum. Şimdi bunu gene senle iddialaşmak için değil, senin "benim denemediğimi sanıyor olman" yanlış anlamanı düzeltmek için yazıyorum. Benim için, sebepler önemlidir. Ama ben hortum taktımda, fos çıktı demenin faydası yoktur bana. Eğer bunun neden daha verimsiz olduğunu tespit edemezsem, büyük ihtimalle basit bir yanlışı gözardı etmekle beraber olası bir mükemmel av tekniğini heba etmiş oluveririz. O nedenle, neden buna bu balık itibar etmiyor, bunu muhakka arayıp bulmaya çalışırım ve bulabilidğim netice, hortumun yemin salınımını bir hayli engelliyor olduğu oldu. Zira, hortumu kısa kısa, 3-4 mm'lik halkalar halinde takıp bunu engellemeyecek hale getirir, içinide esnek dyneema ile yaparsan, bunun diğerinden pek bir vuruş alma farkı kalmıyor, tabi en fazla 2-3 vuruşta lüferin bunu kesip gittiğini gözardı edersek. Eğer ben varım diye birisi bir şey yazmaya imtina ediyorsa, hem yazık, hem ayıp ediyor derim. Ben kimseye benimkindne farklı bir şey yazdığı için kınama, gidip dövme, kafasıan silgi atma filan gibi bir şey yapmadım, yapmam da. Ben nasıl ki, başkalarının aktardıklarına yorum, eleştiri, alternatif vs. getirebiliyorsam, herkestende bunu beklerim. Hemde canı gönülden, bizzat, bilfiil öyle olmasını da desteklerim. Bu açıdan, insanların neden ters, yanlış, hatalı, eksik vs. gördükleri yerleri, şeyleri vs. yazıya dökmedikleri anlaşılır şey değil. Benim gözümde böylesi, eli öpülüp saygı duyulacak adamdır. Henüz hiç kimseyi, vay sen benim şeyime yanlış dedin, şu bu dedin diye, bir sopa bulup dövmüş veya dövmeye çıkmış değilim. Sen hiç sopa yedin mi mesela benden "Amanda ne hortumu sayıklıyorsun sen bakiiim, hortum ha, al sana sopa.." dedim mi hiç? Sen dersin hortum, ben derim o şöyle oluyor, çelik tel. bu ikisi burada kları, ihtiyacı olan her ikisinden de istifade eder. İşte olay, mesele budur. Bu sen hortum diyorsun diye seni veya çelik tel diyorum beni tu kaka yapmaz, yapamaz. Bunu düşünenin aklından zoru olabilir. O yüzdne ben senden eleştiri, yorum, farklı tavsiyeler vs. bekliyorum. bunu ne kadar yaparsan, benim gözümdeki saygın o kadar artacaktır emin ol.. Tıpkı şimdiki gibi. Yazdığın son mesajı okuduğumda, sana olan sevgim bir kat daha, gözümdeki zaten yüksek olan yerin biraz daha yükseldi, hepsi bu. Benim gözümde bir değerinin olması veya olmaması seni enterese etmiyor olabilir, ama bu böyle, bunu bil yeter.
bu yazını eleştiren de olabilir, olmuş da, ama bence bu yazı çok güzel bir yazı. bunu görebilmek adına düşüncelerimi söylemiştim, teşekkür ederim. denemişsin olmamış, ben denemişim olmuş, ta o zaman bunu yazsaydın daha güzel bilgi alışverişi olurdu, demek ki benim o hortumla yaptığım iş tutmuş, arada ince farklardan dolayı isteyerek veya istemeyerek tutturmuşum (aslında benim icadım değil, Suat Erdim isimli bir abimin yaptığı ve hediye ettiği, ancak henüz denememiş olduğu bir takımı baz alarak uğraşmıştım, bunu her fırsatta belirtmek istiyorum ki esas fikrin sahibi onore olsun)... sen şu anki yaklaşımla açıklamış olsaydın, karşılıklı tartışarak senin de tecrübenle çok daha iyi bir takım hazırlayabilirdik... hazırlarız da. bu da sadece bir örnek, hortumdan mortumdan dolayı bunları yazmadım, okuyan yanlış anlamasın... ben seni eleştiriyorum ama bu seni sevmediğimi falan göstermez, hep de belirtirim bunu. benim hakkımdaki düşüncen de tabi ki benim için önemlidir, şurada belki en samimi dostumuzdan daha fazla zaman geçiriyoruz birlikte, sanal da olsa. görüşmek üzere...
Hımm, bakalım... Türkçe sözlükte şöyle diyor ; Nezaket : Başkalarına karşı saygılı ve incelikle davranma, incelik, naziklik, zarafet. Yani ortada, sizin yaşadığınız kavram karmaşasından başka bir karışıklık görünmüyor. Bunun yanı sıra, sanırım siz Einstein'i de yanlış değerlendiriyorsunuz. Einstein, muhtemelen söylenmemesi gereken bir yer ve zamanda bir şey söylemiş, statüsü gereği çevresince kınanmış, ancak tartışılmaz zekası ile böyle bir cümle sarfetmiştir. Elbette ki yine statüsü gereği, bu sözü de kabul görmüştür. Ki O da mutlaka bunun böyle olacağını bildiği için söylemiş, diğer yandan da kendini kurtarmıştır. Görüldüğü kadarı ile siz de dilinize pelesenk etmişsiniz ama buna ihtiyacınız yok, zira ne aynı statüye sahipsiniz ne de bu cümlenin söylenmiş olma durumunu net değerlendirebiliyorsunuz. Üzerine bir de site kurallarını ve buradaki genel yazışma üslubunu koyacak olursak, zarafeti terziye bırakacaksanız, her halukarda bu sitenin dışında bırakmanız gerekecek. Bunca mesajdan sonra yine ilk yazdığım mesajın içeriğine dönmüş olduk ki, esasen bunca mesajı yazmadan, ilk mesajı rahatlıkla tahlil edeceğinizi düşünmüştüm. Ya da siz tahlil ettiniz de, herkese kolaylık olsun diye açıklamam için direttiniz bilemiyorum. Netice itibari ile, site içerisinde gerçekleri bulmak için konuşurken de nazik olunabilir. Gerçekleri bulmak adına ille de üslubumuzu değiştirmemize gerek yok. O sadece Einstein'in bir gaflet anı emin olun.
Bakalım sennur o zaman: Zerafet: Zariflik. Zariflik: Zarif davranış veya zarif olma durumu, zarafet Zarif: 1. Çekicilik, biçim, görünüş, durum, konuşma ve davranışlarıyla hoşa giden, beğenilen, zarafetli: 2 . Beğenilir ve nükteli (dil, konuşma vb.): 3 . Güzel, hoş, albenili: 4 . Hoşa gider bir biçimde konuşan ve davranan: Gördüğün gibi, zerafet, nezaketi içermez. Bir şeyin zarif olmaması nazik olmamasını da gerektirmez. Nazik olmak senin verdiğin tanım gereğince, zarif olmayı da kapsayabilir. Bir tartışma.. Ki genelde bizim insanımız bunu bilmez. Tartışma denince, kavga gürültü anlaşılır. Bakkala gittiniz, ekmek taze mi dediniz, o da size "sabah geldi, tazedir umarım" sizde "bence bayatlamıştır ama yenebilir" dediniz.. İşte bu tartışmadır. Ekmeğin durumu üzerien farklı fikirler sunmak basitçe. İşte bunun gibi, farklı fikirlerin "adam gibi" tartışılması, tartışmadır. Bu çokta güzel bir şeydir. Bu gibi bir tartışmada nezaket başka bir şeydir. "Lan biiip, sen bipinini bipini şeyden iyi mi biliyon la bbiiiiip.. Hade ordan la.." falan gibi dalıyorsan, bu zarafetten alakasız nezakete dair bir konudur. Kısaca, bir tartışma azami nezaketle yapılmalıdır ki, bizde bunu yapmaya çalışıyoruz elden geldiğince, beceremeyebiliriz, ama böyle. Fakat biz doğrularımızı kimseye uydurmak durumunda değiliz. Ama bunu söylersek şunu doğrusunu yamultmuş oluruz, zarif olmaz vs. deme lüksümüz yok, olamaz. Yani, bir tartışmada doğrular, olabildiğince nazik, ama karşıdakine uyması için eğilip bükülmeden, dosdoğru haliyle söylenmelidir. Bu noktada nezaket kaçınılmaz, zerafet ise geri planda, nezaketin içindeki kadarıyla olmalıdır. İşte benim görüşüm budur Sennur. Doğru bildiğimi zerafet olsun diyerek karşımdakine uydurmaya çalışmam. Ama bunu söylerken, becerebildiğim kadar, nazik olmaya çalışırım, o ayrı.. Ve herkseten de bunu beklerim, kimse bana uymuyor diye doğrusunu gizlemesin, bana uydurmak için uğraşmasın. Elbette nazik olurlarsa, daha hoş olur.
Daha Eski bir yılda almıştır belgesini belki. Sanmıyorum ki yalandan o logoyu bassınlar. Adamı dört döndürürler sonra