Morbenekli Yarim, Seni Ben Pek Çok Severim.

Merhabalar değerli balıkavı dostları.

Epeydir sazansız geçen günlerimiz nihayet geçen hafta ile son bulunca, bu hafta sonunu da bir heyecanla daha o günden bekler olduk. Sabah erkenden düştük yine yollara. Az gittik-uz gittik, dere tepe düz gittik bir de baktık ki gelmişiz gölün kenarına. Kısa ve pratik bir ön hazırlık sonrası oltalar suda.

Üç kişiyiz. Erdem, Murat ve ben. İlk bir saatin ardından her zamanki gibi ilk balığı Murat aldı. Balık bir gökkuşağı alabalığıydı ve O’nun ilk ve son balığı oldu. 20 dakika sonra şamandıralı hafif oltama ikinci vuruş sonrasında güzel bir gökala da benim oldu. Murat’a, bak balık geliyor gubani, çok güzel bir vuruş aldım diye seslendim ve lafım daha biter bitmez gökala oltada. Hoplata-zıplata aldım kıyıya. Yarım saat sonra öncekinden daha yakışıklı bir gökala daha livarımıza misafir oldu.

Beş dakika sonra bir tane daha, ama bu sefer iki köstekli dip oltasında selam verdi. Dip oltasını tazeleyip gönderdim misina boşluğunu almaya fırsat kalmadan bir gökala daha kanca ucunda. Attığım gibi tekrar topladım takımı ve böylece 4 balığım oldu. Bir ara kaşıkla yaptığım denemelerimde kıyıya almayı başardığım gayet güzel bir gökala da, kaşık ağzında fotolamaya çalışırken, nasıl oldu anlamadım ah-vahlarımız peşi sıra tekrar geldiği yere gitti. Sonrasında denemeler, atıp-çekmeler sürdü saatlerce nafile.

Artık öğlen ; Murat hazırlamış küflü peynir ve simit somunumuzu. Semaverimiz balli ile de demlemiş en güzel çayı bizler için. Yedik-içtik. Hava çok güzel, sinekler, arılar, uğurböcekleri etrafımızda fır dönüyor. Tatlı kuş ötüşleri eşliğinde 15 dakika da uyuma- büyüme faslı ile bu zamanın tadına vardıktan sonra tekrar olta başı.

Bizler yemekteyken bir güzel gelmiş dip oltama ki sormayın gitsin. Az daha aklımdan olacaktım. (sanırım olmuştum, zaten yoktu olanı o anda kaybettim ) Stresin (Murat) kös-kös ve de boş bakışlarıyla kendime geldim. Bu gelen daha önce bu avlakta hiç rastlamadığımız çok değerli bir misafirimizmiş meğer. Bu türün aynısından daha önce bir başka avlakta hem Erdem, hem de ben yakalamıştık. Şahane bir balık, bir “morbenek” Öptüm-sevdim, fotoladım ve yatıp-dinlensin diye koydum livara. Tam bu esnada Erdem kaşıkla bir gökala getirip kıyılattı ancak, son anda balık sudan kesilir kesilmez kıyaya çıkamadan eyvallah dedi kendi serin ortamına. Kendimi o kadar morbenek alaya kaptırmışım ki, Erdem’i teselli edecek bir fırsatım bile olamadı.

Aynalı ve pullu sazanlar selam vermediler ancak orada pek yakınımızda olduklarını gün boyu yakınen hissettirdiler.İkindi ve akşamın da balık için potansiyel imkanlarını sabırla bekleyip, daha balık alamadan birkaç cılız vuruşla günü tamamladık.

Morbenek alabalığım için bir kaç cümle daha: Livarımızda toplamda altı balık, biri morbenek. Saatler sonrasında ilk tatlı heyecanın etkisi küllenmeye yüz tutunca aldı beni bir sıkıntı. “Yahu o morbenek bu gölde olmalı, ne işi var livarın içinde. Kalk hadi, sal şu güzeli. Burada, bu kafes içerisinde o güzelliğe yazık değil mi? Hem şuan doğal alabalık sezonu kapalı, yumurta döksünler, yine güzel ve eşsiz yavrular getirsinler hayata. Gerçi bu morbenek doğal bir tür değil ancak ne fark eder, kırmızı benekten neyi eksik? Yakışık, boy- endam her şeyi ile nadide bir balık bu da. Hadi daha durma, kalk ta çıkar bakayım onu livardan.” Diye-diye içim içimi yedi durdu. Ancak bir taraftan da, nasılsa hala livarda ve de canlı. Biraz sonra o tarafa gittiğimde çıkarıp salayım diyerek de ihmal ettim.

Bir de insanı uyuşturan havanın tatlı sıcaklığının etkisiyle mor beneği salmak nasip olmadı heralım? Keşke kendi ellerimle salmış olsaydım, ne büyük bir keyif ne anlamlı bir sevinç yaşamış olacaktım. Ama kendime söz verdim; bir daha oltama gelirse o ve arkadaşlarını hiç bekletmeden hemen salacağım. Hatırası için bir –iki adet foto almak ta isterim tabii ki.


Eeeet, haydin gidiyik, toplanın kardeşler.!!! diye ünlememle, akşamın gri-mavi tonlarında ağır-ağır toparlanmalar başladı. Misinalar makaralara sarıldı, takımlar toplandı, bütün eşyalarımız denk edildi.

Livarımız da 6 balık var. Bizler öyle biliyoruz. E peki, nerede bu balıkların dördü? Kim götürdü; tilki mi kaptı? Eşek mi tepti, n’oldu bunlar birader? Geçmiş olsun kardeşler, giden gitmiş kalan sağlar sizindir. İki adet gökala livarda hala canlı, kıpır-kıpır ve Stresin yüzüne-yüzüne kahkahalarla gülüyorlar. Stres şaşkın, Edoç şaşkın...

Balli mutlu, ağlayacak sevincinden. Morbenek alam da gitmiş… Sana yaşattığım bu güzellikler yeterliydi diyerek… Daha bekleyememiş… Açılan alt kapaktan tekrar süzülmüş üç arkadaşıyla, güzel-canım sulara.

Güle-güle morbeneğim, orada olduğunu bilmek, yaşıyor olduğuna inanmak da en büyük sevincimdir. Kendi ellerimle olsun isterdim ancak yine de gidişin muzipçe ve çok tatlı oldu. Teşekkür ederim, o güzel gözlerinden bir daha öpeceğim günleri hasretle bekliyorum…

Teşekkürler dostlarım, bu günce sizlerin engin gönlüne. Bu lapor güzel gözlerinize, sevgilerimle…

 

E adamın kısmetinde olmayınca ağız tadıyla dayakta yiyemiyor dememişmiydi Murat kardeşim, Yinede yaşananlar tatlı bir süprizle başlayıp yine tatlı bir süprizle son bulmuş, bu arada seni kim üfledi abi.

 

Abi kendimi alamadım şu resimlerden balıklardan ve o peynirden benim gibi bir çırağın siz üstadlarıma sunduğum tebrik ne boyutta olabilir bilemiyorum üstadım ama canı gönülden tebriklerimi sunarım size daha nicelerine

 

Çok güzel bir rapor Nuri abi, tüm ekibi gönülden kutlarım. Bu güzellikleri bizlere sunduğunuz ve ortak ettiğiniz için ayrıca sonsuz teşekkürler.

Mor benekli güzel de senin daha sonra üzüleceğini anlamış olmalı ki, buna izin vermemiş. Umarım en kısa sürede tekrar kavuşur, hasret giderirsiniz.

Selam ve sevgilerimle...

 

Tebrikler Nuri abi Murat abi ve Erdem yine çok güzel bir rapor ve av paylaşmışsınız

 

Tebrikler abi . Peynir , ekmek ve oraların suyundan demlenen çayın kokusu buralara kadar geldi.

 

Suyun rengi beni benden aldı,harika manzaralar getirmişsin bizlere Nuri abi,ellerine sağlık!

 

Tebrikler Nuri Abi, mor beneneğe iyi olmuş

 

Nuri abi ne olur sazanlarına geri dönn, hiç değilse onlarla olan avlarınıza bakıp şöyle bir iç çekiyordum.

Şimdi şu mor benekli ile tuz basıyorsun alabalıksızlığıma. Doğanın en tatlı resimleri sana da o dikenler bana mı abiciğim?

Kerameti balliden içilen çayların deminde mi perde olmuş bu avlarınız?

Allah hepinize daimi muhabbet ve sağlğınızla çok daha güzellerini nasip etsin. Ancak ben cahil açıkçası kafam karıştı. Ben bunu siyah benekli dağ alalarına benzetsem gölde işi ne? Bu tür tam olarak doğal mı değil mi? Ben böylesini ilk defa gördüm, bu konuda hem Nuri abim ve ekibinden hem de Yakup hocamla birlikte bilen diğer arkadaşlardan bilgi rica ediyorum.

Selamlar..

 

tebrikler nuri abi yine harika bir rapor yazmışsınnız balıklartda harika valla helal olsun size bizde evde kös kös oturalım bakalım nereye kadar olcak bu iş balığınız her dağim bol olsun abi saygılar

 

Yeni bir hafta sonu, ayrı bir av, değişik balıklar ama aynı ekip ve ekip ruhu,

Ne diyeyim ben?? harikasınız ,, katılan ekibe, balıklara, tortum gölüne, harika doğaya, fotoğrafları çekene, raporu yazana, dostluğunuza, güzel kalbinize, sizleri tanımama vesile olan herhese sonsuz teşekkürler

 

sizin o güzel gününüzde gözünüz kulağınız sudaki gölgeniz olaydım ne mutlu sizeki o nefiz ve tatlı günü geçirmişsiniz sizi canı gönülden tebrik eder bol şanslar dilerim

 

Görüntüler,anlatim,alalar,peynir, hersey nefis Eminim kacaklar da kacirdiklari muhabbetin farkina varip en kisa sürede sofradaki yerlerini alirlar

 

Kış aylarında aynalıyı yakalaması hem çok keyifli hemde çok lezzetli olur Tebrikler

 

Nuri Üstad

Bu peynir böyle küflü mü yeniyor?

 

Tebrikler.Güzel bir av olmuş ve güzel vakit geçirmişsiniz ne mutlu size.

 

Sevgili Nuri Abicigim,

Anladigim kadariyla bu sefer "Balli" olanlar alalarmis. Saka bir tarafa gercekten simsicak, her cumlesinde baska bir mutluluk olan, her karesinde var olan her seye simsicak gulumseyen, muhtesem bir paylasim hazirlamissin gene. Cani gonulden tebrik ediyor, saygiyla sevgiyle , hasretle kucakliyorum.

Ah o kirtlama sekerli demli caya icim nasil gidiyor bir bilsen...

Bir gun insaallah, bir gun mutlaka...

Allaha emanet ol.Saglicakla kal.

Dahasina rast gelsin...

 

Nuriii, çek şu dikenleri balıkların önünden yavv.

Sevgili İmam, sen Murat ve yeğenimiz Erdem'in yine içimizi sızlatan dikenler eşliğinde gerçekleştirdiğiniz bu kadar keyifli bir avı ekran başında da olsa paylaşmak ne büyük mutluluk. İçimizin sızısı aslında ''Orada ''olamamanın sızısı. ''Bir gün mutlaka'' umudunu sürekli canlı tutan güzel ülkemizin nadide bir köşesinden olağanüstü manzara eşliğinde yakaladığınız sazan, alabalık veya siraz, hiç önemli değil. Oradan bize yansıyan bu muhteşem tablonun bahanesi onlar. Siz kocaman dostluk, kardeşlik dolu yüreğinizi açtığınız, ülkenin ve hatta dünyanın dört bir tarafına dağılmış balık avı tutkunu kardeşlerimizin yüzlerindeki tebessümün mutluluğun sahibi oldunuz. Ne mutlu size, ne mutlu sizleri tanıdığımız için bize..


(Bukadar laftan sonra diken falan çekip te gözümüze batırma artık)

 

Değerli abiler kardeşler.

Bu rapora katkılarınızdan dolayı hepinize kendi adıma ayrı ayrı teşekkür ederim.Her bir yorum ayrı bir heyecan oluşturuyor içimde.İşin doğrusu ne yazacağımı şaşırıp kalıyorum.

Evet bu peynir böyle küflü şekilde yenir ve bizim yörede çok makbuldür.