Nedir bu yakala bırak işi (sonuç)

Konu, 'Makaleler' kısmında ÇaylakÇıldırlı tarafından paylaşıldı.

  1. Aret

    Aret Aret

    Yaş:
    46
    Mesajlar:
    3.438
    Şehir:
    İstanbul
    En İyi Avı:
    Kalkan 4,5 kg. (Boğaz'da)
    http://2.bp.blogspot.com/-hiGdgXvtsLU/UnZOOU4V0qI/AAAAAAAAEDc/Y6AZGKTDZ2Q/s1600/ego+eko.jpg

    Sorularının cevabını bu resimde görebilirsin. İnsan gerçekte ekosistemin bir parçasıdır. Pek çok canlının avcısıdır ama bazen av da olabilir. Eceliyle de olsa neticesinde besin olarak toprağa karışır ve böcekler bitkiler tarafından tüketilir. Balık da bu ekosistem içerisinde insanın besinlerinden biridir.

    Sportif avcılık olarak adlandırılan şey ise burada Egosistem olarak karikatürize edilmiş, insanın kendini diğer canılardan üstün görmesi durumudur. Ben insanım, diğer canlılardan üstünüm, zevk için ne istersem yaparım şeklinde bir düşüncenin dışavurumudur. Sportif olarak avlanmak, yani yakaladığı balığı&hayvanı salmak hiç bir zaman insanoğlunun doğasında olmamıştır. Bu son yüzyıllarda insanın endüstriyel hayata geçmesi ile ortaya çıkmış bir durum. Ortaçağ'da kralların avları, sonrasında Hindistan'da kaplan avları ve bugün en yaygın şekliyle sportif balıkçılık, zevk için avlanmanın örnekleridir. Oysa ekosistemde hiç bir canlı zevk için avlanmaz ve öldürmez. Bu olsa olsa buradaki egosisteme uygun bir davranıştır.

     
  2. skoylu

    skoylu Serdar KÖYLÜ

    Mesajlar:
    7.941
    Şehir:
    GEBZE
    Favori Kamış:
    Olta, başkası olmaz..
    En İyi Avı:
    Büyük beyaz; 7 mt. Güney Afrika Açıkları..
    Tamamen çarpıtıyorsun.

    Sen demeyeyim, ama senin savunduğun fikri savunanlardan işte egosisteme cuk oturan bir cevap gelmişti: "Allah her şeyi bizim için yaratmış, onları yemeliyiz" babında.

    Diyorsun ki, doğamızda bu yok. Olmasa yapmazdık di mi? Gidip çöplükte ayaklarımızla eşelenip çıkanları yemiyoruz mesela tavuklar gibi, neden doğamızda yokta ondan. Yada bak, kendin söyledin, martıları yakalamaya, yakalayıp salmaya çıkmıyoruz, doğamızda yokta ondan. Aynı şekilde, elimize kürek alıp solucan kazıp yemeye çalışmıyoruz, doğamızda yokta ondan.

    Ama yakala bırak doğamızda vardı, yapıyoruz, gene ondan. Doğamızda olmasa, yapmazdık, olay bu kadar basit.

    Peki evvel zamanda neden yapmıyorduk? Acaba? Çok şeyi yakalayıp süs yapmadık mı mesela, akvaryumlarda? Ama daha doğrusu, acaba eskiden bunu yapacak lüksümüz var mıydı? Balık çiftlikleri mi vardı romalıların? Taş devri insanlarının gidip hazır pişmiş balık alabilecek marketleri mi vardı?

    biz bu içgüdüyü sonradan edinmedik, çok çok eskiden vardı doğamızda. Ama o zaman bu içgüdünün sağladığı av ile beslenmek zorundaydık. Seçeneğimiz buydu. Bir noktaya kadar hala geçerli. Bizi o gün hayatta tutan bu içgüdü, atalarımızdan miras kaldı ve doğamızın bir parçası, uymak zorundayız, doğamız bu.

    Ama artık bir seçeneğimiz var. Avlanma içgüdümüzü bastırabilir, ama aynı zamanda hiç bir şeyi de öldürmeyebiliriz. Bu kötü veya iyidir demek abes, tekrar söyleyeyim. Ama bu bu böyle. Bazıları öldürmemeyi tercih ediyor.

    Eğer sen, ama ihtiyça, et, protein filan diyorsan, bugün seni olması gereken tercihin de, marketin yolu, halin yolu, balıkçının yolu. Ama oraya değil, oltayı kapıp, balıktan alacağın enerjiden fazlasını harcamak üzere denize konuşuyorsun. O masraf (emek+malzeme) ile çok daha bol ve kaliteli et ihtiyacını giderebilecekken, bildiğin israf ediyorsun balığa gidip yakalamakla. Sence bunu neden yapıyorsun? Deme bana, bne bu hesabı yapamayacak kadar hendesenden bihaberim diye.
     
  3. volex21

    volex21 Volkan

    Mesajlar:
    6.735
    Şehir:
    İzmir
    Favori Kamış:
    Okuma V System 2.40 Lineaeffe Spirit Surf 3.90 (fiyat performans 9/10)
    Favori Makine:
    Spro Red Arc 20'lik (Fiyat/Performans : 8/10)
    En İyi Avı:
    Levrek (57 cm - 2.100 gr ) Sargoz (700 GR kadar) Palamut (40 cm üzeri), Lüfer 40 cm, Çipura 950 gr
    Serdar abiden alıntı yapmışsın karışmayayım diyorum ama çok zehirli cümleler yazıyorsun Aret. Etini yemediği halde avlayıp öldürmek zevk için midir?

    Aslanların sırtlanları öldürmesi.
    İri bir tür yunusun küçük tür yunusları yakaladığında öldürüp, bir müddet birbirlerine atarak oynaması,
    Kümese giren bir gelinciğin tüm kümesteki hayvanları telef etmesi vs.vs.vs

    Bunları neyle açıklıyorsun. Bunlarda avlıyorlar, öldürüyorlar ve yemiyorlar.

    Sportif avcılığa zevk için avcılık demek gayet sıradanlaştırmaktır. Altında yatan bilinç altı sebepleri vardır. Canlıyı ele geçirmek hepimizde aynı çalışırken, yeterince tatmin olan avcı, süperego bölümünde vicdanen doğru bulup, salabilir. Böyle insanlar da sportif avcı olmuş olur.

    Yoksa sportif avcılar balığı ağzından iğneleyip, çekerek zevk alan, kahkahalar atan insanlar değil.

    Evet son yıllarda ortaya çıkmış olabilir, insanların alt benlikleri (İD) hariç herşeyi gelişime açıktır. Seninki gelişmedi diye garipsemen yanlış bence.
     
  4. Aret

    Aret Aret

    Yaş:
    46
    Mesajlar:
    3.438
    Şehir:
    İstanbul
    En İyi Avı:
    Kalkan 4,5 kg. (Boğaz'da)
    Arkadaş bugün insanların yarısından fazlası sokaklarda, metrolarda, otobüslerde ellerinde akıllı telefon denen aletler üzerinde işaret parmaklarını gezdirip birşeyler yapıyorlar. Bu davranışın içgüdüsel olması mümkün mü? Söz konusu aletler daha birkaç yıl önce icat edildi ama bugün herkesin elinde. İnsan sadece içgüdüleriyle hareket eden bir hayvan değildir, değişen şartlara ve yeniliklere anında uyum sağlayabilen bir organizmadır.

    Zıpkın avcılığı içgüdüsel bir avdır dersen anlarım. El oltası ile avlanmak desen hadi bir nebze.. Son teknoloji ürünü kamış ve makineleri ele alıp kalomayı vıj vıj öttürerek avlanmak neyin içgüdüsü olacak? Çoğumuzun babası bile böyle bir aleti kullanmış değil. Bu da akıllı telefonlar gibi bir yenilik ve insanlar keyifli buldukları için kullanıyorlar. Ama doğamızda var filan deyip geçmek akla mantığa uymuyor, bambu kamışıyla avlanmıyoruz bu devirde.

    Doğamızda olan şey, yiyeceğini doğadan elde etmektir. Kullanılan araç ve gereç zamanla değişir ama amaç değişmez. Yazdıklarında sık sık beni oraya neyin götürdüğünü bilmiyorum diyorsun. İşte götüren şeyin ne olduğunu ben sana söylüyorum. Yiyecek bulma dürtüsü.

     
  5. roy

    roy roy

    Yaş:
    47
    Mesajlar:
    4.646
    Şehir:
    dünya
    Favori Kamış:
    Ron Thompson heavy telecoast, daiwa crossfire,lineaeffe extreme,Pezon&Michel Rafale pro pike
    Favori Makine:
    Daiwa tournement entoh 5500, Mitchell compact gold 7000 , Okuma Razor 65, Daiwa procaster A 4000
    Abi bildigin sadist psikopat supersonikegolu bir adama donduk :)
    Cocukken hic mi lastikle sinek avlamayip eti puf kabina hapsetmedin ? Hic mi, portakal kasasi ileguvercin yakalamadin, karincalari ayaginla ezmedin ? 5 yasinda cocuk ne bilir karincayi incitmemek gerektigini. Iste bunlar hep icgudu, doga, yaradilis paradigmalari. Sonra ne oldu da karinca ezmemeye lastikle sinek vurmamaya basladin? Okula gittin,egitildin, bilibclendirildin, okudun ogrendin icsel muhakemeni yaptin
     
  6. Aret

    Aret Aret

    Yaş:
    46
    Mesajlar:
    3.438
    Şehir:
    İstanbul
    En İyi Avı:
    Kalkan 4,5 kg. (Boğaz'da)
    Hangi cümlem zehirliymiş? Sportif balıkçılık yapıyorum diyen biri zevk için avlanıyordur tabi ya ne? Doğada hiç bir hayvan sebepsiz öldürmez, ya yemek için öldürür ya da bir şekilde kendine zararı olan, rakibi vs. olan hayvanları öldürür. İnsanın ego, içgüdü şu bu deyip avcılık yapmak gibi bir hakkı yok. Balık avında olta kullanılıyor diye gelen balığı canlı salmak mümkün ya zıpkın avlarında, tüfek kullanılan avlarda ne olacak? O yüzden avcıların avlarını bir canlıyı ele geçirme fikrinden çok yiyecek besin bulma üzerine inşa etmesi bence yerinde olur. Bunun sonrasında balığı salmak veya avı vurmamak şeklinde vicdani uygulamalar geliştirilebilir.

     
  7. Aret

    Aret Aret

    Yaş:
    46
    Mesajlar:
    3.438
    Şehir:
    İstanbul
    En İyi Avı:
    Kalkan 4,5 kg. (Boğaz'da)
    Evet bunların yanı sıra kıyıda horozbina, lapin filan da yakalardım küçükken. Sonra büyüyünce yemeyeceğim balığı boşuna yakalamamaya başladım. :)
     
  8. roy

    roy roy

    Yaş:
    47
    Mesajlar:
    4.646
    Şehir:
    dünya
    Favori Kamış:
    Ron Thompson heavy telecoast, daiwa crossfire,lineaeffe extreme,Pezon&Michel Rafale pro pike
    Favori Makine:
    Daiwa tournement entoh 5500, Mitchell compact gold 7000 , Okuma Razor 65, Daiwa procaster A 4000
    Bu da senin yogurt yiyisin. Kendini o yone kanalize etmissin kimse bu sebepten seni yargilayamaz. Ayni sekilde sen de et icin avlanmayanlari yargilayamazssin.
    Bu biraz da insanin hirslari ile alakali bir mesele. Bak gecen gun vedat amca ne demisti. Mercani misafirleri avlamak istiyor diye avliyormus. Bana kalsa iri balik kovalarim diyordu. Sen ufkunu lufer tuttun, kiyi zevk vermedi tekneden lufer kovalamak icin uykudan feragat edip sabahin korunde hale yem almaya gidiyorsun. Tekneden lufer sana zevk veriyor. Bana da yayin zevk veriyor. Hep daha irisini avlamak istiyorum. Bu ugurda uskumru avina gitmiyorum bile.
     
  9. Aret

    Aret Aret

    Yaş:
    46
    Mesajlar:
    3.438
    Şehir:
    İstanbul
    En İyi Avı:
    Kalkan 4,5 kg. (Boğaz'da)
    Yayını avlamak uskumruyu avlamak+yemek'ten daha zevkli geliyordur. Bu elbette anlaşılabilir bir durum. Ama yayın boyunda bir levrek avlama imkanın olsa heralde onun peşinde olurdun. Yakalanan balığı yemek balık avına katılan ekstra bir zevktir. Hangi balıkların alındığı, hangilerinin salındığı da genelde bellidir. Çoğumuzun yaptığı avları kendimiz değil yaşadığımız çevre belirliyor. Burada dev yayın var da ben mi tutmadım? Olsa belki ben de diğer işleri bırakıp onun peşinde olurdum. Elimizdeki imkan ne ise ona göre av yapıyoruz, balık alıp salmamızı da bunlar belirliyor. Bana göre durum tartışılmayacak kadar açık ve net.
     
  10. skoylu

    skoylu Serdar KÖYLÜ

    Mesajlar:
    7.941
    Şehir:
    GEBZE
    Favori Kamış:
    Olta, başkası olmaz..
    En İyi Avı:
    Büyük beyaz; 7 mt. Güney Afrika Açıkları..
    Cahil deyince kızıyorsunuz ondan sonra banghead banghead

    Senin içgüdünün ne olduğundan zerre kadar haberin yok. Bırak şimdi cep telefonuymuş falan, içgüdüden haberi olmayanın sürü güdülerinden anlaması filan olacak iş değil zaten.

    Bin keredir sorduk, soruyoruz, hiç bir ihtiyacın olmadığı halde, beslenme açısından tamamen zararda, dezavantajlı olduğun halde, neden gidip balık tutuyorsun?

    Senin önce vermen gereken cevap bu. Eğer dersen ki, amanda besleneceğim, o zaman, şimdiden söyleyeyim, bu yoldan giderek külliyeten zarar ediyorsun, besleneceksen, balıkçıya yada balık haline git. Oraya değilde, en azından balıkçı olmayana kalan insanlar gibi, balığa gitmenin anlamı ne?
     
  11. skoylu

    skoylu Serdar KÖYLÜ

    Mesajlar:
    7.941
    Şehir:
    GEBZE
    Favori Kamış:
    Olta, başkası olmaz..
    En İyi Avı:
    Büyük beyaz; 7 mt. Güney Afrika Açıkları..
    Niye? Senin aslında elinde olta balık peşinde değil, elinde çanta balık halnde olman gerekiyor, yanlış mı?
     
  12. skoylu

    skoylu Serdar KÖYLÜ

    Mesajlar:
    7.941
    Şehir:
    GEBZE
    Favori Kamış:
    Olta, başkası olmaz..
    En İyi Avı:
    Büyük beyaz; 7 mt. Güney Afrika Açıkları..
    Bak ne söylediğini bile farketmiyorsun. Zevk için avlanmak diyorsun, ama kendinde zevk için avlandığını kaç defadır söylüyorsun. Bizde burada, yakalanan balığı yemek zorunda olmadığımızı, öldürmemiz gerkemediğini söylüyoruz ayrıca. Sen yemek için öldürüyorsan, bir ayıdan, bir ahtapottan yada yılandan farkın yok demekki. Ha, bir sürü hayvan, senin tabirinle zevk için öldürür gerçi. Doğadan külliyeten bihabersin zaten. Bir aslan, şu ikide birde bahsedip durduğumuz şey, bolca öldürür zevk için. Sırtlanları mesela. Ama daha ilginci, yavru aslanları öldürür, gözünü kırpmadan, sırf zevk (!!) için.

    Seni avcı yapan şey, besin bulmak değil. Artık bu anlaman gereken. Seni avcı yapan, elinde tüfek olanı, zıpkın olanı avcı yapan şey, yemek bulmak derdi değil, bu devirde, işte o herkesin cep telefonlarını dürttükleri ve böylece yemeği ayaklarına getirebildikleri bu devirde, besin için bir şekilde ava gitmek, ancak enayilik, ahmaklık, hesapsızlık ve israfkarlık olur, olmaktadır, olacaktır.

    Sen hala neden ava gittiğinin farkında değilsin. Bin kere sorduk, bu adamlar nasıl adamlardır, hangi akla hizmet için, tatlısuya bilhassa yakalayıp salmak için gidiyorlar diye. Ama bir cevap veremedin. Neden kaçıyorsun ki cevap vermekten? Gerçeklerden kaçarak, ancak kendini kandırırsın. Bu durumda da zararlı çıkan emin ol ancak kendin olursun ki öyle şu anda.
     
  13. Aret

    Aret Aret

    Yaş:
    46
    Mesajlar:
    3.438
    Şehir:
    İstanbul
    En İyi Avı:
    Kalkan 4,5 kg. (Boğaz'da)
    Sen bin kere sordun ben de bin kere cevap verdim. Balık tutmak zevkli bir eylem olduğu için, bu işten keyif aldığım için tutuyorum ancak bu eylemin kabul edilebilir bir sebebe ihtiyacı var. Sırf canım istiyor diye biri eline tabanca alır kedileri öldürür, diğeri eline sapan alır kuşları indirir, beriki içgüdüm böyle deyip kadınlara sarkıntılık etmeye başlarsa memleketin hali nasıl olur bir gözünüzün önüne getirin. Ama siz başkaları için oha, çüş diyeceğiniz bu eylemleri konu balık avcılığı olunca kendinize hak görmek istiyorsunuz. Doğadaki bir canlıyı avlamak, yesen de yemesen de bu devirde sorunlu bir hareket. O yüzden psikolojideki yüceltme mekanizmasından bahsettim. Bu benim değil bilim adamlarının bir tespitidir, cahil diyene kadar aç oku ve ne işe yaradığını öğren bence.


     
  14. roy

    roy roy

    Yaş:
    47
    Mesajlar:
    4.646
    Şehir:
    dünya
    Favori Kamış:
    Ron Thompson heavy telecoast, daiwa crossfire,lineaeffe extreme,Pezon&Michel Rafale pro pike
    Favori Makine:
    Daiwa tournement entoh 5500, Mitchell compact gold 7000 , Okuma Razor 65, Daiwa procaster A 4000
    Ahan da fren patladi yokus asagi kamyon serbest :D
     
  15. Aret

    Aret Aret

    Yaş:
    46
    Mesajlar:
    3.438
    Şehir:
    İstanbul
    En İyi Avı:
    Kalkan 4,5 kg. (Boğaz'da)
    Her yazında cehaletini ortaya koyuyorsun maalesef, doğada sebepsiz öldüren hiç bir hayvan yoktur. Bir erkek aslan yavru aslanları öldürür ama bu yavrular kendi yavruları değildir başka bir erkeğin yavrularıdır. Aslan o erkekle dövüşüp kaçırtabilirse onun yavrularını da öldürür. Çünkü öldürmezse anne olan dişi aslan yavrularıyla ilgilendiği için yeni gelen erkeğe yüz vermez. Aynı davranışı kedilerde de gözleyebilirsin.

     
  16. volex21

    volex21 Volkan

    Mesajlar:
    6.735
    Şehir:
    İzmir
    Favori Kamış:
    Okuma V System 2.40 Lineaeffe Spirit Surf 3.90 (fiyat performans 9/10)
    Favori Makine:
    Spro Red Arc 20'lik (Fiyat/Performans : 8/10)
    En İyi Avı:
    Levrek (57 cm - 2.100 gr ) Sargoz (700 GR kadar) Palamut (40 cm üzeri), Lüfer 40 cm, Çipura 950 gr
    Sebep et ve besin se, satın alabildiğin halde neden keyif alıyorsun tutmaktan?

    İç dürtülere teslim olunursa hemen akıl hastenesine atarlar. Kimse iç dürtüleriyle haraket edemez. Sağlıklı bir insanda içdürtüleri kontrol eden 2 mekanizma vardır biri EGO, diğeri süperego. Sarkıntılık edilmiyor, oraya buraya saldırılmıyorsa bu sistemlerin sayesindedir. Bunları yazdım ama okunmadığından yahut önyargılı olunduğundan atlanıyor ve tekrar tekrar aynı yere dönüp duruyoruz.

    YÜCELTME
    Doğrudan ve doğal biçimde doyurulmasını toplumun onaylamadığı, fizyolojik ve psikolojik dürtülerin toplumca onaylanan bir sosyal alana kaydırılarak yani biçim değiştirilerek doyurulmasıdır.
    Çocuğu olmayan bir bayanın kreşte çalışması örnek olarak verilebilir.

    Yüceltme yüceltme deyip duruyorsun, yüceltme bu.

    Ne demek istiyorsun, avcılık toplum tarafından onaylanmıyor da, bizler bunu onaylansın diye yakala sal'a mı çevirmeye gayret gösteriyoruz. banghead

    Ben ifade ediyorum zaten sırf yakala sal yapmadığımı. Hatta havyarlı levreğin pişittirilmiş halini bile foruma ekledim zamanında.

    Böyle savunma sistemleriyle falan durumu açıklayamazsın.

    Balık yakalayıp, öldürüp, insan gibi belli bir sınırda kalana kim gık diyor forumda. Toplum baskısı mı var.
    İrade gösterip güzel bişeyler yapanı extra tebrik ve teşvik ediyorum.

    Balık et olarak görüldüğü an, bu av olmaktan çıkar. Besin için et olur, mal olur.
    Besledikten sonra da herşey mübah olur. Sende olmasa bile okuyan birçok kişide farkında olmadan olur.

    İnsan gözü doyumsuzdur. Bana yetecek eti alayım diyen adamın yaptığı ancak bohçacılık olur. İlerde, komşuma da götüreyim, bilmem ne abi çatmıştı ona da vereyim dersiniz. Bana da çatıyorlar işyerinde. :rolleyes:

    Bir bakmışsınız ki kovanızda 15 kilo balık olmuş. :rolleyes:
    Bu işler çok tehlikelidir, neymiş o zehirli olana benzemez. Bir akım, bir fikir değiştirir herşeyi. İnsanın aklına şüphe düşmeye görsün.

    Senin mantığına göre İstanbullu avcıların yarısı gerizekalı bana göre.
    1000 liraya kamış al, 1000 küsüre makine al, bir karış lüfergillerden tut. :rolleyes: İş değil, et için programlanmış beynin yapacağı iş değil.

    Kara avcılarına sorsan et için koca jiplerinizle onca yolu keklik vurmaya gittiğiniz doğru mu deseniz bi ton sopa atarlar adama.
    Köpekleri eğitmek için, mamaları için dünya para dök, iyi ırk bir köpek dünya para, sonra 5 keklik etinden besin alacam de. Akılla izah edilecek şeyler değil.

    Aslanları da sonra anlatırım, beynim döndü, saat yaklaştıkça agresifleşiyorum. :D
     
  17. skoylu

    skoylu Serdar KÖYLÜ

    Mesajlar:
    7.941
    Şehir:
    GEBZE
    Favori Kamış:
    Olta, başkası olmaz..
    En İyi Avı:
    Büyük beyaz; 7 mt. Güney Afrika Açıkları..
    İşte bende sana diyorum ki, zevk diyorsun, o nedir? Neden mesela bir direğin tepesine baykuş gibi tünemek zevk vermiyorda, gidip balık tutuyorsun?

    Ve bu bahsettiğin şey, sadece bir mazeret, geçerliliği yok, çünkü, diyorsun ki zevk için gidiyorum. Sonra da ama buna bir kılıf lazım, o zaman kabul edilebilir bir sebebe ihtiyacım var, ona göre de kendince bir sebep uyduruyorsun.

    Bizde sana olayın gerçeğini söylüyoruz. Senin diyoruz (unutma ki, ben senden daha bir avcı avcıyım, benimde yani elbette) avcılık içgüdülerin var. Bunları tatmin edersen, o içgüdüleri var eden şey, seni mutlu edecek şeyleri veriyor. Sen buna keyf, zevk almak vs. diyorsun.

    Basit bir soru. Bir kızın sana aşık olduğunu nerden öğrenebilirsin? Evde yemek yaptın, misafirin "pek güzel, beğendim" dedi, doğru mu söylüyor, yoksa sen kırılmayasın diye öyle mi diyor? Senin, benim, misafirin duygularını öğrenebilir misin? Zevk mi alıyor, acı mı çekiyor?

    Bak sana bir bilmediğin şeyi söyleyeyim. Bunların cevabını bilimsel olarak vermen mümkün. Kızın kanındaki oksitosin ve vazopressin seviyesi, sana aşık olup olmadığını söyleyecektir. Misafirinin yemekten zevk alıp almadığını, dopamin, serotonin ve melatonin hormonlarının seviyesi şaşmaz bir şekilde söylecektir.

    Balıkta kendini iyi hissettiren, zevk veren şeyler bizzat bunlar. Ve beynin, içgüdüleri karşıladığın için bu hormonlarla seni ödüllendiriyor. Yazmadık mı, okumadın mı?

    İşte senin, benim ve tüm avcıların olayı bu. Ve bu içgüdüler, ancak avlanma denen şeyi tetikliyor. Çünkü, cidden ilkel beyin gibi, çok ilkeller, git avla ve ye diyecek bir içgüdü yok hiç bir canlıda. Bir içgüdü, sadece bir tek hareketi tetikleyebilir. Sonra, sonra zincirleme reaksiyon olur bazen.

    Beriki içgüdüm böyle demiyor, ama sarkıntılık etmeye başlıyor zaten. Taksimde turistleri taciz edenler sence hangi sebepten o işe girişti? Evet, onlarında içgüdüleri var.

    Ve sana söyledim, içgüdü ne bilmiyorsun. İçgüdüler bastırılabilir, başka içgüdüler tarafından. Toplumdan dışlanma korkusu da bir içgüdüdür, baskılar öbürünü bazen. Ama bu çok daha karmaşıktır ve sürü güdülerini vs. derken işi iyice zıvanadan çıkarır.

    Bizim açımızdan olayın çerçevesi belli. Biz avlanmaya avcılık içgüdümüz nedeniyle gidiyoruz. Bu içgüdü devri zamanında, bizim besin sağlamak için kullandığımız en temel içgüdülerden biri. Çok eski atalarımızdan bize miras. Artık buna ihtiyacımız yok, ama bu içgüdü hala var ve "avlan" diyor. Dikkat et, hiç bir içgüdü sana "şunu sonra bunu yap" demez. Denen şeyi yapmayabilirsin de, bu karar senin. Fakat bunu sürekli ertelersen, emin ol psikopatın teki olursun. Hormon dengen allak bullak olur, düşünme vs. kabiliyetlerin kötüleşir falan filan.

    Şimdi şöyle düşün. Besin ihtiyacın için ne yapıyorsun? İşe gidip çalışıyorsun. Al sana besin ihtiyacı. Ama işe gitmek için trafikte çektiğin zulm, balıkta çektiğin zulmden daha az. Ama trafikte olmak, sana öyle zevk vermiyor. Hatta eziyet ediyor. Besin sağlamaya gidiyor olman, keyif vermeye yetmiyor. O halde, "amanda besinler, gelsin proteinler" diyerek balığa gitmiş olmanın, o zevki sana yaşatması olası değil. Orada sana o zevk hormonlarını salgılatan bir şey olmalı. İşte bu da o bahsettiğimiz içgüdü ve ödülü.

    Eğer senin hormon dengen, fizyolojin vs. avcılık içgüdüsünü "otur yerinde" içgüdüne bastıracak kadar yükseltirse, kendini balıkta bulursun. Hepsi bu işte. Çünkü, aslolarak balığa gitmekle sürüne, pardon topluma bir zarar vermiş olmazsın. Ne sakıncası var ki balığa gitmiş olmanın?

    Ve eğer orada bir şeylerde tutarsan, içgüdün tatmin olur, hormonlar ve zevk, keyif seni bulur.

    Eğer, seni besin sahibi olmak tatmin ediyor olsaydı, bakkala gitmek hiç sorun olmazdı. Halden iki kilo balık alınca, uzun olta çekip livarı patlatmış gibi zevk alıyor olurdun.

    Bunları görüyorsun. Bu yaşadıklarının, balığa gitmenin verdiği zevkin vs. doğru açıklaması bu. Senin bahsettiğin o "amanda besin ihtiyacı mevzusu" gördüğün gibi balıktan aldığın zevki, neden adamların bilfiil geri salmak üzere tatlısuya gittiğini filan açıklamaktan aciz. Çünkü olayın aslı bu.

    Şunu bir anla. Herşeyini içgüdüler yönetiyor. O yüzden yemek yiyorsun. Ama miden mi boşaldı, aslında öyle mi :laughing: Geç onu sen bir kalem. Allah göstermesin, evladın hasta olsun, ameliyata girsin, 2 gün yoğun bakımda kalsın, bak bakalım karnın acıkıyor mu? Miden gene boş, ama yemek yemek aklının kenarına bile gelmez. Zira aynen, yemek ye diyende bir içgüdü sadece.

    Sen bir sürü içgüdü, onları denetleyen bir matık devresi ve öğrenme kabiliyeti ile yaşayıp gidiyorsun. Bu yüzden evleniyorsun. Bu yüzden çocuklarını seviyorsun. Bu yüzden işyerine varınca oradakilere selam veriyorsun. Bu yüzden birine iyilik ediyorsun. Yaptığın her iyi şeyde, her kötü şeyde bu içgüdülerinin işaret ettiği şey. Ha, sen üst düzey bir canlısın, yani içgüdülerini kontrol altına alabilme kabiliyetin var elbette. Ama içgüdülerin sana söylemezse, fakir komşun hasta olunca bir tas çorba götürmeyi akıl edemezsin bile. Ha, içgüdüler şunu yapmalıyız der. bunlar senin yaşaman ve üremen için gereken şeylerdir. Sen bunu yapıp yapmamakta, şeklini vs. tepit etmekte, mantığını kullanırsın. Olay budur sadece.

    Bize de "avlan" diyor. Nasıl, ne öğrendik, dur bi, olta diye bir şey vardı. Kapıp avlanmaya gidiyoruz. Bunun nesi kötü?

    Ve gidiyoruz, avlanıyoruz. Yakalıyoruz. Bakıyoruz, yahu bu iyi yenir ha diyoruz, yiyoruz. Bunun da nesi kötü? Ama katillik, can alma, şu bu. Yahu, tamam, haklısınız, ama bu doğanın bir gerçeği. Bu içgüdüleri sende bende var eden doğa. Doğamızı inkar etmekle bir yere varamayız ki?

    Ha, bu noktada, bak daha önce kaç kez yazdım. Tutulan şey, yenecek bir şey değil, en sevdiğin balığı çiğ yemeyi bir dene oracıkta, bir gör nasıl bir şey. Seni "ye" diye güdüleyecek bir içgüdü tetiklenemiyor. Eğer böyle bir güdün olsa, o balığı orda çiğ çiğ yerdin, emin ol. Şimdi, kimisi de diyor ki, yahu tamam, keyf aldık, salalım geriye. Bunların kimisi, "büyüsünde öyle gelsin, minik" diyor, kimisi "bunun tadı yok zaten" diyor, kimisi "öldürmeye hacet yok" diyor, kimisi "zaten yeterince tutmuştuk" diyor. Bu sebeple de balığı geri salıyor.

    Düşün bakalım, sazanı sevmiyorsun, turnayı sevmiyorsun. Sazanın glisemik endeksi sıfırdır. Kalp dostudur, sodyum seviyesi çok düşüktür. B12 ve selenyum açısından çok iyi, fosfor ve protein açısından süper bir yiyecektir. Omega3 gibi şeyler açısından da gayet iyidir. Bunu salmak, besin arayan biri için enayiliğin önde gidenidir. Ama salıyoruz işte. Çünkü, orada bize bunu ye diyen bir içgüdümüz yok.

    Kısaca, "ama balığa gitme işini meşrulaştırmak için, yemek lazımdır" filan gibi bir çıkarım, maalesef temelsizdir. Aslı astarı da yoktur.

    Ve bugün yakala bırak yapan herkes, ister balık küçük diye yapsın, ister lezzetsiz diye, isterse canı öyle istediği için, aslen aynen bu içgüdüsel mekanizmayı takip eder. Elbette, alıp götürüp yiyende aynı şekilde, farklı da olsa gene içgüdüsel bir mekanizmayı takip edecektir.

    Ve bak kaç senedir balıkçısın. Farkında olmadan, send eiçgüdülerinel tuttun, yedin. Diğerleri de emin ol, içgüdülerinin farkında olmadan tuttu saldı.

    Sen, buradaki absürtlükleri gördüğünde, neden bu masraf, enerji, zaman kaybı dendiğinde bir bahane aradın. Yemek için tutuyoruz ama gibi bir bahane ürettin. Böyle bir bahaneye ihtiyacın yok. Sen avcısın. Avcı güdüleri yüksek birisin. Gidip avlamazsan, doğana ters düşersin, hayatın tersyüz olur. Bu gerçeği bilir, seni mutlu edenin, o avcılık süreci, yeme, öldürme değil, yakalama, avı gerçekleştirme işi olduğunu bilirsen, bu sana fayda getirir. Daha rahat, daha kendin gibi olur, daha zevk almak için gerekeni kendin bulursun.

    Sakın, amanda avladın, tamam, bırakmalısın falan dediğimi düşünme. Limitler filan tamam, o ayrı mesele. Ama niçin avladığını bil. Avladığını yemek, bırakmak vs. hepsinin gayet doğal olarak hakkın olduğunu bil. Ve herkesin de bu hakkı var, bunu da bil.

    Hepsi bu. Gereksiz bahane üretme. Altı boş, uydurulmuş bir şeylerle gerçeklerden kaçma. Gerçek her zaman en güzelidir, başta zor gibi gelsede.
     
  18. skoylu

    skoylu Serdar KÖYLÜ

    Mesajlar:
    7.941
    Şehir:
    GEBZE
    Favori Kamış:
    Olta, başkası olmaz..
    En İyi Avı:
    Büyük beyaz; 7 mt. Güney Afrika Açıkları..
    Peki insan sebepsiz öldürür mü? Bir düşün bakalım.
     
  19. Aret

    Aret Aret

    Yaş:
    46
    Mesajlar:
    3.438
    Şehir:
    İstanbul
    En İyi Avı:
    Kalkan 4,5 kg. (Boğaz'da)
    Tabii ki, doğanın dengesi dışında davranan tek canlı insanoğludur. Ayı avlayanlar aslan avlayanlar neden avlıyor? Bu hayvanın postu için mi, yoksa hayvan kendilerine zarar verecek diye mi? Sadece öldürme zevkini tatmin. Yemeyeceği halde dağ başına gidip balık avlayan bir sürü insan var diyorsun. Diğer taraftan bunu yapmayan da bir sürü balıkçı var. Yeşillikler içinde olta atmak yerine Boğaz'da kıç kıça değecek şekilde, oltalar karışa karışa balık tutmanın nesi keyif? Ancak binlerce balıkçı gidip tatlısu avı yapmak yerine bu tip av yapıyor, çünkü eve gidecek olan balığı ön plana alıyorlar.

    O yüzden deniz avı ile tatlı su avının farkının altını çizdim. Tabii seninle olan bir tartışma Dünya'nın kuruluşuna kadar filan uzayabilir, o yüzden bir yere varabilmek mümkün değil. Her türlü balık avını aynı kategoriye sokuyorsun, fare ile fil birbirine benzer çünkü ikisinin de kuyruğu var şeklinde bir yaklaşım bu. Deniz avları ile tatlısu avcılığı son derece farklı disiplinlerdir. Tüfekle kara avcılığına veya zıpkınla deniz avcılığına ne kadar benziyorlarsa birbirlerine de o kadar benzerler. Tamamen farklı motivasyonlarla yapılan avlardır ve birine ilgi duyan diğerine ilgi duymayabilir. Balığı almak veya salmak konusunda da birbirlerinden çok farklı özellik gösterirler. Örneğin denizde zıpkın avcılığında yakala bırak avdan söz etmek mümkün mü? Denizde olta ile yapılan avcılık da bu kadar keskin şekilde ifade edilemese bile, yakala bırak av yapmaya uygun değildir. Bazı tip avlarda balığı salsan da yaşatamazsın, derinden gelen, hava kesesi şişen, iğneyi yutan, palamut gibi sudan çıkınca bir daha toparlanamayan pek çok tür vardır. Bunun yanında avcı da salma konusunda çok istekli olmaz. Sebeplerini saydık, tekrar etmekte lüzum görmüyorum. Tatlısu balıkları ise, zor şartlara oksijensizliğe daha dayanıklıdır, salarsan yaşarlar. Tatlısuda avlananlar da çeşitli nedenlerle balık salmaya daha meyillidir. İşte aynı adam denizde salmıyor, tatlısuda salıyor, kaç kez örnek verdim. Hep cevap ver diyorsun, asıl sen bu durumu açıkla bakalım neden denizde balık salmayan adam tatlısuda salıyor?
     
  20. vurgun-01

    vurgun-01 Mustafa Can

    Yaş:
    47
    Mesajlar:
    1.345
    Şehir:
    İç anadolu
    Favori Kamış:
    Shimano catana 2,70
    Favori Makine:
    Shimano Nexave 2500 FC
    En İyi Avı:
    7.000 sazan - 2.785 Sudak - 1.370 Akbalık - 3.100 Turna
    Konuyu başından bu yana takip etsem de konu biraz dağılmış gibi. Bir iki kelam da ben yazayım bari.
    Balık tutmaktan ne kadar haz alıyorsam tuttuğum balığı yemekten de o kadar haz alırım. Yakaladığım balığı da limitler dahilinde kolay kolay geri salmam. Balık halinden balık almışlığım hemen hemen yok gibidir.
    Yakala bırakçılara da saygı duymak lazım.
    Modern sazan avcılarını devamlı takip ve takdir ederim. O insanların koca koca sazanları geri bırakmasını hayretle izlerim. Ve hayranlığım artar. Yalnız anlam veremediğim bir durum var. Mesela sazana kutsal balık muamelesi yapılırken, bu durum diğer balıklardan neden esirgenir? Sazanın geri salınması gerektiği söylenirken, bu diğer türler için neden yapılmaz?