Büyük gecmis olsun, Vedat agabey, inan okurken gözlerim doldu heycanlandim, neden derseniz; aklima bizim burada firattaki bir felaket gelmisdi, bir sel faciasi!!!!!!!, Almanyadan gelip 5 kiz yegeni ve cocuklari ile firatin kenarina , iki dagin arasina piknige gitmislerdi, neseli bir gün devam ederken kararan bulutun ve ani bastiran yagmurun heyacani , yandaki magraya siginma ihtiyaci hissettiriyor. Yagmurun getirdigi sel, iste siginilan magraya dolunca onlara kacacak yer kalmamisdi .7 insan orada can vermis almanyadan gelen sahisin 10 yasindaki oglu da ancak agaca tutunarak kurtulabilmisdi. Belki hatirlarsiniz tv ler bir haftaya yakin olayi haber etmislerdi, Allah sizleri korumus, amman diger arkadaslara bu olay bir ders olsun!!!!!
çok geçmiş olsun Vedat bey.hem atlattığınız tehlikeye hem de gribinize inşallah sel suları grip mikroplarını götürmüştür
Sn.Abayoğlu Geçmiş olsun,yazınızın başlığında belirttiğiniz gibi bir av olmuş.Dilerim bir daha böyle bir av yaşamazsınız.
geçmiş olsun dileklerini sunan herkese çok teşekkürler, Vedat abi şu an zımba gibi, çivi çiviyi sökmüş. grip mrip hak getire lafı maceraya getirmeden önce vedat abinin ne derece usta ve sezgisi güçlü bir avcı olduğunu söylemeden geçemeyeceğim, bunu herkes bilir ama sezgilerinin ödülünü dakikasında alabilen bir avcı olduğunu da ısrarla belirtmek istiyorum... olayı bir de "derenin öbür tarafından" benden dinleyin: Vedat abi levreği aldı, ardından bir de lüfer yapıştırdı, sonra balık kesince hadi dönelim dedik, belimize kadar suya girdiğimiz için üşütmek istemedik, ama vedat abinin döneceği pek yoktu, ha bir atış daha ha bir atış daha derken ben dereyi zor da olsa geçtim... bir yandan deniz dalgası bir yandan derenin çok soğuk ve debili suyu ve bastıkça gömülen milli kumu açıkcası epeyce bir ürküttü beni. karşı tarafa geçince bir gözüm vedat abide yine at çek e devam ettim ama sabah erken rapalamı kovalayan tek levrek dışında hiç hareket alamadım, belki acemilikten belki kısmetsizlikten neyse; vedat abi dereyi geçmeye başladı nihayetinde, ama o aradaki 10-15 dakikada sular daha da azmıştı, nitekim benim tarafa geçemedi, ben biraz yardım ederim diye ortalara girmeye çalıştım hani elimi uzatayım diye ama gömülmeye başlayıp dalgada ayakta duramayınca ölü kaanın faydası olmaz diyerekten geri çıkmak zorunda kaldım. vedat abi denge kuramayıp gömülür veya denize sürüklenirse atlayıp yardım etmek için kamışımı dereyle denizi ayıran ve sürekli dalgaların dövdüğü incecik kumluğa saplayıp torbayı da oraya bıraktım ve tekrar suya girdim ve vedat abinin denemelerini pür dikkat takip edip onu yönlendirmeye çalıştım. bir ara boğazına kadar suya girince epey korktum, ama hiç panik yapmayınca onun rahat havası bana da geçti... sonra dereden çıktı karşı tarafta olta atmaya başladı, ne yalan söyleyeyim içinde bulunduğu durumla böylece dalga geçebilmesi bana da epey güven verdi ve güldürdü. sonrasında bir iki kere dere ile denizin birleştiği yerde değil de dere içinde karşıya geçme çabaları da sonuç vermeyince o sırada 35 km ötede dalmakta olan arkadaşları çağırmaya gideceğimi söyledim, belki onlar ip ile girerek rahatça alabilirlerdi vedat abiyi... vedat abi de 2 saat arabada bekleyip ısınmamı, o sırada karşı yakada yürüyerek köprü arayacağını, iki saate gelmezse çocukları çağırmamı istedi. sözleştik ayrıldık ama benim moralim çok bozuktu, vedat abi ilk tehlikeyi atlatmıştı ama ocak ayının sonunda fırtınalı ve aşırı yağmurlu bir günde hem de hali hazırda grip olarak nasıl hastalanacağını düşündükçe gözlerim doluyordu. o an vedat abiyi bir üstadın ötesinde sevdiğimi, balık mevzu olmasaydı bile onu başka bir mecrada seveceğimi anladım. arabaya kadar olan takribi 30 dakikalık bata çıka kum yürüyüşü de zaten yorulmuş olan bacaklarımı iyice perişan etti, arada gittiğim yönden fırtına ile boşalan sağanaktan dolayı etrafı göremez oldum, gözlüklerim buğu ve su içindeydi, gözlükleri çıkartınca da arabayı görememekten korktum, mekan epey sazlık ve otluk olduğu için arabayı bulamayabilirdim. neyse ki yolun sonuna gelince arabayı da gördüm, ava giderken etrafına bakmadan ezbere gitmenin de ne derece bir ihmalkarlık olduğunu böylece anladım. soyunup arabaya oturup kaloriferi açtım ama hareketsiz kaldığım için de çok üşüdüm o ıslaklıkta... ben arabada otururken vedat abinin sırılsıklam vaziyette karşı tarafta perişan olduğunu düşündükçe artık dayanamaz oldum ve verdiği 2 saatlik sürenin toplam bir saati dolmuşken bagajdan göğüs çizmemi giyip fırladım arabadan. kumda yürürken de bu çizmeyle ne derece tehlikeli olduğunu düşünüyordum azgın dereye veya denize girmenin, rapala çantamın kayışıyla göğsünden sıkıp girerim dedim kendi kendime, vedat abimi orada bırakamazdım, belki sel suları azalmıştır geçmemiz kolay olur bir el atarım diye düşünerek kumda yürürken güneş de açmış, yağmur dinmişti. kafamı kaldırınca uzaktan bir adamın gelmekte olduğunu gördüm, bu vedat abiden başkası olamazdı haliyle, zaten derenin öte tarafı ıssız araziydi... yolun ortasında buluştuk, hemen sarılıp öptüm o kadar rahatladım ki anlatamam. meğer bizim eski kurt derenin en geniş yerinde debinin az olacağından dolayı sığlık olabileceğini düşünmüş ve geniş yeri bata çıka bulup oradan göğsüne kadar suya girerek kontrollü olarak karşıya geçip kurtulmuş. biraz da kızmadım değil ben yokken bunu denemesine ama ses etmedim. gömülse kurtaracak kimse yok sonuçta... nihayetinde, dalgaların alıp götürdüğü torbadaki levrek, lüfer, makina yedek makarası, bir kaç rapala vs normal bir avda bizi yasa sokabilecekken, bu derece tehlike atlatınca "verilmiş sadaka" olarak gözüktü bize, sohbet ede ede ve de foşur foşur ıslak bir şekilde arabamıza atlayıp evlerin yolunu tuttuk. bir iki güne hava azarsa yine oralara gitmeyi düşünüyoruz... ama bu sefer tedbiri elden bırakmadan. vedat abinin el freni olmak için sabırsızlanıyorum not: şimendifer nickli yöneticimiz sennur hanıma özellikle teşekkür ederim...
Sevgili Moderatörüm,kardeşim Erdal Usta bir atcek levrek avcısı olarak,beni tam manasıyla anladığına inanıyorum. Herhalde tahmin edersinki fırsatını bulduğum an tekrar oralarda boy gösteriririm.Nasıl olsa dere cok azgında olsa,,arkasındaki gölün en derin yerinden karşıya gecmenin yolunu buldum.Gercektende karşıya varır varmaz,tekrar geldiğimde nereden karşıya rahat gecerim diye kerterizlerini aldım. İcime giydiğim termal giysiler üşümemi engelledi.Altlı üstlü bu giysilerden giyilmesini her avcıya tavsiye ederim. Giden saltigalara elbette acıdım,balıkların ise kendilerini kurtaracaklarını sanıyorum zira canlıydılar. İlgine teşekkür ederken sana sevgi ve saygılarımı yolluyorum.
Sevgili Kardeşim Koral Üzülmene gerek yok,bu benim zaten tercihim olan bir avdı.Azıcık ıslandım o kadar Doğanın beni alt edememesi sonunda kendimi kurtarabilmem güvenimi tazelemiştir. Balıkla icice devamlı olabilmek icin neleri pas gectiği bir bilebilsen.Bu benim aşkımdır.Tutkulu bir aşık olarakta herşeyi göze alabilen bir yaradılışım vardır. Ama sizlerle daha uzun süre beraber olabilmeyide hicbir şeye değişmem.Bu bakımdan endişeye mahal yoktur. Sevgiyle kal kardeşim.
Sevgili Kardeşim Cüneyt Seninle hemen hergün görüşmenin yanısıra İstanbuldaykende uzunca süre birlikte olabilmenin keyfini yaşadım,sağolasın. Aşıkların bu ulvi duygu peşinde neleri göze alabildikleri malum.Burada şaşırtıcı olan aşk duygusunun kısa süreli bir his olduğunun varsayılmasıdır.Benimkisi nasıl bir aşktırki yarım asrı geckin sürmektedir. Bende bu sevgi varken ben daha cok risklerin üstesinden gelirim,merak etmeyiniz. Sevgiyle kal kardeşim.
bir dostluğun en güzel hikayesi Eveet, ikinci “esas oğlan” da geldi, gözümüz aydın. Bir hasar-küsur olur mu acaba endişesi de, için-için içimi kemirmiyor değildi hani. Ancak, Vedat abinin satırlarından daha hikayenin başını okuduğum anda “nasılsa Kaan orada, telaşa gerek yok” diye kendimi teskin etmeye başladım. Hikayenin sonu bu duygularımı doğruladı çok şükür. Vedat ağabeyimiz yazmasa da, ben aynen öyle olacağını biliyordum. Yavrularını sele kaptıran anaç tavuk gibi çırpınıp kendini paralayacağını biliyordum. Çünkü “bir tekne kedisi” gibi O’nu izleyeceğini, peşini bırakmayacağını, kendi hayatın pahasına da olsa Trout Babamızı terk etmeyeceğini biliyordum. Gırtlağına kadar çamura-sele saplansan da O’nu bulup sarılarak öpeceğine de adım gibi emindim. Kaybolacağı endişesiyle aranan dost bulununca ne üşüme, ne de yorgunluk kalmaz. Cansiperane bir azimle ifa ettiğiniz bu mücadele, şimdi sizleri daha sıcak ve daha dingin kılmıştır. Metanet, cesaret ve de hayatla barışık olma budur işte. Ölümün kıyısından dönen bir insanın tekrar doğrulup muzipçe olta sallaması… En çokta bu sahneyi zihnime nakşettim. Bir torun haşereliği ile bunu yapan “dede”nin saçını sakalını mıncıklamak, yanaklarından öpmek istedim. Hayatın en büyük armağanı olan dostluk ve sevgiyi bu iki güzel insan birbirlerine teklifsizce verdiler. Buna ancak saygı duyulur, buna ancak imrenilinir. Ne diyeyim, ölmek bile, böyle dostluklarda güzel. Dırako, ey gidi dırako, bil ki seni de seviyoruz!!!
Cici Kızım,Başkanım Hakikaten önemli bir tehlike atlatmış olsamda,sonucunda kendime olan güvenim tazelenmiş,daha bircok maceranın üstesinden gelebileceğim duygusu icimi sarmıştır. Cok seneler evvel Apansdistimi aldırmamın sebebi,olmadık yerde tutuverir kaygısıydı.Aynı seyyahlar gibi göze almış ve masaya yatmıştım.O zamanlar hemen her fırssatta,hatta hep fırsat yaratarak kendimi doğanın kucağına atardım. Bu şekil yaşamak benim tercihim.Halihazırda inşallah birgün gelir görürsünüz,eşim ve hayvanlarımla beraber,bazı günler hic insan gecmeyen bir konumda bulunan kücük evimde yaşamaktayım. Yeni maceralar aramak konusundaki hevesimi kamcılayanlar ise sizlersiniz.Ben bu uğurda daha cok riski göze alabilirim. Doğayı iyi bilirim beni merak etmeyiniz. Sevgi ve saygıyla kal cici Kızım.
Sevgili Kardeşim Nihat Senin gercek bir dost olduğunun göstergesidir yukarıdaki mesajın,sağolasın. Beni merak etmeyesin,birdahaki seferde daha dikkatli olacağım. Sevgiyle kal kardeşim
Sevgili Kardeşim Tarkan Sağolasın,ama endişelenme bir daha aynı duruma düşmem.Hadisenin iyi yanı moralime katkı sağlamasıdır. Sevgiyle kal
Sevgili kardeşim Alperen Balığa gidenelere yıldırım düşmesi,onların sele kapılmasında görülen risk oranı,hergün büyük şehirlerde bir arabanın carpması yanında hayli düşük kalır.Bu şekilde bir kıstas yapmamak lazım ancak tedbiride elden düşürmemekte lazım. Sevgiler
Haklısın sevgili Berkur,şayet panikleseydim cok kötü durumlara düşebilirdim. Temennilerine teşekkür ediyorum Sevgiyle kal
Evet sevgili Ercan avım riskliydi,Kurtulmam kendime olan güvenimi tazelemiş ve beni müteakip avlarda daha cesur olabilmemi ssağlamıştır. Sevgiyle kal
Sevgili Kardeşim Nadir Bu aşk uğruna cok şeyleri göze aldım.Dahada alacağa benzerim.Bu durum kendime olan güvenimi tazelemekte cesaretimi ve şevkimi arttırmaktadır.Bende sizleri cok seviyorum ve layık olmaya calışıyorum. Sevgiyle kal kardeşim
Sağol sevgili Eşref,benim icin endişelenmeyiniz.Birdahaki sefere daha tedbirli olacağım. Sevgiyle kal