Dostlar Profesyonel olarak balık avlayan yani mesleği balıkçılık olan insanlarla balığa çıkan mutlaka olmuştur aranızda. Bununla ilgili bir anımı anlatacağım. Çok yakın arkadaşımın babası balıkçıydı. Evini bu işten geçindiriyordu. Aylarca başının etini yedim "Erdoğan Amca beni balığa götür diye". Sonunda beni balığa çıkardı. Ama bilenleriniz vardır. Bu tip balıkçıların çok teknelerinde çok katı kurallar olur. Erdoğan amcanın kuralları şu şekildeydi. 1- Teknede sessiz olunacak asla yüksek sesle konuşulmayacak. 2- Asla habersizce ve aniden ayağa kalkılıp teknede hareket edilmeyecek. 3- Balık yakalanırsa ses çıkarmadan. Balığı oltayla tekneye çekme hareketlerini çevrede bulunan diğer teknelere çaktırmadan yapacaksın. 4- Balık ne kadar büyük olursa olsun asla heyecanlanmadan, tekneye alırken suyu şakırdatmadan kepçeyle hemen livara alacaksın. 5- Kullandığın takımın kurşununu. Teknenin herhangi bir noktasına çarpıpta ses yapmayacaksın. (Bu yüzden balık avını bırakıp döndüğümüzü bilirim ) 6- Balık avlanacak kerteriz'e en az 50 m kala motor susturulur. Ve kerterize kürek ile gidilir. Demir atma işlemi sesizce yapılır. 7- Tuvalet ihtiyacı, Yemek yeme, Su içme işleri izin alınarak yapılır. 8- Öksümek bile izinle olacak. Daha sayamadığım bir çok kural vardı. Ve Ben Erdoğan amcayla defalarca balığa çıktım. Anılarımı aklıma geldikçe yazacağım.
çaktırmadan balığı çaktırmadan tekneye alma kuralı son derece önemli bencede. Başta paylaşımdan yanaydım ama çevreden görenlerin ' Aha balık ordaymış ' deyip üstümüze demir atmasıyla birçok kereler balığın kesildiğini ( balık demir ipinden korkar) yada attıkları demirin bizim demire dolaşması sebebiyle kerterizi kaybettiğimizi bilirim. yerinde bir kural. Öksürme harici diğerlerine katılıyorum anıları dört gözle bekliyorum
En önemlisi; Reis ne derse itirazsız yapacaksın. Sana mantıksız gelse bile Reis'in bir bildiği vardır. Hiç soru sormayacaksın.(Bunu niye böyle yaptın?) gibi. Şunu nasıl yapayım diye sorabilirsin. Kendi yemini kendin takacaksın. Oltan dolaşırsa kendin açacaksın. Demir atılmadan kürekle durulan akıntılı yerlerde, O balık çekerken sen küreklere yardım edeceksin. Tuttuğun balığı sandaldan indikten sonra da kimseye anlatmayacaksın. E! anlatsam ne olur, ne var bunda? Birşey yok, yarın olta atacak yer bulamazsın. Güzel konu, sen anlat ben de aklıma geldikçe katkıda bulunurum.
teknede hareket etme olayında kardeşimi forumdan tebrik ederim kendisi bir takla atmıyor tekne içinde her türlü hareketi yapıyor bunundışında gelde konsantre ol (not ben profesyonel değilim buna rağmen asabımı bozuyor)
Gerçekten çok önemli kurallar düşündüğünüz zaman. Çok iyi hatırlarım. Erdoğan Amca ile bir kere Granyoz avına gitmiştik. Yıl 1987 Mayıs ayı olması gerek. Yine Katı kurallar... Granyozu Avlayacağımız yer batık bir gemiydi. Kerteriz'e gelmeden 100 metre öteden tekneyi durdurdu. Teknede 3 kişiydik. Oğlu, Erdoğan Amca ve ben. Oğluna ve bana dönerek "Bakın balık avlayacağımız yere ilk biz geldik başka bir tekne yok, aşağıda kesin balık vardır. Çok ama çok sessiz olun hayatınızda unutamayacağınız bir av olabilir dedi." Bizde büyük bir heyecanla yemlerimiz takımlarımız çok sessizce hazırlayarak beklemeye başladık.Erdoğan amca Kerteriz'i oturtmak için yavaş yavaş kürek çekmeye başladı. O kadar usta kürek kullanırdı ki Onun gibi kürek çeken bir insan daha görmedim. Küreği çekerken su sesini duymak imkansızdı. Sanki tekneyi bilinmez bir güç yürütüyormuş gibi. Batık geminin üstüne geldiğimiz zaman kancayı sessizce bırakmamızı söyledi Oğlu ile birlikte çok ama çok sessiz bir şekilde 17 kulaç kadar bıraktık ve daha dibe iner inmez kanca takılıverdi. Erdoğan amca bize döndü ve sessizce "Kancayı Batık Geminin Direğine taktık" dedi. Ben çok şaşırdım. Koskoca denizde kancayı gemiye değilde direğine taktık. Teknenin boyu 5.5 metreydi kalamayı kendi ayarladı. Oğlu teknenin ön tarafındaydı ona oltayı tam 20 kulaç açmasını söyledi bana 24 kendisi ise 28 kulaç aşağıya bıraktı. Bize tekrar dönüp şunu söyledi. aşağıdaki gemi üzerinde çapı 3 metre olan delikler varmış ve kendi oltasını bu deliklerden birinin içine gönderdiğini söyledi. Ben iyice şaşırdım. Bu nasıl bir hafızadır. Bir kerteriz bu kadar ayrıntılı nasıl bilinir. Oltalar yaklaşık iki saattir dipteydi. Yem olarak Ben canlı Isparoz, Oğlu canlı açık renkli olanlardan Kaya Balığı Erdoğan Amca ise Canlı Küçük sübye takmıştı. İğnelerin boyunu anlatacak ölçü birimi bulamıyorum. Elim kadar büyüklükte kancalar dı. Beklemekten artık canım sıkılmaya başlamıştı ki Erdoğan amca hareketlenerek Çocuklar hazırlıklı olun aşağıda balık geziyor dedi. Nerden biliyorsun Erdoğan Amca diye sordum. Kullandığımız canlı yemler aşağıda gezen büyük balıkları görüp kaçma hareketleri yapmaya çalışıyor o yüzden heran kazırlıklı olun elinize ve parmaklarınıza dikkat edin dedi ve daha lafı bitmeden. Erdoğan amca'nın kolu suyun içine kadar yaklaşık 50 cm aşağıya düşüverdi. Evet işte o an korktum. Bu nasıl bir kuvvettir sanki aşağıda bir boğa varmış gibi Erdoğan amcayı aşağı çekmeye çalışıyordu. Misina 0.75'lik ve o ava uygun olmayan bir incelikteydi. O yüzden balığı yora yora yaklaşık 45 dakika gibi bir sürede yüzeye getirmeyi başardı. Evet işte aşağıda bir granyoz vardı. Kepçeyi hazırladık ve Erdoğan amca balığı tekneye aldı. Tam tamına 17 kiloluk bir granyoz (Küçükmüş). Ben heyecanla ayağa fırlayacaktım ki. Erdoğan Amca gayet soğuk kanlı bir şekilde şımarmak yok oltalarınız düzgün tutun daha balık olabilir dedi ve 3-4 saat daha bekledik. Herhangi bir hareket almayınca geri dönüş yoluna koyulduk. Benim gözüm balıktaydı. Bir balığa bir Erdoğan amcaya bakıp elimle harika balık işareti yaptım. O da bıyığının altından ufak bir gülümsemeyle başını salladı ve yolumuza devam ettik. Her ne olursa olsun Erdoğan Amca ile yaptığım avları asla unutmayacağım. Biraz uzun bir yazı oldu ama keşke herkez böyle anılar yaşamış olsaydı inanın çok farklı duygular yaşadım Erdoğan amca ile avlanırken.
Erdoğan Amcanın anlatımıyla direk aktarıyorum. Dişsiz bir balık olduğunu. 90-100 kiloya kadar büyüdüğünü. Erdoğan amca 74 kiloluğunu yakalamış. Fotoğrafı var eğer alıpta tarayabilirsem sizinle paylaşıcam. Batıklarda ve derin sulardaki kayalık ve döküntülerde yaşadığını Türkiye'de birkaç yerde olduğunu. Bu yerlerden biri de Güzelbahçe'nın açıklarındaki İnebolu Gemisinin batığı olduğunu. Ben Granyoz'u kocaman bir levreğe benzettim. Şekli aynı levrek gibi.
anlatım gerçeten müthiş. hatta okurken tam öksürecektim ama tuttum gayri ihtiyari . gerçekten müthiş sanki balığı erdoğan amca değilde ben tutum. teşekkürler.
Yurdumuzda yaygın olarak Sarıağız olarak bilinen bir balıkmış. aşağıdaki linklerde açıklamalar var. İsteyen arkadaşlar bakabilir. http://eski.kkgm.gov.tr/Birimler/Su_Urunleri/Deniz1/sariagiz.html http://www.glaucus.org.uk/Drumfish.htm
Gerçekten Erdoğan amca ile müthiş anılarım var. Mesela Erdoğan Amca balığa çıkıpta balıksız dönecek. Asla böyle birşey olmadı. Duymadım.
Tamam, sarıağız yeterli. Granyoz mahalli bir isim demek ki. Nail, tek başına tutacağın bir granyozla bekliyoruz seni burada Allah rast getirsin.
Bu kadar güzel anlatılmış anılardan sonra granyozun resmi noktayı koydu Valla ne diyeyim benim ağzım açık kaldı Harika
Teknede 50-100 cm bir yastık süngeri vardı. Erdoğan amca'ya dedim ki. Bu sünger ne işe yarıyor dedim?? O da bu süngerin 2 kilo üzeri livara sığmayacak büyüklükteki balıkların tekne içinde çırpınırken ses yapmadan ölmesi için bir yatakmış. Balığı sessizce tekneye alıp hemen onun üzerine yatırıyormuş. İkinci bir kullanım amacı ise. Balık sünger üzerinde sessizce çırpındığı için. Başka teknelerle çok yakın avlanıyorsanız yakaladığınız balıktan haberdar olmalarını engelliyormuş. Süngere şöyle bir bakıp kalmıştım.
Daha çok hikaye, anı var. ben Nailden dinlemiştim bir av zamanı boyunca. Eminim daha da şaşıracaksınız..