Özellikle yurtdışından yayın yapan kanallara baktığınızda insanlar gerçekten sportif amaçlı avlanıyorlar. 60-65 cm gelecek bir turna 4 kişilik aileye rahatlıkla yeter diye düşünüyorum. Bu nedenle tutulacak benzer balıklar gönül rahatlığıyla bir sonraki avda karşılaşmak üzere suya iade edilebilir. Bu bilince ulaşmadığımız sürece iç sulardaki balık sayısı ve türündeki azalmayı önleyemeyiz. Sizlerle Kosova'da BM bünyesinde görev yaparken yaşadığım bir olayı paylaşmak istiyorum. Orada da hemen balıkçılıkla uğraşan arkadaşları tespit edip balığa gitmeye başlamıştık. Bir gün Morova nehrinde balığa gittik. Arkadaşlar Fransız ekmeği denen çok yumuşak ama dağılmayan bir ekmekle (bunları inceltip solucan şekline getirerek ekmeğe takıyorlardı.) çok güzel balıklar aldılar. (İşin doğrusu balığın ismini Arnavutça söylediler ama Türkiye'de ben bu balığa hiç rastlamadım) Her biri yaklaşık 1-1.5 kg gelen bu balıkları büyük bidonların içine koyduk ve yakındaki bir baraja bıraktık. Aslında o barajda da bu balıklardan vardı ama sayıları azaldığı için çok nadir çıkıyordu. Niye bu balıkları oraya bıraktığımızı sorduğumda bizim arkadaş, bu balıkların çok mücadeleci olduğunu, barajda bu balığı yakalamanın daha zevkli olduğunu, bu sebeple balıkları baraja bıraktıklarını anlattı. Tabi bu sözler benim ömrümde duyduğum en ilginç sözlerdi. Düşünün her biri en az 1-1.5 kg ağırlığında 9-10tane balık yakalayacaksınız ve hiç birine dokunmadan götürüp tekrar suya bırakacaksınız.... Dediğim gibi biz Türkiye'de de bu anlayışa sahip olmadan o resimlerini yabancı sitelerden izlediğimiz balıkları asla y a k a l a y a m a y ı z...... Selamlar...
çok haklısın çok haklı buluyoru senı arkadaşım adamların oralarda yakaladıgı balıkların boyutları bizimkilerin 3-5 misli adamlar yiyeceği kadarını tutuyor gerisi zevk işi yakalayıp bırakıyorlar gerisi pratık gibi bişey adamlar ustalaşıyor böyle yaparak en büyük balıkları gece çekişyorlar ha birde adamların sazanları yakaldıkları tarihlere bakıyorumda havyardayken dahi yakalıyor kendini tatmın edıyor ama devlet müdahale gereği duymuyor çünkü vatandaş balıkları geri suya iade ediyor adfamlarda bilinç var duyarlılık var darısı başımıza
evet haklısın ali abi ama türkiyedeki ekonomik şartlardanmı kültür farkımı bilmem.sana şöyle anlatayım ben denizli çivril ilçesinde oturuyorum ilçeye 10 km uzaklıkta ışıklı gölümüz var(140bin hektar) bu göl sulama amaçlı kullanıyor.şu anda ticari balıkçılara hem turna hem sazan türü yasak 15 hazirana kadar amatör balıkçılara turna serbest şu anda gölün hertarafı ağ dolu ve geceleri zıpkınla 1-2 ton balık vuruluyor.tarım bakanlığını aradık.av yaban koruma vakfını aradık, yaban tv ye faks gönderdik ama nafile hala hiç yasak yok gibi avlanıyorlar. ağlarla 20 cm turnaları tutup satıyorlar. hal böyle oluncada amatör balıkcıda bunları görüp nasıl tuttuğu balığı geri bıraksın bırakırsa ağla yakalanacak.eyer sizin dediğiniz şöyle olabilir göle ticari balıkcıya kapalı olur balık çoğalır ve büyür amatör balıkçıda balık çok çıktığı için küçüklerini bırakır diye düşünüyorum .bu olay eski tarihte yaşanmış bir olaydır büyüklerimizden dinlediğimize göre 20-25 sene önce gölümüzde çokca istakoz vardı ticari balıkçılar kesinlikle balık avlamıyormuş istakoz avlıyorlarmış yurtdışına gidiyordu amatör balıkcı abilerimin anlattıtları 2 kg sazanları geri suya bıraktıkları hatta sazanın yüzüne bakan yok derler ,balık hattinden fazla bol genelde turna avına gidilirmiş tabi tutulan turnalar en az 2 kg başlıyor daha küçüğünü eve getirme gereyi duyulmuyormuş.istakoza hastalık geldi bitti balığa başladılar atılan ağ gözü 22-28 den başlıyor gerisini siz düşünün balık kalırmı üreyebilirmi amatör balıkçı tuttuğunu geri bırakırmı? ama devlet tarla balıkçılığına daha fazla destek ve tanıtım yapıp öncülük yaparsa belki o zaman tutulan o küçük balıklar suya geri döneceğinden eminim
Of be abi ya.ben 10-15cm kefali salınca benimle dalga geçenleri ben 20 yıl sonra göreceğim.40 ton irili ufaklı kefali alıp gelen gırgırlara bile göz yumulurken tabi yakalayamayız.ben elimizdekine şükrediyorum.şimdi 30cm balığa büyük diyoruz.20 sene sonra balık ne demek diye sormasın çocuklarımız torunlarımız
Burak kardeşim ve diğer balık ve doğa dostları sizlere katılmamak mümkün değil. Bugün olmazsa yarın, yarın olmazsa haftaya, haftaya olmazsa seneye mutlaka kurallara uymayı öğreneceğiz, öğrenmeliyiz. Yoksa gerçekten bizden sonrakilere sadece bize küfür etme imkanını miras olarak bırakmış olacağız. Burak kardeşim seninle aynı gün doğmuşuz.... (28 Kasım 1965) O kadar da kötü bir tarih değildir 28 Kasım...
Umudunuzu kaybetmeyin. Bu mantalite bizimse , isimize yaramiyorsa nasil kurmayi bildikse bunu yikip yerine koymayi da bilecegiz. Sadece konusmak, her yerde konusmak, kalpten konusmak inanin suya tas atmaya benzer. Yarattiginiz dalganin nasil buyuyecegini , nerelere erisecegini bilemezsiniz. Konusun. Kalbinizden konusun. Icinizdeki nalet ses size "yalansin" derken bile ona inanmadan konusun. Bir gun o ses size "gerceksin" diyecek. "Dervisin fikri neyse zikride odur" derler.Aslinda " Dervisin zikri neyse, gun gelir fikri de o olur." Kacamaz artik soylediginden. Konusalim, sarilalim bu konuya. Her firsatta ilhamlar yaratalim colugumuza cocugumuza esimize dostumuza anlatalim. Bakin o mentaliteden eser kalacak mi? Insanlarin ozu guzeldir. Bir tek gercek bir kalpten gelen guzeli gorsunler seveseve gonullerini verirler. Konusun ki o guzel kalp olun. Ilhaminiz ve paylasiminiz icin cok tesekkur ederim guzel kalpli dostum.Sevgiyle kal.
Avustralyada kalan bir arkadaşım balığa gittikleri zaman amatörlerin belli bir kilo yem ile gitmeler zorunlu imiş. Şu kadar balık tutabilirsin. Ama bu kadar yem götürmek zorundasın. YAni tuttuğun balığın devamını beslemek zorundasın. Nerde memleketimde böyle işler.
ayrıca ödenen yıllık aidatlarda yine çevre için kullanılıyor,okullarda çevre dersi var,bizimki ise sadece müfredatta var.çocuklarımıza çevre bilincini veremezsek 1 değil 15 jandarma koysak her kişinin başına nafile,eskişehir porsuk barajındada katliam devam ediyor
