Okulların tatil olmasını fırsat bilip, yine 5 günlük bir izin patlatmıştım. Pazar akşam suyunda istemeden yaptığım av, çok çalışmamıza rağmen sonuçsuz kalmıştı. Avda 6-7 kişi vardı ve kimse balıkla karşılaşamamış. 4-5 saatlik uğraşı sonunda tek tek avlaktan ayrılmıştık. Zaten hafta sonları avlarını artık av gününden çıkarmış Serhat abinin hatırına gidiyordum. Hafta içi avları öncesinde avlakların durumunu umut verip vermediğini irdeliyordum. Pazar gününü avda geçirince p.tesi günü de ava gidemedim. Salı sabah suyunu da hedef yaptım kendimce. Başka bir avlağa gidecektim bu sefer. Tarih : 26/01/2016 Saat : 04:40 Rüzgar az, dolunay çok. Sıcaklık -4 derece. Yakalanan : 1 Lopu bozulmuş Havyarlı dişi 2,100 gr. 57 cm Manyakmısın diye söylene söylene kalktım. İyi dinlenmiştim, uykum yoktu ama hava yatmam gerektiği konusunda baskı yapıyordu. Volkan izin günlerin sınırlı. Herşey evden çıkana kadar. Acı yoksa sevinç te yok diyerek kendimi giyinene kadar motive etmiştim. Saat 05:00' te arabanın önündeyim. Arabanın camları adeta donmuş. Bez parçalarıyla hohlaya, tıslaya zor bela önümü görecek kadar açıyorum ve marşa basarak avlağa doğru yol alıyorum. Her yer tıs pıs. Birkaç serseri araba sokaklarda seyirtiyor ama şehir derin bir uykuda. Avlağa gelmemle atış yapacağım yerde bir araba. Moralim bozuluyor. 3-5 kişi varsa, atış yapsam da etkili noktalarda çalışamayacağım. Yaklaştıkça bu tanıdık plaka beni daha bir mutlu ediyor. Avlaktaki araba tanıdık bir arkadaşın, tek başına avlanan Cüneyt avlakta benden önce yerini almış. Acele etmeden onun kamış sesleri eşliğinde tulumumu giyiyorum. Yanına yaklaşıp, selamlaştıktan sonra bende atışlara başlıyorum. - Selamun aleyküm. Nasılsın Cüneyt? - İyi, sen napıyon? - Nası varmı bişey? - Bende yarım saat önce geldim. Senden 15 dakka önce bi tane aldım. - İri mi, nasıl? - Yok ya, 800 gr 1 kilo arası. Bu durum iyiye işaret daha sabah suyuna yeni girilmiş, şimdiden bişeyler varsa devamı da gelebilir diye düşünüp, daha inançlı atışlar yapıyorum. Yarım saat sonra soğuktan donan kamış uçu sayesinde ip misinam düğüm oluyor. Yedek kafada naylon misina sarılı. Ghost 0,27 mm. Gideyim değiştireyim bari, iple uğraşmayayım diyorum. Buz gibi havada kafayı değiştirirken bir filikalı geliyor. - Tam önüme durdun, nereye atacam ben? - Babanın avlağı mı? - Babamın avlağı değil de, insan biraz saygı gösterir. - Dün buradan almıştım balığı, napayım, karşıya mı gideyim? - Buradan atacaksan gel sen kıyıya, ben filikayla karşıya gideyim. Ses tonları yavaş yavaş sertleşiyor. Şimdi birbirine girecekler. Tam da kafa değiştirecek zamanı buldun diyorum içimden. Orada olsam, belki 2 kişiye karşı daha ılımlı konuşmalar olurdu. Hızlı hızlı kafayı değiştirip, atıyorum kendimi Cüneyt'in yanına ki tartışma bitiyor. Filikalı biraz uzaklaşıyor bizden. 15 dakika sonra Cüneyt: Aldım Volkan, çok iri. Öylece bakıyorum, yapacak bişey yok. Sımsıkı kalamadan cııırrrtttt diye sesler geliyor ki 5 saniye sonra balık kurtuluyor. Hadi beeeee...!!!! - Taşa mı takıldı o öyle, balık mıydı? - Balık tı balık, çok iri di Volkan, belki de rekor olacaktı, diye fısıldıyoruz. Cüneyt demoralize. Ben daha bir şevkliyim. 10 dakika demiyor. Kalamam deli gibi cırrrr cırrrr cırrrrr................ - Aldın mı? Yalnızca kafamı sallıyorum aldım manasında. Ancak tartışma olurken hızlı hızlı kafa değiştirdiğimden kalamayı sıkmamışım. Balık deli gibi kalama alıyor. - Kalama çok açık galiba. - Açık kalmış. Kolu deli gibi çeviriyorum. Balığa yetişmeye çalışıyorum. Geri gitmek faydasız. Ben geri gidince yalnızca kalamadan misina boşalıyor. Balığa bir etkisi olmuyor. 1 – 2 dakika balığa yetişmeye çalışıyorum yalnızca. - Kalamayı sıkayım mı Volkan? - Sık, sık Sağ tarafıma geliyor Cüneyt. Eli makinanın önünde ben halen deli gibi çeviriyorum. Kamışı iyice kaldırıp, birkaç saniyelik arada Cüneyt kalamayı 2 tur sıkabiliyor. Tam sıkılmadı ama balığı hissedebiliyorum artık. Bu da yeter. Doğru düzgün tasma bile atamadığım halde şimdiye kadar kurtulmadıysa iyi yerden yakalanmış olmalı. Biraz geri geri giderek, biraz da makinayla çekerek zaten tükenmiş olan levreği kıyaya çıkarıyorum. En ağır levreğim. 2,100 gr. Sonunda 2 kiloyu geçtim. 100 gr, 100 gr arttırırsam 10 seneye kadar 3 kiloyu bulurum sanırım. Av artık çok keyifli oluyor benim için. Tüm soğuğa değiyor bu balık. Devam eden salla pati atışlar sonrası kilo tahminleriyle av son buluyor. Gitmeden el tartısıyla balıkları ölçüyoruz. Cüneyt'in balık 1 kilo. Benim ki 2 kilo 100 gr kadar geliyor. Balığın gazıyla ertesi gün gene eksi derecelerde sabah suyuna gitsemde karda fotograf çekilmek dışında güzel bir av geçirmiyorum ama o manzara bile bana keyif vermeye yetiyor. Çarşamba geceden sabah suyuna kadar Timur hocalar ve “Nicholai Hell” Aykutla yaptığımız av da boş geçiyor. Tuttuğum levreğin içinden de havyar çıkınca diğer günler ava gitmiyorum. 1 balık gayet yeterli, ayrıca Aykutla birkez daha avlanıp, Timur hocamın kara demliğinden de çay içtim ya, daha ne olsun diyorum. Daha keyifli avlarınız olsun. Not : İlk izinde avlağa önce ben gelmiş küçük levreği ben yakalamıştım. Bu avda önce Cüneyt geldi, küçüğü o yakaladı. Demek ki sonra gelmeli.
Abicim niye deli gibi ceviriyosun kolu anlamadim birak kolu balik kaloma alirken ayarla kalomani, kamis yüke binince sar. Derdin ne Harika balik almissin devamini dilerim
Demekki avcının son avı yokmuş Bir yolunu bulur her zaman O bot kullanan o hödükler malesef her yerde var yapacak bişey yok Volkan.Güzel av çıkarmışsın yine devamı geleceğini diliyor rast gelsin diliyorum
Tasma yapamadım, balık kendi aldı, takıldı ama nasıl takıldı belli değil. Paniğim, iğnenin çok gevşek girmesi sonucu rahat yüzen bir balığın kurtulma ihtimalinin yüksekliği. Balığa yetişebilsem tasma yapıp, sonra kendim sıkacam kalamayı ama yetişemedim. Kimse olmasa mecbur kendim sıkacaktım zaten de Cüneyt varken yanımda duramadım. Levrekte durmak riskli. hihi Daha güzelleri sana nasip olsun. Teşekkürler, daha güzel avların olsun. Ben bi yerde son avım mı dedim Hatırlamadı ben. Bot değil, 2,5 - 3 metrelik fiberler var. Daha güzel avlar senin olsun. Devamı mayısa kadar kollanacak. Nasip olur mu? kısmet. idk
Tebrikler,avı yaşamış gibi oldum,o çay ağzındaki flikalılar mı klikalılar mı ne gerçekten çok saygısızlar.Kavga etmeye de hazırlar.Slikonu kafasına kafasına yollacaksın aslında ama bulaşmaya gelmez başına bela açarsın
:laughing: :laughing: Haklısın Fatih, bi daha tutarsam fotoğrafları ertesi gün eklicem. Okuyacaksınız, kaçarı yok. hihi hihi hihi Teşekkürler Metin, gerçekten çok zorlu şartlardı. Şartlar zorlaştıkça daha bi hoşuma gidiyo aslında. Bi de her av bi aksiyon olsa, tutmasam da görmeye razıyım, çok keyifli olacak ta olmuyo maalesef. Teşekkür ederim. Lidyalılar onlar. Gerçekten biraz zorlasan kavga etmeye hazırlar. Ne de olsa onların kazanç kapısı levrek. Daha keyifli avlarınız olsun.
Onu demiyorum yahu abi . Hani genelde raporu önden yazar, altına fotoğrafları eklersin ya. Öyle olunca önce raporu okuyorum hararetle. Hatta son anına kadar fotoğraflara bakmıyorum sürprizi kaçmasın diye .
Tebrikler Volkan. Aynen dediğin gibi özellikle sabah suyu evden çıkana kadar zulüm gibi geliyor. Ama sabah suyunun verimini de hiç bir zaman diliminde alamadım daha.
Anladım Fatih, doğru söylüyorsun genelde önce yazıp, sonra fotograflarla uğraşırdım. Bi daha ki raporu, eğer nasip olursa sana özel dizayn edecem. Teşekkürler Sinan. Daha keyifli avların olsun.