Balık avcılığı hayatımda en çok istediğim iki balıktan biri olan levreği ilk kez yakaladığım, yeni teknikleri deneyip geliştirdiğim, son derece öğretici derslerle dolu, inanılmaz derecede yorulup tükendiğim keyifli bir hafta sonu geçirdim. İşte Saros raporum: 1 Haziran Cuma İşten çıkar çıkmaz Gelibolu’nda sevgili dostum Sunay Kaptan’ın köyündeki balıkçı barınağına kapağı attım. Hedef levrek, 1 hafta boyunca türlü türlü takım bağlanmış, aşağıda anlatacağım benim için yeni bir takım(dip kıbrısı ya da yemli kıbrıs) denenecek. Gün kavuşmak üzereydi, rapalayla aşağıda resmi görülen dalyanın önünde at-çek yaptım, sonuç rapala takıldı koptu, ama moral bozulmadı. 2 Haziran Cumartesi Sabah erkenden köyün balıkçılarıyla dalyanı topladık, sonra dalyandan çıkan tırsileri (Oradaki levreğin favori yemi) hazır edip kıbrısı hazırladım. Takımı biraz anlatmaya çalışayım: Normal kıbrıs bağlar gibi, ilk iğne ile ikinci iğnenin arası 2-2,5 cm kadar ve diğer iğneler art arda olmak üzere toplam 7 iğne bağlayın. Yaklaşık 10-15 cm daha misina bırakıp (Yemin kuyruğuna düğüm için) fırdöndüye bağlayın. Tırsiyi alın, balık ölü ama öleli 10 dakika olmuş yani çok çok taze (Dikkat edilecek husu yem çok küçük olursa taş hanisi vb gibi balıklar kapıyor, çok iri olursa pek rağbet görmüyor) ilk iğneyi gözünden saplayın, diğer iğneleri karnına saplayın ve kuyruğa basit bir düğüm atın ve klipse takın. Kurşun yok, zaten gerek de yok. Sonra oltaya birşey asıldı ama elime aldığımda sanki ot yığını gibi bir his vardı. Boşluk vermeden çektim ve orta boy bir ahtapot geldi. Kafasını ters çevirdim kıbrısın iğnelerini emmeye çalışıyordu zorlukla çıkardım ve ava devam ettim. 5 dakika geçmedi ki olta önce sarsılmaya başladı sonra sopanın ucu ters U şeklinde eğildi ve sadece sopanın hareketleri bile levrek geldiğini anlamak için yeterliydi. Normal çeke çeke getirdim, kıyıya 30 cm kala hayvan dışarı sıçradı, kafasını sağa sola çevirdi ve herkesin gözleri önünde takımı KESİVERDİ! Tüm bunlar olurken oradaki balıkçı arkadaş 7 tane 3-5 kilo arası levrekleri vurmuş yanımdan geçti. O gün ta güneş batana kadar tırsileri takıp takıp büyük levreklerin gezdiği yere attım ama LEVREK BAYAT YEME BAKMIYOR BİLE. O günü bitirdim ama ertesi gün kesinlikle levreği alacaktım. 3 Haziran Pazar Dip kıbrısı bağlandı ve sabah 6’da dalyandan tazecik çıkmış tirsileri takıp ava başladım. Köyün balıkçılarından Osman(koca levrekleri vuran) da tek iğneli bütün tırsi sistemiyle ahtapot aldı. Bir iki taş hanisi çektim kıbrısla ve aradan 5 dakika geçmedi ki benim olta yeniden sarsılmaya başladı sonra ucu yere doğru eğildi. Hemen aldım tüm köy başıma toplandı, levrek bu, yemi alışından belli dediler. Zaten olta sağa sola gezmeye de başlamıştı. Bu sefer akıllanmıştım: 1. Sopanın ucunu normal balık çeker gibi havada değil yere paralel tutarak çektim 2. Son derece ağır ağır ama boşluksuz çektim 3. Balık ara ara yol isteyince salarak, kıyıya doğru yönelince de hızlandırarak çektim Ve sonuç: Balıkçılar başıma toplandı tebrik eden edene bazıları benim sevincime gülüyor, birisi İSPENDEK O BE YAV diyor alışmışlar tabii 3-4 kiloluklara. Oh rüyamı gerçekleştirdim. Ama şunu anladım ki levreği avlamak çok özel yemleme, takım, çekme tekniği gibi şeyler istiyormuş. Daha sonra da hep korktuğum şey başıma geldi. Tırsiyi fırlattım arkamı döndüm sopanın zili zangır zangır bir bağırış çağırış “martı” sesleri. Sopa deli gibi inip kalkıyor garibim martıların biri benim balığa dalmış iğneler takılmış çırpınıp duruyor. Hikayenin devamı aşağıdaki videoda: http://www.youtube.com/watch?v=08uyNun7HOQ Yeni hedefim 3 kiloluk levrekler, onlar daha kurnaz ve yakalaması zor ama onları da alacağım Sunay Kaptan’a ve bana bir arkadaş bir kardeş gibi içten davranan köy halkına çok, çok teşekkürler. Onlar sayesinde rüyamı gerçekleştirdim.
tebrikler benimde hayalim hep bi levrek avlamak ama buralarda biraz zor sevincini anlayabiliyorum iyi keyif almışsın
Tebrikler levrek yakalamak amatör balıkçılıkta bir mihenk taşıdır herhalde, ben daha oraya erişemedim.
Hayirli olsun, seninde isin bitti. Koca omur levrege gitti dostum benden soylemesi. Balik bana hic de oyle ispendek falan gibi gelmedi.(gazete ayarindan cikan sonuca gore),dupeduz levrek.Allah(cc) azmanlarini nasib eder insaallah.Bayagi genis menzilli calismissiniz.Denizden , havadan...Tirnak cakisi balikcinin vazgecilmez dostu.Bu marti durumlarinda igneyi hemen kesip palasindan misinayi temizledikten sonra ignenin boynundan cekerek cikartirsaniz kusa hem daha az aci cektirir, hemde ayaginin kirilmasini onlersiniz. Birde kanatlarinin uzerine basilmasi iyi bir ornek degil. Varsa bir ceket yada kazak atin uzerine, sonra onunla hayvani size zarar vermeyecek sekilde sarin ve koltuk altiniza alin, burdan sakince hayvani igneden temizledikten sonra salmak iyi bir yontemdir. Allah(CC)'im zamaninda bunlari dusunmedigim icin zarar verdigim bir martinin gunahindan beni affeder insaallah. Cok ozenle hazirlandiginiz, bu enfes sunumunuz ve unutulmaz anilarinizi bizlerle paylastiginiz icin cok tesekkur ederim.Daha nicelerine Rastgele dostum.
Teşekkür ederim. Martı konusunda çok haklısınız, bence avlanırken başıma şu gelse bu gelse nasıl davranırım diye düşünüp hazırlık yapmak lazım. Yoksa trafik kazasında yaralıya yardım edeyim derken boynunu kıranlardan farkımız kalmıyor.
Noyan, tebrikler kardeşim nihayet dileğini gerçekleştirdin. Son zamanlarda ki av çitan sürekli yükseliyor. Dilerim daha büyüklerini de tutmak nasib olur. Bakalım ben ne zaman tanışacağım, hayatımın balığıyla... Tutmayı en çok istediğim iki balıktan biri levrek. Diğeri ise sinağrit.... Ahhhh ahhhh....
Tebrikler Noyan Levreğin çok güzel görünüyor... Ben de yakalamak istiyorum ve inşallah bir levrek yakalayacağım. Neden avını yarışmaya koymuyorsun, bence çok güzel bir hikaye ve av olmuş.
Abi var ya, rüyalarıma tercüman oldun resmen, benim de aynı. Sanırım sinagrit avlamak levrekten daha kolay ama ona da dip sırtısı lazım. Herhalde daha uzun bir süre beklemem gerekecek.
Teşekkür ederim, umarım tez zamanda yakalarsın. Yarışma mevzusuna gelince, ben daha balık tutmayı yeni yeni öğreniyorum, o kadar trofenin azmanların içinde bırakayım benimki güzel bir hikaye olarak kalsın.
Smyrna çok çok teşekkürler utandım ben acemiyim ama sadece Arnavut kanımdan gelen bir inat var azimle işten çıkıp 350 km yol tepip güneşin altında 2 gün yemeden içmeden levreğe atınca, bir de dediğin gibi zebil gibi levrek olunca denk geldi Darısı herkesin başına