Merhaba Arkadaşlar, Hafta sonu, Cumartesi öğle saatlerinden pazar öğleden sonraya kadar Saroz Körfezi - Yayla Sahili'ndeydim. Sizlere bir kırlangıç (tabii balık olanınından bahsediyorum) :) yakalama anımı anlatmak istiyorum. Yeni oluşturduğum takım çantam ve 2 adet makaralı, iki adet de porselensiz (şıp şıp diye de tabir ediliyor sanırım) kamıştan oluşan malzemelerimle bu yıl Yayla'da güzel ve zevkli avlar yapacağıma emin olduğumu her fırsatta çevremde söyleyip duruyordum. İki hafta önce arkadaşlarla günü birlik bir araya gelip, gitmeyi bile düşündük Yayla'ya. Ama iptal oldu. Neyse, sonuçta 19 Mayıs 2007 Cumartesi günü buraya vardık. Ben öğle yemeği saatinden sonra bir an önce balığa çıkmak için can atıyordum, ama uzun süredir görmediğim oğlumun da sevgi dolu sarılışlarından ayrılmak istemiyordum :) Sonunda bir yolu kendiliğinden bulundu ve havanın kapalı, hatta zaman zaman çisentili oluşuna aldırmadan hep birlikte uzun sahile (limanın arkasında) gitmeye karar verdik. Gittik de... Ben hemen oltayı bağlayıp, aldığım bir parça tavuk göğsünü takarak 3 iğneli takımı direk kumsaldan salladım denize. ...... Bir süre sonra bazı vuruşlar almama rağmen bu işin buradan olmayacağına ikna oldum. Ve grubu geri eve götürerek tekrar geri geldim. Bu kez kısa ve yakın olan mendirekte denedim şansımı. ama yine sonuç başarılı değildi. Burada rastladığım bir arkadaşın orta boy bir ispari yakalamış olduğunu gördüm.... Karanlık çökmeden eve geri döndüm, yağmaya başlayan yağmurun da etkisiyle. Ama amatör ruh bu ya :) rahat durur mu? Sabah 6:30'da kalkıp herkes mışıl mışıl veya horul horul uyurken :) ben sessizce kalkıp, ama arabanın dizel oluşu nedeniyle muhtemelen horultuları kısa bir molaya garkederek :) arabayı çalıştırdım. Ve 6:45'te olta suda..... Evet, bu kez daha iyi vuruşlar oluyor ama kıyıya çıkmaya ikna olan yok :) 1.5 saatlik beklemenin ardından tam vazgeçmiş geri dönme ve kahvaltı etme hırsına yenik düşecekken, hatta takım taklavatı toplayıp gitmek üzereyken takımı taktırdım işte diye üzüldüm. Sağa çek, olmadı sola çek derken oltanın sürüklenerek geldiğini farkettim. Bayağı bir uğraştan sonra nihayet poşet dolusu yosun beklerken kırlangıç yakalamış olduğumu farkettim. 25-30 cm. kadardı. Kıyıya çıkınca önce hayatımda ilk kez yakaladığım bu mavi kanatlı balığın gürültülü hırıltıları canımı yaktıysa da artık onun macerası bitmişti işte... Kumların üzerinde son anda kopan iğne ağzında çıkmayacak gibi sağlam olarak debelenirken önce elime almak bile gelmedi içimden. Direk poşeti üzerine kapatarak aldım ve geri döndüm. Dönüş yolunda Pınarhisar'lı olup yazlarını burada geçiren bakkal hemşerimden konuyla ilgili çorba ve yemek tariflerini de alarak eve geldim. Herkes kutladı beni ve ben amatör ruhumun gururla sahlandığını hissettim..:p Sonrası, çorba için muhalefetle karşılaşınca tulum çıkarıp güzel bir tava yaptım. Hem öğle yemeğinin bir çeşnisi oldu, hemde benim dışımda 5 yaşındaki oğlum dahil diğer aile fertleri ilk defa tadına baktılar bu güzel ve alımlı balığın. Tadını da kalkana benzettiler, ki ben de katılıyorum bu fikre.... En güzeli de zaten yeme alışkanlığı problemli olan sevgili oğlumuz Erke Poyraz'ın balığın yarısını afiyetle yemesiydi.... Bu uzun hikayeden çıkaracağımız sonuç: Saroz sürprizlerle dolu güzel bir yer. Aman zarar vermeden ve küçük boyları almadan avlanalım.... Fotoğraf eklemeyi unutmadıysam birazdan fotoğraf da geliyor....:confused: