Selamlar, Ben İstanbul'dan Faruk Çelik, 1973 doğumluyum, Yazılım Mühendisi olarak çalışıyorum. Balık tutma hastalığım ortaokul lise zamanında başladı. Sarayburnu'nda Turkish Maritime Lines'ların yanaştığı liman'ın kenarındaki deliklerden izmarit, istavrit tutarak başladım :) Çünkü abimin sorumluluğunda olduğum için delikler haricinde balık tutmam yasaktı :) Eski Galata Köprüsü'nün altında/üstünde istavrit, izmarit, mezgit, çinekop vs. tuttum. Kaç kere zabıtalar ellerine makasları alıp misinalarımızı kesti, kovaladı :) Sonraları Boğaz tarafında Arnavutköy Akıntı Burnu civarını mekan tuttuk, yine abimle. Emirgan, Bebek, Rumeli Hisarı civarlarında da salladık çaparilerimizi, yemli çinekop takımlarımızı, şamandıralı zargana oltalarımızı :) Ama asıl mekanımız Arnavutköy İskelesi'nin yanı oldu. Bayağı kocaman kefaller yakaladık. Rekorum 1,5-2 kilo civarında bir kefaldi. Bütün herkes Akıntı Burnu'nda kıraçalara talim ederken oradan koca bir kefal çıkarmak bayağı eğlenceli oluyordu :) 1-2 yıldır "Kefalci" namımızı pek hak edecek bişeyler yapamadık. Ne ekmek, ne hamsi, ne sardalya, ne kıbrısi hiçbişey kar etmez durumda. Sanırım iskele yanında balık satan teknelere artık izin verilmediği için bizim "kefo"lar bastı gittiler. Bu balık satan teknelerden atılan artıklar orayı cazip kılıyordu tabi ki ... Şu sıralar biraz olta/balık konusunda ümitsiz moddayız. Son gittiğimiz 5-10 defada da kıraçaya talim ettik. Sırf bişeyler vursun da azıcık tadını alalım diye ... Şimdilik aklıma gelenler bunlar. Burayı bulduğuma çok sevinmiş durumdayım, umarım gün geçtikçe katılımı artan ve aktif bir forum olur. Sevgiler ve tabi ki "Rastgele" :) Faruk