çadır getirtme şansımız varmı acaba.coleman ın.türkiyede yok.sadece amarikada var. http://www.coleman.com/product/15-ft-x-13-ft-screened-canopy/2000004414?contextCategory=11050
Marka bağımlılığı olabilir, tecrübe de olabilir, hepsine saygım sonsuz. Lakin savunduğunuz, beğendiğiniz marka ne olursa olsun karşınızdakini, bilhassa kişilerin kullandığını küçümsemeden artılarını ve fazlalarını belirtmek çok daha doğru olur sanırım. Size göre o iyidir, bir başkasına göre diğeri.Önemli olan sizlerin tarifleri ve öğütleriyle hareket edecek insanları doğruya yönlendirmekse eğer tecrübenizi insanları rencide etmeden yaparsanız ben şahsım adına sevinirim. En iyi makina benim kullandığım.Çünkü benim ihtiyacımı karşılıyor.Üst segment makina da alabilirim, canım istesin yeterli.Ama alıp da ne yapacağım ? İstavrit avına, izmarit avına, zargana vs. avına gereksiz ve amacı dışında kullanılmış olmaz mı ? Kötü niyetle yazılmıyor, adım gibi eminim ama bazen kırıcı ve itici olabiliyor yazılanlar. Haddimi aştıysam affola.
Ölçülebilir şeylerin, sana bana göresi olmaz Akın kardeşim. Biz bilgisayarcıların sakız ettiği bir iki laf vardır. Birisi, CPR'Dir. Buna fiyat performans oranı denir. Basitçe şöyle izah edelim. Birim işlem gücü için kaç para ödüyorsunuz? Basitçe, ödediğiniz her TL karşılığında saniyede kaç işlem yapabilen bir makine alıyorsunuz? Diyelim Core i6 3 GHz ile çalışır ve saniyede 5 milyon toplama yapar, fiyatı 500 TL'dir. AMD Athlon 2.6 GHz ile çalışır, saniyede 4 milyon toplama yapar, fiyatı 250 TL'dir. Sence hangisinin fiyat performans oranı daha iyidir? Genel toplamda Core işlemci 5 milyon işlem yapıyor, diğerinden %25 daha fazla ama fiyatı %200 oranında daha fazla. Oranlarsan, AMD işlemci burada fiyat performans oranı daha iyi olarak ortaya çıkar. Eğer sana saniyede 2-3 Milyon toplama yapacak bir makine kafiyse, aklın yolu bellidir. Bu arada markalar, değerler kafadan sallanmıştır, bu değerlere bakıp işlemci seçmeyin. Birde TCO denen şey vardır. Total Cost of Ownership. Yani Toplam sahip olma maliyeti. Bu ise, arıza, bakım, işletme vs. giderleri ile bakınca bir mala kaça sahip olduğunuzu belirtir. Diyelim Core işlemci 500 TL ama, fanı 5 sene dayanıyor, diğerinin fiyatı 300 TL olmasına rağmen, fanı 3 ayda ele gelip, bir yılın sonunda 4 fan değiştirmeniz gerekiyorsa, aletin devre dışı kaldığı zamanın maliyeti, fan fiyatı, değiştirme işçilik ücreti filan derken, 1 yıl sonunda TCO'su 600 TL oluyorsa, o zamanda aklın yolu bellidir. Bunu balıkçılığa tahvil edersek, makinen misinayı buruyor, hırpalıyor ve senin en baba avında kopup gitmesine sebep oluyorsa? Uzak atıcam diye kasarken, sana yardımcı olmuyor, kamışını kırdırıyor, daha sağlam kamış aldırmak için bir ton para harcatıyorsa, belini ağrıtıyorsa vs. vs. Bunlar teknik olarak ölçülebilen parametreler ve bunlara bakınca hangi makine alsında daha ucuz, hangi makine daha iyi hepsi ortaya çıkıyor. Eğer ben, 3 yıl önce 23 TL'ye aldığım 100m misinayı, 3 senedir köpekbalığı avlayarak kullanmaya devam ediyorsam, 300m'si 10 TL olan ve senede iki kere değişmek isteyen misina daha pahalı olmaz mı? Makineler içinde bunlar geçerli. Ve emin olabilirsin, ben marka müptelası filan değilimdir. Zamanında, böyle surf kamışlar vs. yokken, uzaklara atmak saplantısı yokken millette, ALBA'nın uyuz makinelerini çok tavsiye etmişimdir. Neden, basit, Fiyat/Performans ve TCO değerleri daha iyiydi de ondan.
Serdar abi öncelikle mesajın için teşekkür ederim. Sizin yazdıklarınızı bir süre takip ettim, sizi daha iyi anlayıp tanıyabilmek adına.Çünkü iki markanın karşılaştırılmasında okuduğum ilk mesajınız bana açıkçası itici gelmişti. Bu iki şekilde bu derece rahat yapılabilirdi.Ya ( afedersiniz, sözüm meclisten dışarı ) patavatsız olmak lazımdı, ya da forum ortamındaki samimiyetten olmalıydı.Ben sizin Daiwa tutkunuzu savunurken kullandığınız dilin samimiyetten geldiğine inandım, bu sebeple cevap yazdım, yazıyorum Herkesin total değerlendirmesinde farklılıklar var ki böyle tatlı rekabetler, kabullendirme çabaları ve hoş muhabbetler çıkıyor ortaya.Bizler de bilgi eksikliklerimizi siz büyüklerimizin bilgi ve tecrübelerinden istifade ederek, yeri geldiğinde sorarak öğreniyoruz. Ben forumda sık yazmak yerine okuyan birisi olarak iyi niyetinize ve samimiyetinize inandığım için açıkçası alınıp gücenmiyorum. Ama forumda yaşanılanları, kırgınlıkları, yeri geldiğinde düşmanca, sinsice tavırları görünce dışarıdan nasıl görünüp, koz olarak kullanılabileceğine dair bir şeyler yazmak istedim sadece. Umarım bir önceki mesajımda da belirttiğim gibi haddimi aşmamış, kırıcı bir şey yazmamışımdır. Açıklamalı mesajın için tekrardan teşekkür ederim abi, beni Shimano çok cezbediyor ama bir tane de senin bu ısrarlı tutumundan dolayı Daiwa alacağım O zaman bilginizden istifade etmek ister, şimdilik hayırlı bayramlar dilerim.
Shimano seni neden cazip ediyor? Benim gördüğüm şey şu. Şu anda ülkemizde acayip şekilde balon edilmiş ve hakkaniyetli olmayan bir "şimaano" saplantısı var.
Bilmem, sebebi yok.Benim bu işe gönül vermemden bu yana aklımda ve önümde 2 tane marka var.İlki Daiwa, ikincisi Shimano. Hatta bacak kadar boyumla ilk kez savurup ( daha doğrusu savurmaya çalışıp ) Arnavutköy Akıntıburnu'ndan deniz atı tuttuğum ve dayıma ait kamıştaki makina da Daiwa'ydı Yanılmıyorsam evde eski model ( Siyah ) Daiwa gs9 var.Bir yakınım verdi ve kolu paslanma veya başka bir sebeple dönmüyordu.Yaptırdım, öylece duruyor.Bodrum'a tatile götürme düşüncem var, orada dener, hevesimi alırım en azından. Belkide makina bir süre öylece beklediği ve heves edip kullanamadığım için benim için Shimano ön plana çıktı bilemiyorum @roy, yanlış anlamadım ama söylemiyle alakası yok
Shimano dendiğinde marka olarak ürettiği ürünün kalitelisini hiç birimiz inkar edemeyiz. Daha doğrusu yazanlardan hiç kimse Shimano beş para etmez demiyor. Balıkçılık dışında başka sektörlerde önde gelen bir marka olduğunu düşünüp, Türkiye için konuşuyorsak internetteki alışveriş sitelerinde bile ufak bir parçasına kadar yedek parça olarak bulunabilmesi, ürünün ambalajı, reklamı, dizaynı müşteri tercihlerini belirleyebiliyor. Düşündüğümde benim kuşağım çocukken bisikletlerimizin kalitesini belirleyen genelde viteslerimizin shimano olmasıydı, çocukluktan geliyor olabilir. Şaka bir yana dünyada her sektörde elindeki imkanları değerlendirip kıtalararası ticarete ve marka bilinilirliğine ulaşmış şirketlerden biri diyebiliriz. Kıyaslama için söylemiyorum ama markanın hakkınıda yemeyelim.
Ha, ger,ye doğru bakarsan, Shimano'ya gitsin bisiklet yapsın dediğim de vakidir. Hoş, battı mı, noldu bilmiyorum, bir Sachs vardı, Sihamno'yu her halukarda döverdi. Fakat ortada kalmadı şu anda. Sorun diğer markaların hakkının yeniyor olması aslında. Shimano kötüdür demedim hiç, ama bu şişirildiği kadar değil ve başka markalar var ki, bunlardan daha iyi, bilhassa orta - üst uç segmentte.
İşte benimde bahsettiğim sizin hakkını yeniyor diye bahsettiğiniz diğer çoğu markanın kalite ve üretimde iyi olması dışında bir şeyleri eksik yapması. Benim şahsi düşüncem pazarlama bir sanattır ve bu sanatın bir halkası eksik olursa hedeflere ulaşmanın yıllar alacağıdır. Reklam, sponsorluk, dizayn, yenilik, sağlam bir dağıtım kanalı hatta sosyal sorumluluk, firmaların uluslararası pazarlarda satış yapmasını, başka kıtalardan insanların kendisinden haberdar olmasını sağlamakta. Bende farklı sektörlerde olsa da insanlar için balıkçılıkla aynı derecede lükse giren uluslararası bir firmada çalışıyorum ve katıldığım eğitim yada seminerlerin hepsinde çalışanlara özellikle vurgulanan şey bir marka yaratmak ve adını duyurmak. Sanırım Shimano bunu iyi becermiş. Yazdıklarımı sakın yanlış anlamayın konu biraz sohbet havasında oldu bende değerlendiriyorum.