Rüya Suda bir balık, balıkta yara Suda bir balık daha. Karşılaştılar iki balık suda, Sordu; o yarayı kim verdi sana? Ne önemi var, geçer dedi bu yara. Yaralı ama yardım istemiyor balık, Ne olmuştu acaba? Havada bir kuş, kuşta yara Havada bir kuş daha. Karşılaştılar iki kuş havada, Sordu; o yarayı kim verdi sana? Ne önemi var, geçer dedi bu yara. Yaralı ama yardım istemiyor kuş, Ne olmuştu acaba? Birden uyandı uykusundan; Anlamıştı yaptığı hatayı, Sarıldı sevgilisinin kollarına Tekrar uykuya daldı. Mahir Kurt
Yarım Bu gün belki de son Son defa izleyeceğim seni uzaktan uzağa Son defa gizleyeceğim seni sevdiğimi Bir dersi bile kaçırmamam senden Elveda,bir elveda bile diyemeyeceğim anlaşılan Bir daha kim bilir nerde ne zaman karşılaşırız Süt beyaz tenini Zeytin karası gözlerini nerde olsa tanırım Hep yarım kalan cümlelerin vardı senin Sen istersen onları da beraber tamamlarız Fısıldar gibi konuşmanı duyurabilir misin sağır sultana Bağıra çağıra şiirler okumam sanaydı “sen beyaz bir kadınsın” demiştim Attila ilhan’dan O bahsedilen de sendin,sen
Her Şey Aslı Gibidir Mümkün değil,su yokuşa akacak sanmayın. Gün gelir Balık kavağa çıkacak sanmayın. 'Dağ yerinden oynar' deseler,bir ihtimal; Fakat huylu,huyunu bırakacak sanmayın! . Ahmet Süreyya Durna
Zaman Makinesi Bir damla bile nasiplenememişken Sağanak yağan sevda yağmurlarından Kim derdi ki gönlüme selin vuracağını, Hızına bile yetişemezken Su gibi akıp giden zamanın Kim derdi ki gözlerine bakınca Zamanın duracağını Mustafa Bedel
Deniz,Balık,Rakı Ve... Hadi kandırsana, Gir beynimin kıvrımlarına, Deli yüreğimi kamçıla, Başka zamanın mekanına ışınla Mutlaka olsun deniz kenarı, Beklesin hazır rakı masası, Hani borcun da vardı, Ekle üstüne birde balığı. Sağım deniz; orman solum, Balık yanında rakı bir yudum, Bırak kendimizi sorgulamayalım, Bu gece de günahkar olalım. Eksik kalmış mı baksana Tuz biber ekilmemiş mi yoksa Deniz,balık,rakı tamda, Aşk kokusu yok havada. Bu kafayla dünya pembe, Bakarsın bulurum aşkı bende, Sakın sorma...kim.. nerede... O hep saklı öznesinde.... Hamiyet Göz
Ayrılığın ilanı Gidiyor musun diye sorma bana. Gönderen sensin. Ne terk etmeyi istedim seni, Ne de daha yaşamadığımız bu aşkı toprağa gömmeyi. Senin kadar öfkeliyim ben de. Senin kadar endişeli... Bir dokunuşunla bin kenti yıkacak güç verirdin bana Ama inandıramadım seni. Sen, sorgularken beni kafanda Ben, gözlerinin içine bakıyordum kuşkuyla. Bir tek sözün bağlardı beni sana, Oysa sen hep susmanın koynunda. Aşkın içine bir kez girdi mi kuşku, Teslim alır bedenleri de. Sütten çıkmış ak kaşık değildim Ama yalanı sokmadım iki kişilik dünyamıza. O dünya ki bazen minicik bir odada Bazen kentin ortasında şekillendi. Nasıl da güzeldi... Zaten varsın diye her şey güzeldi ama Sen buna inanmadın. Ah bu sorular... Yaşamak varken sevdayı delice, Niye boğarız sorularla? Nasıl ikna edebilirdim seni? Ben, aşk dedikçe sen, dur dedin. Ben, seninleyim dedikçe Sen, hayır dedin. Zaten az konuşan sen Olumsuz ne kadar sözcük varsa Bulup çıkardın ortaya. Bense hiç bir şey diyemedim. Ne kadar zarar vermişim sana meğer. Nasıl değiştirmişim seni. Oysa hiç böyle düşünmemiştim. Kimseye zarar vermek istemem ben. Kimseyi olduğundan farklı bir hale getirmek istemem. Ama öyle oldu işte. Demek ki; gitmelerin zamanı şimdi. Çocukluğuna sığınır atlatırsın bu acıyı. Ne sevişmelerimiz kalır aklında, ne sevda sözlerimiz. Rahat değilim diyordun ya, rahat ol artık. Gülüşlerini saklaman için bir neden kalmadı. Tedirginliğinin sebebi de kalktı ortadan. Biliyor musun bir tanem! Gidişim yürekten değil, zorunluluktan. Sanma ki, bu toy sevdayı başka kimliklere taşırım. Sanma ki, benden sakladığın gülüşleri yalancı yüzlerde ararım. Seni de götürürüm yüreğimde. Her zaman yokluğunu taşırım. Bulup, bulup kaybettim seni bebeğim. Ne yazık ki, tozduman edemedim kuşkularını. Ne yazık ki, kalamadın bana. Öpücüğümün kokusu kalacak kapının eşiğinde. Kokladıkça; bizi bir yanlışa mahkum ettiğini anlayacaksın. Mehmet Coşkundeniz
Ardından Baktığımız Gölgelere Elbette her gün batımında Işık azalır Zaman kısalır Görünmeze dalar Ardından baktıkların, Gölgeler bile Karanlıkta kalır… Çılgın yürek her atışında Yaralı kuşlar can verir Oltada balık çırpınır Balık kurtulur Kuş kuytuya kaçar Ki; Avcı öldürdüğünü bilmesin Muradına ermesin… Güneşin her doğuşunda Ceylan gözlü Ahu yüzlü Mahur uyanırken birileri Birilerinin gözüne güneş Acı verir Kaparlar kimselerin bakmadığı gözlerini Ki Kimseler görmesin… Gün geceye erdiğinde Seranatın anları başlar Yenilmiş komutanın Orduları ağıt yakar Haykırırlar hep bir ağızdan “Bileğimiz büküldü Kanımız döküldü Ölelim yaşamaktansa Onurumuz eğilmesin” Eğilmesin… Hayrettin Türk
Lanet Olsun Yüreğime takılmış kancan Ne zaman çeksen misinanı Beni de sürüklüyorsun peşinden Çaresizim ki çaresizlik Sövdürüyor beni Lanet olsun Onca balık arasından Beni çektiğin güne Ahmet Aksoy
Balık Olsam karada yaşam yok bana arzın üstünde el ele yürümemiz hayal.. sevişmek uzak, aşk içinde söylediğimiz her sözcük yalan.. hani diyorum balık olsam; okyanusta ağına takılan. yinede sevmez misin beni..? Kadir Serhat Özkan
herşeyini alır çeker gidersin Deli bir çağlayanım ben akarım durmaksızın Sen aktığım yerde köpük Ben akar yol bulurum Sen hafif bir rüzgarda yok olursun Sönmeyen bir sigarayım ben yanrım ölmem Sen sadece duman Ben sönsem külüm kalır Sen nefesimle kaybolursun Dinmeyen bir yağmurum ben bardaktan boşalırcasına Sen kara bulut Ben dinsem sel olurum Sen güneşle çeker gidersin Sessizce ve rezilce Anılarını ve eşyalarını Kısaca herşeyini alır çeker gidersin İhanetini de...
Yok bu sana Kel Fadime: Ulla Rızali! Bu günlerde, hiç gördün mü, bizim Temel nerde? Rızali: Ulla Fadime! Senin koca, 'para yiyor karılarla' dedime! Fadime: Ulla Rızali! Benle dalga mı, geçeysun! Yoksa; adam mı seçeysun? Ben boş laflara kanmam, Temel'in tenbelliğune, hayatta inanmam! Rızali: İnanmazsan inanma, denemesi bedava! Bak! Beni iyi dinle! Çaktırmadan biraz, sessiz durursun, üstünü başını iyice ara, kesin-kes karı saçı bulursun! Fadime: Ulla Temel! Geldin mi? Gogonalarla, paraları yeyip, yüreğimi deldin mi? Temel: Sen ba'a, ne dedin da? Fadime: Önce bir güzel, saçlarını tarayacağum! Sonra seni, tepe tırnak arayacağum! Temel: Ara! Ara! Ben de; benden şüphelendim! İçime açtın yara! Yalnız kalmadı, bende para! Balık buğlama falan, biraz üfelendim, bu ara! Fadime: Ulla balık buğlamayı, kimle yapaysun? Eynin başın tertemiz, yoksa beni; kel karılarla mı aldataysun? Hüseyin Avni Çakıroğlu
Adam Gibi Sev Beni Sen sevmedin asla, Sevdiğini sanarak avuttun gönlünü Öyleyse Gel, Şimdi Adam Gibi Sev Beni Adam gibi sev, adam gibi yani Yani bazen deli, Bazen Güneş Gibi, Bazen Yürekten İster gibi Ama sadece adam gibi sev yeter ki; Akşamları hatırlardın, Ve bilhassa geceleri Güneşin ertesinde bir sevgi yani Yani Gün batınca isterdin beni Güneş Gidince Gece Aydınlatmam için seni. Adam gibi sev beni Adam Gibi Yani Yani Her zaman ışıkmışım gibi Hissederek sev beni, Denizin sahile deydiği gibi; Deniz gibi yani Dağlardan beslenen sular gibi Sulardan denizlere ulaşan serinlik gibi Balık gibi değil yani Tatlı sudan, denize ulaşan balık gibi Öldürmeden sev beni Adam gibi Yani Yaşatarak sev beni Adam Gibi Yani Ahmet Şahin Soner
BUNUN ADI AŞK öNCE BAKARSIN SONRA BAKMAMIŞ GİBİ YAPARSIN DAHA SONRA TEKRAR BAKARSIN VE ARTIK ORDASIN NE YAPSANDA KURTULAMAZSIN BUNUN ADI AŞK İŞTE YANINA GELİP KONUŞMAK İSTERSİN YANINA GİDER AMA BİRŞEY SÖYLEYEMEZSİN ONDAN BİR IŞIK BEKLERSİN KONUŞMAYA BAŞLADIĞINDA DA SUSMAK BİLMEZSİN ONLAYKEN DE ONU DÜŞLERSİN BUNUN ADI AŞK İŞTE ONU BİRİYLE GÖRDÜĞÜNDE KAŞLARINI ÇATARSIN BİRİ NE OLDU DİYE SORDUĞUNDA ETRAFA GÜLÜCÜKLER SAÇARSIN SEVİYORSUN ONU DEDİKLERİNDE HEP KAÇARSIN ŞARKILAR DİNLEYİP ONU YAŞARSIN BUNUN ADI AŞK İŞTE EVİNİN ÖNÜNDEN GELİP GEÇERSİN GÖRÜRÜM DİYE ÖYLE BEKLERSİN ONU GÖRDÜĞÜNDE DERİN BİR İÇ ÇEKERSİN SEN ARTIK ÖLMÜŞTENDE BETERSİN AMA YAŞADIKLARININ ADINI BİLMEZSİN BUNUN ADI AŞK İŞTE…
Nankör balık Bir iyilik yaptım attım denize Bilmez iyilikten bu nankör balık Öyle bir tavırla döndü ki bize Dondum, baka kaldım ben alık alık Dedim ki kendime hiç ders almazsın Her şeye evet der geri salmazsın Sen bu iyilikten fayda bulmazsın Akıllanmadın hiç sende babalık İşine geldi mi yılıştı bana Huri görünmeye çalıştı bana Şeytan oldu sonra ilişti bana Şerefsizler oldu şimdi sopalık COŞARİ yaptığın hiç heba olmaz İyilik yapanlar kötülük bulmaz. Kimsenin yaptığı yanına kalmaz Balık bilmez ise biliyor halik. İbrahim Coşar
Sen Git Aşk Bana Kalsın Bir yanlışlık var Bir yanlışlık bu işte Ya ben zamansız zemherideyim Ya da zemheri bende, Çiçeklerim Zamansız uyanışlarım yıkar beni Sonra çiçeklerim döker dibime Meyvesiz terkederim mevsimi Senin terkettiğin gibi beni Sudan çıkmış balık olurum Özlemişken ellerindeki ellerimi Bırakılmış bulurum buzullarda ansızın Derin derya dipli olupta Deryaları bilmeyen balık olurum Ve kırgın yerim sensiz gecelerde Ölüm ile kalım arası Soğuk sular sürüklerken Ne sen görürsün bitanem Nede tanrılar beni Hoyratca akarım akarım aşkına deli mavi Ve sensizliğe uyanırım Haydi sen git Sen git bitanem demeler düşer dilimden Aşk bana kalsın Doyumluk olmasada tadımlık damak tadım aşklar bana kalsın Kamil Söylemez