Hep Sonradan Ne sen leylasın Ne de ben mecnun Ne sen yorgun Ne de ben yorgun Kederli bir akşam İçmişiz, sarhoşuz Hepsi bu! Ne sen bulutsun Ne de ben yağmur Ne sen mağrur Ne de ben mağrur Hüzünlü bir akşam Susmuşuz, durgunuz Hepsi bu! Hep sonradan gelir aklım başıma Hep sonradan, sonradan...
Mükemmel bir şiir mükemmel bir şarkıdır bu, lise yıllarım geldi aklıma Nato duvarı arkasında zeytin ağaçlarının altında gizlene gizlene uzun samsun ve bir şişe şarap paylaşımı yapardık arkadaşlarla bu şarkıyı dinlerken Hey gidi günler hey Çok sağol Namıkcım
O kesetteki tüm şarkılar şiirleri yazdım tınlamadın? Yoksa sizin zamanınızda komple kaset değil de bunun single' ı mı çıkmıştı
Ben Seni Sevdim mi Ben seni sevdim mi? Sevdim, kime ne Tuttum, ta içime oturttum seni Aldım, okşadım saçlarını, öptüm İçtim yudum yudum güzelliğini Ben seni sevdim mi? Sevdim elbette Bendeydi özlemlerin en korkuncu Çıldırırdım sen ne kadar uzaksan, Aşk değil, hiç doymayan bir şeydi bu Ben seni sevdim mi? Sevdim doğrusu Sevdikçe tamamlandım, bütünlendim Biri vardı ağlayan gecelerce Biri vardı sana tutkun; o bendim Ben seni sevdim mi? Sevdim en büyük En solmayan güller açtı içimde Ömrümü değerli kılan bir şeydin Sen benim boz bulanık gençliğimde Ben seni sevdim mi? Sevdim, öyle ya Bir çizgiye vardım seninle beraber Ve bir gün orada yitirdim seni Ben seni sevdim mi? Sevdim....
Sevdim Ben senin en çok sesini sevdim Buğulu çoğu zaman, taze bir ekmek gibi Önce aşka çağıran, sonra dinlendiren Bana her zaman dost, her zaman sevgili Ben senin en çok ellerini sevdim Bir pınar serinliğinde, küçücük ve ak pak Nice güzellikler gördüm yeryüzünde En güzeli bir sabah ellerinle uyanmak Ben senin en çok gözlerini sevdim Kah çocukça mavi, kah inadına yeşil Aydınlıklar, esenlikler, mutluluklar Hiç biri gözlerin kadar anlamlı değil Ben senin en çok gülüşünü sevdim Sevindiren, içimde umut çiçekleri açtıran Unutturur bana birden acıları, güçlükleri Dünyam aydınlanır sen güldüğün zaman Ben senin en çok davranışlarını sevdim Güçsüze merhametini, zalime direnişini Haksızlıklar, zorbalıklar karsısında Vahşi ve mağrur bir dişi kaplan kesilişini Ben senin en çok sevgi dolu yüreğini sevdim Tüm çocuklara kanat geren babalıgını Nice sevgilerin bir pula satıldığı bir dünyada Sensin, her şeyin üstünde tutan sevgini Ben senin en çok bana yansımanı sevdim Bende yeniden var olmanı, benimle bütünleşmeni Mertliğini, yalansızlığını, dupduruluğunu sevdim Ben seni sevdim, ben seni sevdim, ben seni...
Affet Beni Beni böylesine sevdiğini bilseydim İnan bana bende seni severdim Aşkının karşılığını veremedim, affettin Ama sonunda dayanamayıp sende terkettin Biliyorum suçluyum ama af diliyorum Hatalarımı unutup affedeceğini biliyorum Ne olur canımın içi affet beni Çünkü deli gibi seviyorum hala seni Affetmezsen eğer beni, o an ölmek isterim Ölmeden o tatlı yüzünü görmek isterim Gözlerinin içine dalar gider gözlerim Belki yine seni delicesine sevdiğimi söylerim Biliyorum suçluyum ama af diliyorum Hatalarımı unutup affedeceğini biliyorum Ne olur canımın içi affet beni Çünkü deli gibi seviyorum hala seni Sensizliğe ağlarım, seni andıkça sevgilim, Ellerim boş, gözyaşlarıyla dolar gözlerim, "Gül" diyorlar bana ama sensiz nasıl gülerim? Hep seni düşünüp içim kan ağlarken benim, Biliyorum suçluyum ama af diliyorum Hatalarımı unutup affedeceğini biliyorum Ne olur canımın içi affet beni Çünkü deli gibi seviyorum hala seni Hüzünlü gecelerimde senin hayalinle avuturum kendimi, Elimden hiç düşürmediğim resmin unutturur kederimi, Saatler geçmek bilmiyor, günler uzadıkça uzuyor, İsmin dilimden, resmin elimden düşmüyor, Biliyorum suçluyum ama af diliyorum Hatalarımı unutup affedeceğini biliyorum Ne olur canımın içi affet beni Çünkü deli gibi seviyorum hala seni kadar özlüyorum ki seni bir bilsen, Yanıma gelip affettim seni sevgilim desen, Ellerimi tutup, gözlerime gülümsesen, Hayallerim bunlar benim, bilemiyorum neden, iliyorum suçluyum ama af diliyorum Hatalarımı unutup affedeceğini biliyorum Ne olur canımın içi affet beni Çünkü deli gibi seviyorum hala seni Bir gün döneceksin bana, döneceksin değil mi sevgilim? İnan bana daima seni bekleyip hiç kimseyi sevmeyeceğim Solmuş ve kuru bir gül gibi idi sensiz geçen günlerim, Mutluluğumuz için, seni ölene dek beklerim Biliyorum suçluyum ama af diliyorum Hatalarımı unutup affedeceğini biliyorum Ne olur canımın içi affet beni Çünkü deli gibi seviyorum hala seni
Şiirlere çiçeklere ve güzel sözlere adamlar değil kadınlar tav olurlar Erkek adam affetmez kodu mu oturtur
"Titrek bir mum alevinin havaya bıraktığı bulanık bir is, Ve göz gözü görmez bir sis değildik biz Beni bilimle anla iki gözüm, Felsefeyle anla, Ve tarihle yargıla..." Biraz sonra asmaya götürecekler beni, Biraz sonra dalımdan koparıp öldürecekler beni, Hoşçakalın sevdiklerim; Dört mevsim, yedi kıta, mavi gök... Bütün doğa hoşçakalın... Hoşçakalın sevdalılar, Çocuklar, üniversiteliler, genç kızlar, Sonsuz uzay, gezegenler ve yıldızlar, Hoşçakalın... Hoşçakalın senfoniler, oyun havaları, Sevda türküleri ve şiirler. Hoşçakalın ağız tatlarım; Sıcak çorbam, çayım, sigaram... Havalandırma sıram, banyo sıram, kelepçe sıram... Parkamı, kazağımı, eldivenlerimi, ayakkabılarımı, Ve kalemimi, ve saatimi, Ve kavgamı bıraktığım sevgili dostlar Hoşçakalın, hoşçakalın... ”Hoşçakalın anılarımı bıraktığım insanlar, Mutluluğu için dövüştüğüm insanlar, Yedi bölge, dört deniz, Yedi iklim, altmış yedi şehir, Okullar, mahalleler, köprüler, tren yolları... Deniz kıyıları, balıkçı motorları, takalar, Asfalt yolu boyu dizilmiş fabrikalar, Ve işçiler ve köylüler... Hoşçakal ülkem Hoşçakal anne, hoşçakal baba, kardeşim, Hoşçakal sevgilim, hoşçakal dünya, Hoşçakalın dünyanın bütün halkları, Sınırlı olmayan mekâna, Sınırlı olmayan zamana gidiyorum ben; En sevda halimle, en yaşayan halimle, Gidiyorum dostlarım, Hoşçakalın, hoşçakalın... Beni yaşamımla sorgula iki gözüm, Beni yüreğimle, beni özümle, Bilimle anla beni, felsefeyle anla beni, Tarihle anla beni, Ve öyle yargıla. Söz: Ersin Ergün
yanına gelırım Hani hava kararır, bulutlar ağlamaya başlar, damla damla düşer bedenime, yüreğimi kıpırdatır. Tenime düşen her damlada gönlüme, gökkuşağı açar. İşte; seni yağmurlu semalarda ,kollarımda, ıslandığın anı hatırlarım, yağmur kar olur bazen, tane tane yağar ağaçların dallarına. Her yer bembeyaz olur,çam ağaçları gelin gibi süslenir, güzel bile kıskanır bu güzelliği. İşte; bulutlar her ağladığında, seni hatırlar,yanına gelirim. Mezarında biten çiçekleri koklar, gözyaşımla ıslanan toprağını okşarım. Seni hasretle sevdiğim günleri hatırlarım. Özlüyorum seni.
Sev Beni Sadece sevmeni istiyorum beni Her kim olursan ol sev Yüreğinle sev Taa derinlerde hisset sevgimi Tüm hücrelerinde yansın aşkın ateşi Yüreğinle sev beni Yalnız gözler yetmez Gözler yetmez beni sevmeye Yüreğinle sev beni O yandıkça içinde Gözlerin dolsun Benim için ağla Üzül, bekle beni Hep yüreğinle sev beni Yalandan bir sevmek olmasın bu Yalancı sevgi Yalancı sevgili istemiyorum ben Yüreğinle sev beni Adımı söylerken titresin dudakların Adımı duyduğunda yüreğin yansın Gözlerinin önünde hep ben olayım Başka kimseyi görmesin o gözler Yüreğinle sev beni Yalnız gözlerle sevmek yetmez Beni ben olduğum için sev Çıkarların olduğu için değil Geceleri bir o kadar daha uzun gelsin sana Beni düşünmekten gecelerce uyuma Ağlamaktan gözlerin şişsin Sen yine de beni sevmekten bıkma Usanmadan bekle beni Yalvar Tanrı'ya her yalnız kaldığında O artık gelsin diye Benim hep sevdiğim gibi sev beni Karşılıksız sevgini ver bana. Söyle şimdi Tüm bunları yapabilirmisin tek başına? Gücün yeter mi,söyle! Benim istediğim yalnızca ''sevilmek'' değil, Tek istediğim, Yüreğinle sev beni Yalnız gözlerle sevmek yetmez
Hoşçakalın anılarımı bıraktığım insanlar, Mutluluğu için dövüştüğüm insanlar, Yedi bölge, dört deniz, Yedi iklim, altmış yedi şehir, Okullar, mahalleler, köprüler, tren yolları... Deniz kıyıları, balıkçı motorları, takalar, Asfalt yolu boyu dizilmiş fabrikalar, Ve işçiler ve köylüler... Hoşçakal ülkem Sınırlı olmayan mekâna, Sınırlı olmayan zamana gidiyorum ben; En sevda halimle, en yaşayan halimle, Gidiyorum dostlarım, Hoşçakalın, hoşçakalın... Dökmüşsün içimi bir nebzede...
namık abi paylaşım için çok teşekkürler. gerçekten sevdiğim her okuduğumda ve dinlediğimde daha da sevdiğim bu dizeler için çok teşekkürler.
Ah Ulan Rıza Neden hâlâ gelmedi? Yoksa saati mi şaşırdı bu hıyar? Gerçi hiç saati olmadı ama En azından birisine sorar. Cebimde bir lira desen yok Madara olduk meyhaneye Ahh eşşek kafam benim Nasıl da güvendim bu hergeleye Gelse balığa çıkacaktık Ne çekersek kızartıp Bir büyük rakıyla yutacaktık Kafamız tam olunca şarkılar döktürüp Enteresan hayallere dalacaktık Bu sandalı geçen hafta denk getirip Çalıntıdan düşürdük Arkadaşlar ısrar etti, biz de 'İyi olur, bize uyar' diye düşündük Saat sekizde gelecekti Bana beş milyon borç verecekti Yoksa o nemrut karısı kaçtı da Onun peşinden mi gitti? Eğer öyleyse yandık! Gudubet yaptı yine yapacağını! Geçen senede merdivenden itip Kırmıştı Rıza'nın bacağını Kadında boy şu kadar Kalça fırıldak, göz patlak, kafa çatlak Korkuyorum, bir gün ya kendini asacak Ya horlarken Rıza'yı boğacak Bak şimdi acıdım Aşk olsun adama Ben olsam vallahi baş edemem Hele beş tane velet var ki boy boy Allah'tan düşmanıma dilemem. Aslında iyi çocuktur Rıza, Efendi huyludur, Herkezin suyuna gider Erken yıprandı garibim Yoksa tek başına on tane adam eder Bir keresinde hiç unutamam Üç beş zibidi haraca dadandı Rıza sandalyeyi kaptığı gibi Herifleri hastaneye kadar kovaladı. Aynı mahallede büyüdük, Aynı kızları sevdik Aynı kafadaydık, orta ikiden bıraktık Matematik ağır geliyordu Bir başka havadaydık Aynı gömleği giyer Aynı sigaraya takılır, Aynı takımı tutardık. Fenerin maçına iddialaşıp Millete az mı yemek ısmarladık! Bir tek askerde ayrıldık Ona Bornova düştü, bana Gelibolu Döner dönmez evlendirdiler En büyük salaklığı da bu oldu Bense hiç düşünmedim Zaten param yoktu Hep tek tabanca gezdim benim istediğimi annem istemedi Onun gösterdiğini ben sevmedim. Neyse, Bunlar derin mevzu Anlaşıldı, bu herif artık gelmeyecek Ufaktan yol alayım, Annem evde yanız Şimdi meraktan ölecek Gittim, vurup kafayı yattım Rüyamda gördüm Gülümseyerek geldiğini Ne bilirdim yolda kamyon çarpıp da Hastaneye kavuşamadan can verdiğini... Vay be Rıza! Sonunda sende düşüp gittin Azrail'in peşine Dün boşuna günahını almışım Ne olur kızma bu kardeşine Öğlen kahvede söylediler Rıza öldü dediler, ne kolay söylediler Sanki dev bir taş ocağını Kökünden dinamitleyip üstüme devirdiler Ah dostum! O kocaman gövdene o beyaz kefeni Nasıl kıyıp giydirdiler? O zalim tabutun tahtalarını Senin üstüne böyle nasıl çivilediler? Yani sen şimdi tamamen gittin de Bir daha olmayacakmısın? Yani bir daha borç vermeyecek misin? Bir daha rakı ısmarlamayacak mısın? Peki beni kim kızdıracak? Kim zar tutacak? Kim ağzını şapırtadacak? Peki beni bu köhne dünyada Senin anladığın kadar kim anlayacak? Ulan Rıza! Ne hayallerimiz vardı oysa Ne acayip şeyler yapacaktık Lotoyu vurunca dükkan açacak Adını 'Dostlar Meyhanesi' koyacaktık Hafta sonu iki yavru kapıp Boğaz yolunda O biçim fiyaka atacaktık Ah ulan Rıza! Bu mahallenin nesini beğenmedin de Öte yana taşındın? Ara sıra gıcıklaşırdın ama İnan ki benim en kral arkadaşımdın Ah ulan Rıza! Ben şimdi bu koca denizde Tek başıma ne halt ederim? Senden ayrılacağımı sanma, Bir kaç güne kalmaz Ben de gelirim! ...