SEBEBİM OLUR Bir sesini duyarım gözlerim güler Yolun yolumdan geçer sebebim olur Sesin gelir uzaktan kokun gelir rüzgardan Bakışın aynalardan sebebim olur Ellerin esmeri gözlerin gülleri Bedenin özlemi sebebim olur Belki seversin olur özlersin Gözlerin kapar adımı söylersin Bir ışık yakarsın da uzaktan bakarsın da Halimi anlarsın da sebebim olu BUDA BENİM ŞARKIM
AŞK PERİSİ Korkmadan bir bak gözlerime Birazcık inan şu sözlerime Aşk perisi girdi düşlerime Sıkı tutun ellerime Cesaret lazım gerçek aşka Güven başrolde o da başka Mutluluk da var hep bir riziko Topu topu hayat şaka Aşk mucizevi bir zamanlama Aşk bu çekilir gelince başa Engellerden bile tat al yaşa Hayt inan çok çok kısa Mutlu sonla bitsin masalımız Çiçek atalım hep zorluklara Onlar çıksınlar kerevete Erelim muradımıza Gel gel korkmayalım Sev sev bıkmayalım Korkmayalım yılmayalım
YOLLAR Gündüz gözüyle söylenmeyecek masallar söylemişiz Sabaha çıkmayacak sözler vermişiz meğer Bir hayal kuşunun kanatlarında adını rüzgara yazmışız meğer Şimdi arıyorum bulamıyorum uzanıyorum zamanın izinden dokunamıyorum İçimde sakladığım o masalları kimselere anlatamıyorum Yollar aldılar seni yollar ayrı koydular Eski dostum o yollar şimdi hasret oldular Bekliyorum yollarını beklemekle bitmiyor Besliyorum aşkını aşkın rengi soluyor Günler geçiyor yıpranıyor eskiyor Ufka dalan gözlerimde hatıralar dinmiyor Sevdim olmuyor sevmedim olmuyor Aşkını büyüttüm büyütüm ama ölüyor Gel geri dödür o yollarını beklediğim o yılları İşte ben bekliyorum bekliyorum ama bitmiyor
Bir Gün Baksam Ki Gelmişsin Bir gün baksam ki gelmişsin.. Bir güvercin gibi yorgun uzaklardan yar. Gözlerinde bir bitmez,bir tükenmez güzellik Saçlarında ilkbahar.. Bir gün baksam ki gelmişsin.. Gülüşünde taze serin bir rüzgar Ellerin yine eskisi kadar güzel Çiçek açmış dokunduğun bütün kapılar.. Bir gün baksam ki gelmişsin.. Hasretin içimde sonsuzluk kadar. Şaşırmış kalmışım birdenbire çaresiz. Dökülmüş yüreğime gökyüzünden yıldızlar. Bir gün baksam ki gelmişsin.. Ne yüzünde bir gölge,ne dilinde sitem var. Tozlu pabuçlarını gözlerime sürmüşüm Benim olmuş dünyalar. . . Yavuz Bülent Bakiler
Hepsi bu değişen ben değilim dönüşen savaş yaşlanmakla ıslanmak aynı şey: bir yağmurun gölgesinde ihtiyarlamak şimdi ölüm bile yetmiyor acılarımızı tartmaya dostlar alıngan bir sahili pinekliyorlar bir merhaba'yı bıçaklar gibi artık selamlaşmalar değişen ben değilim dönüşen savaş artık zaman bile yetmiyor yaşadığımızı sanmaya yine de ışıklar bu kenti güzelmiş gibi gösteriyor geceleri... geceler... yani Ahmet Haşim'in kafiyeleri... seni aklıma düşüren yerçekimi değil yalancı yıldızlar öyle uzaksın ki üflesem soğuyacaksın sarılsam okyanus bir aşka yetecek kadar ve anımsatacak kadar sebepsiz bir ölümü, acılarımız ve kafiyelerimiz var... işte hepsi bu kadar... Yılmaz Erdoğan
Yağdıkça Yerle yeksan, ıslak saçlı, kem gözlü, Kavim göçlerinden bu yana ağlayan Ve durmadan Cep kanyağı yakıcılığında ezgiler Çalan, çaldıran, yakalatan Adı bende gizli bir kadındı İstanbul Şehre bir yağmur yağdı Ben ağladım Sevilirken ayrılmak mı kaldı Bizanstan Yalan dolan yoktu gözlerde sadece ses Verilen sözler birdi edilen yeminler sıfır Eşyalar alındı fotoğraflar söküldü yerlerinden Bir aşkın izlerini yok edecek yeni bir aşk sipariş edildi yeniden Bir şehre yağmur yağdı Ben ağladım Kim daha çok yalan söndürdü çay bardaklarında Hangisi talandı demli öpücüklerin Ve buğularda yitirilen kimin adıydı Bir aşktan diğerine kaç saate gidiliyordu Soyulur muydu kabuğu hayatın Yoksa bütün vitamini kabuğunda mıydı? Yağmur şehre bir yağdı Ben ağladım Ben ençok seni götürdüm giderken Aklımın nakliyesiydi asıl yoran taşıyıcıları Yardan düşmüştüm yaralarım yardan armağandı Ben sevmeyi beceremedim belki de sevilmeyi Benim sevmeye engel evcil acılarım vardı Ben yağmur ağladım bir şehre yağdı Ben şehre ağladım bir yağmur yağdı Ben bir ağladım şehre yağmur yağdı Ben... Yağmur... Ağladım... Yılmaz Erdoğan
CİNAYET SAATİ haliç'te bir vapuru vurdular dört kişi demirlemişti eli kolu bağlıydı ağlıyordu dört bıçak çekip vurdular dört kişi yemyeşil bir ay gökte dağılıyordu deli cafer ismail tayfur ve şaşı maktulün onbeş yıllık arkadaşı üçü kamarot öteki aşçıbaşı dört bıçak çekip vurdular dört kişi cinayeti kör bir kayıkçı gördü ben gördüm kulaklarım gördü vapur kudurdu kuduz gibi böğürdü hiç biriniz orada yoktunuz demirlemişti eli kolu bağlıydı ağlıyordu on üç damla gözyaşını saydım allahına kitabına sövüp saydım şafak nabız gibi atıyordu sarhoştum kasımpaşa'daydım hiç biriniz orada yoktunuz haliç'te bir vapuru vurdular dört kişi polis kaatilleri arıyordu deli cafer ismail tayfur ve şaşı üzerime yüklediler bu işi sarhoştum kasımpaşa'daydım vapuru onlar vurdu ben vurmadım cinayeti kör bir kayıkçı gördü ben vursam kendimi vuracaktım Attila İLHAN
bu şiirin ezgılerını dınlemeyı çok sevıyorum süreklı dınlerım buradada paylaşım güzel oldu tesekkurler
Başkalaşan Aşk Adını anmak güzeldi, dost ağızlarda sana dair cümlelerin ıslatılması... Adını anmak... Yüksek sesle, kimsesiz gecelerin düşsel avuntularına sırt çevirip senden söz açmak... Biraz gülünç, biraz sitemkar... güzeldi... Adının Türkçe'deki yankısı özeldi... Seninle yoğurt yemek, kendi Kanlıcanlı, Sülalesi Kandilli yoğurtçunun mekanında... Denize amors durup, yüzüne cepheden bakmak güneşli bir mavilikte.... güzeldi.. Ipe sapa konuşlanmaz bahanelerle elini tutmak, yüzünde Yüzyıllık bir hasreti gidermek güzeldi... Güzeldi'li geçmiş zamanları düşünüyorum şimdi... Cümlelerimiz öznesiz...Umursayan yok, Kanlıca'daki yoğurdu... ve eşikteki öpücük, tarih bilinci olmayan bir aşkın mührüdür artık... Yılmaz Erdoğan
Gözlerin İstanbul Oluyor Birden Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik, Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden. Martılar konuyor omuzlarıma, Gözlerin İstanbul oluyor birden. Akşamlardan, gecelerden, senden uzağım Şiirlerim rüzgardır uzak dağlardan esen Durgun sular gibi azalacağım Bir gün, birdenbire çıkıp gelmesen. Şarkılarla geleceksin, duygulu, ince Yalnız gözlerime bak diyeceksin. Ellerim usulca ellerine değince Kaybolup gideceksin Bir elim seni çizecek bütün pencerelere Bir elim seni silecek. Kalbim: Ebemkuşağı; günde bin kere Senin için yeni baştan can kesilecek. Ne güzel seni bulmak bütün yüzlerde Sonra seni kaybetmek hemen her yerde Ne güzel bineceğim vapurları kaçırmak Yapayalnız kalmak iskelelerde. Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik, Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden. Martılar konuyor omuzlarıma, Gözlerin İstanbul oluyor birden. Yavuz Bülent Bakiler
Rica ederim,sizin eklemiş olduğunuz şiirlerde çok güzel..Düzeni/ortamı/insanları/çocukları/doğayı/saygıyı/sevmeyi raydan çıkartanlara isyan eden şairlerin şiirlerini ceketimizi ilikleyip okuruz..
Uyanışların En Güzeli Gülüm bu gece birden bire yüreğimde sıcak bir mermi gibi hissettim yokluğunu. Bu gece yaz havası gibi etimdesin. Dişlerinle ısırdığın kızılcığa doyamadığım,karabardos sesi geliyor dere boylarından. Bu gece ayrılığımızın bin kere bininci gecesi galiba Tütün gibi tükendi zaman Oysa ben seni erken yaşayıp hiç kaybetmemek için,taze,hudutsuz,sevdim. Yüreğimin yenilmez aşk tanrıçası Galiba bu gece yazık ve özlemlerin gecesi İnsanlar kapı önlerinde ki ayakkabılarını içeriye almayı öğrendiği tarihlerde Biz Bolivya Dağlarında dolaşıyorduk Minik ellerin avuçlarımda,sonsuz ufuklarda ki insanlığa,hürrüyet kadar sevdiğimiz insanlara doğru Galiba bu gece ölümsüzlüğün gecesi Bu gece çık Boztepe'ye gülüm seyredeyim seni tepeden tırnağa Sağ taraftan Değirmen Dere'nin kıvrak kalçalı bir kız gibi denize katılışını seyret, Seni hissettim. Sol taraftan Akçaabat'ın tütün kokusunu çek ciğerlerine, Seni imrendim. Hiç bir şey yapmıyorsan gülüm güneşin Boztepe eteklerinde yayılışını seyret, Seni kıskandım. Bense Bolaman virajlarında uzun saçlarının yerinde çay içmekteyim. Az kaldı düşerim o sahillere Yelkenleri rüzgar içmiş Süremene takası gibi sarhoş,açık denizlerinden. Seni özledim. Ağzımda yarım kalmış bir öpüşme gibi Sadık Gazioğlu hocamızın bize söylediği Türküyle sana geliyorum; "ben bu kadar içmezdum derdumden içeyirum ağlayın beni kızlar yandum da tüteyirum" Gerisini sorma,o günlerden belleğimde bir tek sen kaldın lekesiz ve tertemiz Gerisini unuttum. Daha sonraları ise ayrı düşmeyi ve sesini duyup gece yatağımdan fırlamayı öğrendim. Sen benim korkum,yutkunuşum uyanışlarımın en güzelisin. Sen benim,insanlığın bütün zaman ve mekanlarda peşinden koşup da bilemediği bildiğimsin. Galiba,galiba bu gece yağmurda gökkuşağı misali gülerken ağlamanın zamanı... en çok sevdiğim sanatçılardan biri olan Volkan Konak'ın en çok sevdiğim eserlerinden birini sizinle paylaşmak istedim. umarım sizlerde beğenirsiniz...