CEM ADRİAN___ BEN GELDİM.... yürüdüm...yürüdüm...çok yollardan geçtim ama inan çok büyüdüm... düşündüm...düşündüm...sebebini bulamadım neden neden neden çok üzüldüm... şimdi;aç kapını lütfen çünkü ben geldim. çok üşüdüm, çok soğuk yerden geldim. bana biraz gülümser misin? kimseye sormadım yolu kendim buldum geldim. simsiyahların içinden sana karbeyaz geldim. beni biraz sever misin? ben geldim. üstüm biraz tozlu, yolda çok düştüm geldim. ellerim çizik üzgünüm dikenliklerden geldim. kalbim paramparça ama sana topladım geldim. bir bilsen neler yazdım hepsini yaktım geldim. annemi bıraktım sana kimsesiz geldim. çocukluğumun söküklerini dikebili misin? izin ver de oturayım lütfen bacaklarımı çok yordum geldim. kusura bakma üstüm ıslak büyük yağmurlardan geldim. anlatsam her şeyi dinler misin? yanıma para almadım beş kuruşsuz geldim. yolda biraz acıktım ama sana dayandım geldim. hiç yokken hep olmak nedir bilir misin? kendime devdim! devdim! devrildim geldim. kardım buzdum eridim erittim geldim. aşkı sırtıma aldım taşıdım 'evladım' dedim. açtım soldum sarardım geldim. yandım söndüm kül oldum geldim. ellerinle ellerime su dökebilir misin? yüzüme vurdu rüzgar 'daha çok' dedim. yağmur çarptı kendini bana'bu yetmez' dedim. kırılmış kanatlarıma bir kez dokunabilir misin? taştım dağdım kum oldum geldim. camdım kayaydım tuz buz oldum geldim. beni tanrıya tekrar inandırabilir misin? bin kere öldüysem bin kere dirildim geldim. canımdan can kan verdim ama adımı yaşattım geldim. yedi kat yerin dibinden sesimi duyabilir misin? kimse inanmadı sana,ben taptım geldim. dönecek yerim kalmadı, her şeyi mahvettim geldim. şimdi beni biraz sevebilir misin? ben geldim...
Bugün 10 Kasım 2007 Yine çok üzgünüm, Atatürk'ün genç öldüğünü hatırladım. Biraz daha yaşasaydı ne çok yapacağı iş vardı, ne çok göstereceği yol. Daha ileride olurduk, daha az itelenirdik zengin ülkelerce. Her çeşit ülke onu örnek aldı, feyzinden birşeyler kaptı. Genç öldü, sevenlerini üzdü, sevmeyenlerine gün doğdu. Bugün 10 Kasım. Atatürkle ilgili olarak Süleyman Apaydın'ın beğendiğim bir şiirini getirdim. Umarım sizler de beğenirsiniz. Selamlar, Saygılar. 'Yıkın Heykellerimi' * * * "Ey milletim, Ben, Mustafa Kemal'im... Çağın gerisinde kaldıysa düşüncelerim, Hâlâ en hakiki mürşit, değilse ilim, Kurusun damağım, dilim. Özür dilerim... Unutun tüm dediklerimi. Yıkın, diktiğiniz heykellerimi... * Özgürlük hâlâ, En yüce değer Değilse eğer... Prangalı kalsın diyorsanız, köleler... Unutun tüm dediklerimi. Yıkın, diktiğiniz heykellerimi... * Yoksa, çağdaş medeniyetin bir anlamı, Ortaçağa taşımak istiyorsanız zamanı, Baş tacı edebiliyorsanız Sanatın içine tüküren adamı... Unutun tüm dediklerimi. Yıkın, diktiğiniz heykellerimi... * Yetmediyse acısı, şiddetin, savaşın. Anlamı kalmadıysa Yurtta sulh, dünyada barışın. Eğer varsa ödülü, silahlanmayla yarışın. Unutun tüm dediklerimi. Yıkın, diktiğiniz heykellerimi... * Özlediyseniz fesi, peçeyi. Aydınlığa yeğliyorsanız, kara geceyi. Hâlâ medet umuyorsanız Şıhtan, şeyhten, dervişten. Şifa buluyorsanız, Muskadan, üfürükçüden... Unutun tüm dediklerimi. Yıkın, diktiğiniz heykellerimi... * Eşit olmasın diyorsanız, kadınla erkek... Kara çarşafa girsin diyorsanız, Yobazın gazabından ürkerek... Diyorsanız ki, okumasın Kadınımız, kızımız; Budur bizim alın yazımız... Unutun tüm dediklerimi. Yıkın, diktiğiniz heykellerimi... * Fazla geldiyse size, Hürriyet, Cumhuriyet... Özlemini çekiyorsanız, Saltanatın, sultanın... Hâlâ önemini anlayamadıysanız, Millet olmanın... Kul olun, ümmet kalın, Fetvasını bekleyin, Şeyhülislamın... Unutun tüm dediklerimi. Yıkın, diktiğiniz heykellerimi. RAHAT BIRAKIN BENİ..." S. Apaydın
MONA ROZA Mona Roza, siyah güller, ak güller Geyvenin gülleri ve beyaz yatak Kanadı kırık kuş merhamet ister Ah, senin yüzünden kana batacak Mona Roza siyah güller, ak güller Ulur aya karşı kirli çakallar Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa Mona Roza, bugün bende bir hal var Yağmur iğri iğri düşer toprağa Ulur aya karşı kirli çakallar Açma pencereni perdeleri çek Mona Roza seni görmemeliyim Bir bakışın ölmem için yetecek Anla Mona Roza, ben bir deliyim Açma pencereni perdeleri çek... Zeytin ağaçları söğüt gölgesi Bende çıkar güneş aydınlığa Bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi Seni hatırlatıyor her zaman bana Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi Zambaklar en ıssız yerlerde açar Ve vardır her vahşi çiçekte gurur Bir mumun ardında bekleyen rüzgar Işıksız ruhumu sallar da durur Zambaklar en ıssız yerlerde açar Ellerin ellerin ve parmakların Bir nar çiçeğini eziyor gibi Ellerinden belli oluyor bir kadın Denizin dibinde geziyor gibi Ellerin ellerin ve parmakların Zaman ne de çabuk geçiyor Mona Saat onikidir söndü lambalar Uyu da turnalar girsin rüyana Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar Zaman ne de çabuk geçiyor Mona Akşamları gelir incir kuşları Konar bahçenin incirlerine Kiminin rengi ak, kimisi sarı Ahhh! beni vursalar bir kuş yerine Akşamları gelir incir kuşları Ki ben Mona Roza bulurum seni İncir kuşlarının bakışlarında Hayatla doldurur bu boş yelkeni O masum bakışlar su kenarında Ki ben Mona Roza bulurum seni Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza Henüz dinlemedin benden türküler Benim aşkım sığmaz öyle her saza En güzel şarkıyı bir kurşun söyler Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza Artık inan bana muhacir kızı Dinle ve kabul et itirafımı Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı Alev alev sardı her tarafımı Artık inan bana muhacir kızı Yağmurlardan sonra büyürmüş başak Meyvalar sabırla olgunlaşırmış Bir gün gözlerimin ta içine bak Anlarsın ölüler niçin yaşarmış Yağmurlardan sonra büyürmüş başak Altın bilezikler o kokulu ten Cevap versin bu kanlı kuş tüyüne Bir tüy ki can verir bir gülümsesen Bir tüy ki kapalı gece ve güne Altın bilezikler o kokulu ten Mona Roza siyah güller, ak güller Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak Kanadı kırık kuş merhamet ister Aaahhh! senin yüzünden kana batacak! Mona Roza siyah güller, ak güller SEZAİ KARAKOÇ
ESKİ FENERLER ESKİ GEMİLER toy rüzgarlarda yelken açan düşlerimiz uğradığımız adalarda dağıldı geçtiğimiz gemilerde kaldı çarpılmış yüreklerimiz boşlukta el sallayan biri var hala bizim varamadığımız uzaklıklara ne kulaklarımızda siren sesleri ne kadırga serenlerinin yol açtığı birkaç tuzlu resim içimiz bir ada kuraklığı sualtı batıklarıyız gündemin en fazla neyi bilebiliriz şimdi bulmacalarda geçen gemici deyimlerinden başka hangi rakıya vursak kendimizi dalgaların kat yeri mazisinden yeni bir insan çekip çıkaramayanlar için eksilerek kazanılan deneyim örgütlü rastlantılarda her şey sessizliğe güvendi oysa eski fenerler eski gemiler içindi paslandı ay ışığında gümüş eyerli tekneler uykuları çevik tutan deniz rüzgarları dağıldı şimdi her şeyi çıplak görmenin acı veren aydınlığı umudun yeni ve altın anlamı. MURATHAN MUNGAN
DelicesineBEN SONSUZ SEVDIM SENI HER DAKIKA, HER SAAT DELICESINE ÖYLE SESSIZCE... ÜMITSIZ, UTANGAC DALIP GITTIM GÖZLERINE SANKI HER AN BENIMMISCESINE... O YÜZÜN, O BAKISIN ELLERIMI TUTUP GÖZLERIME DALISIN... TAPTIM HER SEYINE SENI SEVDIM BUGÜNSÜZ, YARINSIZ DELICESINE...
Sensiz ve Çaresiz Bu sensiz on ikinci gün Artık seni daha az düşünüyorum Canımı artık sıkmak istemiyorum Seni düşününce üzülüyorum zaman yavaşlıyor Bazen yüzümde bir gülümseme beliriyor Arkasından nemli gözler çıkıyor meydana Onlarca soru geliyor arkasından Hep çaresiz hep acı dolu yalnız ben Acaba aklının bi köşesin demiyim ? Oda beni arada bir düşünüyor mu ? Girdiğim her sokak çıkmazlarda ne yapsam olmuyor Uyumasam onu düşünüyorum uyusam rüyalarımda geziyor Artık bekliyorum ne zaman o gün gelecek diye hep bekliyorum Artık satırlar bile tutamıyor beni onlarda benim gibi çaresiz Belki bir az daha yalnız kalsam istediğime ulaşacak gibiyim Sesliği bozup karanlığı yıkıp aydınlığa çıkmama az kaldı Hissediyorum bir gün gelecek oda anlayacak bundan eminim Belki arkamdan iten olsa hemen giderim ama Mantığım ağır basıyor zaten sonlardayım Birde kimsesiz kalırsam ya geri dönüş olmazsa Ya uzak kalmak aşkımı körüklerse ya biri karşıma çıkmazsa Bir ömür senin yüzünden ziyan olursa kendini affeder misin acaba ? Bir gün güzelliğin kaybolup ellerin boş kaldığında keşke diyecek misin ? Beni başkalarıyla karıştırma ben onlardan değilim ben sadece severim Hem de ölünceye kadar artık laf ağızdan çıktı bir defa Şimdi seni sevmemek için ölmeyi bekliyorum Sanma ki intihar ediyorum aydınlığa çıkıyorum vede sensiz
Gerekirse Yıkarız AGA Biz ; Kalbimizin çelik posasında çürüttüğümüz kızları bir defa demleyip , çay kıvamında içeriz... Tavşan kanı gençliğimizi sürgün ederiz gözlerden ırak mekanlara..! ve Biz ; Sabır etmeden ezdiğimiz acıları , bir sigara parasına satın alır , masaya koyar da gideriz.. ! Sakın alınmasın yetmişlerin al yazmalı gençliği !! öfkemizi kusuyoruz yüz yılın birikmiş kirli sokaklarına şimdi ! Namusunu cüzdan cebinde vesikalık taşıyan boya güzellerinin izmarit dolu yüreklerine bir sigarada biz basarız hiç öpüşmemiş... GEREKİRSE EZERİZ AGA!! seksen beş kasımında yitirdik delikanlı aşkların hiç açılmamış mektuplarını.. ! ve o an anladık mayası bozuk aşkların filizlendiği mehtabı.! Yıllar yılı süregelen suskunluğumuz yaşlı gözlerin yorgunluğunda bozuldu. Namusumuz Yeminimiz Şerefimiz üç kuruşa alıcı bulmasın diye , dağ eteklerinde alın terimizin hesabı soruldu .. Soran bizdik ; Susan Bizdik !! Avutamadık kundakta süt bekleyen çocuğu ! O çocuk ki ; Önce Aşk dedi Sonra ANA !! Önce sevda Dedi Sonra BABA !! Alfabeyi üç harfin mayhoşluğunda ezberledi , gerisini erteledi. ! Artık; Evcilikte , DOKTOR - HEMŞİRE yoktu... Öpüşüyordu artık , yumurta kokan nefesler , dudakların acemiliğinde !! Aşk bu değil dedik , dinletemedik... Namusumuz Şerefimiz Yeminimiz için susyorduk ağlayan gözlerin feryadında oruç bozduk. Biz ; İLaH diye taptığınız kızların kalemini bir celsede kırar , hak yerini bulsun diye değil ; İBRET OLSUN DİYE meydanda asarız... ve Biz ; O kız dediklerinizin içine TüTüN sarar , İçmek için değil ; YAKMAK İÇİN kibriti acımadan çakarız.. GEREKİRSE YIKARIZ AGA!! Namusumuz , Şerefimiz , Yeminimiz için...
Ankara Ankara Anlat Ankara, Gecelerinde Ümit Bitirenleri, Şişelerin Ardında Tükenenleri Sakarya’ Yı … Anlat Ankara Anlat Ankara Yağmurunda Islanan Aşıkları, Yok Ettiğin Sevdaları Aşıklar Tepesini… Anlat Ankara Anlat Ankara Soğuk Politik Yüzünde Yetiştirdiğin Yüzlerce Tinerciyi Köprülerini. Anlat Ankara Anlat Ankara Bir Yanda Çöpten Ekmek Toplayanlar, Yokluk, Bir Yanda Ceylan Derisinden Koltuk Tezatlarını… Anlat Ankara Anlat Ankara Halk Ekmek Kuyruklarını Gecekondularını, Delikanlılarını, Tüyü Bitmemiş Yetimin Hakkını.. Anlat Ankara Anlat Ankara Hergün Biraz Daha Boşluğa İttiğin İnsanları Ölü Benzinde Yaşattıklarını, Öldürdüklerini… Anlat Ankara Anlat Ankara Görünen Köy Kulavuz İstemez Ve Suskunluğunu Sürdür, Sürdür, Ankara
Aşk ve Sevgi AŞK bir yıl sürer SEVGİ bir ömür AŞK gözünde büyütür SEVGİ razı olur AŞK aldatır SEVGİ ikna eder AŞK (aşık) kıskanır SEVGİ (sevgili) güvenir AŞK seni de onu da ikiye böler SEVGİ ikinizi bir eder AŞK zehir gibidir SEVGİ ilaç AŞK ay gibidir hep bir karanlık yüzü var senden gizlenen SEVGİ güneş gibidir hep sana bakar içini ısıtır AŞK gider (isteyince) SEVGİ kalır (isteyerek) AŞK çeker, ezer, cesaret kırar SEVGİ iter, teşvik eder, yüreklendirir. AŞK ise; o senin için hedeftir SEVGİ ise; ikiniz de aynı hedefe koşan oklarsınız.
YENİK SERÇE Yaban Ve asi Dağlara dağılan taylar gibi Ve yangın Gençliğinin alazında ışıltılı bıçaklar gibi Adana’da yollara dizilmiş garlarda Çığlık çığlığa peronlarda Çocuklar gibiydi gözleri Adı Nevin Şarap içer, rüzgâr giyerdi geceleyin... O, kanadı kırık bir kuştu Beyaza vurulmuştu Kimseler görmedi bir başka renk sevdiğini Kimseler Görmedi kimseler kirlendiğini... Adı Nevin Hüzün kokar ve korkardı geceleyin... “Kendini martılarla bir tutma” derdim; “senin kanatların yok. düşersin, yorulursun, beni koyup koyup gitme ne olursun!” O, kanadı kırık bir kuştu Gülümserken vurulmuştu Kimseler görmedi uçtuğunu Kimseler Görmedi kimseler öpüştüğünü... Adı nevin Özlem tüter ve ç(ağlardı) geceleyin. “Işığın” diyordu: kırılıp düştüğü yerlerden geliyorum; karanlık kördü ve acımasız... ellerimle kırdım ben de kalan kanatlarımı; kanatlarımı kanatmaktan geliyorum... O bir yenik serçeydi, sıkılınca ağlamaya çıkardı. sonra da çift çıkardık; kar yağardı, biz dinlemez, çıkardık! o kentte bütün sokaklar biz yan yana yürümeyelim diye dar yapılmıştı, insanlar dar yapılmıştı, çıkardık! Kar durmazdı, üşüşürdü saçlarına ve hep bir şeylere ağlardı o karlı havalarda... avurtlarına çarpan kar taneleri, gözyaşlarının sıcaklığına çarpıp erirdi... erirdi... biz yan yana, yana yana... yana yana! O bir yenik serçeydi sıkılınca ağlamaya çıkardı Ben yürüsem bütün yollar ona çıkardı... Gitti... Kanatları yüreğimdeydi Kalan, elimde minyatür bir kuş şimdi Yitirdim o aşkın kimliğini Hükümsüzdür... Adı Nevin, İhaneti tutuşturduk bir sabahleyin! YILMAZ ODABAŞI
Yaşamak şakaya gelmez, büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın, bir sincap gibi mesela, yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden, yani bütün işin gücün yaşamak olacak. Nazım Hikmet Ran
Ben Seni Sevdim mi Ben seni sevdim mi? Sevdim, kime ne Tuttum, ta içime oturttum seni Aldım, okşadım saçlarını, öptüm İçtim yudum yudum güzelliğini Ben seni sevdim mi? Sevdim elbette Bendeydi özlemlerin en korkuncu Çıldırırdım sen ne kadar uzaksan, Aşk değil, hiç doymayan bir şeydi bu Ben seni sevdim mi? Sevdim doğrusu Sevdikçe tamamlandım, bütünlendim Biri vardı ağlayan gecelerce Biri vardı sana tutkun; o bendim Ben seni sevdim mi? Sevdim en büyük En solmayan güller açtı içimde Ömrümü değerli kılan bir şeydin Sen benim boz bulanık gençliğimde Ben seni sevdim mi? Sevdim, öyle ya Bir çizgiye vardım seninle beraber Ve bir gün orada yitirdim seni Ben seni sevdim mi? Sevdim.... Ümit Yaşar Oğuzcan
SEVDİĞİMSİN ZORUMA GİDER sen ağrılarımda kullanılmış bir zaman zincirisin gidişinle ben yalan ve yanılgıyım hançer eder gibi bileme adımlarını ben ağlayamam anlatamam kendimi bu arada sen aldanır yüzden düşersin sevdiğimsin zoruma gider gurbet tiryakim olmuş gecesi gündüzü ayarsız bendeki yalnızlığın önünü sen kesersin eften püften yaralarda hıncı besleme ben bilemem hile mile anlamam kim dalyan bekler beni ayrılık akrep huyludur iyi düşün pişman olursun Abbas Turan NOT=çok sevdiğim hocalarımdan abbas turan emeği çoktur üzerimde
Umutların Mezar Adresleri l. gün ile ben ölüme öpüşme kala bir yerdeyiz bizi bekleyen sonun eteklerinde sana düzeltiyoruz alınyazımızı 'nazlı seher uykularımız' birikti dişlerini dudağına sapla gel al bizi seni özlemişliğin elinden haramilerin namlusundan hasret güdümlü türküler fırlıyor acele et 'bir bulut kaynıyor sivas ilinden' l. gölgemle benim gelişine bir ömür kala açıldı ellerimiz tadı nefrete çalan çaresizlikte sana sürüklüyoruz kalan sevinçleri sabah son umudumuz güneşe tutun da gel al bizi seni beklemişliğin ayazından avcıların gürültüsü tenha koyaklarda yankılanıyor çabuk ol 'çimenler üstünde gözyaşları var' l. yokluğunla ben sözün bittiği dönemeçteyiz tırpanın işlemediği acıların dağında sana nazlanıyoruz teleşla umutsuzluk da yıktı yükünü acıların dağını aş da gel al bizi seni sevmişliğin pişmanlığından çakalların çığırtısı açlık ağıdına benziyor durma gel 'ela gözden yaş getirdi ayrılık' Abbas Turan
Bana bir şeyler söyler misin? bana bir şeyler söyler misin? içinde biraz senden biraz benden olsun anlatırken bakışların süslesin cümleni.. o kadar yokumki sensiz, sen var et beni,sesin benliğim olsun doymak mümkün değil sana ucuz iplik pazarı her yer dolaşmış birbirine satılık yürekler hayat beni unutmuş olsada sen unutma beni.. bana bir şeyler söyler misin? içinde biraz aşk biraz umut olsun...
Senden Vazgecebilirmiyim Hic Beni bazen arayip sormasanda Sana arada bir kizsamda Söyle sana küs kalabilirmiyim hic Aramizda mesafeler olsada Yollar bizi ayirsada Söyle seni unutabilirmiyim hic Gözlerine bakip “Seni Seviyorum” diyemesemde Sana sarilip öpemesemde Baskasina gönül verebilirmiyim hic Günlerim sensiz gecsede Hasretinden ölsemde Söyle senden vaz gecebilirmiyim hic?!
Uzun zamandır yoksun Yoksun lu sabahlara uyanıyorum Aynı Bildiğin gibi Yeni bi şey yok Eski bi şey de yok Sen gibi.......... Bir ben kaldım O da... Ben miyim değil miyim belli değil artık Arta kalan ne ki? Daha ne kadar özleyebilirim seni Şimdi yalvarsam geçmişime Bir gün daha yaşamak istesem misket oynadığım sokakta İlkokuldaki yerli malı haftasına katılsam? Bana 3 beden küçük gelir çocukluğum Sen de öyle sevgilim Boşluğunu dolduramaz kimse demiştim giderken Gelme......... Sana bol gelecek artık bu aşk! Ceyhun Yılmaz