aradım aradım hep aradım yoktun bıraktığım yerde bulamadım aradım aradım hep ağladım yoktum bırakyığım yerde eller almış gecenin soğuk meltemi vurur yüreğime ben giderim sessiz toprak kokan şehirlere devamı yazım aşamasında işim çıktıda kendinize iyi bakın okuyan da beyenmeyen varsa şiirden anlamıyo demektir şaka şaka iii geceler sabah görürsen günaydın öğlen görürsen iii günler
her şey yapılabilir bir beyaz kağıtla uçak örneğin uçurtma mesela altına konulabilir bir ayağı ötekinden kısa olduğu için sallanan bir masanın veya şiir yazılabilir süresi ötekilerden kısa bir ömür üzerine. bir beyaz kağıda her şey yazılabilir senin dışında güzelliğine benzetme bulmak zor sen iyisi mi sana benzemeye çalışan her şeyden bir gülden bir ilk bir sonbahardan sor belki tabiattadır çaresi senin bir çiçeğe bu kadar benzemenin ve benim bilinci nasırlı bir bahçıvan çaresizliğim anlarım bitkiden filan ama anlatamam toprağın güneşle konuşmasını sana çok benzeyen bir çiçek yoluyla sen bana ışık ver yeter bende filiz çok köklerim içimde gizlidir gelen giden açan soran bere budak yok bir şiir istersin “içinde benzetmeler olan” kusura bakma sevgilim heybemde sana benzeyecek kadar güzel bir şey yok uzun bir yoldan gelen tedariksiz katıksız bir yolcuyum yaralı yarasız sevdalardan geçtim koynumda bir beyaz kağıt boşluğu her şeyi anlattım olan olmayan acıtan sancıtan bilsem ki sana varmak içindi bütün mola sancıları bütün stabilize arkadaşlıklar daha hızlı koşardım severadım gelirdim gözlerinin mercan maviliğine sana bakmak suya bakmaktır sana bakmak bir mucizeyi anlamaktır sağa sola bakmadan yürüdüğüm yollar tanıktır aşk sorgusunda şahanem yalnız kelepçeler sanıktır ne yazsam olmuyor çünkü bilenler hatırlar hem yapılmış hem yapma çiçek satanlar bahçıvanlar değil tüccarlardır sen öyle göz sen öyle toprak ve güneş ortaklığı sen teninde cennet kayganlığı iken sana şiir yazmak ahmaklıktır bir tek söz kalır dişlerimin arasından ben sana gülüm derim gülün ömrü uzamaya başlar verdiğim bütün sözler sende kalsın isterim ben sana gülüm derim gül sana benzediği için ölümsüz yazdığım bütün şiirler sana başlayan bir kitap için önsöz sana bakmak bir beyaz kağıda bakmaktır her şey olmaya hazır sana bakmak suya bakmaktır gördüğün suretten utanmak sana bakmak bütün rastlantıları reddedip bir mucizeyi anlamaktır sana bakmak allah’a inanmaktır
slm herkese bu sene benimde başımdan kötü bir deneyim geçti..Aslında daha geçmedi nese..Bir ara otururken kalem elimde oynamya başladı güzelmi deilmi siz söleyin Bugün daha farklı, Sanki farklı ama ne olduğunu bulamadım Sabah aynı saatte doğruldum yatakta Yine uyanınca kalkıp baktım Kirlenmiş,masum mavisi vurdumduymazlığın yeşili olmuş Ufku kaplayan Akdeniz'e,sakin vuruşlarını yosun tutmuş kayalara Baktım kurcaladım düşündüm ve buldum Bugün hiçbirşey farklı değil geçen günden Ne dünden ne bir önceki günden Ama farklı bişeyler çünkü Bugün daha bir acılı seni görmek Sarı saçlarını,mavi gözlerini Senden saklanarak seyretmek Düşündüm yine farklı olan ne düne göre Baktım kurcaladım düşündüm ve buldum Bugün hiç birşey farklı değil geçen günden Ne dünden ne bir önceki günden Birşeylerin farklı olması lazım Neden daha çok acı çektim bugün Neden saçların daha güzel bugün Neden gözlerin bir başka bakıyor bugün Neden bugün daha farklı dünden Baktım kurcaladım düşündüm ve buldum Ben değiştim bugün,dünkü değilim bugün Sen belki aynısın son iki gündür Ama ben dünden daha çok seviyorum seni bugün Birşeyin biir anda okadar çok şey olabileceğini Herşeyinde bir anda hiçbir şeye dönüştüğünü, Bana öğreten dünyalar güzeli o genç kıza Saygılarımla
Bir insanın duygularını anlatmasından daha güzel ne olabilir ki ? Emeğine, yüreğine sağlık olsun Keyifle okudum sonuna dek Anıl' cığım
"Ne hasta beklerdi sabahı Ne taze ölüyü mezar Ne de şeytan bir günahı Seni beklediğim kadar!.." "Geçti istemem gelmeni Yokluğunda buldum seni. Bırak vehmimde gölgeni Gelme artık neye yarar!.." Necip fazıl KISAKÜREK
ÇEKMECE Büyüklerle ben yapamıyorum çocuklar da almıyor beni oyunlarına devlet dairesinde yangından kurtarılmayacak sıkışmış bir çekmece gibiyim açılamıyorum sana Kardeşiyle sokaklarda hep bir örnek giydirilen sen nasıl sevmezsin eşitliği yürürken düşen çoraplarını aynı hizaya getirmek için annen değil miydi önünde diz çöken Öpüşme sahnesinin tam ortasında içeri girdiğin yazlık sinemanın yer göstericisiyim yürüyorsun fenerimin ışığında yer: Kız Kulesi ve sonu ayrılıkla bitecek hüzünlü bir aşk filmini oynuyor beyaz duvarında Bir kez olsun çıkmazken ağzından seni sevdiğimi her gün söylememi yadırgama bil ki bu şehirde iskelenin verilmesini beklemeden atlarım vapurlara Son karesi gibi Red Kit'in batan güneşe doğru sürerken atımı gitme kal demeni bekliyorum ama yalnızca rüzgar çekiştiriyor atkımı.. Sunay AKIN
ALDIRMA REİS Sen içerdeyken ben Sinemalara gittim Bütün filmlerini seyrettim O sevdiğimiz artistin Sen içerdeyken ben Vita kutularında çiçek yetiştirdim Sokakta top oynadım çocuklarla Ayakkabılarımı eskittim Güneşe karşı durdum sabahları Geceleri bir başıma yıldızları bekledim Annenin gönlüne su serptim Aldırma dedim aldırma Bir şarkı söyle bir dilek tut herkes için Bir ada rüzgarı gibi Sürtünerek geç hayata Bir sarmaşık gibi tutun Ve değer ver hatıralara Aldırma dedim Sen annesin, aldırma Sen içerdeyken ben Kiramı ödedim pijamalarımı giydim Haber bültenlerini izledim Gazetelerden kupon kestim Sen içerdeyken ben Sigara içtim, öksürdüm Otobüse bindim Fotoğraflarımıza baktım Acıyan yanlarımı körelttim Deniz kıyısında yürüdüm Manavdan soğan aldım Yeni çıkan şarkıları dinledim Kafeste beslediğimiz kuşu saldım Islık çaldım Sen içerdeyken ben Hep uyandım, sayıkladım Kanadım boyuna Takvimler aldım Her gün bir yaprağını kopardım Deli ayrılığın Sen içerdeyken ben Gömleğimi ütüledim Sobada elimi yaktım Bir şiir yazdım Bir hercai menekşe aldım çiçekçiden Hani o alnına kader değmiş Hani o dudaklarına deniz tuzu dokunmuş Hani o erken vurulmuş Gençliğimiz gibi dağıldım Sen içerdeyken ben Bir adını söyleyemedim Şöyle bağıra bağıra Bir yüzünü göremedim Görüş günlerinde Bir de eline değemedim Bir de yüreğine Söyle kucaklayamadım bir de Ölümüne Sen içerdeyken ben Kapı kapattım, pencere açtım Mutfakta oyalandım Kanepede yattım Hatta bir yolluk aldım odaya Çok da kulak asmadım Çok da koymadı bu bana Alt tarafı içerdeydin Alt tarafı bir yanımı alıp götürmüştün Bir yanımı Yani adamlığımı Yani gözlerimin ferini Yani canımı Alt tarafı şarkılar ölecekti Alt tarafı kanayacaktı kalbim İşte sensiz İşte nefessiz İşte kimsesiz bir sesti alt tarafı Her tarafı Yıldızlar yine oradaydı oysa Yazdıklarım Gözden kaçan o defter yapraklarında Boş ver 128 Hayat bir gemi Yürüt onu göreyim seni Boş ver 128A Boş veriyor ya Aldırma reis Reis aldırmıyor ya Bir adını söyleyemedim Şöyle bağıra bağıra Bir yüzünü göremedim Görüş günlerinde Bir de eline değemedim Bir de yüreğine Şöyle kucaklayamadım bir de Ölümüne Sen içerdeyken ben Vitrinlerin önünden geçtim Minibüs duraklarında bekledim Simitçilerle yarenlik ettim Üstüme bir ceket aldım El tezgahlarında kitaplara baktım Sen içerdeyken ben Hiç oturup ağlamadım Hiç karartmadım umudu Hiç bulandırmadım onuru Öyle dimdik durdum ortada İşte burada ulan işte burada Böyle burada Hiç yıkılmadan Hiç utanmadan Ve hiç unutmadan Sen içerdeyken ben Gülen resmimi yaptırdım Sokaktaki ressama Her zaman yaptığım gibi Buzdolabını ayağımla kapadım Parkların banklarına adını kazıdım Adını kazıdım duvarlara Adını, adımın yanına yazdım Hiç unutmadım, utanmadım Korkmadım Parmaklarımı şıklattım Fidayda'da Hani vardı ya Fidayda'da hanım kızım Fidayda Gelip geçen her tren bağırtısında Kalkıp aynaya baktım sonra Sen içerdeyken ben Perdeleri hiç kapatmadım Hiç bakmadım arkama Başını ellerinin arasına alan Üç-beşinin arasında olmadım Öyle bıraktığın gibi Öyle yaşadığımız gibi yaşadım Sen içerdeyken ben Bir adını söyleyemedim Söyle bağıra bağıra Bir yüzünü göremedim Görüş günlerinde Bir de eline değemedim Bir de yüreğine Söyle kucaklayamadım bir de Ölümüne Sen içerdeyken ben... İbrahim Sadri
ARKADAŞ Olmasın o ta içten Gülen gözlerde yaş Bir gün gelip ayrılsak da Seninle arkadaş Bir kıvılcım düşer önce Büyür yavaş yavaş Bir bakarsın volkan olmuş Yanmışsın arkadaş Dolduramaz boşluğunu Ne ana ne kardaş Bu en güzel bu en sıcak Duygudur arkadaş Ortak olmak her sevince Her derde kedere Ve yürümek ömür boyu Beraberce el ele Olmayacak o ta içten Gülen gözlerde yaş Bir gun gelir ayrılsak da Seninle arkadaş YILMAZ GÜNEY
KÖPRÜ Sevgili yetmiyor 'sevgili' sözü tek başına. Karşılamıyor içimi dolduran duyguyu. Oysa ben 'sevgili' derken neler düşünüyorum bilsen. Sonsuz, bir güneş bir yudum rakı çiçeğe durmuş ince bir bahar dalı oğlumun sıcak yanağı anamın acılı gözleri babamın tütün kokan eli evimizdeki kuş yarının güzel günleri. Anlatılması güç binlerce duygu ve sen... İşte sen beni hayata bağlayan en güzel köprüsün; köprülerin en güzelisin. Sevgilim... Güzelim... İnsanı yaşatan içimizdeki hayat böceğidir. O ölürse hayatımızın da tadı biter. O sakın ölmesin yaşat onu. YILMAZ GÜNEY
Yasak Aşk Hiç Korkmadim Aşktan Meydan Okuyarak Yürüdüm üstüne Kanadi Bazen Her Yanim Korkmadim Neler Tükettim Ya Da Kaç Gece Uykusuz Kaldim Kurudu Bazen Ağlamaktan Gözlerim Yine De Değer Aşka Ve Sevdiğime Dedim Hataysa Hata... Yaptiğim Hiçbirşeye Pişman Olmadim Keşkelerimin Gölgesine Siğinmadim Kazanmayida Kaybetmeyide Senden öğrendim. Sevda Masallari Yazacak Sözler Biriktirdim Ve Sana öyle Büyük Birşey Vaad Ettimki Göremedin. Zor Aşkti Benim Sana Beslediğim Imkansizlikti Bana Tattirdiğin Ben Bu Aşkin Adini Yasak Bir Sevda Masali Koydum
Aşkına Yenik Düşmek Kıyıda küçük bir dalga değilim, Rüzgarlara yenileyim… Okyanusta kasırgayla savaşırım ben… İp gibi akan dere değilim, Yağmurlarla büyüyeyim… Çağlarım da, dağları dize getiririm ben… Söğüt dalı değilim, Yerlere eğileyim… Başımı kaldırınca, gözümle yakarım ben… Aşk erbabı değilim, Gönlüme ders vereyim… Bir senin melteminle başa çıkamadım ben… Sennur Uygar 8 Temmuz Dışarısı tam tamına 8 Temmuz... Zifiri bir sıcaklık yapışmış üstüme... Sen deryaların serinliğinde, Vermişsin başını rüzgara... Belki bir denizkızı var rüyalarında, Belki selamsızlığın onun içindir... Dışarısı tam tamına 8 Temmuz... İnsanlar yürüyor kaldırımlarda, Taşmış ayak izleri yorgunlukların gölgesinde, Benimse esrik bir serim var, Derya kıyılarına uzanan... Gözlerim gözlerinden bakar, Ahh bakar da iflah olmaz... Kitledim endişemi sonu belirsiz zaman içine... Sende tüm anahtarlar, ne zaman açacaksın kilitleri? Yoksa unutur musun? bilinmez... Dışarısı dolu dolu 8 Temmuz... Tüm sarhoşluğunda ürküntülerin, Bir umut taşımak istiyor yüreğim... Bir ses kurtaracak bütün ruhumu... Bir şiir yazarım rüzgarlara, Okşar belki başını bilinmez bir zamanda... Beklerim o ana dek, Azat edersin kalbimi diye... Ah sevgili! dışarısı 8 Temmuz, Bütün çıplaklığıyla benimdir şehir... Ama sen yoksun ya bu sınırlarda, Sevinmez sevdam işte, gözüm ufuklarda... Sevgili anla artık, dışarısı 8 Temmuz, Tüm sözcükler emrime amade... Sadece bir selam tüm istediğim... Ahh! Anlamazsın bin kere söylesemde... Sennur Uygar Denizler Benim Sabahları alacakaranlıkta bölünür uykum… Önüm engin mavi sanırsınız, Karanlıktayım… Aldanırsınız… Hava bana yaramaz, sudan haber verin, Ah bir de şu iyot olmasaydı, nasıl geçerdi hayat… Mavi dalgaların arasında, kısrak gibi beyaz köpükler, Kim bilir ne zamandır aşığım… Dünyanın çoğu benim, Her yerde gezebilirim… Ama gitmem işte, nedense hep aynı yerdeyim. Sizler gibi değilim, anlamıyorum da sizi, Üç karış toprakta kavgalısınız, Bir de sabahları dünyama dalarsınız… Ah, iki kaya arasında sıkışır yüreğim, Hem katilim, hem canımın derdindeyim… Sen kimsin diye sormayın artık, Bırakmadınız, ben bende değilim… Ama biz seni buluruz derseniz, Uğraştırmak istemem, Buyurun gönlünüz olsun, Ben bir garip lüferim… Sennur Uygar Münferit Sevdan Hani geceleyin uyanırsın ya apansız, münferit bir ıslığa İşte öyle hayatımı bölen münferit bir sevdasın sen, menendi olmayan. Bir köşesinden tutarsın kalbimi, bir tarafı kayıp gidecek gibi ama Korkutur ucundan tutuyormuş gibi hayatı yaşamak ….. Vardır üstüne yazılmış şiirleri, eksik bırakılmamış hiçbir tarafı. Ama hiçbiri anlatamaz içimdekini.. Kılı kırk yaran bir yürekse benimkisi Kırkında da haklı çıkıyor sevdan çarem yok ki... Keskin korkulara salsa da bazen, Her nereye gitsen de, içimden gitme bari… Sennur Uygar İzmir Oturacaksın Kadifekale'nin surlarına, Yanında sıcacık boyoz... Üstünde daha dumanları... Bütün İzmir ayaklarının altında... Belki büyükbabamın hayali, belki anneannemin, Yanımda olacak güneşin ilk ışıklarıyla... Elinden tutup yokuş aşağı, İndiğimi hayal edeceğim fuara... Minik evlerin, minik balkonları, binbir çiçekle bezeli, Vita yağlarının tenekelerinde... Cam parçalarıyla korunmuş, Beton duvarlar olacak bazı bahçelerin sınırlarında, İçindeki asmaya bakacaksın gözün dalarak, Diyeceksin, ahh olmasa şu cam kırıkları, Nasıl da çalardım sahibine aldırmadan... Yürüyeceksin Basmahane'ye doğru adım adım, Geçeceksin bir dizi palmiyenin altından, Lunaparkın ışıkları cezbedecek ruhunu, O çocuk aklınla... Bineceksin dönme dolaba, atlı karıncaya.. Dönecek ışıklar, başının etrafında... İneceksin sersemlemiş, Yürüyeceksin fuarın o taşlarında... Bir aslanağzı ilişecek gözlerine... Alacaksın eline, başlayacaksın tekerlemeye Anneannenin öğrettiği, 'Aslanağzı aç ağzını, Açmazsan ağzını sıkarım boğazını'... Güleceksin sonra kendine, Hala çocuğum diye, Bir an kendine geleceksin, Yükselmiş güneş hüzmeleriyle... Bakacaksın surlardasın, Ne hayalin var, ne çocukluğun, Gözlerin biraz buğulu, Bir de sıcak boyoz kalmış elinde... Sennur Uygar
gel, Dememi bekleme bu sefer, Kalbine gözyaşım düşmeden gel Kapa gözlerini gör eserini, Gözlerimde düş olmadan gel... Duyguların zamanda kaybolmadan, Kalbine göçmen kuşlar konmadan, Tatmadan şarabı başka dudaklardan Dudaklarımda dua olmadan gel.. Satmadım bir kaç gülücüğe seni Satmadım sorgusuz hain duygulara seni, Sensiz yaşamak tüketti beni, Gerçekler maziye esir olmadan gel.. ZEYNEP ORCANEL
SEVMEKTEN KORKUYORUM Her gün yanında olamamaktan korkuyorum Sesini duyamamaktan Seni görünce, sana alışmaktan da korkuyorum Nedense sensizlikten de korkuyorum Bir gün hoşça kal demenden İstemesem de; Bir gün, bir gül gibi İçimde solmandan korkuyorum Hafızamda bırakacağın hatıralardan Hatıralardan kaçamamaktan Adını unutamamaktan korkuyorum Ben seni sevmekten korkuyorum. Benimkisi sadece bir sevda Göz yaşlarımla söndüremediğim Korkularımı yenemediğim Söyleyemediğim Fakat, kendimi tükettiğim Ve beni; Yedi kat yerin dibine sokan Utandıran, korkutan An be an içimi yakan Cesaretsiz bir sevdan Bu nasıl bir sevda ? Anlayamıyorum Ben seni sevmekten korkuyorum. Biliyor musun; Aklımdan hiç çıkmıyorsun. Sen benim; İmkansızlar bahçesinden koparttığım Edâlı gülümsün. Hiçbir zaman koklayamayacağım Adını söylerken burkulacağım Sevmekten hep korkacağım Fakat, ömrüm boyunca unutmayacağım Edâlı gülümsün. Aslında sen benim, Kendi ömrümsün (üzgünüm yazarını bulamadım)
Bu Tam Bizlik Sanal Aşkım SANAL AŞK Özel mesajların mıydı seni bana bağlayan Yoksa sayfama belirttiğin görüşlerin mi? Belki şiirlerimdi, şiirlerinle sarmaş dolaş olan. Neydi? - söyle! Seni bana iten, beni sana çeken. Belki de zeytin rengi kara gözlerin, Nasıl duyguysa adını bilemediğim. Saman altından su yürür gibi sessizce Yüreğime akıp gitti sevilerin. Öbür adıysa sanal görünmezliğin, Sen ey görmeden sevdiğim.tek insan. Gecelerimde yıldız gibiydin parlayan Ve her günümü aydınlatan.sen. Mesajlarımız kifayetsiz geldi sonraları, Msn’ lerde yazıştık uzun uzun… Seni bir an çevrimdışı bulsam, Ben kahrolurdum, Açığa vururdum ağılarımı. Gülen yüzünde, hayat bulurken, Kaç geceleri güne kavuştrduk, Seninle yapardık sabahları. Ne duyan oldu, sessiz çığlığımızı Ne de bir gören.Bizden başka. Oysa içimdeki dalgalar, Tusunamiye dönüştü gün geçtikce. Hangi bıçak kesecekti, gönlümdeki sevgiyi, Hangi zincir zapdederdi aşka mahkum benim gibi deliyi. Bir akşamüstü gün batarken tepelere; Nazar değdi, yazık oldu bu dostluğa, Yazık oldu seven yüreğime. Söndü bütün ümitler, bahar gelmeden. Özeline girmişim, sana fark ettirmeden. Resmi hala durur karşımda. Bendim onu gören; Her nokta her satırda, Her kadına göz kırparken. Aşk adamıyım. derdi. Lafa bak, Bilseydin, tanırdın gerçek seveni anlayarak. Nasıl kıskanmaz insan? böyle deli divane severken. Hemen sildim adını msn adresimden. Keşke onu da sökebilsem, Şu yaralı yüreğimde Her mesajda sen, her grup da bir eser senden, seni arar, seni arar gözlerim, sitelerden. Kim bilir,hangi musalla arıtır, seni arzulayan bedenimi.. Sen şimdi içimde kanayıp duran ince bir sızı, Sen gururlu,sen kalpsizsin,gönül hırsızı! Öğrenirsem bir gün aşkın şifresini Zorla kıracağım açmazsa, bana gönül kapısını, Sonra çarmıha gereceğim, Elini ayağını. Yalnız benim ol, el yüzüne bakma diye Anladınız mı? Emine ÖZBAKIR- 11.08.2007 / antalya Emine Özbakır
Ne Olur Bırakma Beni Avucumda geceden kalma son yıldızı da kaydıran sen olma Koyma beni zifiri karanlıkların ortasında böyle bir başıma Dokunma gün yüzüne hasret sürgün goncama Salma beni kimsesiz uçurumların kimsesiz kıyılarına Ne olur bırakma beni,tut ellerimi kaybolmamalıyım o sonsuzlukta Sımsıkı sar bedenimi ruhum benden çıkarcasına Sök gökyüzünün mavisini,yüreğimi yerinden sökercesine Yağmuru ıslat gözlerinin ırmağında,sevdalını boğarcasına Sonra öp toprağı alnından,yağmura inat onu ıslatırcasına Ne olur bırakma beni tut ellerimi,sana hasret can verircesine Gözlerinden süzülen damla misali tutundum kirpiklerine Kapama gözlerini,düşmemeliyim yanağının dipsiz gamzesine Çarmıha gerilen İsa misali ger yüreğimi yüreğinin çarmıhına Ve damlayan kanlarımı soğutma,sen üşümemelisin orda Ne olur bırakma beni tut ellerimi,garip kalmamalıyım bu yaban_ı diyarda Kısık bir sesle haykır beni sevdiğini bu aleme Ezelden ebede koparılmış bir gül ile ansızın düş ortasına yüreğimin Kır beynin zincirlerini,sat kendini sevdamın hürriyetine Yırt gururunun kararmış sayfalarını yaz bu sevdayı vücudunun her zerresine Ne olur bırakma beni tut ellerimi,beni sensizliğe mahkum eyleme ……..Ne Olur…………Ne Olur Ertuğrul Demir