Kalp kalbe karşı derler Uyandım birden seninle gece üçü bulmamış Bir bulut durdu gözümde, hasret bize uymamış Kalp kalbe karşı derler sende üzüldün mü? Ay bile çeker gider geceyi düşündün mü? Yanlızlık bende saklı Çıkmaz bir an dışarı Elimde bir fotoğraf O şimdi burda olmalı Kalp kalbe karşı derler sende üzüldün mü? Ay bile çeker gider beni hiç düşündün mü? Sensizlik bende saklı Çıkmaz bir an dışarı Elimde bir fotoğraf O şimdi burda olmalı… Aslı Güngör ve Ferhat Göçer düeti.
Şarkı sözlerinin uyarlamalar için şiirsel özelliklerinde oynamalar oluyor ama bestelenen şiirler de bazen çok güzel oluyor.Şarkı olarak dinlemiştim yukarıdaki şiiiri,sanki oynama yapılmamış,şiirden bestelenmiş gibi.Bende dinlediğim ve çok sevdiğim bir bestelenmiş şiiri paylaşamak istedim. BENCE SEN DE ŞİMDİ HERKES GİBİSİN» Gözlerim gözünde aşkı seçmiyor Onlardan kalbime sevda geçmiyor Ben yordum ruhumu biraz da sen yor Çünkü bence şimdi herkes gibisin Yolunu beklerken daha dün gece Kaçıyorum bugün senden gizlice Kalbime baktım da işte iyice Anladım ki sen de herkes gibisin Büsbütün unuttum seni eminim Maziye karıştı şimdi yeminim Kalbimde senin için yok bile kinim Bence sen de şimdi herkes gibisin 1918 N.H.Ran
BIRAKMA ELLERİMİ Sensiz geçen günlerime bakıpta Sensizliğe bir köprü atmak istedim Belki o zaman birleşir ellerimiz diye Sensiz olamayacağımı anladım ben Sensiz yapamayacağımı... Beklerim seni ben Yeter ki sev beni sen, Yeter ki bırakma beni... Bir daha sevemem seni Keşkelerle yaşamak istemiyorum Bırakma beni... pişman etme sevdiğime... Bir daha sevemem seni Ne olur bırakma ellerimi... Alıntı
çok sevdiğim bir şiir ve onun muhteşem sesiyle birleşince mükemmel hale geliyor... http://www.youtube.com/watch?v=3iJTZTU9ogo
Onur gerçekten çok güzel bir paylaşım oldu bu... Bir yanda Nazım, bir yanda Genco usta... Bize de bu ustaların gölgesinde düşünmek kalıyor: "Nereden gelip nereye gidiyoruz?" diye...
ÖLÜ SİRENLER Gerçekte duymadığım sesler bitti Öğleye doğru bir gök gürültüsü yalnız Karıştırdı ortalığı bir süre Gök akıttı bir parça yağmurunu Ve deniz kuşları umutsuz Arıyorken kokularını gölgelerinde Sıyırdı bir iki bulutu güneş de Yığılıp kaldı yorgun Denizin gözbebekleri üstünde. Bir uyum muydu durgunluk, fırtınayı Gök gürültüsünü de barındıran içinde Duyuyorum o tanıdık sesi yeniden Tiz bir çıngırağı andıran Benzeyen zil sesine de Daha önce unutmuşum gibi denizde Yankılanıp durdu ara vermeden. Hangi dili öğreniyordum? Mutluluk İki tek ağustosu çarpıştıran Sızdıran kanını bu yaz gününe Yaşayan bir mutluluk? Ve işte kaç yerinden kesilmiş ki ellerim Bekletip durdu da acısını bunca yıl Şimdi bir gülümseme gibi sindi yüzüme. Görmüşüm daha önce de bir Lidya kralının boynunda Bilmekti yazgısını ölümünü, gene de Yıllarca beklemişti kendini Yeşimden sapı olan bir kılıçla Bense ne içimi yakan rüzgarı Ne denizdeki yangını, ne gök gürültüsünü Duymuş gibi olduğum sesleri de değil Yaşamın gövdesini arıyordum yalnızca Bir çürük dişle alnımdaki İki üç kırışığı yedeğine takmış da. Özledim ilkelliğimi dalgalarında Buldum savaşı bitmez derinliklerini karıştırdıkça bir kargının ucuyla Gördüm, bekliyordu kendini de o da Germiş de al kıskacını Lidya kıralı gibi O turuncu ruh, değişken İzledim onda ilk oluşumu sanki Hafifçe kesilmiş gibi oldu dudağım bir yerinden. İşledim payıma düşen her görüntüyü Kamaştı gözlerim kıyıya varınca Rüzgarın itişiyle kumlarda Durmadan yer değiştiren Sayısız siren iskeleti Çın çın ötüyordu sessizlik kaburgalarında Dedim, besbelli başıboş bırakmışlar da korkuyu Tarihin onlara bağışladığı Bu garip rastlantıdan Doğma bir rahatlıkla parıldıyorlar şimdi Kemikleri som altından. Sığındım çatısına bu yok olmuş şehrin. Şehir ki herkesin bir şehir düşündüğü gibiydi Tanrım! tunç bir kapı kilidi Bronz bir sokak Kumlar içindeydi. Ve bu çakıl taşı Kimbilir kimin külrengi kalbi Tanrım! Neden herkes başka tarafa bakıyor Neden herkes başka biriydi. Yıkıntılardan geçtim, eski mezarlardan Şimdi artık bir anımsamada yeri olmayan Arı kümeleri taşların arasında Ve yukarıda kuşlar yanmış kağıt parçaları gibi Uçuşuyordu da Ağır ağır yanıyordu da şehir Yanmayan kadınlar gördüm Nasıl görünürse dünya gözyaşının altından Tam öyle, dönüp duruyorlardı bu cehennem oyununda Ve büyümeyen adamlar gördüm, hiç şaşırmadım. Konuşuyorlardı sırayla, ilgisiz Ağaçlara asılmışlardı bir yandan da Bir kapı kirişine asılmışlardı ve ufka Ölüm müydü konuştukları? Ölümdü anlaşılan Silince bir aynayı çıkıveren karşılarına Bir ölümdü ki, işte bir muska asılı dururdu duvarda Bir büyü gösterilirdi Bir kuyu sezdirilirdi Hiç yoktan bir zincir boşalırdı avluda. Akşam geri verince bana gözlerimi Şehir de kayboldu, denizin durgunluğu da Bir anka kuşu yeniden karıyorken küllerini Bir kaya oyuğu kendini alıştırıyorken boşluğa Dedim, deniz de bendim, düşleyen de denizi Ve sabah olur olmaz üstünde derinliğimin Bir gülümseme gibi bulacağım kendimi. Edip CANSEVER
Herşey sen... Unutmak kolay mı sanıyorsun sen Unutamıyorum seni unutamıyorum Dilimde sen,içimde sen Hayat desen,herşey sen Alışmak kolay mı sanıyorsun sen Alışamıyorum sensizliğe alışamıyorum Aklımda sen,kalemimde sen Hayat desen,herşey sen alıntı
ŞAİR LEYLA SOKAĞI Payıma düşen toprak parçası Senin de payına düşer Ayrılık gayrılık yok Ölüm nefesinde nasıl olsa Amma henüz vakit erken Daha gün Karşı apartmanın balkonunda Dur bakalım hele Ben salata satayım Şair Leyla Sokağı'nda Sen gene koş Bez fabrikasındaki Tezgahının başına Ölüm içimde Ölüm dışımda Ölüm talihsiz aşımda Ölüm kuru başımda Teselli benim gözyaşımda Rüştü Onur
HÜLASA Ben ölsem be anacığım Nem var ki sana kalacak Ceketimi kasap alacak, Pardösömü bakkal Borcuma mahsuben... Ya aşklarım Ya şiirlerim ne olacak Ya sen ele güne karşı Nasıl bakacaksın insan yüzüne Hülasa anacığım Ne ambarda darım Ne evde karım var. Çıplak doğurdun beni Çıplak gideceğim Rüştü Onur
66. SONE Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni, Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez. Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini, Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz, Değil mi ki ayaklar altında insan onuru, O kızoğlan kız erdem dağlara kaldırılmış, Ezilmiş, horgörülmüş el emeği, göz nuru, Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş, Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın, Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene, Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın, Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen' e Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama, Seni yalnız komak var, o koyuyor adama. William SHAKESPEARE
Ben şiir yazamam, usulünü bilemem ama aklıma geleni söylerim bir umut şiire benzesin diye benzemez ya ,olsun önemli olan gönülden gelmesi. kalbimin sesi sabır,dostluk ve paylaşım hayatın bana ögretisi ve terbiyesi bir su kenarında gün batımında seven yada sevilen varsa yanında yada candan bir dost sırt sırta. oturup konuşmak varya dalıpta güneşin batışına hayat bu işte... yaşam bu işte derim içimden sessizce yaşam çok kısa deymez bir kıza yanlış derler onu.. aslında deger tüm dostlara erkek olsa kız olsa balık bahanedir rakı gibi.. sohbet şahanedir insan gibi ben balıga yanlız gitmeyi sevmem insan bulamayıncada gitmem Belki iki balık tutarsın gün boyunca biri sana .verirsin digerini arkadaşına o bir balıgı akşam görünce tabakta arkadaşın seni hatırlar daima yaz yaz bitmez... bu sayfalar yetmez.... sonsuz dahi olsa... duygularımı ifade edemez çok severim bu ortamdaki insanları... bunlar beni devamlı mutlu eder.. kimisi gelir kimisi gider.. gelende eder gidende eder.. yazan mufi..(şu anda aklıma geldi)
DALGA Bulutu kestiler bulut üç parça Kanım yere aktı bulut üç parça İki gemiciyken Van Gogh'dan aşırılmış Bir kadının yüzü ha ha ha. Bir kadının yüzü avucum kadar İki gözümle gördüm vallahi billahi Yıldızlar vardı kafayı çekmiştim Bu kimin meyhanesi ha ha ha Bu Ali'nin meyhanesi bu da masa Bu iki kimse için gezdirmiyorum Bir kere asılmıştım çocukluğumda Direkler gemideydi ha ha ha İki gemiciyken Van Gogh'dan aşırılmış Bir kadının yüzü kaçıyordu yetişemedim Ben ömrümde aşk nedir bilmedim Süheyla'yı saymazsak ha ha ha CEMAL SÜREYA