04/06/2011 günü Akyar barajına oğlumla birlikte çok erken saatte balığa gittim.Baraja geldiğimde göle çıkıntı yapmış çok güzel bir yerde avlanan bir grup balıkçıdan başka kimseler yoktu.Hatta oğlum {Baba adamlar avlağın en iyi yerine yerleşmişler } dedi.Bende oğlum onlar bizden erken gelmişler tabi en iyi yeri alacaklar dedim. Bizde onlardan ikiyüz metre kadar ileride biryer bularak (onlarınki kadar uygun biryer olmasada) avlanmaya başladık.İlk başlarda balık alamamıza rağmen okadar mutlu ve huzurluydumki.. Neden olmayayımki benim gibi olta balıkçılığını hobi edinmiş oğlum yanımda hava çok güzel ne soğuk ne sıcak.Çevre mis gibi çiçek kokuyor,rengarenk kelebekler uçuşuyor,dağ taş yemyeşil kuraklık yok.Su okadar çoğalmış ki baraj kapaklarından taşıyor.Heryerden bereket fışkırıyor.İsli çaydanlığım ateşin üzerinde,çayım demlenmek üzere.İnanın heryerden hayvanlar kaçışıyor,kertenkeleler,envay çeşit böcekler,fareler,arılar vs. Hiçbir hayvandan korkmadığım ve çekinmediğim için hepsinin varlığı bana apayrı bir mutluluk veriyor. Bu arada tatlısu levreğine (perch)at-çek yapıyorum derken peşpeşe 30 cm,lik iki levrek alıyorum ve benim adranalin tavan yaptı.Nereden bilirdim beş on dakika sonra benim adranalin tavandan düşecek ve yerdeki otların arasında kaybolacak.(ha bu arada İsmail Talay kardeşe çok teşekkür etmek istiyorum umarım bu yazımı okur.Çünkü bu iki levreğide Mepps thunder bug ile aldım.Mepss thunder bug diğer klasik mepslere göre daha ağır olduğundan daha uzağa gidiyor ama tek dezavantajı var oda gerek klipse gerekse misinaya çok sık dolaşıyor ve her üç atıştan birisi dolaşık geliyor,ama ne olursa olsun dönüşü ve avcılığı mükemmel) Herşey mükemmel giderken yukarıdan bir sesle büyü bozuldu. - O balıkçı grubunun hepsi tepemde bana bakıyor ve balıkçıyormu diye soruyor.Bende bir-iki tane aldım dedim keşke demez olaydım.Anında hepsi yanımdaydı,tabi gerisini tahmin edersiniz.Gürültü patırtı ses birbirine karışıyordu.Sanki gölde tek balık benim oltanın ucundaymış gibi olta attığım yere en az beş altı olta birden atılıyordu.Bu şartlarda balık kalır mı? kalmaz tabii.Peki bu şartlarda keyif ve moral kalır mı? kalmaz tabii. Bu kadarla kalsa yine iyi yoldan geçen ve avlak bulamayan (koca baraj gölünde benim yanımdan başka avlak yok ya(???) diğerleride yanımızdaydı. Bu şartlarda orada daha fazla kalamıyacağımı anladım ve oğlumla birlikte oradan ayrıldım.Biz sabah balıkçı arkadaşları rahatsız etmeme adına pekte uygun olmayan biryere yerleşiyoruz ki malumunuzdur balıkta sessiz olmak önemlidir birçok arkadaşın her nedense böyle bir kaygısı yok.Sanki adamlar balığa değilde pikniğe gelmişler.Benim anlamadığım madem pikniğe gideceksiniz neden göl kıyısına gelip balık tutarmış gibi yapıyorsunuz,gidin bir ağacın altına pikniğinizi yapın değilmi. Herneyse arkadaşlar çok uzattım galiba bence önemli olan önce insan ne yaptığını bilecek,diğer insanlara saygılı olmayı bilecek kısacası insan olgun insan olcak. Ogün iki güzel levrekle,çok güzel doğa anılarıyla ve tatsız bir vedayla dönmek zorunda kaldım. Evet arkadaşlar sitresten kurtul(ma)mak için olta balıkçılığı yapmanızı tavsiye ediyorum...
Yine iyiymiş abi seninki.. Ben memlekette can sıkıntısından dereye indim, gümüş tuturak oyalanayım belki siraz da yakalayabilirim dedim. Neyse 2-3 kişi gittik, etrafta kimse yoktu. Olta atmaya başladım, daha doğru düzgün olta atamadan onlarca kişi geldi küçücük yere. Sanki plajdalarmış gibi kadınlar yanıma havluyu serdiler, çocuklarına kolluk takıp dereye yolladılar, daha da beteri adamın biri deniz gözlüğünü filan takmış yüzüyor. Dediğim yer çok küçük bir göl ama 3-4 metre derinliğinde ve zamanında boğulanlar oldu. Ortam burası, hatta yazın olduğu için su bu kadar fazla da değildi . Neyse böyle düşüncesiz insanlar var, yapacak bir şey yok. Yinede siz balık tutabilmişsiniz .
Huyumdur maalesef olta atan birini gördünmü hemen yanına ,, istanbul boğazında da aynıdır falanca baraj da... bu na bazıları samimiyet veya sıcak kanlılık der .. alakası yoktur.. oraya ilk giden, bir bilen sayılır..ondandır.. Hastanelerde doktor kapılarında sırada daha on kişi varken , tam kapının önünde durmam. otobüs kuyrugunda önümdeki tanımadıgım insan ile akraba gibi yapışık sıraya girmem..arkamdakinin nefesini ensede hissetmem. bir yere araba ile gidip illede en yakın yere park etme isteğim hep huyumdur.. kalabalıktan bereket dogar.. ... ... mı??
Basri bey, malesef olta balıkçılığının en büyük sorunlarından biridir bahsettiğiniz olay, defalarca benimde başıma gelmiştir. kilometrelerce yol gidip hah! burada kimse olmaz düsüncesiyle atçek yapmaya başlarsınız, bir iki noktada deneme yaparsınız , balık zor cıktığı bir gündür, en sonunda balığı bulursunuz ,daha ilk ini kovaya koyduğunuz anda , arkanızdan bir sesle irkilir, konsantre durumdan çıkartılırsınız '' balık vamııı?????'' dönüp bakarsınız bir çoban , elindeki değneğe dayanmıştır, en güzel şekilde gizlenerek balık avlamaya çalıştığınız üstelikte balığı anca bulduğunuz meranız artık boşalmıştır. akşama kadar yanlız olmalarından kaynaklı olsa gerek , sohbet edecek birilerini aramalarındanmıdır, meraklarından mıdır, işgüzarlıklarından mıdır bilinmez. ama çok başıma gelmiştir benimde. ya da olta nızı atıp güzel balık yakalamaya başladığınız anlarda , serpmeciler, kepçeciler , ağ çekenler vs. saygısızca neredeyse oltanızın üzerine atarlar ellerindeki ağı.. bunlar hep vardı ve var olmaya devam edecek malesef. Thunder bug a gelince, evet etkili bir kaşık, buralarda perch yok , ama perch te de iş yapması sevindirici. dolaşma konusuna gelince, ben o sorunu klipsi çok çok küçülterek aştım, daha da dolaşıyorsa klipssiz kullandım. bir süre sonra misina gam yaptı. misinayı yarım metre kopartp tekrar bağlayarak devam ettim. ayrıca teşekkürünüz için minnetlerimiz sunuyorum, herkes gibi bende elimdeki metaryali paylaştım hepsi bu . saygılarımla
Furkan kardeş,evet senin başına gelen benimkinden daha vahimmiş.İşte ne yaparsın bunlarda bizim hobinin cilveleri.Ama ne olursa olsun hobimize sahip çıkmaya devam,balığımızı aramaya devam,çünkü bu hobi bizim için sadece bir vakit geçirme olayı değil bizler için bir yaşam biçimidir.Sevgiyle kal kardeşim.
İsmail kardeş değerli yorumlarınız için çok teşekkürler.Ben bu olta ile,serpme ile ve ağ ile avlananı neye benzetiyorum anlatayım.Otoyolda giden araçlara benzetiyorum.Otoyolda motosiklet kulanan bisiklet kullananı saymaz,otomobil kullanan motosiklet kullananı,kamyon kullananda otomobil kullananı saymaz ya eğer benzetme doğruysa ağcıların,serpmecilerin ve biz oltacıların arasındaki ilişkide biraz bunu andırıyor.Sanki avlakta ağcılarla serpmeciler biz oltacılardan daha önemli bir iş yapıyorlarmış gibi davranıyorlar.Oysaki asil olan spor olan ve insanı dinlendiren olta ile avcılıktır diğerleri sofraya balık taşıma telaşından başka birşey değildir.Dahası avlak zeminine en büyük zararı bunlar vermekte ve balıkların yumurtlayacakları alanları yok etmekte,ve doymak bilmeyen bir hırsla avlaktaki balıkların kökünü kurutuncaya kadar devam etmektedirler.Biz amatör balıkçılara göre bunların balık avcılığıyla bir ilgisi yoktur.... İsmail kardeş mepss thunder bug hakkındaki yorumlarınızı değerlendireceğim.Evet dolaşma sorununu dediğiniz şekilde aşabilirim.Sizin oralarda perch olmayışı üzücü çünkü bu thunder bug,la levrekte çok güzel yakalanıyor... Sevgiyle kal...
Ohoo sizde sayı gene iyiymiş burada İstanbul da bir yerde balık çıktığı görülmesin duyulmasın millet kavimler göçü gibi oraya akmaya başlar aman aman.
Muvaffak bey değerli yorumlarınız için teşekkürler.Sitemizde hangi konuda olursa olsun yapmış olduğunuz değerli paylaşımlarınızı adım adım takip ediyorum.Sevgiyle kalın.
Lepistes Paşa kardeş onların neyi bilip neyi bilmediklerini bilmiyorum ama şunu çok iyi biliyorum ki o zihniyetteki insanlar olta balıkçısı olduklarını zanneden su kıyısı piknikçilerinden başka birşey değildirler..sevgiyle kal.
Uluç kardeş konuma kattığın değerli yorumun için teşekkürler.Bende bu kavimler göçünün bir parçası olmamak adına İstanbul,a şimdiye kadar hiç gitmedim.Ama bu sene İstanbul,a gitme niyetim var.Eğer o kavimler göçünün toplumlar göçüne dönüştüğünü görürseniz ben İstanbul,a gelmişim demektir. Bu arada beni çok güldürdün Allah,ta seni güldürsün.Sevgiyle kal...
Demekki yeni tebliğde. Amatörlerin av mahallinde ,aralarındaki mesafe ile ilgili yeni bir madde koymak lazım..mesela en az 10 metre
Basri abi, Daha balığa gidip de, bangır bangır Ankara havalarını hücrelerime kadar sindirmeden balıktan döndüğüm baki değildir. iki araba gelinir, araçlardan bir tanesi tamamen müzik olayına adaptedir, 6 - 7 kişidirler, en az 50 olta atarlar, ya tek balık tutarlar, yada tutamazlar, bir süre sonra yanınızda biter neylen tutuyon bunu diye sorarlar, muhtemelen içlerinden bir tanesi balıkçı, diğerleri yancıdır. Ankara da olup da bu manzarayla karşılaşmadan dönene de rastlamadım. bu da benim başımdan geçen olaylar.. demekki kurtboğazı - eğrekkaya - akyar bölgesinde dikkatli avlanmak gerekiyor.. http://www.balikavi.net/forum/showthread.php?t=38930
Yıl 97-98 yer, bebek sahili , sabahın körü sahildeyim kimsede yok , bir muddet sonra birileri gelmeye başladı.. ilk gelen otomatikman yanıma ..ardından gelenler . onun yanına.... derken oldumu anababa günü , oltalar üstüste , saat 12 bendeniz toplar /kaçar..oltayı dolaştırıp stress yaşamaktansa .. ya başka bir yer bulurum yada eve dönerim.. O zamnlar hep aklıma şu gelirdi.. Millet olarak, şehir içi otobüslerede bindiğimizde bu sıkılaşma kuralını uygulasak..araca binen her kes . ortada durmayıp ilerlese.. de şöför bey nefesini tüketmese.. Balıkta sahilde iken ''İlerliyelim beyler'' sloganı otomatik işliyor ama otobuste maalesef çalışmıyordu.. bilmem şimdi nasıl...
Aman abim İstanbul da ne işin var gelinir mi yaw biz bir yolunu bulup kaçmaya çalışıyoruz. Keşke hep sizin gibi insanlar gelse.
Baybora kardeş verdiğin linktede göreceğin gibi Eğrekkaya barajında senin başından geçen tatsız olayada çok üzülmüş ve bir yorum yazmıştım.Kardeş maalesef gerçek amatör balıkçıların kaderinde vardır bu tip tatsız olaylar.Çünkü biz amatör olta balıkçılarının su kenarında bulunma nedeni doya doya hobisini yaşama isteği iken,can sıkıntısından balık avlarmış gibi yapan su kıyısı piknikçilerinin böyle kaygılarının olmayışından kaynaklanmaktadır.Ben bu tip insanlara '' balık avlarmış gibi yapan su kıyısı piknikçileri'' tabirini kullanıyorum. Siz amatör olta balıkçısı kardeşlerim benden daha iyi bilrsiniz ama birde şöyle bir tabir vardır.''Her direksiyon başına geçen araç kullanabilir ama şoför değildir,her eline olta alan balığa gidebilir ama gerçek amatör olta balıkçısı değildir.'' Baybora kardeş,dediğin gibi bu tip insanlar keşke kendi çaplarında eğlenmeyi becerebilseler bari.Kendi eğlence anlayışlarını illaki başkalarıyla paylaşmak isteyeceklerdir.Öncelikle müziklerini ve naralarını barajın en ücra köşesindeki kendi halinde avlanan amatör balıkçı arkadaşa ileteceklerdir.Bununlada yetinmeyecekler muhakkak onun yanına gidecekler ve avının içine edeceklerdir.Dahasıda ukalalıkta be bilgiçlikte sınır tanımayarak başımızda balıkçılık ve diğer alanlarda uzman kesilerek saatlerce yüksek sesle bazen bağırarak çoğu zamanda ayaklarıyla yetmezse elleriyle suya taş atarak konferans vermeye devam edeceklerdir,taki biz oradan ayrılana kadar... Ne diyelim bu şartlarda hobimizi yaşamak ve yaşatmak adına hepimize rastgele...sevgiyle kal.
Merak etme Uluç kardeş İstanbul,a balık tutmaya gelmeyeceğim,şimdiye kadar sadece televizyonlardan gördüğüm İstanbul,un tarihi ve turistik alanlarını,özellikle camiilerini görmeye geleceğim.Tabii daha kesin değil Allah nasip ederse.En sonki cümlen içinde çok teşekkür ederim...
