Sosyal proje (balık salımı)

Konu, 'Tatlısudaki Canlılar' kısmında bortacina tarafından paylaşıldı.

  1. Kışın kıyıdan İsrail sazanı (karas) görülme ve yakalanma oranı %10'a geriler. (Belki daha da az)
    Şunu da belirteyim, ben bu balığı seviyorum. (Tadı dışında)
     
  2. nicholai hel

    nicholai hel Aykut

    Mesajlar:
    1.170
    Şehir:
    Antalya
    DSİ'nin bile geçmişte çokça hata yaptığı bir konuda biz amatörler müdahalede bulunacak olursak ekosistemlerimizi kendi elimizle yok ederiz. Bunun örnekleri tarihte yüzlerce kez görülmüştür.

    Amerika'da hasta olan kızkardeşine çorba yapmak için canlı olarak aldığı iki Yılanbaş'ı daha sonra kardeşinin iyileştiğini görünce vazgeçerek dereye salan Çinli adam, Amerika nehirlerinde onlarca yıldır önlenemeyen yılanbaş istilası nedeniyle onlarca farklı yerel türün yokolmasına neden olmuştur.

    İspanya şu an hala endemik türlerinden olmayan, 16 yıl önce ismini şu an hatırlayamadığım Alman vatandaşının getirip derelerine bıraktığı 32 adet 10 cm boyunda yayın balığı yavrusu nedeniyle yerel türlerini hızla kaybetmektedir. Doğal ortamında bulamadıkları bir bollukla karşılaşan yayınlar çok kısa sürede muazzam bir yayılım göstererek yerel türler üzerinde büyük bir tehdit oluşturmuş, katliamlarına halen devam etmektedirler. Bu getirilen ilk yayın yavrularından henüz avlanmamış olanları şu an 3 metre boyunda ve 100 kg üzerindeki ağırlıklarıyla yaşamlarını sürdürmektedir.

    Afrika'nın Victoria Gölü'ne 1970'li yıllarda, balık ticaretini hareketlendirmek üzere salınan Nil Levrekleri başta gerçekten büyük bir ticari getiri sağlasa da, şu an soyları kurutulmaya çalışılmakta, başarılı olunamamaktadır. Sebebi ise dünyada sadece bu gölde yaşayan ve akvaryumculukta paha biçilemez değerdeki cichlid türlerinden yaklaşık 300 farklı türün neslini tamamen tüketmiş olmalarıdır. Gölde kalan yaklaşık 100 civarı cichlid türü halen ciddi tehlike altındadır.

    Örnekler sayfalarca çoğaltılabilir. DSİ'nin de geçmişte yetersiz çalışmayla derelere, göllere aşıladığı sazan türleri sadece yurdumuzda bulunan onlarca farklı tür balığımızın soyunun yokolmasına neden olmuştur. Bazı su kaynaklarımızda halen temizleme çalışmaları yapılmaktadır.

    Böyle bir müdahale gerek etik, gerek yasal sebeplerle kesinlikle yanlıştır. Ekosistemlerimizdeki zenginlik, bizlerin katkısı değil, korumamızla sonraki nesillere kalacaktır.
     
  3. HakanDurgut

    HakanDurgut Hakan

    Mesajlar:
    1.074
    Şehir:
    Çorlu / Tekirdağ
    Favori Kamış:
    SavageGear Bushwhacker XLNT 240cm 10-40gr
    Favori Makine:
    SHIMANO Stradic CI4 3000F
    En İyi Avı:
    88cm 4kg Yayın (spin takım ile)
    Turna gibi balığın salınacağı bir gölde yayın, sudak, levrek, olsada zamanla bu göldeki en üstün yırtıcı olarak hakimiyet kuracağına eminim..
    Söylendiği gibi bu işler bizim işlerimiz değil.. üstün bilgi ve tecrübe gereklidir..

    Aykutun söylediği tüm konular gerçek en üzüldüğüm olay ise victoria gölündeki durum.. maalesef nadir türler yok olup gitmişler..
     
  4. 33orfoz

    33orfoz Mustafa

    Yaş:
    43
    Mesajlar:
    368
    Şehir:
    MERSİN
    Favori Makine:
    Makina kullanmam , balık ile aramda misinadan başka bir şey istemem...
    En İyi Avı:
    Ceylan - 6,5 kg , 8 Tane Barracuda
    :thumb: :thumb: :thumb: :thumb: :thumb:
     
  5. nicholai hel

    nicholai hel Aykut

    Mesajlar:
    1.170
    Şehir:
    Antalya
    Cichlid sevdalısı, evini Malawi Gölü'ne çevirmiş biri olarak, beni de çok üzen durum bu. Üstelik Nil levreği dediğim tür öyle bildiğimiz türlerden değil, 130 kg'a kadar büyüyebiliyor. Tüketimini siz düşünün.

    Fotoğrafını da ekleyeyim.

    [​IMG]


    Ama tabii her balık güzeldir, yokolan tüm türler, zarar gören tüm ekosistemler aynı değerdedir. Kalanları korumak ise ancak bizim elimizde. Ve bunun için dokunmamamız yeterli...
     
  6. volex21

    volex21 Volkan

    Mesajlar:
    6.735
    Şehir:
    İzmir
    Favori Kamış:
    Okuma V System 2.40 Lineaeffe Spirit Surf 3.90 (fiyat performans 9/10)
    Favori Makine:
    Spro Red Arc 20'lik (Fiyat/Performans : 8/10)
    En İyi Avı:
    Levrek (57 cm - 2.100 gr ) Sargoz (700 GR kadar) Palamut (40 cm üzeri), Lüfer 40 cm, Çipura 950 gr
    Aykut'a katılmakla birlikte, izlediğim bir nil levreği belgeselinden bahsetmek istiyorum. İşin içine levrek lafı girince izlemeden geçemezdim.

    Hangi kanalda izledim hatırlamıyorum ama konu özetle şöyleydi. Afrikanın çeşitli göllerine ekonomik nedenlerle salınan nil levrekleri önceleri bölgenin ekonomisine önemli katkı sağlıyordu. İhraç edilen nil levrekleri sayesinde bölgenin ekonomik seviyesi yükselmiş ve yerli halkın yüzleri gülmekte.

    Bölgeye birkaç ta balık fabrikası kurulmuş. Lakin levrek zamanla diğer türleri yok etmeye başlamış, Yok ede ede şuan çok az yöresel canlı türü kalmış ve bazı türlere hiç rastlanamaz olmuş.

    Hergün rutin olarak ağlarla bilinçsiz avlanan nil levreğinin de önceleri boyutları küçülmüş, çok iri levrekler çıkmamaya başlamış. İnsanoğlunun üstün avlanma becerisi ve en baskın tür olması nedeniyle bir kayıkla ilk zamanlar 1 günde yakalanan 100 kg nil levreği 16 - 20 kg lara kadar düşmüş.

    Yöre halkı şu an umutsuzluk içinde ve ekonomik olarak ta eski günlerine dönmek üzereymiş. Fabrikalarda yeterince beslenemedikleri için kapanmak üzere.

    Sonuç : Nil levreği gölün, insanoğlu da nil levreğinin kökünü kazıdığından şimdilerde göller tam bir çöle dönmek üzere. :(

    Not : Sanırım National Geografi belgeseliydi. Herkese izlemesini tavsiye ederim.
     
    Son düzenleme: 12 Ocak 2012
  7. nicholai hel

    nicholai hel Aykut

    Mesajlar:
    1.170
    Şehir:
    Antalya
    Evet Nat. Geo. belgeseliydi. :)
    Dünyanın her yerini gezerek balık peşinde koşan o adamın programını her hafta kaçırmadan izlerim. Hayalimdeki işi yapıyor ne de olsa :rolleyes:

    Olay aynen dediğin gibi gelişiyor. Ben de onu özetlemeye çalıştım. Başta ciddi bir ekonomik getiri sağlıyor ama sonuçta doğa da, insan da kaybeden olmuş durumda.

    Ama asıl kaybedene bakarsak, levrekler mi? Hayır. Onlar zaten Nil Nehri'nin endemik avcıları ve popülasyonları orada bildiğim kadarıyla ciddi bir azalmayla karşı karşıya değil.

    Bölge insanı mı? Kısmen hayır. Yöre halkı zaten binlerce yıldır levrek olmadan yaşıyordu. Gölden çıkan sardalya ve haplochromis türlerini avlayarak geçiniyorlardı. Aynı zamanda şimdi oradaki balık fabrikalarınca kirletilmemiş alanlarda tarım yapıyorlardı. Tabii halk da cahil, yokolan doğalarına değil, kolay yoldan getiri sağlayan levreklerin azalmasına üzülüyorlar. Levrek azalıyor. Ama o bitince ne gölde eskiden tuttukları kadar balıkları kalacak elde, ne de tarım yaptıkları verimli topraklar. Bu geçen sürede yaptıkları birikimleri ve daha verimsiz coğrafyalarıyla bir çıkış yolu bulmaya bakacaklar.

    Fabrikalar mı kaybetti? Hayır. Onlar zaten sadece göle balık aşılayarak, sonrasında yem harcaması bile yapmadan belki yüzbinlerce ton balığı işlediler. İhraç ettiler. Kurulum ve işletim maliyetlerini çoktan misliyle çıkardılar.

    Kaybeden doğa. Ne kendine has balıkları kaldı doğanın, ne tarım alanları. Ekosistemi günden güne çöküyor. Bu kadar süre dayanmasının sebebi ise muazzam bir altyapısı olması. Bu gölün yarım milyon yaşında olduğu tahmin ediliyor. Dünyanın en büyük 3. gölü. 4.800 km çevre uzunluğu var. 84 metre derinliğe ulaşabiliyor. Yani gölden çok deniz görünümünde. Ortasında duracak olursanız hiçbir yönde karayı göremezsiniz.
    Ve 10.000 yıldan fazla süredir de bahsettiğim cichlid balıklarını barındırıyor. Bu türlerin hemen hepsi, civar göllerde yakın akrabaları bulunsa da Victoria Gölü'ne özgü balıklar. Şu an büyük çoğunluğu yok oldu. Onbin yıldır varlardı, son 50 yıl içinde yok ettik.
     
  8. koate

    koate Baybora TUĞRUL

    Mesajlar:
    573
    Şehir:
    Ankara
    Favori Kamış:
    Shimano Alivio BX 240
    Favori Makine:
    Shimano Nexave 2500FB, Okuma Octana OT-30
    En İyi Avı:
    gümüş balığı, 4 cm
    Eğer bilimsel olarak ihtiyaç tespit edilip, doğru zamanda doğru miktarda balık salımı yapılacaksa ben varım..

    olayın ağaç dikmekten çok da farklı bir yanı yok bence. yeter ki kaş yaparken göz çıkmasın..
     
  9. Sorun bir göle yabancı bir balık cinsinin ulaşması değil, insanın müdahil olması. Yoksa bütün balık türlerini göle atsanız, bir süre sonra suyun yapısı, derinliği, dip yapısı, kenardaki bitkisel yapı gibi faktörlere bağlı olarak en ideal balık kompozisyonu kendiliğinden oluşur. En yırtıcı balık bile diğer balıklar olmadan nasıl beslensin de çoğalsın? Dengeyi bozan tek unsur bizleriz. Bilinçsiz avlanma, meraları kirletme veya kurutma bizde var, balıklarda yok.
     
  10. 33orfoz

    33orfoz Mustafa

    Yaş:
    43
    Mesajlar:
    368
    Şehir:
    MERSİN
    Favori Makine:
    Makina kullanmam , balık ile aramda misinadan başka bir şey istemem...
    En İyi Avı:
    Ceylan - 6,5 kg , 8 Tane Barracuda
    İnsani şartlar ne kadar muazzam , ne kadar olumlu , ne kadar doğaya saygılı olursa olsun aşılamada yapılacak en küçük hata ortamın tüm ekosistemini mahvedebilir . Doğa kendi kendini yeniler diye birşey söz konusu bile değildir .
    İspanyanın Ebro nehirinde normalde görülmeyen yayın balıkları kendini bilmez bir alman tarafından aşılanmış , sonuç olarak oradaki ekosistemi neredeyse mahvetmiştir . Keza , amerikanın çeşitli tatlı sularındaki sazan ve yılanbaş istilası bunlara en iyi örneklerdendir .

    Kısaca aşılama yapılamaz diye bir şey yok ancak bazı şartlar gerekli .
    1) Yüksek düzeyde akademik bilgi ve tecrübe
    2) Devlet izni

    Bu kriterler dışında yapılacak aşılamaların hemen hemen hepsi istila ve yıkımla sonuçlanacaktır .