Bu çalışma Eğridir su ürünlerinin bir çalışmasıdır. Hiç umursamadığımız bir balık bunu yapabiliyorsa gerisini düşünmek bile istemiyorum yorum sizin arkadaşlar. Gümüş Balığı Beyşehir Gölü'nü Tehdit Ediyor Balık yumurtası ve yavruları ile beslenen gümüş balığının bulunduğu göl ve barajlarda diğer canlı türlerine çok zor rastlanıyor. 4 yıl içinde Hirfanlı Barajı’nda levreği adeta yok eden gümüş balığına, şimdi de Beyşehir Gölü’nde rastlandı. Türkiye’nin en büyük tatlı su gölü olma özelliğini taşıyan Beyşehir Gölü’ne bulaşan gümüş balığının bir süre sonra gölde sazan, levrek ve kadife balığının ortadan kalkmasına yol açabileceği vurgulandı. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü (TAGEM) Eğirdir Su ürünleri Araştırma Enstitüsü Müdür vekili Hasan Bostan, Beyşehir Gölü’nün yok olma tehlikesi ile karşı karşıya bulunduğunu söyledi. Bilinçsiz avlanma, atıkların göle akıtılması gibi çok sayıda etkenin gölü bir çıkmaza sürüklediğini belirten Bostan, son yıllarda geliştirilen projelerle gölün kurtarılmaya çalışıldığını anlattı. Bu çalışmalar sürerken bilinçsiz balıkçıların göle çok büyük sorunlara yol açabilecek gümüş balığını bıraktıklarını dile getiren Bostan, şunları kaydetti: “Bu balığın bulunduğu yerde başka balıklara çok az rastlanıyor. Gümüş Balığı, yumurta ve lavralarla besleniyor. Yani, yeni nesillerin yetişmesini önlüyor. Büyük balıklar avlandıktan sonra Gümüş Balığı yüzünden arkadan yenilerinin yetişmemesi de o türün, bulunduğu göl ya da barajda yok olmasına yol açıyor. Hirfanlı Barajı’nda önceden binlerce ton levrek üretilirdi. 4 yıl önce baraja bulaşan gümüş balığı yüzünden şu anda levrek neredeyse yok oldu.” HIZLA ÜRÜYOR Bostan, gümüş balığının diğer balıklara göre çok hızlı ürediğini vurgulayarak, bu balıkların bulaştıkları sulak yerlerde birkaç yıl içinde inanılmaz sayıya ulaştıklarını anlattı. Türkiye’nin en büyük tatlı su gölü olma özelliğini taşıyan Beyşehir Gölü’ne de bulaşan gümüş balığının bir süre sonra gölde sazan, levrek ve kadife balığının ortadan kalkmasına yol açacağını belirten Bostan, “Gümüş balığına rastladığımız anda adeta yıkıldık. Bu balığı gölden uzaklaştırmak neredeyse imkansız. Bu, diğer balıkların yok olması ve gölün kurtarılamaması anlamına geliyor” dedi. TEK ÇARE AVLANMANIN YASAKLANMASI Bostan, bu nedenle tek çarenin gölde avlanmanın yasaklanması olduğunu ifade ederek, “En azından genç nesilleri yetişemeyen büyük balıkların gölde yaşam sürmesi sağlanmalıdır. Gümüş balığı yüzünden birkaç yıl sonra Beyşehir Gölü’nde gümüş balığı dışında başka türde balığa rastlanmayacak” diye konuştu.
Vallahi kardeş araştırmayı ben yapmadım konunun uzmanları yapmış ve hepside değerli ve yılların araştırmacıları yanlış olduğunu zannetmiyorum gümüş balığı için yazılmış konu.
aşağıdaki linklerden inceleyebilirsiniz,aynı şeylerden bahsediliyor.. http://www.balikavi.net/forum/showthread.php?t=1537&highlight=g%FCne%FE+bal%FD%F0%FD http://www.oltaciyiz.biz/pages/atlas/page_atlas-glevregi.html
Yazıları okudum güneş levreğinden bahsediyor.Bu konuda ise gümüş balığından bahsediliyor ama tamamı bizim avlarımıza zarar veriyor buda demekki yem amacı ile bile kullansak kendi meralarının dışına çıkarmamak en iyisi.
sazanla gümüş balığının bir arada yaşadığı birkaç baraj ve gölet biliyorum,gümüş balığının sazana zararı olacağını pek zannetmiyorum,ama genede işi uzmanları bilir..
selam arkadaşlar benim eşim ısparta yalvaçlı gölün kenarındada akrabaları var koparatife bağlı balıkçılar bu gümüş balığı göle salındıktan sonra balık sayılarında inanılmaz farklılıklar oldu göldeki israil sazanları bile azaldı sudak hemen hemen kalmadı heryanı bu gümüş sürürüleri sardı oradaki profesyonel balıkçılarda bu balıklardan şikayetçi
Umarım konu 'şu baraja filanca balığı, bu göle falanca balığı salmak istiyorum? Arkadaşlar fikirleriniz nedir?' diye soranların dikkatini çeker. Bir de çok özür diliyerek şunu belirtmek istiyorum. Konu hakkında gerçekten bilgimiz yoksa (uzmanlık gerektiren konularda) 'bilmiyorum ama bence yapılabilir.' 'Sanmıyorum ama denemek lazım' gibi yorumlar yapmayalım. Çünkü yapılan hatadan dönmek olası değildir çoğu zaman. Saygılarımla.
Erol bey teşekkür ederim konu yavaş yavaş oluşmaya başlıyor yazının amacıda bunu vurgulamak içindi.Olduğu sadece Allahın gümüşü ne yapabilirki deyip avlakta canlı olarak suya bıraktığımız bir ufacık balık sudaki dengeyi nasıl değiştirebiliyor bu yazıyı okuyunca hemen arkadaşlarla paylaşmak istedim.
tesekkürler çok anlamlıbir konuolmuş. emegi geçenlerin eline saglık. sonucta her nehrin her gölun insan tarafından bozulmadıkça bir dengesi var. yani şuranın levregi guzeldir buranın yayını bol olur diye anlatılan seyler kucuk eko sistem parçaları.sen gider oraya eline geçenher balıgı salarsan berbat ediyorsun o cennet parçalarını. Bu olaya mudahaleler baraj yapımyla basladı. baraj yaptık hadi balık salalım dedik sal gitsin sonra su ürünleri okulları bazan direkt dsi sonrada ticari kurumlar ve meraklıları hadi buradada olsun diye habire balık salmaya başladı . sanki tüm türkiye deney alanı . sanki her göl her nehirde her balıkolmalı gibi. olmuyor işte olmadıda Fırat nehrinde timsah görülmesinden sonra en eglenceli psikopatlık örneği sapanca gölünd e birçeşit piranha görulmesi oldu.Haberlerde duymussunuzdur çogunuz. tabi senelerce göllere atılan japonbalıklarını saymıyoruz bile. Tuzlada bulunan ve sonra toplu konut alanlarına sinek gidiyor diye kurutulan kucuk kuş barınagında sadece su yılanı ve lepistes kalmıstı son yıllarında. Akvaryumunda balıkları ölen çocuklar elde kepçe lepistes avlamaya giderdi bu yarı tuzlu ve çok özel kıyı bataklıgına. Kuşlar sadece lepistesle beslenirlerdi sanırım. Konaklamaya gelen ördeklere de sitelerin balkonlarından ates ederdi paralı krolar.Maksat sırf vurmak. Şimdi o bile rüya oldu ya. Eh hazır küresel ısınmada gundendeyken bir de anakonda piton falan salalım tam olsun bu sefer. Bir güzellik de benden son haber balıklarla direkt ilgili degil daha çok orman mevzuuu. Cahil cühela mühendislerimizin senelerce güzel ülkemizde her gördükleri boş yere çam agacı dikmelerinden sonra son gelişme. İÜ orman fakültesinden bir araştırmacı kardesimizin itiraflarıdır. 30 sendir çevreciler tepiniyordu sonunda yola gelmişler. Şu an orman bakanlığı harıl harıl çamlık alanları meşe kayın ve gürgene çevirmeye çalısıyor. Türkiyenin "toroslar hariç" hiçbir bölgesinin dogal agacı olmayan çam plantasyonları kendi kendine kurumaya baslamıslar. Eh bilimd e bunu gerektiriyordu. Turkiye topragında sadece 2 tur çam yetiştirip kesebilirsiniz. 3. de orada ot bilebitmez. çek greyderleri yukle topragı kamyone denize dök bir daha işe yaramaz. Şimdi asıl dert şuymuş. başlarına gelince farketmişler tabi. Çam igneleri ve kozalaklarla reçiyene bulanan ve asitli hale gelen tüm bu agaçlandırma alanlarında hangi agacı dikecekler.malum çam ekilen yerde uzun süre ot bile bitmez:=)) hey gidin Cemal süreyası hey Tanrım siz çocukluk günleriniz de mi yarattınız Anadoluyu?
turnabalığı çare olacaktır... balık dengesinin korunması için etobur balıklara ihtiyaç vardır. yetiştirme çiftliklerinde üretilen turnalar denge için istenilen yerlere salınırsa kısa zamanda yeniden önceki sayılara ulaşılabilir.
istenilen derken turna dogal dengeyi bozan riskli balıklar listesinin 2. sırasındadır ve daha önce bulunmadıgı ortama salınması sakıncalıdır arkadasım bu karacabey ceylen üretme çiftligine aslan salmakla aynı seydir.
dengeyi bozan balık listesi hakkında... size terme çayı ile ilgili bir örnekle durumu izah edeyim. samsun un terme ilçesinin içinden geçen terme çayında bundan 35-40 sene önce şu balıklar vardı -turnabalığı -sazan -yayın -çapak -kefal -akbalık -alabalık( deniz alası ) -kızılkanat -kadife ve diğer bir sürü ticari değeri olmayan balıklar. peki 35 yıldır varol bu denge son 20 yılda yavaş yavaş neden yokoldu? bu balıkların birbirlerini yemesi ile diye düşünmek ceylan çiftliğine kaplumbağa salmak kadar saçmadır. doğa dengesini yeniden yerine koyacaktır. önemli olan uygun şartları araştırıp ona göre adım atmasını bilmektir. turnalar atılınca herşeyi yeyip bitirecek diye bir kaide yok. zaten yamyamlık denen bir özellikleri vardır ve birbirlerini dahi yerler. sonuç olarak şunu diyeceğim, sadece bu bunu yer bitirir diye kestirip atmamak biraz düşünmek ve ufak göletlerde deneyler yaparak bu sorun üzerinden gelinebilir ve turna gibi balıklar da bu durumlarda çok güzel kullanılabilir. binlerce yıl önce çinlilerin yaptığı gibi...
tabi ki birseyleri kestirip atma gibi derdimiz yok. sadedece bilimsel bir gerçegi hatırlattık. turna daha önce bulunmadıgı çevrelere salınması riskli ekolojikolarak tehlikeli balıklar listesindedir. bu bilimsel bir veridir. ve buna göre tedbirler alınmaktadır. sonucta 2 bin yıl önceki çinlilerinin söylencelerini degil var olan modern bilimin verilerini rehber edinmek zorundayız. 2 bin yıl önce çinliler herne ettiyse şuan sadece bir efsanedir. gerçekligi ve sonucları ölcule bilir birsey degildir. yani halk hikayesiyle ekolojik verilere alternatif yaratmaya çalısmak ne kadar akılcı olur diye dusunmekteyim.
amaçlar farklı değil, zaten benim amacım da dengeyi bozmak ve zaten az olan balık populasyonunu yoketmek değil. sadece uygulanmış yöntemlerin geliştirilip daha güzel sonuçlar ortaya koymasını sağlamaya çalışmak gerekir diye düşünüyorum ben de. kkka virüsü ülkemizde olmayan ve biyolojik silah olarak kullanılan bir canlı. buna benzer balıklar da ülkemizi zor durumda bırakmak için salınmış olabilir. bu yüzden temkinli ve dikkatli davranmamız gerekir. verdiğim örnekte 40 yıl önce uyum içinde birbirlerini yoketmeden yaşabilen balıklar bugün kirlilik ve bilinçsiz avlanma ile artık yokolma seviyesine gelmiştir. bunlara bir de zararlı balıklar eklenince durum bu halini almıştır. çinli hayranı da değilim ama bugünkü teknoloji ile geçmişin tecrübeleri birleştirilirse ortaya mükemmele yakın sonuçlar çıkabilir diye düşünüyorum. bir turnabalığı hayranı ve doğasever olarak sorunların çözülmesini ve dengenin korunmasını en az sizin kadar ben de isterim. kalın sağlıcakla....
sorun şuki dogaya mudahale etmek sanıldığı kadar kolay degil. en dogru metod ona hiç mudahale etmemektir. eger bahsi geçen çin metodunu kullanmak istesek her yere turna salıp sonra 2000 yıl beklememiz gerekebilir yeni denge kurulanakadar:=) kaldıki zamanında sıtmaylam ucadele için göllerimize vaktiyle salınan bir iki santimlik minicik bir balık nedeniyle pek çok sulak alanda simdi balık soyları tükenmiş durumdadır. kendi içinde kapalı havzalar bir yana kendi yaptıgımız baraklarda ve o barajlar nedeniyle kaç nehrimiz yokolusun eşigindedir. bence bırakın balıklar yerinde kalsın. çok çaresiz kalırsak avrupaya gider yapay göletlerde avlanırız.
Bunu siz, biz yapamayiz degerli dostum.Bunu konunun uzmanlari yaparlar. Inanin bana ifadelerinizden ekolojik dengenin tehdidi ve korunmasi hakkinda kapsamli bir calisma yapmadiginiz gorunuyor. Yanlis anlamayin beni. Sizi kucumsemek veya kirmak asla niyetim olamaz. Burda konustugumuz balik neslini tatli sularimida tehdit eden unsurlardan sadece biridir. Elbette hepsi degildir. Ancak inanin bana cok onemli bir noktadir. Lutfen assagidaki linke bir goz atiniz. http://www.balikavi.net/forum/showthread.php?t=8938 Saygilar sunarim.Gorusmek dilegiyle...
