Su Ürünleri İstişare Kurulu lüfere acımadı. Yavru balık avına devam!

Konu, 'Genel Konular' kısmında Tarık ERSAL tarafından paylaşıldı.

  1. Balky

    Balky Murat

    Yaş:
    41
    Mesajlar:
    64
    Şehir:
    izmir
    2012 için herkes çalışmalara şimdiden başlasın.
    Başlayan çalışmalara hız verilsin.
    Başta Federasyon olmak üzere tüm dernekler üzerlerine düşen göreve daha sıkı sarılsın.
    Dernekler kendi aralarındaki kısır sürtüşmeleri bıraksın.
    Ben değil biz olmayı öğrensinler.
    Kurtla kuzu ayni çatı altına alınsın.

    Bu cümleleri padişah söylese belki.:)
    Ama amatör söyleyince olmuyor.:(
     
  2. 33orfoz

    33orfoz Mustafa

    Yaş:
    44
    Mesajlar:
    368
    Şehir:
    MERSİN
    Favori Makine:
    Makina kullanmam , balık ile aramda misinadan başka bir şey istemem...
    En İyi Avı:
    Ceylan - 6,5 kg , 8 Tane Barracuda
    Evet abi , kültür balığı yiyelim . Bende uzun süredir öyle yapıyorum , alıyorum levreği - çuprayı ... Üstüne birde sivriburun karagöz , sinağritte çıktı...
    Burda birbirimizi yiyeceğimize 15 -20 cm orfozu , 4 cm barbunu , 8-10cm çupra-mercanı alan vatandaşı uyaralım .
    Bu tür balıkların tutulması - satılması yasaksa , satıldığını gördüğümüz yeri şikayet edelim . Buda bir vatandaşlık görevi değil mi ?
    Belki 100 şitayetten biri yerini bulacak, belki fazlası, belkide hiçbiri . Olsun , denemek lazım .
    Büyük marketlerde , balıkçı tezgahlarında bu manzaraları görüpte şikayet etmeyip , amatör balıkçıya diklenenler kusura bakmasınlar , pek inandırıcı gelmiyorlar .
    Bu tip davranışlar sergileyen amatörüde hoş görmeyelim, kendimiz daha çok dikkat edelim , ama esas büyükbaşlarıda görüp geçmeyelim . Herkesin cebinde teleon vardır sanırım ....
     
    Son düzenleme: 23 Haziran 2011
  3. Tarık ERSAL

    Tarık ERSAL Tarık ERSAL

    Yaş:
    64
    Mesajlar:
    624
    Şehir:
    ANKARA
    En İyi Avı:
    YANGELE BALIKÇI MODU :-))
    Daha dün gerçekleştirilen Su Ürünleri İstişare Kurulu Toplantısı adı verilen toplantı ve sonucunu burada yer alan haberde okudunuz.

    Hiç bir resmi yaptırımı olmayan, danıştık desinler diye yapılan o garip toplantılardan son bir örnek bu.

    Arkadaşlar,

    Amatör Su Ürünleri avcılığı hakkında bizlerin görüşlerinin değerlendirilmesi, hatta bu görüşlerin bir resmiyetinin olup, yaptırım kazandırılmasının bir örneği Kara Avcılığı Kanununda mevcuttur.
    Hoş kara avcısı olup, konuya dahil olan, ya da takip eden, bu mevzuat maddesinin işleyişi ve yapısından memnun olmuş tek bir avcı da görmedim ama hiç olmazsa resmen muhatap alınmaktalar. Yani Balık Avcılığından bir adım olsun öndeler.

    Kara avcılığı yapanlarımız yakınen bilirler ki Merkez Av Komisyonu (MAK) adlı kurul her yıl Kara Avcılığı Kurallarının belirlenmesini sağlar.
    Bunun için önce İlçeler, sonra da İller bazında 11 kişilik komisyonlar toplanır. Bu 11 in 3 ü Dernektir. (sorun da burada)
    Daha sonra Merkez Av Komisyonu Ankara'da toplanır. Onun da üye sayısı 21 olup, 9 u avcı temsilcisidir. Diğerleri Sayın Müsteşar başta olmak üzere, ilgili bakanlık yetkilileri, İlgili üniversite temsilciler, ve jandanma teşkilatı temsilcisidir.

    Merkez Av Komisyonu Yönetmelik diyerek aratırsanız ulaşabileceğiniz veya http://www.mevzuat.gov.tr/Metin.Aspx?MevzuatKod=7.5.5412&MevzuatIliski=0&sourceXmlSearch=merkez av linki tıklarsanız ulaşacağınız yönetmeliğin amaç maddesi aşağıda.

    Bu Yönetmeliğin amacı; avcılığın düzenlenmesi, av ve yaban hayatının korunması ve geliştirilmesi hususlarında karar alacak Merkez Av Komisyonu ile il ve ilçe av komisyonlarının görev, yetki ve sorumlulukları, üyelerinin belirlenmesi, çalışma usulleri, kararların alınması, kararların yayın ve yayım esaslarını belirlemektir.

    Bence bizler de benzer bir uygulamanın mevzuatta yer almasını sağlamak adına olsun bir araya gelip, güç birliği yapmalıyız.
    Tabii ki yukarıda bahsettiğim gibi Kara Avcılığında uygulanmakta olan MAK örneğindeki aksama ve eksiklikleri de görerek, ders alarak bu işi yapmalıyız.

    Yani en azından o karar alınan masaya resmi bir dayanakla oturulması gerekiyor.

    Tabii ki BENCE. :rolleyes:


    NOT:
    Bu düşüncemi gerçekleştirmenin önündeki en büyük eksikliklerden birinin dernek sayısının az olması olduğunu bildiiğimi, en azından her ilimizin bir Amatör Balık avı derneğinin olması gerektiğini biliyorum.
     
  4. Tarık ERSAL

    Tarık ERSAL Tarık ERSAL

    Yaş:
    64
    Mesajlar:
    624
    Şehir:
    ANKARA
    En İyi Avı:
    YANGELE BALIKÇI MODU :-))
    KAYNAK: http://www.deniztv.com/HABER/26270/13/gemi-deniz-balik-lufer.html

    Yavru balıkların daha yumurtlamaya bile şansı olmadan avlanmalarına karşı iki kampanya yürütülüyor. Bu sayede balıkların nesillerinin korunması amaçlanıyor...

    Slow Food-Fikir Sahibi Damaklar'ın "İstanbul Lüfer'e hasret kalmasın", Greenpeace'in "Seninki kaç santim?" kampanyalarında dün kritik bir gündü...

    Tarım Bakanlığı Koruma Kontrol Genel Müdürlüğü tarafından Su Ürünleri İstişare Kurulu'nda balıkların yasal avlanma boyu gündeme alınıyordu. Ancak heyecanla beklenen toplantı büyük hayal kırıklığı yarattı. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nda düzenlenen toplantıda karar çıkmadı.

    Toplantıda, lüferin yasal avlanma boyunun 14 cm'den 18 ya da 19 cm'ye çıkarılması önerildi. Bilimsel verilere göre ise lüfer ancak 24 hatta 25 cm'ye ulaştığında yumurta bırakabiliyor.

    24 cm'de üreme olgunluğuna kavuşan lüfer popülasyonu %60. 20 cm de üreme olgunluğuna kavuşan lüfer popülasyonu ise sadece %10 dolayında deniyor. Bu durum, 11 yaşında bir kız çocuğunun, fiziken doğurabileceği kabulünde bulunarak ona erişkin demeye benziyor.

    Lüferin daha yavruyken avlanmaması için uzun zamandır çaba harcayan Slow Food-Fikir Sahibi Damaklar lideri Defne Koryürek, bugün gelinen noktayı şöyle değerlendiriyor:

    "Tatsız bir süreç, elbette. Zira önerdiğimiz değişiklikle balıkçımızın elinden yegane para eden, satılabilir balığı alıyoruz. Canı yanacak. Ama yapacak çok bir şey de yok! Av miktarındaki düşüş herkesin farkında olduğu bir düşüş. Buna rağmen avcı sayısı aynı ve geçim derdi de ne sürdürülebilirlik dinliyor ne de yasak.

    Bugün gırgır adı altında trolleşmiş usullerle avcılık yapan, yasaklara uymayan, muazzam bir göç yolu, ekolojik koridor olan İstanbul Boğazı'nda ne orkinos ne de uskumru bırakan, evet geçim derdinde ama bir o kadar da doğayı tüketen bir konumda malesef balıkçımız. Bakın, şöyle özetleyeyim durumu size: 2009 yılı verilerine göre ve FAO'dan bahsediyoruz, dünya genelinde 16 bin ton lüfer balığı tutulmuş, bunun 6 bin tonunu biz tutmuşuz. Düşünebiliyor musunuz? Ciddi bir oran bu, değil mi? Tabi, tek bir yıla, tek bir veriye bakınca öyle. Oysa hepi topu 7 yıl öncesine bakarsak, göreceğiz ki 2002 yılında denizlerimizde tutulan balığın toplamı, 2009 dünya toplamının neredeyse iki katı! 25 bin ton! Şimdi, gel de bu balığın yokolmakta olduğuna inanma, bu balığı korumaya alma!

    Ama, koşullar buyken, yani balık az, avcı çokken, tutulan balık karın doyurmazken, tutup da balıkçı "lüferi koruyalım" diyebilir mi?

    STK temsilcileri, akademisyenler ve bürokratların vereceği bir karar bu ve elbette balıkçı reaksiyon gösterecek. Dün yapılan istişare toplantısında da gördük. Balıkçımız o kadar yarını düşünemeyecek halde ki, lüferde boy değişikliğine ancak 17-18 cm olursa razı geliyorlar! O da bir dolu koşulla! İyi ama bu boylar lüferin bebek hali! Üremesi imkansız hali! Balıkçının bunlara bakacak hali yok. "Lüferi korumak için kaç cm olsun avlanma alt boyu," balıkçımıza sorulabilecek herhalde en son soru!

    Peki biz neden 24 cm öneriyoruz, Greenpeace neden 25 cm diyor? Zira bu konuda tüm su ürünleri fakülteleri ve tüm akademisyenlerin referans aldığı bir çalışma, Ege Üniversitesi'nden Tevfik Ceyhan ve arkadaşlarının çalışması, "lüfer popülasyonunun %50'si 23 cm'den itibaren üreme olgunluğuna erişir", diyor!

    Dün istişare kurulunda yaşanan buydu ve elbette çıngar koptu, balıkçı lüferde boy uzatmasına karşı çıktı. Beklenmedik bir şey miydi, hayır. Aksine. Peki, bu bir netice mi? Hayır, balıkçının dediğini yapacağına Bakanlık'ın hiç ihtimal vermiyoruz. Bilimsel gerçeklik ortada. Av miktarındaki düşüş ortada. Kamuoyunun tepkisi ortada. Hiç şüphem yok ki KKGM'nün raporları da bu verileri içerecek. Bakanlık lüfere dair boy uzatmasında bu raporu esas alacak, ona da şüphem yok.

    Ancak nihayetinde hükümet siyasi bir yapı. Tarım Bakanlığı da bu siyasi yapının bir parçası.

    Dolayısıyla bugün ve yarın yollayacağımız dilekçelere, çağrılara kayıtsız kalmaları mümkün değil. Şimdi lütfen bimer@basbakanlik.gov.tr adresine tek satırlık bir mail yollayın ve deyin ki: "Başbakan Hüseyin Eriş'e söz vermişti, lüferi kurtaracağını ilan etmişti; biz de Hüseyin Eriş'iz, bizi de duysun: lüferi kurtarsın!"

    DÜNDEN BUGÜNE YAVRU BALIKLAR İÇİN

    Yavru balıkların avlanmaması için uzun bir süredir iki önemli kampanya yapılıyordu... Slow Food-Fikir Sahibi Damaklar'ın “İstanbul Lüfere Hasret Kalmasın” ve Greenpeace'in "Seninki kaç santim?" kampanyaları... Kampanyalarla lüferin yavrulayabileceği 24-25 cmlik boya ulaşmadan avlanmasının yasaklanması isteniyordu. Her iki kampanyada toplumda çok ses getirdi...

    Hatta Hüseyin Eriş isimli bir vatandaş Başbakanlık İletişim Merkezi'ne “Bu güzelim balığın geleceği sizin elinizde. Lütfen bir şeyler yapın. Gerekirse 2-3 yıl lüfer soyundan olan çinekop ve sarıkanat gibi balıkların avlanmasını ve satılmasını yasaklayın” talebinde bulundu. Vatandaşın talebi yanıt buldu. “Bir vatandaş dilekçe yazdı, Başbakanlık lüfer meselesine el koydu” haberleri medyada yer buldu...
     
  5. Tarık ERSAL

    Tarık ERSAL Tarık ERSAL

    Yaş:
    64
    Mesajlar:
    624
    Şehir:
    ANKARA
    En İyi Avı:
    YANGELE BALIKÇI MODU :-))
    KAYNAK: http://cadde.milliyet.com.tr/2011/06/23/YazarDetay/1405616/kac-santimde-cirkin-pazarlik

    Kaç santimde çirkin pazarlık

    Salı günü lüferciler bir umut, Ankara’daki Su Ürünleri İstişare Kurulu toplantısına katıldı. Lüferciler derken, Türkiye’nin dört bir yanından gelen balıkçılar, akademisyenler ve sivil toplum örgütlerini kast ediyorum.
    Toplantıya, ‘lüfer tutkunu’ Hüseyin Eriş’in Başbakanlık’a yazdığı mektup önayak oldu: Lüfer neslinin tükenme tehdidiyle karşı karşıya olduğunu anlatan Eriş, “Gerekirse 2-3 yıl lüfer soyundan olan çinekop ve sarıkanat gibi balıkların avlanmasını ve satılmasını yasaklayın” talebinde bulundu.
    Bunun üzerine Başbakanlık talimatıyla lüferin küçük boylarına av yasağı uygulanması, gündeme alındı. (Anlayacağınız yine Başbakanlık, her işi çözer, her şeyden sorumlu ve yetkin konumda...)
    Bu arada Greenpeace Akdeniz “Seninki kaç santim”, Fikir Sahibi Damaklar ise “İstanbul Lüfer’e hasret kalmasın” kampanyalarıyla 500 bin imza topladı. Milliyet Cadde’nin en başından desteklediği sivil hareket, Ankara’da hazır bulundu.
    Ancak toplantı, tam anlamıyla bir hayal kırıklığıydı...

    19 santim oluversin
    Peki bu şamata nereden kopuyor? Sivil toplum, bazı balıkçılar ve bazı akademisyenler, lüferin üreme boyu olan 24 santimden küçüğünün avlanmaması gerektiğini savunuyor. (Bazı diyorum, çünkü kâr amacından başka bir şeyi gözü görmeyen insanımız, ne yazık ki çok.)
    Ancak şu andaki yönetmelik, lüferin 14 santim, yani yavruyken avlanmasını teşvik ediyor.
    İşte bu yüzden lüferi ancak rüyamızda görür hale geldik... Aynı şey uskumrunun, kalkanın da başına geldi. Şimdi kendi sularımızda talan ettiğimiz balıkları, Afrika’dan ihraç ediyoruz.
    Toplantıya dönecek olursak... Avlanma boyu için ‘18 mi, 19 mu’ diye çirkin pazarlıklar dönerken, sonuç bile çıkmadı. Dahası orfoz, kalkan gibi soyu tükenmekte olan türler için görüşmeler 2012’ye atıldı!

    Bayram ‘Hoca’ya ne oldu?
    Toplantının en büyük bombası, Türk Deniz Araştırmaları Vakfı Başkanı Prof. Bayram Öztürk... ‘Hoca’, toplantıya tamamen bireysel katıldı. Yaklaşık 1 yıl önce İstanbul’da yapılan bir toplantıda, lüfer için 24 santim ölçüsünü savunan ‘Hoca’, bu defa hiçbir bilimsel referans vermeden birden bire 19 santimi savunur oldu...
    Üstelik öğrendiğime göre aynı Bayram ‘Hoca’, daha evvel sivil toplum örgütlerine ‘20 santim’i imzalatmaya çalışmış!
    Oysa Türkiye’de lüferle ilgili en kapsamlı ve referans verilen çalışma, Tevfik Ceyhan’a ait.
    Toplantıda Ege Üniversitesi’nden Cengiz Mete, Tevfik Hoca’nın tezini anlattı: Evet, lüfer 19 cm’de erişkinlik yakalıyordu... Ama nüfusun sadece yüzde 10’u! 23 santimden itibaren ise yüzde 60’ında erişkinlik gözleniyor.
    Önemli bir not daha: Lüfer, mayıs-temmuz arası yumurtluyor, bu yeni lüferler sürüye şubat gibi ekleniyor.

    BiLiM iNSANLARI: GEÇ BiLE

    * Su Ürünleri Daire Başkanı Vahdettin Kürüm’e sunulan akademik görüşler arasında Çanakkale, İzmir ve Sinop’taki hocaların önerileri var.
    * Doç. Dr. Ali Cemal Gücü, bu kampanyaları bile ‘geç kalınmış’ olarak yorumluyor. Çinekop avının *asaklanmasını (lüferin yavru halini) savunuyor.
    * Doç. Dr. Aysun Gümüş: Lüferi bu boyda ya-kalamak kelimenin en hafif haliyle bir kat-liamdır. Sirkülerdeki avlama boyu konusunda değişiklik yapılması ve bunun için 24 cm. uygun olduğu görüşüne kesinlikle katılıyorum.
    * Prof. Dr. Okan Akyol: Lüfer için belirlenen 24 cm boy uygundur. Bu bizim uluslararası makalemizde 25 cm olarak belirlenmiştir.
    * Prof. Dr. Ali İşmen: Balık stoklarımızın (özelliklede lüfer gündemde olduğu için ön planda ismi geçiyor) miktarı her geçen gün azalıyor. Lüferin üreme boyu üzerine yapılmış bazı yurtdışı çalışmalarında 35 cm gibi boylar bildiriliyor.
    * Prof. Dr. Ertuğ Düzgüneş: Lüferin alt avlanma boyu değiştirilerek artık katliama dur denilmeli.
    * Dr. Mustafa Zengin: 24 cm boy çok önemli ve onaylanması gerekir. Fakat salt ilk avlama boyu kriteri tek başına bir şey ifade etmez. Diğer avcılık kriterleri ile de desteklenmeli.
     
  6. Tarık ERSAL

    Tarık ERSAL Tarık ERSAL

    Yaş:
    64
    Mesajlar:
    624
    Şehir:
    ANKARA
    En İyi Avı:
    YANGELE BALIKÇI MODU :-))
    BİLİM İNSANLARIMIZ DİYOR Kİ.

    Doç. Dr. Aysun Gümüş:
    Lüferi bu boyda yakalamak kelimenin en hafif haliyle bir katliamdır. Kaldı ki bu boyun eşeysel üreme yaşının/boyunun çok altında olduğu çok değerli bir bilimsel çalışma tarafından da gayet açık olarak gösterilmiştir (Ceyhan ve ark, 2007). Sirkülerdeki avlama boyu konusunda değişiklik yapılması ve bunun için 24 cm. uygun olduğu görüşüne kesinlikle katılıyorum ve (ayrıca bunu SÜR-KOOP'a da ileteceğim). Uygulamadaki ek tedbirler, balıkçıların bilinçlendirilmesi ile ilgili olmalıdır. Çünkü sirkülerde alt sınırı koyduğunuz anda yapabilecekleriniz bitiyor (tabii bu noktadan sonra Koruma Kontrol Şube Müdürlükleri’ne de iş düşüyor). Ancak hepimiz biliyoruz ve şahit oluyoruz ki kanunlar, tebliğler illegal avcılığı önlemeye yetmiyor ve asıl iş balıkçının kendisine düşüyor. Onlara bindikleri dalı kestiklerini anlatacak her türlü eğitim ve bilinçlendirme çalışması hedefe giden yolda çok katkı sağlayacaktır. Eğitim her zaman en pahalı ve en uzun vadeli yatırımdır.

    Prof. Dr. Okan Akyol:
    Lüfer için belirlenen 24 cm boy uygundur. Bu bizim uluslararası makalemizde 25 cm olarak belirlenmiştir. 25 cm olması akılda kalıcılığıyla daha uygun diye düşünüyorum. Bu boyun garantiye alınması için özellikle gırgır bocilik ağı göz boyutunun büyütülmesi gereklidir. Bunun yanında aynı ağ gözü büyütmelerinin trol (Karadeniz'de) ve alamana ağları için de ayarlanması gereklidir. Bunun içinse seçicilik çalışmalarına ihtiyaç duyulmaktadır.

    Prof. Dr. Ali İşmen:
    Balık stoklarımızın (özelliklede lüfer gündemde olduğu için ön planda ismi geçiyor) miktarı her geçen gün azalmaktadır. Sizin de belirttiğiniz üzere bunun başlıca nedenleri uygulanan yönetim politikalarının yetersizliği (yasal avlanma boyunun yetersiz olması ve sürdürülemez balıkçılık sistemi-aşırı avcılık), deniz kirliliği ve kıyısal alanlardaki tahribat en önemli nedenler arasındadır. Bildirilen 24 cm üreme boyu sadece 1 çalışmaya dayanmaktadır. (Bu konuda çalışma yapmak -örnek almak balığın göç davranışından dolayı oldukça zor olmaktadır. Karadenizde yumurtlayan bu tür kışlamak için Ağustos-Eylül den itibaren Ege-Akdeniz’e göç yapmaktadır). Lüferin üreme boyu üzerine yapılmış bazı yurtdışı çalışmalarında 35 cm gibi boylar bildirilmektedir. Balıkçılık yönetiminde sadece üreme boyuna göre yasaklama getirmek alınacak önlemlerden bir tanesidir. Bunun yanında stok tespiti yapılarak kota uygulamak, ağ göz açıklıklarını düzenlemek, av yasak zamanları düzenlemek, boğaz geçişlerinde av yerlerine sınırlama getirmek-boğazlarda kesinlikle ava izin vermemek gibi tedbirler alınmalıdır.

    Prof. Dr. Ertuğ Düzgüneş:
    Lüferin alt avlanma boyu değiştirilerek artık katliama dur denilmeli. Alt avlanma boyu ile ilgili taviz verilmemesi taraftarıyım. Bunun uygulanması ile ilgili olarak da Koruma kontrol görevlerinin tam olarak yerine getirilmesi. Gemide, karaya çıkış noktalarında, hallerde, pazarda, restoranlarda her yerde resmi ve gönüllü denetimi ve ihbar mekanizması şart. Bir de sivil inisiyatif olarak medyayı yerinde, zamanında ve sık kullanmak çok önemli. Çocuklar ve ev hanımları hedef kitle olmalıdır bu kampanyalarda.

    Doç. Dr. Hüseyin Özbilgin:
    Lüferin alt avlanma boyunun değiştirilmemesi zaten tebliğin 1. maddesinde amaçlanan sürdürülebilir balıkçılık ifadesi ile çelişiyor. Ama bu alt boy değişikliği yapılırken, ilk üreme boyunun yanında, henüz ergen olmayan bireylerin olası bir koruma altına alınması durumunda beslendiği balık stoklarına vermesi olası beslenme baskısının da çalışılıp göz önünde bulundurulması, daha sağlıklı bir yönetim kararı olacaktır. 24 cm lüferin bilimsel olarak çalışılmış ilk üreme boyudur ve genellikle balıkçılık yönetimi ilk üreme boyunun altındaki bireylerin stoktan çekilmesini engelleyici tedbirler almakla yükümlüdür. Balıkçılık yönetimi bu balığın neden yakalandığı incelemeli ve evet pazardan başlayarak bu nedenleri ortadan kaldırmayı hedeflemeli. Lakin bu işin nispeten kolay kısmı. Bu balığı avlayarak sürdürülen balıkçılığın ilgili yasaklara maruz kalınca neler yapabileceğini, ekonomik olarak ayakta kalabilmek için kullanabileceği yeni araç ve yöntemlerin ekosistem etkisini önceden çalışmak ve ilgi düzenlemeleri yapmak oldukça pahalı ve zahmetli olabilir.
     
  7. ege

    ege

    Mesajlar:
    68
    Şehir:
    izmir
    Favori Kamış:
    hepsi
    En İyi Avı:
    .
    marmarada,karadenizde tükenen onlarca tür nasıl tükendi.nasıl bitti onlar bilinçsizce avlanarak bitti tabi..EĞİTİM ŞART
     
  8. İstinyeli

    İstinyeli Uğraş

    Mesajlar:
    387
    Şehir:
    istanbul
    Hep düşünmüşümdür ; Doğada yaşayan bir canlıyı, para için avlamak ne kadar insancıl ? Memlekete veya insanlığa ne faydası var ? Sektör kötü bir kere. Temelinde bu ayıp yatınca, dalları da sorun oluyor tabi ki.
     
  9. avcı22

    avcı22 Mesut Turan

    Mesajlar:
    761
    Şehir:
    edirne
    Favori Kamış:
    olta
    En İyi Avı:
    yayın 3.4 kilo
    Hayatında eline olta almamış bir bürokratdan ne beklenir.Bu forumda yavru yayın balığı satışı için açmış olduğum bir konu var.Adamlar yetkililerin gözleri içinde hem de yasak dönemde yavru yayın balığı satışı yapıyorlar.Tarım il Müdürlüğü nde yetkili kişi ile görüşmemden hiç bir sonuç alamadım.
     
  10. mufi

    mufi Muvaffak İŞMEN

    Mesajlar:
    3.332
    Şehir:
    İzmir
    Favori Kamış:
    kıyı balıkçılıgı standart malzeme oltakamışı ve makine
    Favori Makine:
    Daiwa GS 9
    En İyi Avı:
    her av iyidir yeterki usule uygun olsun
    toplum olarak yapmamız gereken şey protesto .. almıyacagız..yemiyeceğiz..
     
  11. kurbagaprens

    kurbagaprens Ergin DEMİROĞLU

    Yaş:
    45
    Mesajlar:
    949
    Şehir:
    Samsun
    Favori Kamış:
    Major Craft Solpara 274 up to 50.gr
    Favori Makine:
    Shimano Stradic C3000HGFK
    En İyi Avı:
    1 cm Lepistes

    Almayacağız, yemeyeceğiz 174'ü arayıp satanı da şikayet edeceğiz.
     
  12. mufi

    mufi Muvaffak İŞMEN

    Mesajlar:
    3.332
    Şehir:
    İzmir
    Favori Kamış:
    kıyı balıkçılıgı standart malzeme oltakamışı ve makine
    Favori Makine:
    Daiwa GS 9
    En İyi Avı:
    her av iyidir yeterki usule uygun olsun
    Aynen .. yılmak yok..
     
  13. isottevfik

    isottevfik Tevfik

    Mesajlar:
    4.310
    Şehir:
    B U R S A
    Favori Kamış:
    SHIMANO Catana BX 240 Tele
    Favori Makine:
    SHIMANO BIOMASTER 5000 CFB
    Ergin kardesim merhaba.
    Tanımıssındır beni. Bursa'dan Taaa 1930 lu yıllara atmıstın ya beni.....:p
    Madem Samsun'lusun, size yakındır. Bu konuda size kucuk bir gorev.
    Poyrazkoy Su Urunleri Koop.Bsk.Sn.KOKOS soyle demis toplantıda '' Biz balıkcılarının ki 18 Cm. Artık bunla idare edin '' diye. Sizde zaat-ı muhteremlerine deyin ki, '' Sn.KOKOS biz bu sene 18 santimle idare edecegiz, ama seneye bizim ki 24 santim olacak. O zaman sizin halinizi dusunemiyorum '' diye. Simdiden hazırlıgını yapsın. Sonra maazallah.....
     
    Son düzenleme: 24 Haziran 2011
  14. hocca

    hocca

    Mesajlar:
    183
    Şehir:
    ankara
    Favori Kamış:
    banax2500 spro kamış
    En İyi Avı:
    1,5kg levrek
    Her konu da olduğu gibi bu konu da daçarpık bir durum var.Evet ekmek parasıdır anlıyoruz.Ama bunun da bir sınırı olmalı.Bir öğün için bütün bir geleceği yok etmemek gerek.Tam balıkların yumurta dökme zamanı av sezonunu uzatılıyor.Bütün kıyılar uzatma misina ağla kaplı.Balıklar nereye,nasıl yumurta dökecek.Balık yumurtayı denizin ortasına dökecek hali yok.Ayrıca bu da yetmezmiş gibi,orkinos avlıyoruz diye Akdenizde her türlü balığı yasak olmasına ramen yakalayıp pazara sürüyorlar.Bu koşularda ne bekleniyor.Her yıl bir öncesinden kötüye gidiyor.SGK lığını arıyorsunuz ilgisizler,ilgilenseler de şikayetinizden uzun süre sonra olay yerine geliyorlar.Uzatma ağ konusunda ise kimsenin kılını kıpırdattığı yok.Hiç deniz görmemiş,Ankara da oturan bürokratlarla,bir güne uzun bir geleceği feda etme gafletinde bulunacak kadar duyarsız su ürünleri koopartif yönetimleri ile bu deniz ve balıklar nasıl baş edecek bilemiyorum.Bu duruma bir dur demek lazım ama nasıl?Almamak,yememek le ne kadar etkili olur bilemiyorum.Ama herkes evinin önünü süpürmekten de geri kalmamamlı.Onlar ne kadar duyarsız olsalarda şikayetlerimize devam etmeliyiz.Bu konuya destek veren,katkı yapan her bireye teşekkür ediyorum.
     
  15. sanalbalıkcı

    sanalbalıkcı

    Mesajlar:
    294
    Şehir:
    samsun mrk.
    Favori Kamış:
    tırıvırı hariç hepsi
    En İyi Avı:
    Önümüzdeki hafta tutacağım.
    Tarık bey, Mak vari bir yapılanmanın balıkcılık versiyonu türünün bizim sistem için uygun olduğu görüşünüzü çıkardım yazınızdan. Ya siz Mak'da dönen dolapları bilmiyorsunuz yada Mak oluşturulursa amatör balıkcıdan yana kararlar alınır zannediyorsunuz. Nette biraz araştırırsanız Mak'da dönen dolapları görürsünüz. Avcıların önceliği hiç bir zaman gerçekleşmiyor, zaten Ankara'daki toplantıda avcılar 9 oya sahip, avcılık karşıtları 11 oya sahip, bir seferinde avcı lehine karar çıkmıştıda, bakan komisyon kararını hiçe sayıp onaylamamıştı.Şu an Türkiye avlaklarının yaklaşık üçte ikisi yasak, Mak'ın yaptığı en güzel iş yasaklamak ve avcıdan vergi adı altında bir sürü para talep etmek.Ben şahsen şehrimdeki avlakların çoğu yasaklandığı için avcılığı bıraktım.Ticari balıkcılar bizi bizimle bırakırlarmı zannediyorsunuz.Saygılar..
     
  16. gönen başer

    gönen başer gönen başer

    Yaş:
    58
    Mesajlar:
    44
    Şehir:
    izmir
    Valla ben ekmek parası falan anlamıyorum. Türk denizleri iç denizlerdir. İç denizlerde, buna Akdeniz'in tamamı da dahil, trol ve gırgır avcılığı olmamalı. Ülke yönetimi nasıl birçok meslek erbabına " birleşin, büyüyün" şeklinde kararlar ve yaptırımlar uygulatıyorsa, profesyonel balıkçıya da "birleştirin teknelerinizi açık deniz balıkçı gemisi alın ve Cebelitarığın batısında, okyanusda avlanın" demelidir. Birçok Akdeniz ülkesi balıkçısına trolü yasakladı. Japonlar Şili ve Peru kıyılarında avlanıyorlar. Bizim balıkçılar da kendilerini yenilemek zorunda. Kendilerine kalsa hiçbirşey yapmazlar. Yoksa balık stokumuz gerçekten de tükenmek üzere. Öyle jigle, zıpkınla avlanmaktan değil. Trol ve gırgırdan.
     
  17. Tarık ERSAL

    Tarık ERSAL Tarık ERSAL

    Yaş:
    64
    Mesajlar:
    624
    Şehir:
    ANKARA
    En İyi Avı:
    YANGELE BALIKÇI MODU :-))


    Ömer bey,

    Ben de 25 seneye yakın bir süre Kara Avcılığı yaptım.
    MAK kararlarının eski durumunu da yeni sini de yakınen bilirim.

    O yüzden de yazım içerisinde;
    "Tabii ki yukarıda bahsettiğim gibi Kara Avcılığında uygulanmakta olan MAK örneğindeki aksama ve eksiklikleri de görerek, ders alarak bu işi yapmalıyız." dedim.

    Hiç olmazsa Kara Avcıları kanun gereği MAK için olsun masaya oturabiliyorlar.

    Ya balık avcıları?
    Hiç bir hukuki dayanağı olmayan, gayrı resmi toplantılarda danışılıyor. O kadar.

    Ticari Balıkçılık için yapılan danışma kurulu toplantısında neler olduğunu yukarıdaki mesajlarımla sizlere aktardım.

    Kimi kaç oya sahip olduğunu yazabildiğim en ince ayrıntısı ile yazmıştım. Sanırım yazdığımı tam okuma fırsatınız olmadı.

    Ve bu sadece benim görüşüm, hayalimdir. Tabii ki katılmayabilirsiniz.

    Saygılarımla.
     
  18. mufi

    mufi Muvaffak İŞMEN

    Mesajlar:
    3.332
    Şehir:
    İzmir
    Favori Kamış:
    kıyı balıkçılıgı standart malzeme oltakamışı ve makine
    Favori Makine:
    Daiwa GS 9
    En İyi Avı:
    her av iyidir yeterki usule uygun olsun
    Tüm bu olumsuzlukların altında iki sebep var kalabalık nüfus.ve neye inandıgımız ve nasıl inandığımız..

    Çok insan var,

    İnsan çok olunca talep te çok olur ,

    İnsan çok olupta eğitim az olursa , her türlü olumsuzluk yaşanır ,

    Az insan a eğitim vermek daha kolaydır..benim çocukluk yıllarımda sınıflar 20 kişi iken benim çocugum okula yazıldıgı yıllarda 50 kişilik sınıflar gördüm..
    Öğretmen ne yapsın ??

    eğitimi noksan - yanlış bir toplumdan saglıklı yönetici ve denetici çıkarmı?? çıkan yönetici aklı selim iş yaparmı?? eh tek tük çıkar

    Yıllar boyu memleketimizde kırsal zihniyet ile yaşadık, çok saglıklı bir geçiş ile şehirli olma olayı yaşanmadı . yarım yamalak şehirli olduk ,

    altı kaval üstü şeşhane olduk..

    geleceğimizi ilgilendiren degerler i öğrenmemiz gerekirken çocuklarımıza başka şeyler öğretildi..doğmatik bilgiler ile kafalar dolduruldu..

    adamlar uzaya giderken , yıllar boyu ekranlarda bile , nazar - üfürük-muska-yatır-ziyaret tartışmaları yapıldı..

    insanların yaşadıgı dünyadaki geleceklerini ilgilendiren torunlarının sorunları olacak şeyleri bir yana bırakıp manevi konular ile zaman geçirildi..

    her olaya kader denildi hayırlısı denildi..yaşanan her olumsuzluk sanki hakkımızmış gibi kabul edildi öylede eğitildik..

    yıllar sonra pasif- içine kapanık - başına vur ekmegi al - ver 3 kg yag prinç al olurunu olduk..

    kırsalda insanımız hiçbir şey öğrenmeden 30 lu yaşlara geldi. sadece bildiği tarla bahçe ve hayvan gütmek oldu..ondan sonra bu insanlardan fazla işler bekledik..

    İnançları sermaye ettik - tükenen dünyayı bir kenara bıraktık ,

    Kutsal ve yüce olması gereken tabiat ana olmalıydı . zira yaşantımız ve aldıgımız her nefes ona baglıydı o saglıklı oldugu sürece bizde saglıklı olacaktık.. ama olmadı..kutsal olmadıgı için suyun kıymetini bilmedik , topragın kıymetini bilmedik , canlıların kıymetini bilmedik..onlarda bize sırt çevirdi..

    sadece bugün yaşamak için yedik , yaşadıgımıza şükrettik ama yarın evladımız yaşayacakmı onu hiç hesap etmedik ..sadece bu güne şükrettik..

    '' Kızılderili ibadet etmeyi sever, dogumdan ölüme etrafını saran varlıklara hürmet ve saygı ile bakar,kucağında doğdugu tabiat ananın zenginliğinin farkındadır.her şeyin bir kıymeti vardır, yaratıcı Wakan Tanka ceza verici değildir, onunla aramızda hiç bir engel yoktur,biz onunla hep karşı karşıyayız,(sioux kabilesi)

    Dünyada yaratılmış her şeyin bir sebebi vardır bu kızılderilinin varlık teorisidir (Salish kabilesi)

    Yaratıcıya saygı göstermem için onun yarattıgı ve benim yaşadıgım tabiata saygı göstermem gerekir (Sioux kabilesi)
    ''Mi Taku Oyasin - kızılderili hikmetleri, alfa yayınevi''

    vs..vs..vs.. Sanırım bu satırlar çok dersler çıkar.. çok anlamlar çıkar..

    Demekki 15 -20 bin yıl önce asyadaki atalarımız bering boğazından geçerek amerikan kıtasına yayılmış ve zaman içinde yukardaki felsefe ile yaşamış..binlerce yıl önceden tabiat anaya saygı varmış,,

    - Yaratıcı önce tabiat anayı yarattı ve ardından bizi onun kucagına verdi..

    Ya şimdi???
     
    Son düzenleme: 24 Haziran 2011
  19. denizleri aşta gel

    denizleri aşta gel ONUR

    Yaş:
    32
    Mesajlar:
    470
    Şehir:
    İZMİR/BORNOVA
    Yorgan gider kavga biter

    Para hırsı yüzünden düşünme yetisini doğaya ve insana saygısını kaybedenleri nefretle kınıyorum.

    Olacak olan şu, yorgan gider kavga biter ne zaman denizde bir tek ısparoz kalmasın işte o zaman bu tartışmalar da biter her zaman öyle olmuştur afedersiniz biz bi taraflarımızı yırtalım kimsenin umrunda olmaz ama en sonunda siz haklıymışsınız derler o zamanda iş işten geçer.
     
  20. sanalbalıkcı

    sanalbalıkcı

    Mesajlar:
    294
    Şehir:
    samsun mrk.
    Favori Kamış:
    tırıvırı hariç hepsi
    En İyi Avı:
    Önümüzdeki hafta tutacağım.
    Tarık bey,biz bize polomik değil amacım, ama Mak balıkcılık işine hiç uygun değil, olmayacak işe amin denmez. Kendileri bu işin içinde iken bile çözemiyorlar, biz nasıl sorunsuz olacağız, hem bizlerin istekleri olmuyor diye birşey yok, gayet güzel oluyor su kenarındaki ineklere zarar veriyor diye küspeyi yasaklatabiliyorsak herşeyi yapabileceğimize inanıyorum.