sudak tatili

Merhaba,

Geçen sene benim için çok yoğun geçti, ailemizin 4. ferdinin mart ayında aramıza katılması nedeniyle eşim tüm izinlerini kullanmak durumunda kaldı ve ailecek izne çıkamadık. Böyle olunca ben de (tabii ki hanımdan ön ve ara izinler alarak ) bir balık tatili yapayım dedim. İşteki yoğunluğun olumlu bir etkisi, THY'den bedava yurtdışı bilet alacak kadar uçuş mili biriktirmem olmuştu. Daha önceden tanıdığım bir Alman rehber İspanya'da İber nehri üzerindeki Riba Roja barajında süper sudak tutulduğunu anlatmıştı, onların Kasım sonunda yapacakları bir haftalık bir organizasyona yazıldım.

Gidiş tarihi yaklaştıkça içim içime sığmıyordu. Bu arada bölgenin denize uzak yani karasal iklimi olması nedeniyle oldukça soğuk olduğunu, ona göre donanımlı gelmemi tavsiye etmişlerdi. Ancak takım götürmeye gerek yoktu, tüm takımları ve suni/doğal yemleri organizasyon sağlıyordu. Sürekli tekneden avlanılacağı için kıyafetlerin de buna uygun olması gerekiyordu. Önerilenler :

* Polar veya kalın eşofman içlik pantalon
* Su ve rüzgar geçirmez üstlük pantalon
* Sürekli çift çorap, içte pamuklu dışta yünlü veya polar
* Su geçirmez kalın altlı botlar veya çizme
* Polar mont
* Hafif ama su ve rüzgar geçirmez kaban
* Başlık
* Polar eldiven

Bir de polarize güneş gözlüğü öneriyorlar ama takımlara dahil, eğer gözlüğünüz numaralı değilse almasanız da olur.

Bütün bu malzeme ve biraz da yedekle önce Barcelona'ya uçtum. Oradan da trenle Riba Roja'ya geçtim. Beni tren istasyonunda kampın aşçısı Günther karşıladı. Balıkçılar arasında ilk andan itibaren oluşan dostluk ve samimiyet burada da kendini göstermişti. Keyfili bir sohbet eşliğinde 20 dk sonra kampa vardık. Aslında genelde yazın kullanılan bu kamp, tüm aktivitenin açık havada geçtiği bir yerdi. Aşağıda merkezi oluşturan rıhtım ve kafeteryayı görebilirsiniz :





Kalacağımız kulübeler ahşap ve 4 kişilikti. Her kulübede 2 ranza, bir masa 4 sandalye, askılar (dolap değil) ve bir ufak mutfak bulunuyordu. Tuvaletler dışarıda ve ortak kullanımdaydı. kulübenin görünüşü :





Ben Dominik ve Patrick isminle iki Alman arkadaşla birlikte kaldım.

Kamp baraj gölünün küçük ve sakin bir koyundaydı. Dük yamaçlar arasındaki kampa güneşin doğuşu saat 09.30'u buluyordu. Sabahları genelde sisli ve soğuktu, gün içinde hava 14oC'ye kadar ısınsa da geceleri 0oC'nin altına düşüyordu.

Gelir gelmez eşyaları kulübeye yerleştirip üstümü değiştim, ve oda arkadaşım Patrick ile birlikte öğleden sonrayı değerlendirmek üzere balığa çıktık. Hedefimiz kampa yakın küçük bir koy idi.




İlk gün doğal yemle sudak avlamayı öngörmüştük, bu öngörümüz maalesef balık getirmedi, ama güzel bir tanışma sohbetine vesile oldu. Karanlık basarken geri döndük, akşam yemeğinde grubun geri kalanıyla tanıştık.

Ertesi gün takımları teslim alıp, bilmeyenler için Faulenzer (tembel) taktiği hakkında kısa bir eğitimden sonra ikişer ikişer teknelere dağılıp rehberin eşliğinde avlaklara intikal ettik.

Malzeme :

Kamış : 2,70 m iki parçalı 50-100 gr atarlı spin tipi kamış, mümkün mertebe hafif.
Makara : 4000'lik orta boy makara, bütün gün at-çek için hafif tutmakta fayda var.
Misina : 0,11 ip misina, makarayı tam doldurmalı.
Beden : 0,34 fluorocarbon beden, 2-3 m. Özel düğümü sayesinde kamışın halkalarından çok rahat geçiyor.
İğne : 15-20 gr. Erie tipi zokalı iğne, 6/0. Ayrıca kevler misina ile 3'lü 4-6 no. hırsız bağlanıyor.
Suni yem : Silikon 14-15 cm. Yaldızlı sarı özellikle iyi iş yaptı, ancak yeşil, mor, mavi her tonu deneme imkanımız oldu.

Tembel taktiği :

Sasiyi attıktan sonra, dibe varana kadar makara açık kalır. Dipte çok ilişken varsa sasi suya değer değmez kapatmakta fayda var. Boşluk alınıp kamış yere paralel olarak tutulur, kamışla misina aynı doğrultudadır. Makarayı 2 tur hızla sararak sasi dipten havalandırılır, olta hareket ettirilmeden tekrar dibe inmesi misinadan izlenir. Sasi dibe inince misina boşlar. Bundan sonra yine 2 tur sarılarak sasi sdipten havalandırılır ve son ana kadar biyle devamedilir. dip ilişkenli ise kamış saat 11 gibi tutulur, sasi dibe iner inmez hemen sarılır.

Balığın vurması ip misina sayesinde çok net bir "tok" ile kamışta hissedilir. Bu aşamada hemen kuvvetli bir tasma vurulmalı ve hiç boşlamadan hızlı bir şekilde çekilmelidir. Kamışın sert olması tasmanın etkisini arttırır, ancak aynı zamanda da esnekliği olmalıdır ki balığın kafa vuruşlarını absorbe edebilsin. Sudağın ağzı çok sert olduğundan yırtılma riski yoktur, ancak boşlarsanız iğneyi ağzından atabilir.

Neyse bu şekilde eğitimi aldıktan sonra avlağa vardık, bildiğiniz gibi sudak hava basıncından ve su seviyesinden çok etkilenen bir balık. Dönem itibarıyla hava basıncı sürekli değiştiği ve barajdan yeni su salındığı için av verimi düşüktü, bu nedenle ilk gün akşamüzeri Patrik ilk balığı yakalayınca hepimiz çok sevindik.



Akşam bastırınca kampa geri döndük, malzemeleri yüklenip iskeleye çıkıyordum ki ayağım kaydı ve suya düştüm. Bütün giysilerim üzerimdeydi, omzumdaki çantamın içinde ise fotoğraf makinam, (neyse ki) su geçirmez bir kılıfın içinde pasaportum ve cep telefonum vardı. Onlar da benimle birlikte suyu boyladı. Su 11oC ve derinliği de 18 m olduğu için bir an önce çıkmakta fayda vardı Neyse çıktım ama fotoğraf makinam ıslanmış, gözlüğüm suyun dibini boylamıştı. Acilen gidip sıcak bir duş aldıktan sonra "İber nehri vaftizi" denen bu olayın normal ve sıradan birşey olduğunu, tabii genelde yazın sıcak havada meydana geldiği için hiç sorun da çıkarmadığını öğrendim. Benim için ilave bir sorun gözlüksüz görmemin mümkün olmamasıydı, bu nedenle bir hafta boyunca gece gündüz (neyse ki numaralı) güneş gözlüklerimle idare ettim.

Sonraki günlerde avın artmasıyla keyifli saatler yaşadık, aşağıda birkaç örnek var :

Tekne arkadaşım Martin'in bir avı :



Burada yine Martin'in bir avı, ağzında da kullandığımız sasi ve iğne :



Bunlar da benden :





Bazı otçullar da kendini sudak sandı, işte birkaçı :





Özellikle Martin'in yakaladığı 98 cm'lik sazan bizi hem hayrete düşürdü hem de bayağı uğraştırdı, kepçeye sığmadığı için.

Sudaklar takribi 13-15 m'de yakalanıyordu, yüzme keseleri ters dönüp ağzına geldiği için küçük balık da yakalasak geri atamıyorduk. Neyse ki çoğu balık 60-80 cm arasıydı. Yetkililer kontrol yapıyor ve izin verilenden fazla adette veya küçük boyda balık yakalamış olanlar ciddi maddi cezaya maruz kalıyordu. Bu önlemlerin neticesinde de büyük balık stoğu hiç azalmıyor, neticede adamlar da para kazanıyor. Darısı başımıza

Haftanın sonunda çektiğimiz grup resmi :



Arka sıra soldan ikinci mavi polarlı olan rehberimiz Jens'ti.

Biraz geç oldu ama nihayet paylaşma fırsatını buldum.

Rasgele

 

cok guzel resimler baliklar ve paylasim....seneye bende su ispanyaya bir ugrayimpaylasim icin tesekkurler...