Serdar reis şart yine aynı şart... Sizin gibi ince kafa yormayıp öylesine göz atacakları da düşünerek detaya girmedim, giremedim ama; Balıkçılık yönetimi denilen bilim bunu görmüyor, bilmiyor olabilir mi? Sizin aklınıza gelen bir konunun binlerce yıllık akademia silsilesinin devamı olan tüm dünya bilim adamlarının dikkatinden kaçması mümkün mü? Hermafrodit türlerden orfozu ele alalım; diyelim ki 25 cm lik dişi yumurta bırakıyor. Sizce bu balığa asgari avlanabilir boy olarak 27-30 cm mi seçilir? Balığın ortalama erkeğe dönüşme boyu 60 cm ise, bu tür için dişinin boyu değil, erkeğin boyu baz alınır. Ayrıca anacı kurtarmak, sağlıklı gen kaynağını muhafaza etmek bu kurallar silsilesi içinde ihmal edilmiş olabilir mi? Balık davranışları, fizyolojisi, anatomisi bu bilim dalının yan kollarıdır ve her türün kendine özgü stok idaresi vardır. Bu bazen anacın korunmasını gerektir. Sıraladığım şartlar içinde beslenme, üreme ve göçün garantiye alınması var, ve bunun gereği o tür için ne ise, o yapılır / yapılmalıdır. Sağlıklı bir stok idaresinde ortalama ölüm oranı %50 den fazla zaten olmamalıdır. Yine bir bilim, bir uzmanlık alanı olarak "balıkçılık yönetimi" bunu tabi ki görmüş ve çözümünü üretmiştir. Bunu yermek için söylemiyorum, Balığı denizi tanıyor olmak kanaatlerde mutlak isabetli olmayı sağlayamıyor. Eğer bu hesaba düz mantıkla bakarsak balıkların %50 sini yaşam alanında bırakmak yetersiz bir önlem olur. Zira küçük yaşların nüfusun büyük bir oranını tutması tüm canlı populasyonlarının bir özelliğidir. Yani zaten sıfır yaşında, yani bu yıl doğmuş yavruların tüm nüfus içindeki oranı %70 leri aşar. 3 yaşında üreyebilen bir balık için düz hesapla avcılığı planlamak yok oluş demektir. Sonuç olarak; burada sıralanması mümkün olmayan her farklı şart için mutlaka bir çözüm vardır. Sadece; kurullarda dar bakış açısı, günü kurtarma, mahalle baskısı gibi nedenlerle bu kurallar işletilemediği için sorunları sert yaşıyoruz.
Hocam Mutlaka biliyorlar. Ancak Türkiye denizlerinin diğer denizlere göre bir dezavantajı var. O da Bütün denizlerimizin birer iç deniz oluşu ve üzerinde yoğun insan nüfusu barındırması Okyanus kıyısı ülkeler güçlü akıntılara sahip bölgeler. Buradaki bölgeler kirliliği uzaklaştırma etkisine sahip bölgeler. Bu amaçla deniz rezervleri bu bölgelerde çok ciddi olumlu etkiler yapmakta Ancak ülkemiz denizleri bir içdeniz. Ancak bu içdenizlere akan atıksuların arıtırılması hayati mevzu arzediyor. Sorunun temelini bu oluşturuyor. temiz su olmadan balık mevzusunu da düşünemeyiz. Fakat bununda maliyeti 30 milyar Euro civarında olduğunu belirtiyorlar. Bu durumda şu hususu da düşünmek lazım ya bu maliyeti çok daha aşağılara çekecek bir sistem geliştirilecek. yada bu maliyetin bedeli ödenip arıtmaya geçilecek. Şimdi bu durumu birazcık olsun hafifletmek amacıyla 5-10 bin nüfuslu bölgelerin atıksularını gidermede, "Su Sümbülü" bitkisi olumlu etki yapmakta bu sayede bazı göllerin kirlenmesi önlenebilmektedir. Bu çalışmanın kapsamı geliştirilip daha büyük nüfusların atığına engel olacak bir prosesi uygun maliyetle çıkarabilirlerse çok güzel
Estağfurullah hocam.. Biz bunları zaten siz değerli hocalarımızı takip ederek, eteğinize yapışarak öğrenmeye çalışıyoruz.. Buradaki sorun, bilimin bunu biliyor olması, ama bunu insanlara "insanca", yani akademik olmayan dilden anlatamıyor olması. Benim eşim, kınamak gibi olmasın ama, cahilin biridir -diyelim-.. Ama TV'de benle bir NatGeo, NYV vs. seyrederken, kafasına şunu çok iyi sokmuş: Küresel ısınma.. ŞArj aletini asla prizde bırakmaz, bana bıraktırmaz örneğin, küresel ısınma yapıyor diye.. Bunu eşimi konuya dahil etmek için değil, en olmadık insanın bile, konuyu kavrayınca nasıl sahip çıktığını örneklemek adına yapıyorum. Evet, insanlar bunu öğrenir, bilirlerse, buna sahip çıkarlar. Bunun bir yolunu bulmalıyız. Bu yolda, mesela TV'lerd ebir yuvarlak masa etrafıan bir kaç akademisyeni toplayıp olmaz.. Rating yapmaz, gidip ferhunde hanımın kızlarının krıdığı cevizleri izlemek varken kimin umrunda olur? Bu, ancak hayatın içine bu bilgileri sokarak gerçekleşebilir. Bugün, Eskihisar balıkçıları, balık yok diyor anlam veremiyor ve kabahati köpekbalıklarına yüklüyorsa, burada bir sorun var demektir. Eğer, biz, siz, onlara neyin ne olduğunu gösterebilsek, eminim onlar buna sahip çıkacaktır.. Bu gibi bilgileri bu forumlar gibi mekanlardan insanlara aktarmak, onları bilgi sahibi yapıp işin aslının ne olduğuna vakıf kılmak, bence yapılması gereken ilk husus.. Ne mal oldukları belli bürokratlar, vekiller vs. ile bu işin olmayacağı ayan artık.. Peki neden olmuyor? Çünük, halk, çünkü insnalar bunu bilmiyor.. Bence bu topikte, ortaya çıkan en önemli sonuç bu.. Gidip sizin bu akademik birikiminizi, onların anlayacağı şekilde, tabana yaymak.. Bu yapılması gereken işler listesinde önemli bir kalem oluyor bence..
Sevgili Bünyamin, Savulun gafiller, açılın gulyabaniler diyerek Su sümbülü'nü ortama salamazsın.. Afrika'da bir göl, bu su sümbülü yüzünden bitti, tükendi, çevresi ile birlikte. İnsanlar sıtmadan vs. kırılıp gittiler. Su sümbülü, bırak gölü temizlemeyi gölü öldüren bir şey oldu.. Çözümünü ancak, bu bitkinin doğal düşmanı olan böcekleri kullanarak bir yere kadar sağlayabildiler.. NatGeo'da, "Dünya gezegeninde tuhaf günler" dizisinin bir bölümü bu konuya ayrılmıştı. Senin konuya aşırı duyarlı olman, takdire şayan gayretin, bu hususlarda önüne çıkan her şeyi çok fazla tartmadan çözüm gibi görmene, sihirli değnek gibi düşünmene yol açıyor. Bu elbette konuya olan heyecanından oluyor.. Ama biraz sakinol, önce enine boyuna bir araştır.. 30 Milyar dolar, 30 milyar dolar.. Bu, karşılığına alacağınıza göre hiç bir şey değil.. Karşılığında kazanacağınızın pahası biçilemez.. Bu bedeli ödemezsek kaybedeceklerimizin pahası ise gene biçilebilecek gibi değil.. Şu an cebimizde 30 Milyar dolar/euro yok farzedelim.. Bu boş boş durmamızı gerektirmez. Ne yapsak kardır. Bu pis suların en azından yüksek bir yerden dökülüp edip, havalandırlmasını sağlasak, o bile hiç yoktan iyi bir kardır. %100'ünü arıtamasakta, mesela sadece İstanbul için bunu yapsak, o bile çok büyük kardır. Bir yerden başlamaz, "of, of, offf, 30 Milyar euro, olacak iş değil, offf" der bekler durursak, şu an koca koca borulardan denize akan her damla atıksuyun, o denize bir darbe daha vurduğu gerçeğini değiştiremeyiz..
Serdar Abi Ben bunları söylerken zaten araştırmaları yapan kişiler yapıyor. Bu çalışmanın kapsamının geliştirilmesi ve etkilerinin gözlemlenmesi olumsuz etkilerini de bu çalışmaları yapanların görmelerine imkan tanıyacak. Bir şeye çözüm olmuş bir durum yok ortada Fikir istişaresi yapıyoruz. Burada değerli hocalarımız da bilgisini katacak bu şekilde diğer insanlarda belli konularda görüş sahibi olacak hiçbir şey yaptğım yok şu an klavyemin başındayım. kirlilik konusunda da bir daha önceden bir çok başlık açıldı yazılar yazdık. Sonuç getirecek herşeyin bu forumu takip edecek kişilerce de düşünmesi anlaması gerekir olay bundan ibaret ben iskiye bu bitki hakkında yazı yazdım diye iski yetkilileri hemen bu işe koşacak değiller İski nin böyle bir öneriyi hemen devreye sokacağını hiç düşünmüyorum amacımız paylaşım........
Elbette bünyamin, bizde zaten paylaşım yapıyoruz.. Bu bitki, bilinmeyen bir bitki değil. Ama istilacı bir tür.. Yani, eğer ortamda onu dengeleyecke bir şey yoksa, aşırı yayılma gösterebilen bir tür. Bu nedenle, pek çok ülkeye kontrolsüz girişi yasak.. Bu bitkinin nasıl kullanılacağı, fakültelerde ilgili bölümlerde ders olarak okutuluyor zaten.. Bitkinin bizim açımızdan en büyük dezavantajı, -3 derecenin altında çabucak ölüyor olması. Bu da bitkinini yaygın kullanımının önünde büyük bir engel.. Diğer yandan, bu bitki ile yapılacak artıma işlemi, 25 lt/sn ve daha düşük debili dereler için uygun. Bu da pratikte 2500 kişilik köyler demek.. Ege ve akdeniz gibi sıcak bölgelerde bu bitkinin sadece köyler değil, aynı zamanda otellerin vs. artıma işi için kullanılması mantıklı ve makul olabilir. Ve o 30 milyar euroluk rakamı azaltmakta faydalı olabilir. Fakat bunu, bu soruna bir çare olarak düşünmek, maalesef mümkün değil..
Bu bitkinin yaprakları kurusa bile kökleri arıtma işine devam ediyor. -3 derecede ölmesi de bu bitkinin istilacı tür olmasını önlüyor. Bu bitkilerin Marmara bölgesinde istilacı olması zor....
Bünyamin, konuyu bilmeyince, bazı şeyler kolay gibi görünüyor.. Donarak ölen bitkilerin kökleri suyu temizlemeye devam edemez.. Ama daha önemli bir sorun ortaya çıkar.. Ölen bitkilerin toplanıp, bir şeyler yapılması gerekir. Bu, lagündeki tüm bitkiler öldüğü için, son derece zor bir süreçtir. Yapılmaz değil, ama zaman ve para alır. Ve dahası, onları topladınız yenisini koydunuz derken geçen süre boyunca arıtma işiniz askıda kalmış olacaktır.. Peki şimdi ne yapmak lazım? Yapılacak şey belli.. İnsanlar zamanında kendini doyuracak elmaya sahip değildi. Vahşi elmadan bugünün leziz elmasını, hatta farkında olmadan yarattılar. Bugün teknolojimiz vs. çok daha gelişti. Artık elimizde bu su sümbülünün, daha verimli ve donmayanını var etme potansiyelimiz var.. İşte bakılacak şey budur.. Amanda bu donuyor diyerek, burun kıvırıp geçip gitmek değildir. Ne dedik? Bir yol yoksa, bir yol yapacağız.. Gidilip bu bitki nasıl bizim ihtiyacımız karşılayacak hale getirilir onun üzerine yoğunlaşmak lazım.. Al işte size dünya çapında bir doktora konusu.. Ve emin olun bunu finanse edecek tonla yerde çıkacaktır.. Yapılması gereken bu şekilde yaklaşımlardır.. Amanda yok bu donuyor, yok pahalı, yok şöyle böyle diyerek siftinip durmaktansa, bir yerden başlamak, pahalıyı ucuzlatmanın, donana antifriz bulmanın vs. yolunu yapmak gerekir..
Evet sizlerden gelen oylarla şu anda denizcilik bakanlığının kurulması ve deniz rezervlerinin kurulması başbaşa gidiyor.
Bende denizcilik bakanlığının kurulmasından yana oy vermiştim ama, bunlar denizcilik bakanlığını kurar, denizlerin kullanım hakkınıda ya kanadalılara verirler yada israillilere. Fındık ülkesine ithal fındık sokan zihniyet yapar bunu.
bu konu tek bir seçenekle oy kullanılabilecek bir konu değil en az iki şıkkı işaretleyebilmemiz gerekirdi
aslında bütün şıklar lüzumlu Ancak burada şu husus var. balık dolu kayığınız devrildi giden balıklarda sizin için önemli batan kayıkta önemli ancak canınız daha önemli yani bu seçeneklerden hangisi gibi bir şey bu varolan durumu anlamak için bu arada oy kullandınız mı?
Şimdi buraya kadar düşündüğümüz konular içerisinde üniversitelerdeki çevre Mühendisliği Bölümlerine de tez konusu çıkar, ya da burada bazı öngörülere ulaşabilirsek fikrimizi araştırma tezi olarak bile üniversitelere verebiliriz.
Sevgili kardeşim ,ben skolu arkadaşımın görüşlerine katılıyorum nedenmi , bu memlekette terör nedeniyle havaya saçılan , çöpe atılan ve nihayetinde bize maliyet olarak yansıyan ne 30 milyar eura lar mevcut yeterki yetkililerin namazda gözü olsun bak ozaman ezanı nasıl duyuyorlar.
Doğruyu söylemek başka şey, çözüm üretmek başka şey Skoylu nun söyledikleri şeyler doğru ama arıtma konusunda netice alınacak bir fikir yok. Hangi birimiz bu paraları savuranlara engel olabiliriz?
Doğruyu söylemek başka şey, çözüm üretmek başka şey Skoylu nun söyledikleri şeyler doğru ama netice alınacak bir fikir yok. şu an için bu şeylerin bir şeyler ortaya koyabilmesi için yapılabilirliği olması gerek yoksa sadece konuşmuş oluruz.