Sabah kahvaltıdan önce bir adet alınıyor di mi hocam Abim ilacımı ben de biliyorum ama ALİCO ustaya demeye dilim varmıyor Ama benim karabahtım böyle devam ederse yakında telefondaki ses olabilirim
Ne zaman dilersen telefonun ucunda... En iri lüferinden sarıkanatına Levreğinden Karagözüne, kırlangıcından, mercanına, melanurdan isparisine... Sabah kahvaltısı ise biraz geç gibi saat 02,30 lar gibi halde işkembe üstüne alacaksın ilacı sonrasına Allah kerim.
Titremem geçti anca yazabildim Biraz hazırlanayım müsait vaktini bulana kadar arıyorum abim. Yalnız ben şirden-kelle-paça karışık severim umarım ilaç yan etki yapmaz
Evet ne zaman lüfere gidiyoruz şimdi hihi Ben iyi kepçe sallarim yada halemi gitsek sabah çay demliyim size çapa atmiyorsunuz zati gerek yok ( Ne yüzsün emre yaa ) Şaka tabi Ama büyüklerimiz boşa dememiş hihi
Şirden kellesi paçası farketmez 7 çeşit çorba var . Arkasından tutulacak 3 tür balık kısacası Lüfer hayvanı Tutma garantili.....yeme garantili....
uuuuuuuuuuuuu sayfa 87 den gıdıyor saykoya baglamıs hacılar konu nerden nerelere gelmıs mangal kısmı ne oldu yakayım mı mangalı onu dıyın
Herkes organizasyon diyor lifer diyor ben kafayi yiyiyorum egitimdeyim bu ilde deniZ yok iskence en kisa zamanda bogazdayim offff offff
allahtan işkembe muhabetini az önce gördüm, yoksa gece cennet'e doğru kınacı'ya... Mükemmeldir, bilen bilir...
Lüfer'den çorbaya bağlanmış konu yarın görüşmek üzere, Tarabya'yı bir kontrol edeyim bakalım bugün ne çıkıyor
Burak Kardeşime İthafen... Birisi, yılların tecrübeli balıkçısı. Diğeri, denizlerin amansız acımasız canavarı. İkisi de, bulundukları diyarın amansız avcıları. Yaşlı balıkçı, oltasına yemi taktı, iğneleri kontrol edip oltayı denize attı. Olta, suyun içinde parlayan mantarı, ucunda canlı gibi yüzen yemi, denizin dibinde tam bir tuzaktı. Balıkçı, kamışın ucuna zilini taktı. Çökmüştü sonbaharın akşam serinliği, ürperdi,üşüdüğünü hissetti. Gocuğunun, yakasını kaldırdı, kayaların kuytusuna sığındı, kulağı zil sesinde gözü karanlık denizde, beklemeye başladı. Yüzüyordu, yosunların arasında, denizin canavarı. Sivri,keskin dişleriyle Lüfer balığı. Aranıyordu. Sinsice,denizlerin amansız avcısı. Onu hissedence siniyordu deniz dibinin tüm canlısı. Birden, karşısında bir şey parladı. Lüfer hışımla atladı. Kuvvetli çenesi,keskin dişleriyle Yemi kavradı. Denizin dibi, bir anda karıştı. Can havliyle kaçmaya çalıştı. Suyun altında can pazarı başladı. Ama artık çok geç kalmıştı. Yukarda, Kamış sallandı. Zilin sesi karanlıkta yankılandı. Balıkçı,yattığı kaya dibinden fırladı, misinayı sarmaya başladı. Çıkarken sudan, Son defa karanlık derya’ya baktı. Veda eder gibi kuyruğunu salladı. Sonrası, Sonra, Son. Balıkçı, Kulübesinin yanında mangalı yaktı, lüferin kokusu etrafı sardı. Masadaki rakıyı açtı, lüferin kokusu rakınınkine karıştı… İbrahim Şevki Karanlık
Yavuz'um kardeşim, ellerine yüreğine sağlık. İnşallah o son kuyruk sallayışı beraber görürüz de yatırırız mangala canavarı. Vallaha iyi moral oldu, yarın ben lüfer olsam Tarabya'dan geçmem