Bu konuyu açmak aklıma geçen ay Bülent (Bulsep) ve Yalçın İçli ile çıktığımız bir tekne avında gelmişti..O daracık teknede akşama kadar kaldıktan sonra karaya sabun kalıbı gibi çıkmıştık. Sonra forumda araştırdım bu konularda paylaşılmış bir bilgi bulamadım. Avcı arkadaşlar aşağıda okuyacaklarınızın büyük bir kısmına aşina olabilir ama amacım forumumuzda işlenmemiş bu önemli konuya bir kez daha dikkat çekmektir. Düşünelim şimdi. Tekne eski ahşap, yavaş bir tekne. Denizin ortasında limana en az bir saatlik yoldasınız.. Acaba bu teknede avlanırken sağlığımızı tehdit edebilecek ne gibi ciddi olaylarla karşılaşabiliriz? Ve öyle bir durumda neler yapabiliriz? Aramızda doktor arkadaşlar var. Ben bir başlangıç yapayım da onlar da yardım ederler sanıyorum. BALIK AVLADIĞIMIZ TEKNEDE BİZİ BEKLEYEN POTANSİYEL TEHLİKELER 1.Hareketsizlik: Balığa genelde sabah erken saatlerde çıkıp akşam gün batımı dönüyoruz. Büyük teknelerde bir derece ama 5-6 m lik bir balıkçı kayığında baş üstüne, kıçüstüne bağdaş kurup oturmuşsunuz, iki büklüm olup 12 saat olta sallıyorsunuz.. Bırakın dolaşmayı, ayağa kalkacak yer yok. Biliyorsunuz uzun süre ayni pozisyonda kalmamız halinde bazı uzuvlarımızda kan dolaşımı problemleri ve kan pıhtısı tıkaması ile kalp rahatsızlıkları bazen ölümcül düzeyde ortaya çıkmaktadır.. (Uçaklarda bile uzun yolculuklarda 2 saatte bir kalkıp hareket etme konusunda anonslar yapılıyor.) Bel kemiğimiz, boynumuz, dizlerimiz anormal bir şekilde saatlerce eğik, bükük kalıyor. Yer değiştirmek bu küçük teknede 4-5 kişi ile neredeyse imkansız.. Ne yapalım? Mümkünse ayağa kalkıp birkaç adım atabilecek büyüklükte bir tekne ile çıkalım. Ya da küçük teknelere sardalya istifi şeklinde binmeyelim.. Her şartta biraz hareket edebilecek alanı ve imkanı yaratalım ve kullanalım.. 2. Düşme, çarpma ve sıkışmaya bağlı kırık, çıkık ve travmalar: Büyük küçük hemen her teknede dalgalı bir havada kayıp düşme riski daima mevcuttur. Böyle şartlarda tutunarak ve yavaş hareket etmek, yere kaymayacak şekilde sağlam basmak esastır. Demir atar çekerken ırgata giden zincir yada ipten, motorun hareketli parçalarından, sıcak ekzosttan el ve ayaklarımızı azami şekilde korumalıyız. Düşme tekne içinde olabileceği kadar suya düşme şeklinde de olabilir. Can yeleği giymek, teknede ipli can simitleri bulundurmak zaten mecburidir. Ama kaza olmuşsa ciddiyetini biz doktor olmayan kişiler tayin edemeyeceğimize göre hastaya ilk yardım usullerine göre davranıp, en kısa zamanda karaya çıkararak bir sağlık kuruluşuna nakletmek esas olmalıdır. Baş yaralanması gibi çok acil durumlarda Sahil Güvenlik birimlerinden yardım istemek de gerekebilir. Sahil Güvenlik Tel.No: 158, AKS : 110, Jandarma : 156 3. Kalp Spazmı ve Krizi : Maalesef teknede bizi en zor durumda bırakacak tehlikelerden biri de kalp rahatsızlıklarıdır. İlk Yardım Usuller’ni iyice bilmemizden başka yapacak fazla bir şeyimiz yok. İlk yardım usullerini çok iyi ve doğru biliyorsak uygulayabiliriz ancak. Yanlış bir kalp masajının veya suni teneffüsün yaşayan hastayı da öldürebileceğini akıldan çıkarmamalı, uygun bir zamanda gidip bunun kursunu görmeliyiz. (Ben bu kursu uygulamalı olarak gördüm ve daha önce çok az şey bildiğimi, bildiklerimin çoğunun da yanlış olduğunu anladım.) Tabii bu durumda da en kısa yoldan karaya yönelip bir sağlık kuruluşuna ulaşmamız şart. 4. Kanamalı ve Batmalı Yaralanmalar : Teknede ya da karada avlandığımız ortam ve şartlar pek hijyenik sayılmaz. Yemler, yem tahtası, yem bıçağı, iğneler, vs. birçok bakteri ve mikrobu üzerinde taşır. Küçük de olsa olası bir yaralanmada mikrop kapma riski yüksektir. Yemleri sabunla yıkayamayacağımıza göre J uzuvlarımızı yaralamamaya dikkat göstermemiz gerekir. Olası bir kesik veya iğne batmasında kısmi bir hijyen sağlamak üzere her balıkçının küçük ama gerekli sağlık malzemesini barındıran bir İlk Yardım Kiti taşımasını elzem buluyor ve şiddetle öneriyorum. 5. Zehirli Balık Sokmaları : Bu konu forumumuzda pek çok kez işlendiğinden en fazla bilgi sahibi olunan madde olduğu kesindir. Esas olan trakonya gibi zehirli balıkların tutan kişilerce tanınıp tekne içine alınmamasıdır. Tekne dışında sert bir cisimle vurularak öldürülmeli ya da hiç riske girmeden olta kesilmelidir. Olası bir sokmada ilk yardım kitimizde bulunması gereken amonyak ile sokulan yer silinmeli, batmanın derecesi ve hastanın durumuna göre gerekiyorsa ivedi olarak bir sağlık kuruluşuna ulaştırılmalıdır.. Böcek ve arı sokmasına karşı alerjisi olduğu bilinen kişilerin zehirlenmeme konusunda aşırı titizlik göstermeleri ve hiçbir riske girmeden oltalarını kesmelerini öneririm. Alerjik kişilerde sokmalar kısa zamanda ölüme götürecek kadar ciddi sonuçlar doğurabilir. ( Bkz : http://www.balikavi.net/forum/showthread.php?t=273&highlight=trakonya ) 6. Diğer Tehlikeler: Yukarıda sayılanlar dışında Fırtınalı havalarda kamışla (özellikle karbon) avlanmada muhtemel yıldırım çarpma olasılığı, yağmur ve rüzgar ile üşütüp hasta olma, deniz tutması gibi, tedbirlerini daha kolay alabileceğimiz tehlikeleri de saymak mümkündür. Sonuç: Genelde kullanılan teknelerin yavaşlığı göz önüne alınırsa acil müdahale isteyen durumlarda oldukça dezavantajlı olduğumuz ortadadır. Buradan çıkan ders : İlgimizi sadece balık üzerinde değil, çok daha önemli olan kendi sağlığımız üzerinde de toplayıp olası acil durumlara karşı tedbirli ve bilgili olalım. Arkadaşlar yukarıda arz etmeye çalıştığım hususlar geniş bir konu içersinde ilk aklıma gelenlerdir. Herhangi bir kaynaktan alıntı olmayıp tamamen kendi deneyim ve görgüm ile ürettiğim bireysel düşüncelerimdir. Herhangi bir tıbbi kaynağa dayanmaz. Uygulanıp uygulanmaması arkadaşlarımın kendi tasarrufları ile sınırlıdır. Ancak bu konularda yazdıklarımdan farklı ve detaylı bilgiye sahip olanlarımız varsa ki doktor arkadaşlarımdan özellikle rica ediyorum, burada paylaşmaları hepimizin menfaati icabıdır.. Saygılar sunarım..
Paylaştığın için teşekkürler Cihangir abi. Bir gün tekne ile avlanmaya başlarsam kesinlikle aklımda olacak bilgiler...
güzel bilgiler... ben dün balıktaydım mesela şu an belim agrıyor bu tür olayları çok yaşıyoruz .... Allah kolaylık versin balıkçılara..
Dediğiniz gibi forum üylerimiz arasında doktor arkadaşlarımızda bulunmakta onların yapacağı yorumlar benimkinden daha iyi olacaktır. Bende naciza şunları eklemek isterim. Şöyleki; Mesleğim icabı günün büyük bir bölümünü bilgisayar başında ve oturarak geçirmekteyim. Malum fazla bir hareket şansım yok gibi. Fakat her ne kadar oturarak çalışsamda bir hareket aramaktayım. Ben bu olayı çalışırken çözüyorum. Oturduğum yerde elimden geldiğince sportiv kültür fizik hareketleri yaparak devamlı oturmanın verdiği rahatsızlıkları bir nebzede olsun hafife indirgemeye çalışıyorum. Bu hareketlerin aynısı teknede de yapılabilir. Böyleliklede hiç olmadı devamlı oturmanın verdiği rahatsızlıkların önüne geçilebilir.
Benim aklıma gelenler: -Küçük bir tekneye fazla kişi binmemek.(Benim 6m. 7HP motorlu sandalıma balık için 2 kişi idealdir, üçüncü kişi de olabilir ama sadece iki kişi olta atabilir.) -Biz, çok soğuk havalarda, ellerimiz üşüdüğünde, kanı harekete geçirmek için ayağa kalkar,kollarımızı iki yana açarak, avuçlarımızı (kendimizi kucaklıyormuş gibi) hızla sırtımıza vururuz. Buna çırpınma deriz.Üşüdüm diyene ''kalk biraz çırpın'' veya latife olarak ''uç '' deriz. -Teknede düşmek, hamamda düşmekten beterdir.(Babamın sözü). Bunu unutmayıp, teknede çok dikkatli hareket etmek gerek. Bu yüzden bir arkadaşımı( Hani AH KOFANA' da Tahir vardı ya işte O'nu, balığa çalındığım sırada bir tokatla denize atmıştım. Belki bir gün bu olayın da hikayesini yazarım) -Teknede her şeyin yeri ve kuralı olur. Bıçak asla ortada rastgele bir biçimde bırakılmaz.Ahşap teknede, ucu bir yere sokulur, ama hep el altında bulundurulur. Teknede mümkün olduğunca hareketli ağırlık bulundurulmaz. Tahtalar yerlerinden çıkarılıp bir yerde bırakılmaz, iş bitince yine yerlerine konur. -Acele edilmez fakat seri davranılır.Telaş faciaya yol açar. -Panik yapılmaz,Soğukkanlı olmaya çalışılır. -Her konuda akıl daima ön planda tutulur. -Mümkünse acemi teknecilerin, bir usta yanında kendilerini yetiştirmeleri şiddetle tavsiye olunur. (Biz hanımla balığa giderdik.O kürek tutuyor ben de balık.Boğazda demir atılmaz hep kürekle idare edilir tekne.Ben de ha bire bağırıyorum.Onu öyle yap bunu böyle yapma diye. Bir gün hanımın tepesi atmış olacak ki -Eeee yeter artık, bir daha seninle gelmem bana bağırıyorsun. dedi. Ben de Yooo ben sana niye bağırayım, senin tepkini hızlandırmak için yapılması gerekeni yüksek sesle söylüyorum. dedim(Amma üç kağıtçıymışım, Di mi? ) Aradan yıllar geçti, birgün hanım -Ne o artık bağırıp çağırmıyorsun . dedi. Hiç farkında değildim, O söyleyince uyandım. Tamam dedim, Sen şimdi iyi bir denizci olmuşsun,artık benim söylememe gerek kalmadan gerekli manevraları kendin yapıyorsun, ben de bağırarak söyleme ihtiyacı duymuyorum. Ben de babamdan öğrenmiştim. -Oğlum deniz takımı sağlam olacak. Teknede mutlaka ip olmalı, su boşaltmak için bir kap olmalı. Motor bozulur, bir motor gelip yardım etmek istese, benim bağlayacak ipim yok, mu diyeceğiz. İşte böyle bir şeyler. Daha da kimbilir neler.
Bu tür durumlar için kendimizi her zaman en kötü durumda ne yaparıma hazırlıklı bulundurmak.. Amacım buna dikkati çekmek idi.. Yani üç kişi denizin ortasında avlanıyoruz. Allah korusun birimiz düşüp kafasını vurdu, kusuyor, yada göğsünü tuttu yığıldı. Diğer iki kişi ne yapacak? Seyir mi edecek? İlk yardım bilmiyorsa evet seyir eder, yada yanlış şeyler yaparlar.. Kıyıya varmak zaman işi... Evet zor bir durum. Kötü bir senaryo.. Ama olası.... Pilotlıkta da böyledir. Her zaman motor susacakmış gibi emergency uygulamalara hazır olcaksın.. Mecburi iniş yeri seçeceksin.. Teknede neden olmasın? Kalp masajını, suni tenefüs usullerini doğru olarak kaç kişimiz biliyor..:? Şapkaları önümüze koyup düşünelim arkadaşlar....
paylaşım için çok teşekkürler abilerim.. tecrübe işte bu gerek cihangir abim gerekse mahir abim olası sorunları koymuşlar.. sabitlenebilecek bir konu..
Bigiler için Çok teşekkürler Benim Gibi Genç Arkadaşlar da yapıodur +mt Fiber tekneye 6 kişi Balık tutmaya gidioruz Bu sölediğiniz acı gerçekleri Bi an olsun düşünmüyoruz Hee ii mi yapıoruz Kötü mü yapıoruz ortada Çok kötü yapıoruz Tekrar teşekkürler Bilgiler için
Bu pazar Dalyanköyde oltamıza Vatoz geldi. Bu tip tehlikeleri bildiğimiz için oltayı direk keserek balığı serbest bıraktık. Bu tip balıkları asla teknenize almayınız. Takım yapılır bu yüzden acımadan takımınızı feda edin.
Tüh be! Daha önce bilseydim vatozu almazdım http://www.balikavi.net/forum/showthread.php?t=86&highlight=vatoz
Verdiğiniz bilgileri tek tek okudum Abilerim ,çok teşekkürederim harika bilgiler Birde teknede dikkat etmemiz gereken bişey var sağlığımız açısından Uyanıklık yapıp ,asla çapayı çekmemek gibi
Cihangir abi çok önemli bir konu biz insanlar başımıza gelmeden önlem almayı pek sevmeyiz. İlla bize veya bir yakınımızın başına gelecek ki bizzat yaşayıp öğreneceğiz. İşte en büyük yanlışta bu zaten depremi yaşamadan önlemini almak gibi sağlık veya kaza problemleri yaşamadan önlem almamız için iyi bir UYARI bu Konu! Ben trafik ve İlk yardım Formatörlük kursuna gidip sertifikamı mesleğim icabı aldım zaten bölümüm icabıda üniversitede ilk yardım anatomi ve fizyoloji üzerine ders vermişlerdi. O kadar çok işime yaradı ki; hep sorardım kendime kazayı gördükleri an niye durmaz bu insanlar, kaza yerinde neden bukadar telaş ve panik olur? Ölmeyecek yada felç kalmayacak insanlar neden bu panik girişim sonucu hayatını kaybeder veya felç kalır? CEVAP: İlk yardım eğitimi eksikliğinden ve yanlış müdahaleden. Şimdi neden ilk yardım eğitimi almalıyım sorusuna cevap arayalım; Öncelikle kendimiz için Mesala yalnız iken bir güneş çarpması, besin veya gaz zehirlenmesi, soluk borumuzun tıkanması, sivri bir cismin bedenimize saplanması, kanama, böcek veya zehirli haşaraların ısırması veya sokması sonucu kendi kendimize ne yapacağını kaç kişi biliyor? İkincisi eşimiz,çocouğumuz yakınlarımız ve o an yakınında olduğumuz herkes için Yanında olduğumuz birinin soluk alıp vermesi dursa, boğulma tehlikesi yaşasa, nabzı dursa, şiddetli kan kaybı olduğu bir yaralanma geçirse ne yaparız? UNUTMAYIN!!!!! Ölümlerin %5'i ilk 5 dakika, %95'i ise ilk yarım saat içerisinde gerçekleşiyor. Yanında olduğumuz kişi olay sonrasında ilk beş dakika içinde hayatını kaybedecek veya ilk yarım saat içinde hayatını kaybedecek biri olabilir.ANCAK! ilk beş dakikada yapılacak ufacık ve basit bir müdahale daha uzun yıllar aramızda olmasına olanak tanıyabilir. Neden doğru müdahaleyi yapabilen ve hayat kurtarabilen en azından durumunun daha kötüye gitmesini engelleyebilen biri biz olmayalım?
...ve bunun için de neden ilk fırsatta bir ilk yardım eğitimi almayalım? İlave ettiğin değerli fikirlerin, örnek ve önerilerin için çok teşekkürler Tolgacım. Hatta bu eğitimi bir Balık Organizasyonu gibi aramızda da halledebiliriz.. Doktor arkadaşlar yardımcı olabilirler..
n@mik hocam, espri olarak guzel ama pratikte en buyuk hata. kana ekleyeceginiz antifriz ilk anlarda cok guzel bir sicaklik verecek ancak kisa surede hissettiginiz isi yerini cok daha buyuk bir usume hissine birakacaktir. cunku vucut isisinda hizli kayip cok daha buyuk bir usume hissine yol acar. cozum olarak, periodik olarak ve hic kesintisiz antifriz yuklemesi yapmayi onerebiliriz. ancak bunun sonucunda cihangir hocamin usuyenlere tavsiye ettigi "ucmak" eylemi kesinlesecektir