2000 haziranda fakülteyi bitirip yine 2000 eylülde tayinimiz çıktı Muş Malazgirt Kılıççı ilköğretim okuluna.Acaba neresi diye baktık haritaya hemen memleketin doğusu Balıkesire 1560 km şehirlerarası otobüsle 30 saat.Aldım valizi çıktım gurbet ellere ,öyle ya terörün olduğu bölgeler oralarda balıkmı tutulur diye takımları bıraktık eve.Uzun yolculuktan sonra geldim Malazgirte ve sora sora köy minübüsünün kalktığı durağa geldim.Minübüs bir fort transit 15 kişilik içerde var 25 kişi ,köy ile Malazgirt arası 20 km şöför bozuk türkçesiyle öyle diyor ve Hoşgeldin hocce...Köye giderken toprak ve bozuk yolla birlikte kıvrım kıvrım uzanan bir nehir ve bende hemen başladı bir merak amca bu hangi ırmak? Murat nehri.. Burda balık varmıdır? yaşlı amcada hafif bir tebessüm ve hocce sen balıkçımısın? bende takımları getirmemenin pişmanlığı başladı bile....köye geldiğimde gördümki ırmak ile köy yolu birleşmiş.Neyse aradan bayağı bi zaman geçti ırmakta balık çok kasna,bekir,bıyıklı irili ufaklı...ve öğrenciler bana hergün balık getiriyorlar 15 20 adet fakat benim sınıf köşelerinde kullandığım toplu iğneler hep kayboluyo.ve birgün bende iniyorum balık tuttukları yere Aman Allahım o ne ! 2 metrelik bir çomak çomağa bağlanmış ince ip ve ipin ucunda toplu iğne ..yem ekmek parçaları yöntem at çek at çek Ve o kadar güzel balık tutuyorlarki.....
Hasan hocam çocukluk anılarımı tazeledin.aynen ben de babamın da kendi çocukluğundan kalma nostalji olsun diyerek bana ipekböceği kozasından şu an hatırlamadığım ama kendi bildiği bir yöntemle yaptığı misina ve yine sevgili babacığımın birtürlü bulmayı ve ulaşmayı başaramadığım malzeme kutusundan aşıramadığım iğneler aklıma geldi.tabi durum böyle olunca toplu iğne revaçtamızdı.kızılcık sopasından yaptığım o muhteşem oltamı balık tutamadığım zamanlar kızarak dereye fırlatışım hala gözümün önünde,olta akıntı ile uzaklaşırken çok geçmeden de fikrimi değiştirip heyecandan kalp vuruşlarım boğazımı tıkarcasına derenin kıvrılan sığlıklarından kısa pantalonumun paçaları ıslanarak aldığımı hatırlarım.meğerse bütün bu olup bitenler aşımın ilk ünitelerindenmiş...
Vallahi ikinizinde ellerine saglik.O kadar icten o kadar guzel kareler anlatiyorsunuz ki. Kisa filim gibi...
Sevgili Hüseyin kardeşim binlerce mil vatanından uzakta olupta,sizin gibi cümleleri ustaca kullanmak konusunda harika olduğunuzu belirtmek isterim.bizler daha doğrusu ben keşke sizin çeyreğiniz olabilsem bu konuda.daha öncede söylediğim gibi kelimelerin efendisi sizsiniz.saygı ve sevgilerimle dualarım size ve ailenizedir.
Ertan Abim simartma beni. Kalpten gelen her sey yerini bulur. Ne oldu gondermedin son balikciliktan haberlerini...?
abi utanıyorum yazmaya sazlıbosna gölünde turna balığı için bacanakla beraber sabah saat 05:30'dan saat 10:00a kadar at çek hertürlü silikon meps kaşık denemedik birşey kalmadı ama sonuç "O" bizde canımız sıkılınca mantarlı oltalarımızı çıkarıp hamurla başladık kızılkanat tutmaya 1-2 saat içinde en büyüğü el kadar 19 tane kızılkanat tuttuk.tutar tutmaz iğneden kurtarıp hemen geriye saldık baya uzun bir süredir bu şekilde bir av yapmamıştık kısa bir süreliğine de olsa çocukluğumuza geri döndük eğlenceli oldu... not:bu balıkçılık hüsranı bu hafta çarşamba günü idi
Abim herseyin guzel bir tarafi vardir. Bak kizil kanat tutup, hem sporunuzu yapmis, hem balik salmissiniz. Hemen orda sen balik salarken bir foto cektirip burda bize gostereceksin.. Yuzunde saglam bir sevgi, saglam bir gulucuk.Boylece bu balik yakalama salma hadisesinin gururunu ve guzelligini butun siteyle paylasacagiz. Buyuk firsat kacmis.Bir daha sefer diyelim. Evlatlarinin gozlerinden operim...
benim ilk balığım benim de ilk balığım aynen öyleydi.Kızılcık sopasında 150 cm dikiş ipliği, ucu kıvrılmış topluiğne, yemde çekirge.Çok uğraşmıştım çook.Yaş 4.5 1 haftada 1 tane balık yakalamıştım sanırım küçük bir sazandı çok da iyi hatırlamıyorum boyun en fazla baş paramak kadardı )
Bizim gibi amatör balıkcıların ilk başlangıçları genelde böğle, insanın o günler aklına geldiğinde gözlerimiz bile nasıl parlıyor. Hey gidi çocukluk hey. Şimdiki çocuklara bakıyorumda bilgisayardan tutuyorlar balıkları, İşmi bu yaaa Saygılar.
*****Şimdiki çocuklara bakıyorumda bilgisayardan tutuyorlar balıkları, İşmi bu yaaa Saygılar.***** Gürkan çok haklısın bütün gerçekler zaten tüm çıplaklığı ile ortaya çıkmaya başlamış bile.nasıl ki babalarımız dedelerimizintuttuğu balıkları bir efsane gibi hikayelerini dinlemişler,bizler de babalarımızın maceralarını.belki biz çocuklarımıza onlar kadar anlatacak esaslı hikayeler bulamasakda bu gidişle çocuklarımız bilgisayarda tuttukları balıkları anlatacak ileride yavrularına...
Bana da bu hastalık kadıköy iskelede yakaladığım hilaryalarla (kefal yavrusu) başladı. Kurşunsuz hırsılarla yakalardık. Elimde imkan olsa yasak falan dinlemeyeceğim (sanırım orada artık balık tutmak yasak) hilaryaları yakalayıp yakalayıp geri salacağım. O zevk o heyecan daha bu güne kadar yakaladığım hiçbir balıkta yok. Balıklar yemi ha yuttu ha yutacak diye beklerken içimi kaplayan heyecan ve oltamın ucunda oynaşan balıkların verdiği sevinç hala unutulmaz benim için. Size de bana o günleri tekrar hatırlattığınız için çok teşekkür ederim.
Kardeşler anlattıklarınız beni de ortaokul yıllarıma götürdü, annem görmesin diye ceketimin yırtık yerinden içeriye salladığım küçük tahtaya sarılı tek kanca oltam vardı zira annem balık tutmamı hiç istemezdi suya düşerim diye. Hergün okul çıkışı üzerinden geçtiğim köprünün altına girerek oltama yanımdan hiç ayırmadığım beyaz silgimi takar ilk küçük sudağı aldıktan sonra yanımdakilerden emanet aldığım bıçakla onu yem yapar tutardım balıklarıda oradaki çocuklara verirdim o silgiyle ne balıklar yakalamıştım ben be...
