Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk Köşesi

Konu, 'Genel Konular' kısmında tolkien tarafından paylaşıldı.

  1. Eczacı

    Eczacı

    Mesajlar:
    3.057
    Şehir:
    Aydın
    Favori Kamış:
    olta
    Atatürk Salıncakta Gülerken

    [​IMG]


    1935'in Şubat'ı. Ege vapuru Antalya'ya yol alıyor. Atatürk hiç olmadığı kadar neşeli. Kamuoyu bu fotoğrafı ilk kez görüyor. Atatürk’ün 1935 yılı Şubat ayında Antalya’ya yaptığı gezi sırasında Ege vapurunda çekilen fotoğrafı büyük önderin keyifli günlerinden birini gözler önüne seriyor. Denizler Kitabevi koleksiyonunda yer alan fotoğrafta Atatürk, Ege Vapuru’ndaki yolculuğu sırasında salıncakda sallanıyor:)
     
  2. Eczacı

    Eczacı

    Mesajlar:
    3.057
    Şehir:
    Aydın
    Favori Kamış:
    olta
    [​IMG]
    [​IMG]
    [​IMG]
    [​IMG]
    [​IMG]
    [​IMG]
    [​IMG]
    [​IMG]
     
  3. Avciperdeci

    Avciperdeci SeRDaR

    Mesajlar:
    7.433
    Favori Kamış:
    El Oltası
    Bursa Nutku

    ATATÜRK'ÜN

    BURSA NUTKU


    Şubat 1933'te Bursa Ulucami'de toplanan 100 kadar irticacı camilerde Türkçe ezan okunmasına karşı bir ayaklanma girişiminde bulunurlar. Ayaklanma kısa sürede bastırılır. Atatürk Bursa'ya gider. Çekirge yolu üzerinde bulunan bir köşkte akşam yemeği yenildiği sırasında bir kişi Atatürk'e ayaklanmayla ilgili olarak şöyle diyecek olur: "Bursa gençliği olayı hemen bastıracaktı, fakat zabıta ve adliyeye olan güveninden ötürü..." Atatürk hemen konuşmakta olan kişinin sözünü keser ve aşağıdaki konuşmayı yapar:

    Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.

    Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, "Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir" diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek, "demek adalet örgütünü de düzeltmek, yönetim biçimine göre düzenlemek gerek"

    Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, "ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir."

    İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği!

    Mustafa Kemal Atatürk
    Bursa, 5 Şubat 1933
     
  4. Balıkesir ili Gömeç İlçesinde bulunan ATATÜRK KAYALARI.
    (Atamızın yüz şekli belirgin olarak görünmektedir)


    [​IMG]

    [​IMG]
     
  5. ALP

    ALP ALP

    Mesajlar:
    482
    Şehir:
    istanbul
    ahmet abi (birahas) ve mehmet abi (paylaşım) harikasınız ya muhteşem resimler ...
     
  6. b

    ben bir akşam üstü geçtim.gölge ovaya yayıldığında da süper bir görüntü olusuyor
     
  7. smyrna

    smyrna Sevil Kurtoğlu

    Yaş:
    57
    Mesajlar:
    7.772
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    olta
    En İyi Avı:
    olacak inşallah
    Bilsin, bilsiiiiinn ;)
     
  8. mzfozt

    mzfozt

    Mesajlar:
    257
    Şehir:
    izmir
    Favori Kamış:
    olta
    En İyi Avı:
    balık kaçtıkça büyür
  9. serhatcenk

    serhatcenk

    Mesajlar:
    1.027
    [​IMG]
     
  10. serhatcenk

    serhatcenk

    Mesajlar:
    1.027
    [​IMG]
     
  11. Eczacı

    Eczacı

    Mesajlar:
    3.057
    Şehir:
    Aydın
    Favori Kamış:
    olta
    Anıtkabir

    ANITKABİR'İN ÖZELLİKLERİ

    Anıtkabir'in Rasattepe'de yapılmasına karar verildikten sonra Başbakanlıkça kurulan Anıtkabir komisyonu tarafından, Anıtkabir'de bulunması gereken genel nitelikler hakkında bir bildiri yayınlandı. Bildiri şöyle özetlenebilir:
    1. Anıtkabir bir ziyaretgah olacaktır. Ziyaretgahın giriş bölümü, binlerce insanın Türk Ulusu'nun ATA'sı önünde eğilerek saygılarını sunmasına elverişli olacaktır.
    2. Bu anıt Büyük ATA'nın; asker, devlet adamı, büyük politika ve bilim adamı, büyük düşünür ve nihayet yaratıcı büyük dehanın vasıflarının güç ve yeteneklerinin bir sembolü olacaktır. O'nun kişiliği ile oranlı bulunacaktır.
    3. Türk Ulusu ve ATA'sına saygılarını göstermek isteyenler, ATA'nın katafalkı önünde eğilerek bunu gerçekleştireceklerdir.
    4. Anıtkabir'in bir şeref holü bulunacaktır. Atatürk'ün lahdi buraya konulacağı için, bu anıtın ruhu ve en önemli bölümü şeref holü olacaktır. Şeref Holü, başta Türk Ulusu olduğu halde, ulusumuza saygılarını sunacak yabancı devlet temsilcilerinin ATA'nın lahdine yönelebilecekleri büyük bir salon olacaktır. Bu holde sağlanacak ululuk ve güçlülük tesirleri, yarışmacılara bırakılmıştır.
    5. Anıtkabir'de bir Atatürk Müzesi olacaktır.
    6. Anıtkabir'i ziyaret edecek büyüklerimizin ve yabancı devlet temsilcilerinin duygu ve düşüncelerini yazacakları bir özel defter bulunacaktır.

    PROJE YARIŞMASI

    Anıtkabir Komisyonunun belirlediği ilkeler, Anıtkabir proje yarışması şartnamesinin temeli oldu. Böylece Anıtkabir Serbest Proje Yarışması şartnamesi uluslar arası mimarlar tüzüğüne uygun olarak Türkçe ve Fransızca dillerinde hazırlandı ve hükümet tarafından 1 Mart 1941 tarihinde yarışma açıldı.
    Yarışmanın açıldığı yıl, İkinci Dünya Savaşı'nın en kanlı, en çetin zamanıydı. Avrupa'nın, Asya'nın ve Afrika'nın bir kısmı savaşın içindeydi. Yarışma süresi 8 aydı. Bu kısa sürede Anıtkabir projesinin yetiştirilemeyeceği anlaşıldığından Bakanlar Kurulu tarafından süre 4 ay daha uzatıldı.
    Yarışma için hükümetçe, uluslararası tanınmış yerli ve yabancı sanatçılar ve Bayındırlık Bakanlığınca belirlenen yüksek mimarlardan oluşan tarafsız bir jüri oluşturuldu.
    Yarışma umulandan daha fazla ilgi uyandırdı. Yarışmaya Türkiye, Almanya, İtalya, Avusturya, İsveç, Fransa ve Çekoslovakya'dan toplam 47 proje katıldı. Bu projelerden 3 tanesi ödüle, 5 tanesi takdire değer görülmüştür.

    ÖDÜLE LAYIK GÖRÜLEN PROJELER

    [​IMG] 1- Prof. Johannes Kruger (Almanya)

    [​IMG] 2- Prof. Emin Onat - Doç. Orhan Arda

    [​IMG] 3- Prof. Arnaldo Foschini (İtalya)

    TAKDİRE LAYIK GÖRÜLEN PROJELER

    1- Mimar Ronald Rohn (İsviçre)
    2- Mimar Giovanni Muzio (İtalya)
    3- Mimar Giuseppe Vaccaro - Mimar Gino Franzi (İtalya)
    4- Mimar Hamit Kemali Söylemezoğlu - Mimar Kemal Ahmet Aru - Mimar Recai Akçay (Türkiye)
    5- Mimar Ferudun Akozan - Mimar M. Ali Handan (Türkiye)
    Jüri, "Ödül verilmeye değer" bulduğu üç eserden hiçbirini ötekine üstün görmemişti. Bu üç eserden birini seçme yetkisi "Anıtkabir" Proje Yarışması Şartları" gereğince hükümete verilmişti. Hükümet bu konuda yetkili birçok kişinin de düşüncelerini dikkate alarak 7 Mayıs 1942 tarihinde Türk mimarlarının eserlerinin uygulanmasına karar verildi. Bu karar şu düşüncelere dayanıyordu:
    1- Yarışmayı kazanan üç proje birçok yönden aynı değerdedir.
    2- Fakat bu projelerden Türk mimarlarının yaptığı eser, anıta esas teşkil eden "Milli Konu"yu daha başarılı ifade etmiştir.
    3- Jüri raporunda belirttiği gibi, bu projenin araziye uygunluğu diğerlerinden daha üstündür.
    Bu karardan sonra jüri raporunda öngörülen değişikliklerin yapılması için yeni bir komisyon kuruldu. Projede yapılacak değişiklikler Prof. Emin Onat ve Doç. Orhan Arda ile görüşülerek kararlaştırıldı. Projede, kale ekseni ve şeref holünün etrafındaki bölümler binanın anıtsal niteliğini kaybettirdiğinden eleştiriliyordu.
    Prof. Emin Onat ve Doç. Orhan Arda çalışmalarını 7 Ekim 1943'te tamamlayarak komisyona teslim ettiler. Komisyonun hazırladığı rapor, proje ve maketler Bakanlar Kurulunda incelenerek, projenin uygulanmasına 18 Kasım 1943 tarihinde karar verildi.
     
  12. Eczacı

    Eczacı

    Mesajlar:
    3.057
    Şehir:
    Aydın
    Favori Kamış:
    olta
    Atatürk ve Latife hanım

    Bir süredir internette dolaştırılan Atatürk'ün eşi Latife Hanımın türbanlı
    ve çarşaflı resimleriyle, günümüzde Atatürk karşıtlığının simgesi haline
    gelmiş türban karşılaştırılmak istenmektedir. Bazı yanlış anlamaların önüne
    geçmek adına tarihe bir göz atarsak;

    Atatürk'ün eşi Latife hanımla evlenme tarihi 29 Ocak 1923
    Atatürk'ün eşi Latife hanımdan ayrıldığı tarih 05 Ağustos 1925

    Şapka Kanunu 28 Kasım 1925
    Kıyafet Kanunu 03 Aralık 1934

    Bu bilgiler ışığında Latife hanımın kıyafetinin o günün koşullarına uygun
    olduğu ve Atatürk'ün hoşgörüsü ile bir ilgisi bulunmadığı görülebilir.
    Saygıyla bilgilerinize sunulur.
    [​IMG]
     
  13. Eczacı

    Eczacı

    Mesajlar:
    3.057
    Şehir:
    Aydın
    Favori Kamış:
    olta
    Atamızdan Derslik Sözler

    Biz Türkler, bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve istiklâle timsal olmuş bir milletiz.

    Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medenî insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık sayılamaz.

    Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir. Ben milletimin en büyük ve ecdadımın en değerli mirası olan bağımsızlık aşkı ile dolu bir adamım. Çocukluğumdan bugüne kadar ailevî, hususî ve resmî hayatımın her safhasını yakından bilenler bu aşkım malumdur. Bence bir millete şerefin, haysiyetin, namusun ve insanlığın vücut ve beka bulabilmesi mutlaka o milletin özgürlük ve bağımsızlığına sahip olmasıyla kaimdir. Ben şahsen bu saydığım vasıflara, çok ehemmiyet veririm. Ve bu vasıfların kendimde mevcut olduğunu iddia edebilmek için milletimin de aynı vasıfları taşımasını esas şart bilirim. Ben yaşabilmek için mutlaka bağımsız bir milletin evladı kalmalıyım. Bu sebeple milli bağımsızlık bence bir hayat meselesidir. Millet ve memleketin menfaatleri icap ettirirse, insanlığı teşkil eden milletlerden her biriyle medeniyet icabı olan dostluk ve siyaset münasebetlerini büyük bir hassasiyetle takdir ederim. Ancak, benim milletimi esir etmek isteyen herhangi bir milletin, bu arzusundan vazgeçinceye kadar, amansız düşmanıyım.

    Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. Milletlerin esirliği üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkumdurlar.

    Cumhuriyet fikir serbestliği taraftarıdır. Samimi ve meşru olmak şartıyla her fikre saygı duyarız.

    Egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir.

    Gerçi bize milliyetçi derler. Ama, biz öyle milliyetçileriz ki, işbirliği eden bütün milletlere hürmet ve riayet ederiz. Onların milliyetlerinin bütün icaplarını tanırız. Bizim milliyetçiliğimiz herhalde hodbince ve mağrurca bir milliyetçilik değildir.

    Bilelim ki milli benliğini bilmeyen milletler başka milletlere yem olurlar.

    Milli mücadelelere şahsî hırs değil, milli ideal, milli onur sebep olmuştur.

    Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.

    Milli his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olması, milli hissin gelişmesinde başlıca etkendir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir. Yeter ki, bu dil şuurla işlensin. Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.

    Bir dinin tabiî olması için akla, fenne, ilme ve mantığa uygun olması lazımdır.

    Her fert istediğini düşünmek, istediğine inanmak, kendine mahsus siyasi bir fikre sahip olmak, seçtiği bir dinin icaplarını yapmak veya yapmamak hak ve hürriyetine sahiptir. Kimsenin fikrine ve vicdanına hakim olunamaz.

    Türk Milletinin istidadı ve kesin kararı medeniyet yolunda, durmadan, yılmadan ilerlemektir.

    Medeni olmayan insanlar, medeni olanların ayakları altında kalmaya mahkumdurlar.

    Büyük dinimiz çalışmayanın insanlıkla hiç ilgisi olmadığını bildiriyor. Bazı kimseler çağdaş olmayı kâfir olmak sayıyorlar. Asıl küfür onların bu zannıdır. Bu yanlış tefsiri yapanların maksadı İslâmların kâfirlere esir olmasını istemek değil de nedir? Her sarıklıyı hoca sanmayın, hoca olmak sarıkla değil, dimağladır.

    Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır.

    Medeniyetin emir ve talep ettiğini yapmak insan olmak için yeterlidir.

    Biz dünya medeniyeti ailesi içinde bulunuyoruz. Medeniyetin bütün icaplarını tatbik edeceğiz.

    Bizim devlet idaresinde takip ettiğimiz prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir tutmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz.

    Milletimiz her güçlük ve zorluk karşısında, durmadan ilerlemekte ve yükselmektedir. Büyük Türk Milletinin bu yoldaki hızını, her vasıtayla arttırmaya çalışmak, bizim hepimizin en kutlu vazifemizdir.

    İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan mürekkeptir. Kabil midir ki, bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünlüğü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki, bir cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça öteki kısmı göklere yükselebilsin?

    Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.

    Anaların bugünkü evlatlarına vereceği terbiye eski devirlerdeki gibi basit değildir. Bugünün anaları için gerekli vasıfları taşıyan evlat yetiştirmek, evlatlarını bugünkü hayat için faal bir uzuv haline koymak pek çok yüksek vasıflar taşımalarına bağlıdır. Onun için kadınlarımız, hattâ erkeklerimizden çok aydın, daha çok feyizli, daha fazla bilgili olmaya mecburdurlar; eğer hakikaten milletin anası olmak istiyorlarsa.

    Ben icap ettiği zaman en büyük hediyem olmak üzere, Türk Milletine canımı vereceğim.

    Gençler cesaretimizi takviye ve idame eden sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile insanlık ve medeniyetin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en kıymetli timsali olacaksınız. Yükselen yeni nesil, istikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz.

    Yüksek Türk! Senin için yüksekliğin hududu yoktur. İşte parola budur.

    Benim naçiz vücudum nasıl olsa bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ebediyen yaşayacaktır.

    Sizler, yani yeni Türkiye'nin genç evlatları! Yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz... Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler, asla ve asla yorulmazlar. Türk Gençliği gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir.

    Biz cahil dediğimiz zaman, mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de hakikati gören gerçek alimler çıkabilir.

    Müsbet bilimlerin temellerine dayanan, güzel sanatları seven, fikir terbiyesinde olduğu kadar beden terbiyesinde de kabiliyeti artmış ve yükselmiş olan erdemli, kudretli bir nesil yetiştirmek ana siyasetimizin açık dileğidir.

    Mualimler! Yeni nesli, Cumhuriyetin fedakâr öğretmenleri ve eğiticileri, sizler yetiştireceksiniz. Ve yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin maharetiniz ve fedakârlığınız derecesiyle mütenasip bulunacaktır.

    Milleti kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden yoksun bir millet, henüz millet namını almak istidadını keşfetmemiştir.

    Dünyanın her tarafından öğretmenler insan topluluğunun en fedakâr ve muhterem unsurlarıdır.

    Okul sayesinde, okulun vereceği ilim ve fen sayesindedir ki, Türk milleti, Türk sanatı, Türk iktisadiyatı, Türk şiir ve edebiyatı bütün güzellikleriyle gelişir.

    Türkiye'nin asıl sahibi ve efendisi, gerçek üretici olan köylüdür. O halde, herkesten daha çok refah, saadet ve servete müstahak ve layık olan köylüdür. Onun için, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin iktisadi siyaseti bu aslî gayeye erişmek maksadını güder.

    Ekonomik kalkınma, Türkiye'nin hür, müstakil, daima daha kuvvetli, daima daha refahlı Türkiye idealinin belkemiğidir.
     
  14. Eczacı

    Eczacı

    Mesajlar:
    3.057
    Şehir:
    Aydın
    Favori Kamış:
    olta
    Atatürk ve Cumhuriyet

    Atatürk ve Cumhuriyet

    Büyük Atatürk'ün Cumhuriyet ile ilgili olarak çeşitli zaman ve mekanlarda söylenmiş sözleri

    29 Ekim 2006 Pazar 00:31

    • "Türkiye devletinin şekl-i hükûmeti cumhuriyettir."
    • Türk milletinin karakterine ve adetlerine en uygun olan idare, Cumhuriyet idaresidir. (1924)
    • Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemiyle devlet şekli demektir. (1933)
    • Cumhuriyet, yüksek ahlaki değer ve niteliklere dayanan bir idaredir. Cumhuriyet fazilettir. (1925)
    • Bugünkü hükümetimizin, devlet teşkilatımızın doğrudan doğruya milletin kendi kendine, kendiliğinden yaptığı bir devlet ve hükümet teşkilatıdır ki onun adı Cumhuriyettir. Artık hükümet ile millet arasında geçmişteki ayrılık kalmamıştır. Hükümet millet ve millet hükümettir. (1925)
    • Türk Milletinin tabiatına ve geleneklerine en uygun olan yönetim, cumhuriyet yönetimidir
    • Cumhuriyet, yeni ve sağlam esaslariyle, Türk milletini emin ve sağlam bir istikbal yoluna koyduğu kadar, asıl fikirlerde ve ruhlarda yarattığı güvenlik itibariyle, büsbütün yeni bir hayatın müjdecisi olmuştur. 1936 (Atatürk'ün S.D. I, S. 372)
    • Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır. 29 Ekim 1923 (Nutuk II, S. 814-15)
    • Cumhuriyetimiz öyle zannolunduğu gibi zayıf değildir. Cumhuriyet bedava da kazanılmış değildir. Bunu elde etmek için kan döktük. Her tarafta kırmızı kanımızı akıttık. İcabında müesseselerimizi müdafaa için lâzım olanı yapmağa hazırız. 1923 (Atatürk'ün S.D. III, S. 71)
    • Onlar, kolaylıkla anlayacaklardır ki, çürümüş bir hanedanın, halife unvanıyla başının üstünden zerre kadar uzaklaşmasına imkân kalmayacak surette muhafazasının mecburî kılan bir devlet şeklinde, cumhuriyet idaresi ilân olunsa bile, onu yaşatmak mümkün değildir. 1927 (Nutuk II, S. 831)
    • Bugünkü hükûmetimiz, devlet teşkilâtımız doğrudan doğruya milletin kendi kendine, kendiliğinden yaptığı bir devlet teşkilâtı ve hükûmettir ki, onun ismi Cumhuriyettir. Artık hükûmet ile millet arasında mazideki ayrılık kalmamıştır. Hükümet millettir ve millet hükûmettir. Artık hükûmet ve hükûmet mensupları kendilerinin milletten ayrı olmadıklarını ve milletin efendi olduğunu tamamen anlamışlardır. 1925 (Atatürk'ün S.D. II, S. 230)
    • Son senelerde milletimizin fiilen gösterdiği kabiliyet, istidat, idrak, kendi hakkında kötü fikir besleyenlerin ne kadar gafil ve ne kadar tetkikten uzak görünüşe düşkün insanlar olduğunu pek güzel ispat etti. Milletimiz haiz olduğu özelliklerini ve liyakatini hükûmetinin yeni ismiyle medeniyet dünyasına daha çok kolaylıkla göstermeğe muvaffak olacaktır. Türkiye Cumhuriyeti, cihanda işgal ettiği mevkiye lâyık olduğunu eserleriyle ispat edecektir.
    • Temeli büyük Türk milletinin ve onun kahraman evlâtlarından mürekkep büyük ordumuzun vicdanında akıl ve şuurunda kurulmuş olan Cumhuriyetimizin ve milletin ruhundan mülhem prensiplerimizin bir vücudun ortadan kaldırılması ile bozulabileceği fikrinde bulunanlar, çok zayıf dimağlı bedbahtlardır. Bu gibi bedbahtların, Cumhuriyetin adalet ve kudret pençesinde lâyık oldukları muameleye maruz kalmaktan başka nasipleri olmaz. Benim naçiz vücudum birgün elbet toprak olacaktır, fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet yaşıyacaktır. Ve Türk milleti emniyet ve saadetinin kefili olan prensiplerle medeniyet yolunda, tereddütsüz yürümeğe devam edecektir. 1926 (Atatürk'ün S.D. III, S. 80)
    • Gelecek nesillerin Türkiye de Cumhuriyetin ilanı günü, ona en merhametsizce hücum edenlerin başında, cumhuriyetçiyim iddiasında bulunanların yer aldığını görerek şaşıracaklarını asla farz etmeyiniz! Bilâkis, Türkiye'nin münevver ve cumhuriyetçi çocukları, böyle cumhuriyetçi geçinmiş olanların hakikî zihniyetlerini tahlil ve tesbitte hiç de tereddüde düşmeyeceklerdir.
    • Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemi ile devlet şekli demektir. Biz Cumhuriyeti kurduk, o on yaşını doldururken demokrasinin bütün icaplarını sırası geldikçe uygulamaya koymalıdır. 1933 (Afetinan, Atatürk Hakkında B. H., S. 251)
    • Cumhuriyet düşünce serbestliği taraftarıdır. Samimî ve meşru olmak şartiyle her fikre hürmet ederiz. Her kanaat bizce muhteremdir. Yalnız muarızlarımızın insaflı olması lâzımdır. 1923 (Atatürk'ün S.D. III, S. 71)
     
  15. Atatürk ve İzmir

    İzmir'e girdikten sonra, üzerinde sivil elbise ile yanında birkaç arkadaşı ile yürüyerek Kramer Palas Oteli'ne gelirler. Tam salona girerlerken, Rum bir garson karşılarına dikilir:
    "Yerimiz yoktur, efendim!.." der.
    Mustafa Kemal:
    "Canım, şöyle bir köşeye sığışsaydık"
    Bozuk Türkçesi ile Rum garson direnir:
    "Mümkünsüzdür efendim, yerimiz yoktur" der.
    Ama, tam o sırada salondaki müşterilerden biri onu tanır ve "Mustafa Kemal Paşa..." diye bağırınca herkes yerinden fırlmar, alkışlar, çığlıklar yükselir.
    Bu sefer aynı Rum garson:
    "Emriniz Paşam?" diye sorar.
    Gazi garsona:
    "Kral Kostantin İzmir'e geldiği zaman buraya oturup bir kadeh rakı içti mi?" diye sorar.
    "Hayır Paşa efendimiz..."
    "Yazık" der Mustafa Kemal. "Öyleyse İzmir'e neden almak istemiş..."
    Atatürk Kramer Otel'de içerken, gurubu seyrederek:
    "İzmir'in kordon boyunda güneşin batışını seyrederken bir bardak içki içmek dünyanın en mutlu olaylarından biridir" der.

    ***
    1926 yılında İzmir'de Naim Palas'ın alt kat taşlığında kurulan kalabalık sofrada, perdelerin kapatılması üzerine:
    "Açın!.. Kapıları ardına kadar açın. Ne varsa, millet görsün ve bilsin ki, biz işte böyle yemek yiyoruz, böyle içiyoruz. Merak ederler, önce birikirler, bakarlar, sonra görürler, anlarlar ve kendi işlerine giderler" demişti.

    ***
    Atatürk 12 Nisan 1934 akşamı İzmir Palas salonlarında Hakimiyet-i Milliye Okulu çocuklarının menfaatine verilen baloyu şereflendirir.
    Öğrencilerden, Ali isimli bir çocuk ortaya gelir, fakat heyecanından bocalar, konuşamaz.
    Derken küçük Ali coşar, kendinden geçer, kollarına O'na doğru uzatarak içten gelen bir sesle haykırır:
    "Senin ismine andıkça, senin resmine baktıkça, seni karşımda görünce damarlarımda birşeylerin kaynadığını duyuyorum. Ah, seni doya doya öpmek istiyorum"
    O zaman o da kollarını açar:
    "Öyleyse gel..." der.
    Ali koşar boynuna atılır... Diğer çocuklar dururlar mı?
    Onlar da koşarlar öperler... Öperler... Öperler.
    Vali Kazım Dirik ve oradaki paşalar, yaverler. herkes heyecandan ve sevinçten ağlamaktadır.
    Bir not: Atamızın İzmir anıların Dr. Eren Akçiçek'in "Mustafa Kemal Olmak" isimli kitabından buraya aktardım. Dr. Eren Akçiçek, İzmir'in'gerçek demokrat belediye başkanlarından biri olan Selahattin Akçiçek'in oğludur. Birbirinden ilginç notları ve araştırma ürünlerini içeren bu kitap Toplumsal Dönüşüm Yayınları arasında.

    Gündem
    Atatürk'ü nasıl anlarız?
    Kaderde ve kederde, tasada ve kıvançta ortak bölünmez bir ülke yaratan, halkın mutluluğu için bir yaşam armağan eden Atatürk'ü bugün bir kez daha sevgi, saygı, şükran ve rahmetle anıyoruz.
    Çağdaş uygarlık düzeyine erişmek için gerekli ortam ve koşulları hazırlayan, yaşamı boyunca bu hedeflere varılması yolunda çaba gösteren Mustafa Kemal Atatürk, her Türk'ün yüreğinde sonsuza değin yaşayacaktır.
    Cumhuriyetimizin 81'inci yılının kutlandığı bir dönemde evrensel bir gerçektir ki; Atatürk yalnızca Türkiye Cumhuriyeti'nin değil, insanlığın geleceğinde de yaşamaktadır.
    Türk toplumu Atatürk devrim ve ilkeleri ile başlayan büyük yürüyüşü içinde, tüm engellere karşın, çağdaş uygarlığı aşmaya yönelik büyük bir kültürel birikim ve güçlü bir toplumsal yapıyı oluşturmayı başarmıştır.
    Ve biz Atatürk denince, büyük devlet adamı, yenilmez ve güçlü bir asker, sağlam bir düşünür, gerçek bir ulusalcı ve memleket sevdalısı olarak anlarız.
    Ve biz, Atatürk denince büyük şeyler anlarız.
    Yanardağlar gibi ışık dolu uygarlık, açık denizler gibi özgürlük, deprem patlamaları gibi ulus sevgisi, dağlar gibi ulusalcılık anlarız.
    10 Kasım 1938'de yitirdiğimiz ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ışıklar içinde yat.
    Türkiye sayende ışık gibidir ve bu ışık hiç sönmeyecektir.


    Küpe
    Ne mutlu Türküm diyene... Atatürk

    Köşe vuruşu
    Yunan bayrağı
    İzmir kurtarılmıştı, halk coşkuluydu. Bir atın kuyruğuna bağlanmış, yerde sürünen Yunan bayrağını gören Atatürk "Bayrağı ters taşıyabilirler; fakat yerde süründürmesinler. Bu bizim adetlerimize yakışmaz" diye haber gönderir ve bayrak atın kuyruğundan alınır.

    10.11.2004 tarihli Yeni Asır Gazetesinden alıntıdır.
     
  16. smyrna

    smyrna Sevil Kurtoğlu

    Yaş:
    57
    Mesajlar:
    7.772
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    olta
    En İyi Avı:
    olacak inşallah
    Yazılan bütün paylaşımları hiç aksatmadan okuyorum, ama her paylaşım için ayrı ayrı teşekkür edip, onur konumuzu kirletmek istemiyorum.Ama bundan önceki ve sonraki tüm paylaşımlarımız için emeği geçen bütün değerli arkadaşlarıma bir kez olsun teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Hepsi çok değerli, bir o kadar da onur verici paylaşımlar.Emeğinize, yüreğinize sağlık arkadaşlarım :)
     
  17. Eczacı

    Eczacı

    Mesajlar:
    3.057
    Şehir:
    Aydın
    Favori Kamış:
    olta
    "Arkadaslar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti seyhler, dervisler, müritler, meczuplar memleketi olamaz.
    En dogru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatidir."

    Mustafa Kemal ATATÜRK
     
  18. grandi

    grandi Hayati BAYDAR

    Mesajlar:
    106
    Şehir:
    ...
    Açılan en önemli konu.

    Yıllardır yüzümüze gülüp arkamızdan çeşitli entrikalarla bu asil milleti göçertmeye çalışan sinsi düşmanlarımız, en büyük engel olarak gördükleri ATATÜRK Sevgisi ve O'nun çizdiği yol'u yoketmek için çalışmaktadırlar. Bunu da yerli işbirlikçiler yardımıyla sulandırıp, aşındırp,erozyona uğratarak yapmaya uğraşıyorlar. Ne yazıkki bazı saf vatandaşlarım da inanıp alet olmaktadır. Toprak erozyonunda nasıl setler yapılıp, ağaçlandırma yapılıyorsa, Sevgili ATATÜRK'ümüzün de gösterdiği yolların erozyona uğramaması için çok çalışmalıyız, fikir setleri oluşturmalıyız, göstermelik değil içi coşkuyla dolu ATATÜRK'ü seven genç fidanlar yetiştirmeliyiz.
    Bu önemli konuyu açan arkadaşlara teşekkür ediyorum.
     
  19. serhatcenk

    serhatcenk

    Mesajlar:
    1.027
    Hüseyin abinin önerdiği üzere sitenin anasayfasına konmak üzere bende 69 no'lu msjdaki fotoğrafı öneriyorum....

    Veya birkaç fotoğraf koyup anket düzenleyelim......