Umuryeri ve Lüfer

1 lüfere 50 lğfer verdim arkasından 1 lüfere 100 lüfer dedim.

Onunda arkasından devam ediyorum bu davet 25 Temmuz 2009 tarihinden itibaren 01 ağustos 2009 tarihine kadar hergün için geçerlidir.

bir gun onceden haber verılmek kaydıyla yemler benden:
10 tane kefal yavrusu+10 tane izmarıt+1 tane kraçe+3 tane zargana.
Yemek yol vs tum masraflarda bizden.

Daha dıyecek birşeyım de yok.......

 

Abi ben İzmir'den gelsem olmaz mı? Gerçi benim öyle 0.16 ile boğazda dipten lüfer alırım falan iddam yok,en azından boğazın kokusunu cekeriz,gelirken sana yakışıklı çupra falan getiririm,yakalayacağımız lüferlerle (?)(?) karşılıklı çarpıştırırız bizim egenin efelerini ne dersin ??

 

hişşşş ...beni bak .....50-100 lüfer nooluyo ,kimin balığını kime veriyoz ...yemek yol senden de ,karavanada ne var bu akşam onu söyle ...

 

Birincisi, şuradaki malzemeciye gidip alacağınız 0.12 ASSO misinadan bahsetmiyoruz.. Alacağınız misina dyneema denen, piyasada ip, örgü gibi bilinen, özel bir malzemeden yapılma. Bu misinanın bizim için anlamı şunlar.

İncedir, suyu daha iyi yarıp sürüklemeyi azaltır.
Yapısı gereği hidrofobiktir, su tutmaz. Bu nedenle suya direnç göstermez, kaygandır.
Uzamaz, esnemez. Bu sayede 200m ötedeki kıraçanın vurduğunu bile anlayabilir olursunuz.
İnce olduğu için, daha zor görünür, balığı ürkütmez..

Bu tür misinalar pek çok marka ile satılır. Bizim için en ideal olanları, termal kaynaklı berkley fireline veya spiderwire ultracast gibileridir. Ama bunlar bir hayli pahalıdır..

Elbette bunu el ile tutamayız.. İnce olduğu için mi? Hayır, dyneema olduğu için. Esnemez, bu yüzden elinizi keser, kemiğinize kadar oturur. Makine kullanmanız elzemdir.

Makine olunca bir de ne olacak, mecburen kamış.. Burada kamış seçimi kritiktir. Klasik tekne kamışları, fiberglasstan yapılmış sağlam ama sağır kamışlardır, işimizi görmez. Bu nedenle, karbon kamışlara bakmak uygundur. Eğer tekne uygunsa, 3 metre, 3.60 m gibi olanlar tercih edilmelidir. Teknede böyle uzun kamış olmaz demeyin, oluyor.. Ama üstü tenteli ise, açık değilse o zaman işiniz daha güç elbette.

Eh, kamış ve makine aldıki uzun oltayı nasıl bağlayacağız? Artık uzun olta kullanmayacağız, işte olay bundan ibaret.. Peki nasıl yakalayacağız uzun olta olmadan olur mu?

Elbette.. Çünkü artık küçük kurşunlar kullanabiliyoruz. Ve bu mevsimde lüfer dipte daha nadir denk geliyor. Bize gereken, orta suda, üst suda çalışacak bir takım.. Peki dipte çalışmaz mı? Evet, çalışır, ama biz dibe bakmıyoruz şu anda..

Bir adet, 100 - 150gr kurşun bu 0.12 misinanın ucuna bir fırdöndü ile gezer kurşun şeklinde tutturulur. Kurşun iyice mazgallanır, parlatılır. Devamına ise, 0.28 gibi kalınca FC misinadan kamış boyu kadar olacak şekilde bir beden eklenir. Bu bedenin ucuna, 12 numara, küçük bir fırdöndü ile 0.18 gibi ince, gene FC misinadan bir kol boyu kadar kolçak bağlanıp, ucuna da takım ilave edilir, uzun oltada olduğu gibi.

Bu takımın kullanımı uzun oltadan farklıdır. Uçtaki ince kısım, büyükçe bir balık gelirse, sudan çıkarmaya kafi gelmeyebilir. Bu nedenle, tercihan bir kepçe kullanılması faydalı olur. Kepçe yoksa, fırdöndüden tutup balığı suda öne getirip, kuyruktan alınıp çıkarılabilir.

Her durumda gereken, balığı öncelikle iyice yormuş olmaktır. Bunu yapmazsanız, balık tekneyi görünce fişekler, büyük ihtimalle kaçar kurtulur, tecrübeyle sabittir.. Kalamayı kullanmak elzemdir..

Takımın kullanımıda nispeten ustalık gerektirir. Kurşun dibe inince, takılmasına vs. fırsat vermeden yükseltilmelidir..

Takım, eğer iğne kısmı ve yem düzgün olursa, zaten pek beklemek gerektirmez, lüfer oralardaysa, büyük ihtimalle şak diye atlayacaktır..

Bu takımı, 250gr kurşun olan el oltası ile kullanırsanız aynı verimi alamazsınız.. Kurşunun küçük olması, verimi artıran hususlardan biridir.

Makine kullanılıyor olması, kalama kullanabilmek gibi çok faydalı bir avantaj sağlar. Bu sayede çok daha ince misinalar kullanabilirsiniz. Makineye sarılı 0.12 misina gerektiği kadar sağlamdır, asıl ince olacak olan, takımın ucundaki 0.18 gibi ince FC misinadır..

Bahsettiğimiz gibi bir karbon kamış kullanırsanız, kurşunu da gezer yaparsanız, kamış esnemesi ile boşluk oluşmasını önler.. Eğer kurşun gezer kurşun olmazsa, boşluksuz sarmanız pek mümkün olmaz..

Boğazda akıntı, derinliğe göre değişir. O yüksek akıntı, yüzeyden itibaren 2 kulaç civarı derinliğe kadar etkilidir. Bu derinlikten sonra akıntı zayıflar. Akdeniz suyuna, yani yaklaşık 15 - 20 m arası derinliğe inince, akıntı tersine döner, karadenize doğru ama yavaş akar.. Bu ortaokul ders kitaplarında bile bahsedilen bir bilgidir. O nedenle, ince kalan beden, küçük kurşunla yeterince amaca hizmet eder.

Bu noktada genelde, hayal edilen, kurşunun ince bedenle dimdik dibe ineceğidir. Ama bu elbette böyle olmaz. 40m dibe inmek için, 100m kadar en az misina boşaltmak gerekecektir. Boşalan misinanın uzun olması, esnemez olması nedeniyle kritik değildir. 200m ötede de olsa, tasma atarken hafif bir hareket kafi gelecek, oradaki balığın vuruşu gayet net hissedilecektir.

Kısacası, yeni malzemeler eskilerinin birebir karşılığı değildir. Eski misinanızı atıp yerine bu yenisini hemence aynen takamayacaksınız elbette.. Tamamen baştan, farklı olarak düşünmeniz gerekiyor..

Bu tarif ettiğim takımları vs. kendim bilfiil kullanmaktayım. gönül rahatlığıyla tavsiye ederim.

Ama nedense, bu tür şeyleri hiç denememiş hiç bakmamış, ancak oturduğu yerden ahkam kesenleri görünce garipsiyorum.. Eğer usta olmak orkinos tutmaksa, bizde çok orkinos tuttuk ömrümüzün geçen senelerinde.. Ama bunun anlamı ne, kime ne faydası var?

Sıradışı bir durum olarak, son bir kaç senedir, bu zamanda olmaması gereken lüfer, çinekop nesli balıklar, yoğun olmasada makul miktarda boğaz bölgesinde görülüyorlar. Ama yoğun olmadıkları için, yeme vs. son derece nazlı davranıyorlar.

Sarı mezgit ile lüfer bir arada olur mu? Mezgitin meralara yerleşme zamanı, nomalde lüferin olmadığı zaman zaten.. 5 senen önce bu doğru bir tespitti. Ama bugün, o meraları sık sık yoklayan lüferler var. Mezgitler gene sıradan davranış olarak o meralardalar.. Sıradışı olan lüferler, sarıkanatlar vs.nin var olmaları..

Anlamadığım şey şu.. Burada, lüferler 40 yıldır vardı, siz tutamadınız, bilmiyorsunuz vs. diyen yok.. Bir kaç senedir, bir şekilde, daha önce olmadığı, adet olmadığı şekilde, bu hayvanlar boğaz civarında hemen her mevsim bulunabiliyor. İşte söylediğimiz şey bu.. Evde oturup hayal kurmaktansa, gidip peşine düşmek daha iyi değil mi? Takvim zaten sizden bağımsız, bildiği gibi ilerliyor.. Lüfer zamanı gelecek, öyle yada böyle.. Oturup beklemektense, gidin bir kolaçan edin, çünkü sıradışı olan bir şeyler var..

Peki ne var, ne oluyor? Hep şikayet edip durduğumuz bir deniz kirliliği olayı var.. Bu kirlilik romanya civarında, yani batı karadenizde son derece yoğun hale geldi.. Bu bölgede tutulan lüfer miktarı 100 kat azaldı.. 2007 yılı itibarıyla, 2000 yılında tutulan lüferin 100'de biri ancak tutulabiliyor olmuş bu bölgede..

Bu karadenizin artık lüfer için eskisi gibi cazip bir beslenme alanı olmadığı anlamına geliyor. Bu nedenle toplam, genel toplam olarak lüfer miktarı azalmasına paralel olarak, karadenizde beslenemeyen lüferlerin daha çok gezinmesi ve bu esnada yem ararken boğaza ve marmaraya da sık sık uğramaları demek oluyor. Aynı durum, marmaradakiler içinde geçerli elbette..

Bu yüzden boğazda, mevsimi dışında lüfer görülmesi vakaları sık yaşanıyor. Ama palamut için aynı şeyleri söyleyemiyoruz maalesef..

Bu noktada asıl önemli etmen, lüferin avcısı olan orkinos ve yunus gibi türlerin iyice kıtlaşmış olması.. Bu nedenle, lüfer hakim yırtıcı konumunda, dilediği yerde cirit oynayabiliyor..

Herneyse, işte biz sizle, lüfer hayali kuranlarla ne gerektiğine dair bildiklerimizi paylaşıyoruz.. Dileyenin hadi ya nasip diye oltasını kapıp ardına düşmek veya evde oturup camdan seyretmek seçmini yapam özgürlüğü de var.. Ben kendi adıma, mezgite takım yapacak, istavrite çapari sallayacak bir adam değilim.. Bugüne kadar, mesela, lüfer peşinde gittim, olmaz, yoktur, olur mu hiç denen yer ve zamanda uğraştım ve gördüm ki var.. Tutamadıysam da, lüfer tutamadım, en azından uğraştım.. Ama açıkca gördüğüm, lüferin son iki yıldır sürekli boğazı kolaçan ettiği.. Eskiden nasıldı bir şey diyemem..

Ve ben gene kovasız, gene çaparisiz, gene herkes mezgitle kova doldururken lüfer takımı deneyen birisi olarak devam edeceğim.. Ben halimden memnunum, sizin "olmaz, olur mu hiççç" laflarınız beni bağlamıyor.. Sizde halinizden memnunsanız, zaten tartışılacak bir şey de yok haliyle.. Benim yazdıklarım, belki ben gibi düşünüp, uğraşmak isteyenler olduğu sebebiyle.. Verdiğim tariflerin vs. hedef kitlesi onlardır, mevcutsalar eğer elbette..

Ve ben eminim, bir sürü vakit ayırıp, size tarfi ettiğim bu yöntemi, takımı vs. denemeyeceksiniz bile, burnunuzu büküp "hıh, olur mu hi, biz böyle mi gördük babamızdan.." diyerek bildiğiniz gibi devam edeceksiniz.. Hay hay.. Seçim sizin..

 

son mesajlara yönetım altın makas atmış evet soralım ve cevap alalım ozaman
0,12 misina ıle boğazda hiç lüfer yakaladınızmı? Balık kuyruğundan asla alınmaz her zaman baş tarafından tutularak alınır kepçede bu şekılde uygulanır.
birde 12 numara fırdondu ile bu takımı gerçekten zaptedebılıyormusunuz. patlamıyormu lüfer gelince merak ettim doğrusu. ya biz bu işi gerçekten bılmıyoruz. hiç balık tutmadık. yada sen beni aptal yerine koyuyorsun hangisi.

Sitede okuyan arkadaşlara yanlış tamamen safsata bılgıler vererek insanların akıllarını karıştırmaya devam edıyorsun. bir kaç gun sonra adam onune pahalı bir rapala ve senın dediğin takımı uygularsa ilk hamlede uçar gider takımı sende bunun vebalınde kalırsın. lütfen rica edıyorum.

Sen bana gerçekten şaka yapıyorsun dımı..


Teklifim sana her zaman guncel . buyur beklıyoruz bızım soz ağzımızda dokuldu bir kere arkasında dururuz. sendende aynı davranşı beklıyoruz.

 

Eğer o 0.12 dyneema'yı kullanıyrsan, kalamaya hacetin yok zaten, 5kg'luk balığı çeker, banamısın demez.. Kalama ve yorma ihtiyacı gösterecek olan, uçtaki 0.18 FC..

Senin hiç hayatında kullanmadığın o 0.12 misina, düğümden etkilenmeden 6 kg çekeri olan bir misina.. 100m'si kopmadan en fazla 1.5 cm uzayan bir misina.. Onun 0.12'si, senin 0.30'undan daha sağlam olan bir misina.. Sen çıkmış sadece atıp tutuyorsun..



Bak bakalım, bunun 0.10'u, senin kaçına denk geliyor, ha, düğümde hiç zayıflamadığını hesaba katıp öyle bak..

Diğer yandan, eğer sana 0.12 ortalama bir misina ile lüfer çekebilmeyi öğretemedilerse, o ustaların, hiç bir şey öğretmemişler demekki, o ayrı mesele..

 

Bence en güzeli Serdar Bey ile bir ava beraber giderek teoride anlatılan bu örnekleri yerinde canlı görmektir.Eğer dediği gibi randımanlı bir av olurda balık raporu olarak burada yerini alırsa haklılığı ispatlandı demektir.Bu arada ben kensisinin haklı olmasını can-ı gönülden dilerim ...Böylece bizde tüm yaz lüfer avlamanın tadına varmış oluruz .Bence şimdilik bu konunun ,böyle bir buluşma olup av yapılana ve sonuçları görülene kadar tatlılıkla kapanması yerinde olacaktır.Serdar Beyin İstanbul ziyaretini dört gözle bekliyoruz

 

Arkadaşlar cevaplarınızda sadece balık avıyla ilgili görüşleriniz belitmelisiniz. Aptal vs şeklindeki hakaret ve argo anlam içeen kelimelerin kullanımı sitemizde yasaktır. Mesajların silinmemesi ve konuların kitlenmemesi için bu hususa dikkat etmenizi önemle rica ediyorum.

 

örgü misina teknede kullanılmaz lüfere arkadaşım hala bana anlatıyorsun ama kullanılmaz. tekneden kamışla lüferde yakalanmaz. uzun oltada yapılmaz.
senın yeni yeni öğrendiğin bu misinaların 0,38 likleriyle ben çok kofanalar kaçırdım teknenın bordalarında. hatta canlı şahit tarkanım en son kofana nasıldı. nerde kaçtı beden 0,38
Bna marka kutu vs gosterme. sadece arşiv kaynaklı olmasın. bana bu takımla kaç tane lüfer tuttun onu soyle sadece o kadar

Kaç adet tuttun bu takımla. 0,12 ile bırak orgü misinayı kırnapla çek yukarı hala
ben sana yıne birşey demem minik fırdondu açmasın kendını

bana realızımden bahset anlamam ben. BANA BU TAKIMLA KAÇ LÜFER TUTTUN onu soylemen kafi. yoksa klavye başında bende yazıyorum bak.

 

Yakaladık alico, defaten yakaladık.. Yanımıza uğrayan çoktur, hepsi bilir, makinelerde hep 0.12 misina sarılıdır..

Ha, ne demiştik biz orada: Balığı kepçe ile alın, kepçe yoksa, iyice yorduktan sonra kuyruğundan tutarak alın..

Peki neymiş bu iş için koşul:

Sen 0.12 misina ile balık almayı bilmediğin için, yorulmuş bir balığın su üstündeki halinden de bihabersin elbette.. Yorulmuş balık, suda nerdeyse ölü gibi yatar hala gelmiş balıktır, en basit yolu, kuyruk gövde bölümünden tutup çıkarmaktır.. Zira, balığın en kolay tutulacak yeri, en ince yeri burasıdır.. Elbette sen lüfer diye birer karış balıkları yakaladığın için.. Ama sen balığı yeterince yormamışsan, elbette kuyruktan tutamazsın..

Eğer balık büyükse, büyükçeyse, elinle söylediğin yerdne kavrayamazsın alico, avucuna sığmaz.. Burada lüferden, kofanadan bahsediyoruz.. Avucun iyi kavrayamayacağı için, balık zaıcık çırpınırsa kaçar kurtulur.. Pazın kalınlıktaki balığı galsama civarından alamazsın..

 

Ben yanlış adamla tartışıyorum demekki
http://www.balikavi.net/forum/showthread.php?t=16682

Alıntı:
Sen 0.12 misina ile balık almayı bilmediğin için, yorulmuş bir balığın su üstündeki halinden de bihabersin elbette.. Yorulmuş balık, suda nerdeyse ölü gibi yatar hala gelmiş balıktır, en basit yolu, kuyruk gövde bölümünden tutup çıkarmaktır.. Zira, balığın en kolay tutulacak yeri, en ince yeri burasıdır.. Elbette sen lüfer diye birer karış balıkları yakaladığın için.. Ama sen balığı yeterince yormamışsan, elbette kuyruktan tutamazsın..

şu sitenin en acemi balıkçısı dahi kesin güler bu cevaba o balığı kafasından alamazsan kuyruğunun üstünde geri geri yüzerek kaçar gider.

yukarıdaki linke bakıver aradasırada lüfer konusunda gözlerin bayram eder belkide.

 

Verin coşkuyuuu

 

Görünen, maalesef, bu





DAM'ın terazisi en çok 4 kg tartıyor, fırdöndü ise 8.5 kg çekebiliyor diyor kutusunda..

Eğer 4 kiloyu böyle rahatça çekebilen bir fırdöndü ile 2-3 kg'luk kofanayı zaptedemeyecekseniz, ben diyecek bir şey bilmiyorum