Uzak Gecmisten Bir Av Oykusu

Konu, 'Av Hikayeleri' kısmında Huseyin Alp Arslan tarafından paylaşıldı.

  1. Huseyin Alp Arslan

    Huseyin Alp Arslan Huseyin Alp Arslan

    Yaş:
    56
    Mesajlar:
    3.370
    Şehir:
    Auckland/Yeni Zealanda
    Favori Kamış:
    olta ve oltadan baska hic bir sey
    En İyi Avı:
    22 kg Kingfish
    Sevgili Dostlar

    Sizlere cok eskilerden bahsetmek istedim. Kelimelerden eski bir fotograf getirmek.

    Demek istedim ki, "buydu", her sey boyleydi...Balik doyasiya varken, boyle nefes aliyorduk.Boyle yasiyorduk. Takii kaybettigimiz gun anladim. Neyi kaybettigimizi.
    Onu size gostermek istedim. Cunku yitip gitmesin, yasasin istedim

    Size 1975'den bir hafta sonu. Istanbul'da Bogaz'da bir semt. Ayrintili yazdim.
    Cunku her ayrintisiyla, bir filim gibi gorun istedim o resmi. Aceleniz yoksa, elinize guzel bir icecek alin, soyle yayilin ve benimle o yillara gelin. Balikla yasam Istanbul icin neymis izleyin. Aceleniz varsa , bu keyfi kurabileceginiz baska bir zaman gene bekleriz.

    Umarim o yillarin tadini, size bir parca tattira bilirim.

    Buyrun...
     
  2. Huseyin Alp Arslan

    Huseyin Alp Arslan Huseyin Alp Arslan

    Yaş:
    56
    Mesajlar:
    3.370
    Şehir:
    Auckland/Yeni Zealanda
    Favori Kamış:
    olta ve oltadan baska hic bir sey
    En İyi Avı:
    22 kg Kingfish
    Tul Cocuk Imajlar , Tuz Yasli Kelimeler

    Fisiltiyla;
    -Anne! Ben kucuk arsaya gidiyorum.” Camasir makinasinin yeknesak ritmi , banyoda annem,radyoda Ayten Alpman .Ilginc bir kakafoni.Soyleki;
    -Bram! Ram- Ram!Ram- Ram! Bram!Ram- Ram!Ram- Ram!...
    -Gec kalma.Dikkatli ol. Beni camdan bagir bagir bagirtirma. Komsulara rezil ettirme.
    -Yalvarsam, aglasam kapansam dizine?Donermiyiz, yine eski gunlere?

    Sessiz adimlarla dis kapiya yoneldim, sonra parmak uclarinda, gizlilige burundu esgalim. Kalbim kut kut atmakta, inceden planlanmis bir yaramazligin arifesindeyim..Mutfakda, lavabonun sag tarafinda, surgulu dolaplardan ,ivir zivirin saklandigi son gozu actim.” Ic sesim “Birakmissa burdadir.” diyordu. Butun gece dua etmis, amcamin giderken, oltalari evde birakmasini dilemistim. Cocuk kalbin duasi kabul olmazsa kimin ki olacak?En ustte.. Goruntusunde kucuk bir gariplikle... Tuylu olanin kursunu eksik.Birden bir seyler acikliga kovusuyor. Demek , o curcunada kursunu kopartti, farketmedik. Ondan oyle caktirmadan “Bu gunluk bu kadar deyip” alel acele dondurma yemege suruklendik. Ben de bizden usandi sanmistim.Neyse. Dun kullanilmayan iki siyah igneli oltayi yakamdan iceri atip, sirtima gizliyorum, tuylu olani dokunmadan, oldugu yerde birakiyorum.Icerdeki odada oynayan kardeslerime caktirmadan, ayakkabilari ayagima gecirip, firliyorum disari. Bu is bu kadar. Sevincten olecegim. Kosarak, iskele yolunu tutuyorum.Dunku maceranin buyusune, yeni bir yolculuk daha.Hem de bu sefer “Olta bendeeee!...”

    Bu heyacani dun sahiplendi kalbim. Siradan , bildik bir Cumartesiydi.. Ogle yemegi yenmis , salonda mobilyalarin arasinda saklanbac oynuyorduk.Cikti geldi amcam ansizin. Yuzunde muzip bir gulumseme, cebinde supriziyle. Sene 1975,Sonbahar. Kanlica’ya cok olmamis tasinali. Evimiz iskeley’e ikiyuz metre.
    -Hadi cocuklar, toparlanin baliga gidiyoruz.
    Mutluluktan bomba yapsalar, pimi ancak boyle cekilirdi. Ben ailemin en buyuk cocuguyum.Abi. Uc erkek kardesiz, aramizda birer yas var.Ucumuz de aninda koltuklari tranboline cevirdik.Zipliyoruz uzerlerinde. Annem bagris cagris.Toz kondurmadigi evinde boyle bir isyan olur mu?.”
    -Durun oglum, Inin asagi!”
    Terligi kapti kapacak gibi gorunuyor ama aslinda mutlu. Caktirmiyor. Ee nede olsa zavalli kadin yorgun. Bir yandan ogretmenlik, bir yandan ev. Bir hafta sonu soyle 3-4 saat sessizlik goz kirpiyor kenardan. Amcama mutesekkir. Giyiniyoruz. Firliyoruz sokaga, bir cirpida.Son talimatlari aliyoruz , kiyida ne yapip yapamiyacagimiz hakkinda. Herkes bir birinin elini tutuyor , boylece ilk balik seruvenim basliyor.
    -Istikamet sahil..Mars mars!”
    Herseye yabanciyim, herseye susuz ,herseye acim.. Hava durgun, hava meltem. Gozlerim hic birsey kacirmiyor. Duvarlar kirli! Beyaz , siyah, kirmizi , ecis bucus birbirinin uzerine yazilmis cumleler, semboller, isaretler, afisler , duyurular, ne varsa.Badana. Belli ki acelesi var insanlarin, derdini anlatmaya. Okumayi sokmusum , herseyi icten ice heceliyorum. Heceliyorum da ;aslinda hic bir sey ifade etmiyor…Bu yuzden algimi carsiya ceviriyorum..Saglikevi, cerezci, gazeteci..Karsidan karsiya gececegiz.”Bekleyin” diyor amcam.Duruyoruz. Kasap Fethi Amca’yi goruyorum. Komsumuz...Incecik bir ruzgar yokluyor sinekligini.Savruluyor bir dansa revarans yaparcasina ince kusaklar. Dukkaninin icinde, satirini kaldirip indiriyor.Onunde bir kac musteri, sirasini bekliyor. Iki, uc kedi de disarda...Yalaniyor. “Hadi” diye emrediyor komutanimiz.Ikiletmiyoruz. Seri adimlarimiz karsi kaldirima varirken, kahveye daliyor gozlerim bu sefer..Camdan soyle bir goz kaydiriyorum iceri ,” Ne var, ne yok.”Isli bir kalabalik.Duvarda bir cerceve.Kopekler bilardo oynuyor resimde.Komik, anlamsiz ,anlamli , saskin ve merak .Silgisiz imajlar caliyorum cocuk, saf dinginligimle...Yol kenarinda agaclar dalgin.Yerlerde sari yapraklar bizimle kosusturuyor. Caddede Murat 124, tek-tip Reno, Anadol bir birini kovaliyor...


    “Onlar duvarda buyur”.Bir bir yasarken tekrar, dunun her anini, zihnimde cinlayan bu sesle adimlarima “Geldik” diyorum.Iskelenin sagindaki acik kayikhanedeyim.Etrafimda sira sira karaya cekilmis rengarenk kayiklar.Karpuz kiclilar, mekikler, kucuk , kurek sandallari,bir de nereden ciktigi belirsiz,ucu saha kalkmis, uzun. kiremit kirmizisi bir dalyan kayigi.Kimisine sulyen atiliyor.Kimisini purmuzle yakmislar, macun bekliyor.Onumde dikdortgen, bir agzi Bogaza acik havuzda, yakadan yakaya cekilmis iki paralel celik halata , irili ufakli, gene rengarenk kayiklar baglanmis, uslu uslu iplerine yaslanmis, demleniyor, kimbilir belki gece yemlisinin, belki de kis kis tasiyla voliciligin yorgunlugunu atiyor.Onlarin ardinda duvardan duvara cekilmis aglar kuruyor. Kosede damdan sarkitilmis bir cengele takilmis bir baska agin, altina cekilmis sedirde, dag gibi, uzun boylu, yekpare omuzlu, kircilli sakallarina nikotin sarisi bulasmis, yasli bir balikci omzunu malzeme barakanesine yaslamis, bir yandan mekigini agdaki yaraya daldirip cikariyor, bir yandan sakince durup birasini yudumluyor.
    Diz coktum kiyiya.Duvar kenarinda ,bir metre deniz, suyunda bir kac balik. Duvarda obek obek midyeler, onlarin uzerinde bir iki yengec ve bir biri uzerinde birdir bir oynayan tekeler.Amcamin sesi kulaklarimda tekrar tekrar cinliyor. ”Oglum onlar duvarda buyur Denize elimizi daldirmamiz lazim.” Siyirip sag kolumu, yuzumu yere yasladim. Soktum dirseklerime kadar elimi suya. Korlemesine secti parmaklarim bir midyeler sacagini. Avucladim. Catur cutur saclarini yirtip, sahip oldum yemlerime. Soyle bir midyelere bakiyorum. “Yeterli mi acaba? Eeh!Yetmezse ne olacak? Gelir gene alirim. Avuclarim dolu, meydanda ki citlembik agaclarinin arasindan sekerek, iskelenin solundaki koseye soluksuz gittim.Az otede dun dondurma ziyafeti cektigimiz, Istanbul'u, Memleket'i birak Dunya'nin dort bir tarafindan turistin gelip, o meshur pudra sekerli yogurdu yedigi cafe, hinca hinc, agzina kadar dolu. Meydanin gerisindeki camiye sirtini vermis dev cinar, yuzune asilmis buyukce bir cercevede, Hosgiler adli Hurriyet Gazetesindeki karikatur dizisinden avanak cocugun siritik, balik tutan bir pozu.Tahta bir iskeleye oturmus,elinde, kaldirdigi bambu kamis, ucundan sarkan misinaya bagli igneye takilmis kiskis gulumseyen bir solucanin, deliginden disari kivrildigi konserve kutusu ve bu resmin ustunde “Kanlicaya Hos Geldiniz” diyen yazi, misafirlerimizi selamliyor. Cinarin altina dizilmis tezgahlar var. Bunlardan birinde bir yandan ekmek kesip bir yandan kaynayan yag dolu sinisinde kizaran copte midyeleri gozleyen midyecinin bufesinden yukselen istah kabartici kokuya, hemen yaninda, mangalinin teregindeki mali, yakmamaya calisarak, masayla duzelten, sismanca tatar suratli gencin tezgahindan kivrilan kozde misir kokusu karisiyor.Eski Istanbul'dan yadigar, curumeye yuz tutmus cumbali kosklerin, kirigina ,catlagina kurduklari meskenlerini, gunluk nasip derdiyle terketmis guvercinler bu kokularin arasinda sarhos olmus olmali ki, onca insana ragmen , bu tezegahlarin onunde cilvelesiyor, bir birlerine kur yapiyor , gurul gurul bogurarak meydanda dans ediyorlar. Yesili,mavisi, ali birbirine karismis; uzum salkimi, rengarenk bir obek ucan balonu, citlembik agaclarinin dallarina degdirmemeye calisan baloncu, dikkatini, pur nese yuzlu kucuk musterisinin uzattigi parayla bozuyor.Bir baska tezgahta pamuk seker, leblebi ezmesi, findikli fistikli nugat bloklari ve keten helva satilirken, tezgahtar eline aldigi oyuncak Budist davulunu dondure dondure calarak, dikkat cekiyor. Bu kalabalik kesmekesin garip bir sakinligi ve mutlulugu var.Her sey tadinda. Bir ben cikiyorum an be an bu huzurdan.Cunku aldigim risk buyuk. Komsular gorebilir.Serce kuslari olup anamin-babamin kulagina otebilir. Saga sola temkinli ,urkek bakislarla soyle bir goz attiktan sonra, hizla aciyorum kelebegimi.Iskelenin soldaki yuzunde, koseye saklanmisim. Bulabildigim en korunakli yer burasi.Hem kalabaliktan , hem de tanidiklardan.Kenara yigdigim midyelerden bir kacina, kosele ayakkabimin topuguyla basarak kiriyorum. Ilk yemimi takmaya calisiyorum igneme. Uzaktanda olsa dun tanistigim o deniz gozlu cocuk hatirima geliyor birden.Boyle mi takiyordu?. Amaaan! Ondaki ustalik ben de ne gezer.Durmuyorlar ignenin uzerinde.Nereden batirsam mundar oluyor yemler, yirtiliyor. Ne zormus! Bunun kolay bir yolu olmali. O, iki ceviriste yerlestiriyordu.Yeni bir midye ici cikarip, kanatlarini kopardim.Kasli, sacakli tarafindan batirarak, igneyi gecirip, fazlasini tirnakliyarak, yemi bozmamaya calisarak ikiye ayirdim. Kalani oteki igneye yerlestirdim. Hadi bakalim ilk atis. Misinanin hepsi gitsin , atabildigim kadar uzaga atayim.Hirsla dondurdum firdonduden oltayi.Savurdum dengesizce.Zaten uc kulac misina..10 metre var-yok.Kursun bit kadar. Oyle yalpaliyarak cikti elimden. Gucu bitipte havada menzili tukenince, basi onde birakiverdi kendini mavi calkantiya.Bugulu bir sevinc bu. Yaptigim isin yaramazlik defterinde on numara alacagini bildigimden gene kaygili yalimlar yakiyor yuregimi. Sorular, sorgulayislar didikliyor cocuk tazesi beynimi. “Kumandan simdi gorse bu yaptigima kizar miydi acaba?”...
     
  3. Huseyin Alp Arslan

    Huseyin Alp Arslan Huseyin Alp Arslan

    Yaş:
    56
    Mesajlar:
    3.370
    Şehir:
    Auckland/Yeni Zealanda
    Favori Kamış:
    olta ve oltadan baska hic bir sey
    En İyi Avı:
    22 kg Kingfish
    Onumde kararli adimlarla yuruyordu amcam, eline en kucugumuzu takmis. Genc, uzun , ince.. Filinta gibi bir delikanli. Vucuduna yapismis, bol pacalari yuksek topuklu ayakkabilarina yayilmis , rengi agirmis bir kot giyiyor. Tokasi afilli kemer. Yelken yakalar , uc dugmesi acik, rengarenk bir gomlek uzerinde. Siyah saclari kulaklarini gizlemis, favorileri ceneye uzanacak nerdeyse. Keskin bir cehre, kemikli burun... Koyu kestane gozleri uzerimizde.Yazar Ferit Edgu'nun sonradan yalisini dikecegi deniz kiyisindaki arsaya geliyoruz.Kiyi hinca hinc insan dolu. Ortalik cumbus yeri sanki. Rengarenk plastik kutular, legenler, yag tenekeleri, beyaz emaye kazanlar.Olta firlatan, olta ceken, dugum baglayan, takilmis misinasiyla ugrasan..Ciglik cigliga insanlar.Biri dikkatlice kaldiriyor caparisini sudan. Igne igne istavrit. Cemaate katiliyoruz.Ciglik cigligayiz. Kosup bakmak istiyoruz. Amcam izin vermiyor. “Misinalara basarsiniz, kursun gelir, denize dusersiniz...Durun! bekleyin oglum. Simdi biz de yakalayacagiz.” diyor ve arka cebine el atiyor. Kese kagidiyla durulmus bir paket cikariyor.Itinayla aciliyor. Icinde iki olta. Ikisi de kelebek seklinde kesilmis, ince, portakal kasasina tahtadan bozma, ortasi delik, uzerine on, onbes metre mumlu misina sarilmis...Birinde bes, beyaz tuylu igneye, serce parmagi buyuklugunde bir iskandil baglanmis, otekinde iki capraz siyah igne, elektirik sayaclarinin muhurune benzer yuvarlak bir kursun ilistirilmis..
    Amcam isin ciddiyetinin farkinda.Ne yapacagini kestiremeyen,adimini atmakta , baslayip baslamamakta tereddut eden kararsizlik, hafiften yuzunu geriyor. Icten ice okuyorum onu.”Buyuk hata... Bu kadar cocukla boyle kalabalik yere gelinir mi?” Onun ayak direyen hali, bizleri daha fazla sabirsizlandiriyor. Yerimizde duramiyoruz. Baslasin artik istiyoruz, kenara gitmek canimiz cekiyor. Zavalli amcam bize mi sahip olsun, bu kalabalikta olta atacak yer mi bulsun? Kukruyor...
    -Cocuklar soyle durun siz. Kipirdamak yok. Yoksa bir daha getirmem. Alp sen abisin,kardeslerine dikkat et. Burdan seyredin..
    Eliyle gerimizdeki tumsegi isaret ediyor. Kos kos iki adim cekiliyoruz. Comuyoruz yere. Tuylu oltayi kapip, kiyidaki balikcilarin yanina, utangac bir yuzle gitti amcam. Bizi gosterip izin istedi. Iki sira otede ki sisman adam , “Buraya gel ,genc” dedi “Ben kacacagim. Bu kadar yeter.” Sonra oltasini bir cirpida cekti. Tasin altina kistirdigi kelebegi kapip sarmaya basladi.. Bizim ki tesekkur ediyor. Adamin toparlanmasini bekledikten sonra, hizla aciyor misanasini. Ayni tasin altina kistiriyor kelebegi.Oltanin oteki ucunu eline alip ,dikkatle soyle bir defa cevirip savuruyor. Misina sonuna kadar gidiyor, inceden bir dugumle. Salliyor, silkeliyor , acilsin istiyor. Vaz geciyor. Iki kulaclayip, bir suzerek basliyor cekmeye. Tipki digerleri gibi... Az sonra ilk atis kiyiya vardi varacak. Biz meraktan catlamak uzereyiz.. Iki istavritle aliniyor capari geri. “Bizim de baligimiz var. Bizim de baligimiz var” diye sicriyorum yerimden... Kosuyoruz yanina.. “Ne dedim ben!!” diye sesini yukseltiyor.Iki baligi hemen oltadan siyirip, bizi pesine takarak tumsegin oraya gidiyor amcam. Baliklari yere atiyor. Debelesiyor garibanlar. Biz etrafina comuyoruz. Basliyoruz oynamaya onlarla. Amcam oltasinin basina donup dugumle ugrasiyor. Cozuyor ve tekrardan salliyor. Icimi kurtlar kemiriyor. Gozum oteki oltada. Cikarsam atsam “Bana da gelir mi? Amcam izin verir mi?”Umutsuz sorular bunlar.Kardeslerim ilerdeki su birikintisini gosteriyor. Ortancamiz Cem “Hadi baliklari icine atalim, yuzsunler.” diyor. Tutmaya calisiyorum birini. Kivril kivril, birazda cekingenlikten elimden kayiyor. Tekrar yapisiyorum. Cem'de oburune..Kaldirip kucuk denizimize saliyoruz baliklarimizi.En kucugumuz Tolga,ardimizdan bagris cagris,agliyarak seyirtiyor. Yumuk yumuk yuzu, “ama men de, men de istiyorum.” diye hickiriyor. Amcam bu arada iki uc tane daha balik yakalamis,getiriyor. Gene bagris cagrisiz.Tolga'nin da baligi var artik.Birden butun cesaretimle, ”Ben de oteki oltayla tutabilirmiyim ?” diyorum. Cevap “Olmaz, yer yok.Zaten ona yem takmak lazim. Simdi midyeyi burdan cikaramayiz.“ “Niye cikaramayiz” , “Oglum, onlar duvarda buyur.” Parmagiyla kiyi duvarlarini gosteriyor.”Denize elimizi daldirmamiz lazim. Ustumuz basimiz pislenir.” Mizmizlaniyorum. Kuskun kuskun donuyorum baliklarimizin basina.



    Evet...Kumandan kesin kizardi bana. Kizardi ama balik tuttugum icin degil, yalniz ve izinsiz buraya geldigim icin kizardi.Dun oyle kalabalik olmasaydi, midyemiz olsaydi tutmama izin verecekti. Aklim oltama donuyor gene. Yaaa!Boyle nekadar beklenmeli? diye dusunuyorum.Icime bir suphe giriyor.Belki balik coktan geldi de ben farketmiyorum.Sahi; baligin geldigi nasil anlasilir ki?... ! Bir heyacan cekiyorum oltayi.Misina ellerime dolasiyor. Ya varsa...Ama yok.Olta bos.Hem zilzurna bos. Yemler de gitmis. Tekrar bastan... Aklimdan kucuk reis cikmiyor, her koseden yagan dunku imajlar tekrar tekrar canlaniyor gozumde. Bir kez ,bir kez daha bilincimden goz atiyorum neyi nasil yaptigina.


    Gozlerim amcami birakip, diger insanlara takildi. Herkesin kovalari agzina kadar dolu. Denizin ustu silme can. Kosede bukle bukle sari sacli, kocaman boncuk boncuk gozlerine denizin mavisini calmis cocuk, iki balikla oltasini kaldirdi,.Benden bilemedin iki-uc yas daha buyuk.Ama o devrelerde iki uc yas, buyuk farklilik.Dizlerinden kesik, bir kot.Uzeri ciplak. Zayif ,kaburgalarini secmemek elde degil.Ama celimsiz bir hali yok.Aksine geyet kendine guvenli.Baliklari onemsemeden, oyle “aman yakaladim” naralari atmadan, sakin sakin ayikliyor ignedelerinden. Bunlar bizim tuttuklarimizdan daha iri ve farkli baliklar.Sirt dikenlerini kabartmis, rengarenk, pullu.Ayan beyan gorunen govdelerinin tam ortasina bir benek ilisik. Cocugun her hareketini hayran hayran izliyorum. O kadar yaptiklarina hakim ki. Yemleri havludan alisi,yag tenekesinden yapilmis baliklarini biriktirdigi kovanin tahta tutamagina ilistirilmis bicagini kapip, gene ayni tutamagin yuzunde kesisi, ignelerini yemle donayisi, sakin emin oltasini firlatisi ve elleri. Denize dogru uzanmis,dirseginden hafifce kirilan, misnayi basparmagiyla isaret parmagina sabitlemis sag el.Misinanin etegini yapismis , guvenle aportta sol el. Hafifce boynunu kirmis, pur dikkat oltaya dalmis bakislar. Bilekten, sakin, dengeli calinmalar.Telassiz bir iki kulac. Ve birden “Benimsin” dercesine, net ve suzulen bir calinisi takip eden zarif, bosluk vermeyen, kararli cekis. Kovasinin nufusuna bir eklenti daha.
     
  4. Huseyin Alp Arslan

    Huseyin Alp Arslan Huseyin Alp Arslan

    Yaş:
    56
    Mesajlar:
    3.370
    Şehir:
    Auckland/Yeni Zealanda
    Favori Kamış:
    olta ve oltadan baska hic bir sey
    En İyi Avı:
    22 kg Kingfish
    Iste aynen ben de boyle yapmaliyim.Tekrar oltayi salliyorum. Vapur iskelesini bir iki metre gecerek yanina dusuyor kursunum. Her atisim daha iyiye gidiyor..Bir kez daha misinayi isaret parmagimin bogumuna dayiyorum. Onun gibi pozumu aliyorum.Dikkat kesiliyorum.Pir pir, pirrrrrrrrrt. Vurdu. Bir heyacan , tekrar toparla.Bu sefer kesin balik bu. Kursunu gorunce her sey dus kirikligina donuyor yine. Daha ogrenecek cok seyin oldugunu algiliyor, umudumu yavas yavas kaybediyorum. Belki de bu isi beceremiyecegim. Hem...!? Geri donmem lazim. Bir saat coktan gecti. Annem belki de meraklanmaya baslamistir bile. Gitmekle kalmak arasinda huzursuzlukla kaliyorum. Risk buyuyor. Sonunda ciddi bir papara yemek var. Bu isin sadece taklitle olmayacagi da artik acik. “Hadi biraz daha.” diyorum. Nasil olsa bir yalan kiviririm. “Saatin nasil gectigini farketmedim,oyuna dalmisim annecigim , ozur dilerim” derim, derken iskelenin uzerinde kamisla balik tutan iyi giyimli, hafifce toplu yasli adam bir balik cikariyor. Icim buz keserek taniyorum onu. Komsumuz “Pasa Amca”. Korkudan kaskati kesiliyorum.Ancak o hic orali degil, tamamen dalmis gitmis. Kendi halinde.yemini takiyor. Cesaretimi bir kez daha toparlayip gizli gizli yemliyor, gizli gizli firlatiyorum oltayi. Iskele binasini hafiften perde ediyorum aramiza. Misinamda dugum var.Kursunum nazli nazli suzulerek ararken dibi, kocaman bir deniz anasi goruyorum.Bu digerlerinden cok farkli.Sanki canli bir bomba. Yekpare basi acilip kapaniyor. Gozleri yok ama gittigi yeri gorur gibi.Bu deniz anasi ve suyun uzerindeki yuzlerce kucuk baligin otesinde, oyle dunku gibi bir balikci kalabaligi ve deniz curcunasi yok bugun. Bir yandan Pasa'dan saklanarak balik tutmaya ,bir yandan dugum acmaya devam ediyorum.Gozlerimin ucu denizi yokluyor. Dun sahit oldugum deniz mucizelerini, icten ice dileniyorum.

    Gozlerimi kucuk reisten ayirip ,kafami denizden gelen garip sipirtiya kaldirdim.Uzakta obek obek ,atlayan, ziplayan kucuk baliklar.”Amca, amca ! Bak, bak” Kardeslerim donuyor yuzlerini manzaraya.Oynak buyuyor. Onumuzde deniz sanki cildirmis. Sanki dile gelmis.Sanki halay tutmus.Suyun yuzu sipir sipir bulutlarla alt-alta, ust-uste oynuyor. “Hey Masaallah. Canavar girdi.” naralari yukseliyor. Birileri denizin yuzune , avuc avuc, yuzlerce , cil cil gumus akce firlatiyor sanki. Gunes savkiyan, paril paril cakintilarla tasiyor suyun ustunde patlayan aynalar. Balikcilarin kiminde bir telas, olta degistiriyor. Kimisi sadece seyredip isine devam ediyor.Bakislarim uzeri yaprakli, beli uzun bir dal parcasina takiliyor. Gozle-kas arasinda kapiyorum onu. Kenara, dikkatini denize vermis insanlarin bacaklari arasindan dalarak variyorum. Onumde sudan cok balik var.(!) Alt alta ustuste akiyorlar. Dali oldugu gibi daldiriyorum ve yaprakli kismiyla kasikliyorum suyu. Bir kiraca yapraklarin uzerinde, karnini gosterip bir saniye oyle kaliyor. Cirpiniyor. Donup gidiyor tekrar isine gucune. “Ahh” diye ic cekiyorum , “Az kaldi yakaliyordum.”Amcam tepemde bitmis, o da olayi gormustu. Kizmadi.. Aksine “ Vay be! Sen ne balikciymissin oyle. Az kaldi dalla yakaliyordun baligi.” Bir anda kahramanlik kursusunu zapt ediyorum. Heycanli heycanli kacirdigim ilk baligi kosup, anlatiyorum kardeslerime. Kumandanimiz bu isin boyle olmayacagini anlamis olmali, oltayi sariyor. “Hadi , bu gunluk bu kadar! Dondurma yemege gidelim.” Kardeslerimden bir “Hey!” sesi yukseliyor. Isime gelmiyor, daha oltayi elime surmeden gitmek.Kalmak istiyorum. Guc bela razi ediyor beni. Baliklari “az” diyerek, toplayip bir baskasinin legenine atiyor amcam. Bundan da rahatsizim. Somurtarak yuruyorum ardindan. Yogurtcu Ismail'in Cafesinde, dondurmali keten helva, keyfimi yerine getiriyor. Hepimiz delice mutluyuz.Ben hala dalla nasil baligi kacirdigimi anlatiyorum. Abarta abarta..Eve donunce bir postada anneme dokuluyorum. Civil civil.Aksam hep birlikte babama olan biteni bir bir anlatiyoruz kardeslerimle, hic dinmeyecekmiscesine bir heyecanla...

    Bir gun acaba o canavarlari yakalayacak kadar iyi bir balikci olabilecek miyim? Keskeeee!Amma guzel olurdu haa. Babam butun sulaleye birak, mahalleye anlatirdi gururla. “Oglum canavar avcisi.”Peh peh! Dugumu cozdum.Oltayi cektim. Yemledim dayanamadim gene attim. Papara garanti artik. Ama sonucu kabul edemiyorum. Misinada gene karismis. Dugumu elime almak icin iki kulac topluyorum oltayi. Tam o anda saglam bir pirlamayla donuyorum. Ardindan misina canlaniyor. Her sey, yogurt yiyen insanlar, gok, yer, guvercinler, kediler, “Pasa Amca”, “Anne ve papara “ tarih oluyor. Soluksuz cekiyorum.Olta saglam kafalarla sola yalpalayip duruyor. Bu yalpalama ve asilislar o kadar ritmik ki. Baligi goruyorum. Oltayi kaldiriyorum. Ilk baligim. Hem de ne balik.Dev gibi.Yuzgeclerini, dikenlerini kabartmis ogle cirpinarak asili ignede ben ona, o bana bakiyor. Sevincten olecegim, bagiramiyorum. Balik insanlarin ilgisini cekiyor.Basima toplaniyorlar.Biri otekine “Abi bu izmaritlerin aga babasi yaa”diyor.Oteki bilgic bilgic biyik altindan konusuyor.“Guzel bir kanal izmariti.Acemi sansi bu iste.” Sonra bana donuyor“Afferin be evlat..Cok aradin mi bunu.?” baligi igneden cikarirken ust dudaginin olmadigini fark ediyorum.Seyircilerde goruyor bunu.”Yorumlar tekrar basliyor.” Daha once oltadan kurtulmus, ust dudagi yirtildigi icin boyle baska oltaya takilmadan buyumus.Kismet sanaymis.”Iskeleye bir vapur yanasiyor. Varligin, yerin ve gogun gelmis gecmis en buyuk kahramani benim o an. Elime koluma yansiyor bu gurur. Yuruyusum , misinayi elime alisim degisiyor. Kafamdakini basardim.Gitme zamani.Oltayi suya atiyor , sararak cekiyorum.Ciplak ignelerim oyle nazli nazli gelirken bir balik daha yolda atlamaz mi? Kaza kracasi.Olsun o gun her balik ilk gunden saglam bir ustalik nisani. Baliklarimla evin yolunu tutuyorum.Son iki atista iki balik. Ben bu isi yapacagim. Ama simdi bunu nasil anlatmali bizimkilere. Oylesine , icten ice “Bunlari ben tuttum”deyip, sevincimi paylasmak istiyorum ki ailemle.Yaramazligimin ortaya cikmasi pahasina baliklari eve goturmeye karar veriyorum. Kapiyi caliyorum. Ortanca kardesim aciyor. Korkuyla annemin azar taruzunu bekliyorum. Ortalikta gorunmuyor. Biraktigim yere , banyoya yuruyorum.Hala camasir yikiyor.Yorgunlukla dalmis gitmis, kimbilir hangi ruyada.Olta, baliklar ellerimde , ellerim ardimda gizlenmis. Kafami kaldirmadan , suclu suclu yere bakarak. “Anne”diyorum. Yuzunu ceviriyor. Ben hicbir sey soylemeden buyuk bir suclulukla ve olabilecek herseye razi, ellerini kelepceye uzatan bir suclu gibi, ellerimi ardimdan cikarip , kaldirip gosteriyorum ganimeti.Annecigim isini gucunu birakiyor. Bir iki adim atiyor bana dogru.Sinirin, azarin emaresi yok. Saskinlik denilebilir.Oylesine buyuk bir sevkat ve sevgiyle saskinlik. “Oglum bunlari sen mi yakaladin?” Basimla “evet”leyerek cevapliyorum onu.Baska hic bir konusma gecmiyor aramizda. Diz cokup sariliyor boynuma. Candan bir opucuk konduruyor yanaklarima...

    O gece yataga bir baska gittim.Gokkusagi hayallerim vardi artik uykuyla arama giren.Menevisli, elvan elvan, hercai pul pul dusler...Tirnak diplerime sinmis midye kokusu, parmak uclarimda nokta nokta igne deligi izleri, isaret parmagimin ilk bogumunda ince bir misina kesigi.

    Iste boyle basladi bu ruya.
    Gecmisten duru bir masalmiscasina.
    Bir varmis, bir yokmus..
    Tul cocuk imajlar, tuz yasli kelimeler...
    Bir izmarit...Bir kraca...
    Bir de bir iki sarki kaldi dudaklarimda.
    Onlardan biriyle kapayalim perdeyi.
    Nulufer soyluyor...
    “Dunya donuyor sen ne dersen de,
    Yillar geciyor farketmesende”
    Fisiltiyla;
    “Surcu lisan ettikse, degerli zamaninizi aldiksa af ola...”



    “Dogmadigim ama buyudugum Kanlicam'in, ihtiyarligini goremeden talihsizce aramizdan ayrilan Rahmetli Amcam Erdogan Arslan'in ,essiz balikci , manevi abim ve ustadim Ayhan Senturk'un (Gozlerine denizin rengini calmis kucuk balikci), sevgili anacigimin ve elbette ilk balikcilik denememde damagini fada ederek korudugu omru bir balikcinin baslangicina feda eden dev Kanal Izmariti ve daha pek cok guzellik gibi sirkulere yetisemeyen kucuk kiracanin aziz hatiralarina itafen yazilmis, yuksek elestirilerinize sunulmustur.

    Saygilarla...”
     
  5. ertan_06

    ertan_06

    Mesajlar:
    246
    Şehir:
    ankara
    Favori Kamış:
    sadece olta
    En İyi Avı:
    7 kg aynalı sazan, 68 cm turna
    Abicim tek kelimeyle mükemmeldi inan söyleyecek söz bulamıyorum o güzel çocukluk anısına birde senin muhteşem anlatışın eklenince nerede olduğumu bile unutmuşum kendi adıma çok teşekkür ediyorum ve senden daha başka anılarınıda istiyoruz:) :)
     
  6. Huseyin Alp Arslan

    Huseyin Alp Arslan Huseyin Alp Arslan

    Yaş:
    56
    Mesajlar:
    3.370
    Şehir:
    Auckland/Yeni Zealanda
    Favori Kamış:
    olta ve oltadan baska hic bir sey
    En İyi Avı:
    22 kg Kingfish
    Erhan vallahi hic umut etmiyordum bu kadar uzun bir oykunun okunacagina. Sitenin en cesaretlisi senmissin.:D Incelik dolu ovgulerin icin cok tesekkur ederim.
    Sen yeter ki iste.Ama sana soz bundan sonrakiler bu kadar uzun olmayacak. Bu en zoruydu.
     
  7. ertan_06

    ertan_06

    Mesajlar:
    246
    Şehir:
    ankara
    Favori Kamış:
    sadece olta
    En İyi Avı:
    7 kg aynalı sazan, 68 cm turna
    Abi sen merak etme daha çok okuyan çıkacaktır. Nekadar zor olursa olsun ben okurum abi yeterki yazan sen ol
     
  8. esabi

    esabi SENIOR MEMBER

    Yaş:
    53
    Mesajlar:
    4.881
    Şehir:
    istanbul
    Favori Kamış:
    reklama gerek yok
    Favori Makine:
    favori kamışım bölümünde yazıyor
    En İyi Avı:
    pulu imzamda
    hüseyin abi kusura bakma ben sonra okuyacağım uzun ama güzel bir yazı olduğundan eminim
     
  9. Huseyin Alp Arslan

    Huseyin Alp Arslan Huseyin Alp Arslan

    Yaş:
    56
    Mesajlar:
    3.370
    Şehir:
    Auckland/Yeni Zealanda
    Favori Kamış:
    olta ve oltadan baska hic bir sey
    En İyi Avı:
    22 kg Kingfish
    Cok naziksin Ertan.Cok sag ol.Insaallah diyelim.

    Keyfine bak Aytekin. Bu kacmiyor. Bu rahat kafayla, kitap gibi okunacak bir sey.
    Ne zaman canin cekerse...Umarim begenirsin.
     
  10. Alp hocam, sabah 7 de çayımı doldurucam , yakıcam sigaramı keyifli keyifli sakin sakin okuycam,darılmazsın dimi:eek: :)
     
  11. hauki

    hauki mustafa cecen

    Yaş:
    40
    Mesajlar:
    1.716
    Şehir:
    finlandiya-jarvenpaa-tr alanya
    Favori Kamış:
    olta ve zipkin
    En İyi Avı:
    görup de tutamadigim balikti
    huseyin abi cok guzel bir paylasim tesekkur ederim sayende istbulu gezmis kadar oldum...baliga ciktiginiz limani gitsem bulurum heralde:)aslinda hepimizin var bir oykusu ama elimiz gitmiyor yazmaya belki useniyoruz veya cekiniyoruz...ama siz tek kelimeyle a-z ye anlatmissiniz...cok sagolun bizi de yaninizda ava goturdugunuz icin...
    saygilarimla
     
  12. Huseyin Alp Arslan

    Huseyin Alp Arslan Huseyin Alp Arslan

    Yaş:
    56
    Mesajlar:
    3.370
    Şehir:
    Auckland/Yeni Zealanda
    Favori Kamış:
    olta ve oltadan baska hic bir sey
    En İyi Avı:
    22 kg Kingfish
    :mad: :mad: :mad:
    :D :D :D :D :D
     
  13. Huseyin Alp Arslan

    Huseyin Alp Arslan Huseyin Alp Arslan

    Yaş:
    56
    Mesajlar:
    3.370
    Şehir:
    Auckland/Yeni Zealanda
    Favori Kamış:
    olta ve oltadan baska hic bir sey
    En İyi Avı:
    22 kg Kingfish
    Yaz Mustafam yaz. Bunlarin hepsi belgedir. Nasil dusunmusuz,neyi yasamisiz...
    Baliklacilar da baliklar kadar yok olma tehlikesinde...Geride bir seyler birakmak lazim.
     
  14. hauki

    hauki mustafa cecen

    Yaş:
    40
    Mesajlar:
    1.716
    Şehir:
    finlandiya-jarvenpaa-tr alanya
    Favori Kamış:
    olta ve zipkin
    En İyi Avı:
    görup de tutamadigim balikti
    insallah allah(cc) nasip ederse bir bos gunumde bende sizin kadar ayrintili; ve guzel bir uslbum olmasada anlatmaya calisacagim...gercekten bir kitap okur gibiydi sanki bir unlu yazar yazmis gibiydi cidden....cok kafa dengi insansiniz gercekten sizinle 1 ay insan ayni yerde kamp kurup balik avlasa hic sikilmaz...eve gidesi gelmez...
    ama hayat mucadelesi ve sartlar her birimiz ayri ayri koselere savrulmusuz bir agacin dokulen yapraklari gibi ama tek gercek bir gun hepimiz ayni toprakta bir araya gelecegiz:)dediginiz gibi baliklar kadar balikcinin neslide tukeniyor hayatin en guzel bir hobsi ugrasi zevki oldugu halde insanlar balik tutmaya utaniyor elinde bir oltayla yurumey utaniyor yuz kizartici bir suc gibi balik tutmak...balik kokmak tan korkuyor kimeleri...bence balik tutan eller emek veren eller emek veren ellerden utanilmaz opulur ama gelde bunu bayanlara anlat:)benim kiz arkaslarim benimle bulusmak istediklerine ya sahilde ya limanda balik avlarken bulurlardi beni ben hem balik tutardim hem sohbetimi ederdim eve donerken takim cantami kiz arkaslarimin eline verip tasittirdim...bu yuzden tum iliskilerim kisa bitmis ti:)neyse cok konusmayayim...
    saygilarimla
     
    Son düzenleme: 18 Temmuz 2007
  15. lustral

    lustral osman karatepe

    Mesajlar:
    327
    Şehir:
    bursa
    Favori Kamış:
    klasik 3'lü takım
    En İyi Avı:
    sazan 7.250gr
    abicim tek kelimeyle muhteşemsin valla yemin ediyorum gözlerim doldu harika anlatmışsın ne mutlu sana ki böyle güzel bir anın var
     
  16. esabi

    esabi SENIOR MEMBER

    Yaş:
    53
    Mesajlar:
    4.881
    Şehir:
    istanbul
    Favori Kamış:
    reklama gerek yok
    Favori Makine:
    favori kamışım bölümünde yazıyor
    En İyi Avı:
    pulu imzamda
    evet hüseyin yemek yiyeceğim için sonra okurum demiştim ve yemeğimi yediktin sonra hemen okudum inan yazıyı okurken artık bitsinle hiç bitmesin arasında ikilem yaşamaya başlamıştım yanlış anlama bitmesini istememin sebebi sıkılmam dan değil böyle güzel bir yüreği bir an önce tebrik etmek içindi bitmemesini istememin sebebide az çok kendi çocukluğumda yaşadıklarımdı ben mecidiyeköyde büyüdüm her fırsatta kabataşa kaçardım dereden yürüyerek 20 dk kadardı yani beni resmen çocukluğuma götürdün o günleri gözümde canlandırdın bir ara gözlerim dolmadı dersem yalan söylemiş olurum bana bu duyguları yaşattığın için sana sonsuz teşekkür ederim rahmetli amcanında ruhu şaad mekanı cennet olsun saygılarımla abi
     
  17. doguguclu

    doguguclu

    Mesajlar:
    80
    Şehir:
    mersin
    Favori Kamış:
    balık düdüğü
    En İyi Avı:
    hafızam tuttuğum balıkların ki kadardır
    Sizi sevgiyle kıskanıyorum Hüseyin Bey!

    Hemingway tadındasınız!

    Q klavye kılıcınız mouse kalkanınız olmuş!

    Saygılar...
     
  18. DrHG

    DrHG

    Yaş:
    58
    Mesajlar:
    232
    Şehir:
    Aydın
    Favori Kamış:
    Olta
    En İyi Avı:
    Sinarit, 9 kg
    Üstad aklıma 1975'de Marmaris'te ilk isparozumu yakaladığım an geldi. Öyle mesut, öyle gururlu idim ki. Balık belki 5 gün suda buz dolabında kaldı ve ancak annem ve babamın beni kırmadan "balığı istersen pansiyondaki kediye verelim yoksa kokar ve bir işe yaramaz" sözleriyle buzdolabından çıkarmıştım. Tabii abimin pansiyona koşarak "Anne, Baba Hakan balık tuttu" diye bağırması işin diğer tatlı boyutu idi. Üstelik isparoz belki 5cm kadardı. Ama sanki torik tutmuştum, bendeki ve abimdeki havaya bakarsanız.:rolleyes: Tekrar teşekkürler anılar ve o günler yeniden gözümüzde sayenizde canlandığı için:) .
     
  19. PAŞŞA

    PAŞŞA Remzi

    Yaş:
    50
    Mesajlar:
    962
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    Vega Potenza Supercore,Lineaeffe Fury Caster
    Favori Makine:
    Daiwa Windcast Z 5000,Ryobi AP Power
    Yüregine sağlık Hüseyin abi benide herkez gibi ta çocukluğuma götürdün.İnce bir söğüt dalından kamış,oya ipinden misina,topluiğne den iğne ve ucunda ozaman biz öyle derdik kedibalığı tam yakala çek karaya hop iğneden düştüğü gibi yallah geri suya hadi bidaha akşama kadar çek çıkar düşür kovala tüh buda gitti. Hey gidi günler.Sayende o günlere geri döndüm sen çok yaşa emi Hüseyin abi.
     
  20. tarcan

    tarcan ...

    Mesajlar:
    6.700
    Şehir:
    Hatay
    Favori Kamış:
    .
    Favori Makine:
    .
    En İyi Avı:
    Kefal 325 gram
    Kimseye Söyleme Ama!!!

    Hüseyin ,
    Kimseye söyleme ,aramızda kalsın ama bu kısımda gözlerim doldu.

    Yazdıklarını okurken birebir yaşamış gibiyim şu an.

    Ellerine Sağlık...
    Selamlar , Sevgiler...