Bodrum'un küçük ama şirin bir köyünde yaşlı bir balıkçı yaşarmış.Yaşlı Balıkçı her sabah güneş doğmadan ufak teknesiyle denize açılır, kimsenin bilmediği bir yerlerde avlanır, karınca kararınca 2 kasasını balıkla doldurur ve öğle olmadan kıyıya dönermiş.Kasalardan birini evine ve komşularına ayırır,diğer kasayıda balık halinde satar sonra da evine gelip muhteşem deniz manzaralı kulübesinde torunlarını kucağına alıp,sarma sigarasını ve çayını içe içe torunlarına anılarını anlatır,keyifli keyifli yaşarmış.Günün birinde kasabaya şişman bir adam gelip yaşlı balıkçının klübesinin yanına muhteşem bir villa yaptırıp yaşlı balıkçıya komşu olmuş,Yaşlı balıkçı ile tanıştıktan sonra şişman adam yakaladığı balıklardan hergün kendisi de satın almaya başlamış.Çok sıcak geçen bir yaz günü Yaşlı Balıkçı Şişman adama balıklarını verirken Şişman Adam Yaşlı Balıkçıya; -Amca bişey dikkatimi çekti,kimsenin balık tutamadığı böyle havalarda bile sen kasalarını balıkla doldurabiliyorsun, hayırdır bildiğin bir balık yatağı falan mı var? diye sormuş.Yaşlı Balıkçı mahçup bir edayla; -Evet Beyim, rahmetli babamın bana gösterdiği bir yer var,Allah'ın izniyle orası bana herzaman rızkımı verir,hiç boş yollamaz demiş.Şişman Adam bunun üzerine bir kahkaha patlatmış ve ; -O zaman sen benim gördüğüm en saf balıkçısın demiş utanmadan, Tabi Yaşlı Balıkçı biraz şaşırmış ve sebebini sormuş yine mahçup bir edayla..Şişman Adam ise devam etmiş; -Bak amca,sen yıllardır seni hatta babanı boş çevirmeyen her gittiğinde balık veren bir yer biliyorsun ve hala şu sattığın bir kasa balığın parasıyla geçinmeye çalışıyorsun, bak ben senin yerinde olsam ne yapardım demiş ve kocaman purosundan derin bir nefes alıp Yaşlı Balıkçının suratına doğru üfüre üfüre konuşmasına devam etmiş.; -Bak amca, ben olsam önce gider köyün en büyük teknesini bankadan kredi çeker satın alırdım, sonra o bildiğin yerden hergün teknemi ağzına kadar balıkla doldurur bankaya borcumu öderdim,sonra paramı biriktirip kendime başka tekneler alır daha çok para kazanırdım hatta daha çok balık yakalar bu balıkları şehre kendi kamyonlarımla yollar daha daha karlı para kazanırdım.Belli mi olur belki kendime bir balık işleme fabrikası bile kurardım demiş arsız arsız sırıtarak.Yaşlı Balıkçı gülerek tekrar sormuş Şişman adama; -Peki beyim bütün bunların sonunda ne yapardınız?.Şişman adam Purosundan derin bir nefes daha çekmiş ve Yaşlı balıkçının saf haline bakıp gülerek ; -sonra ne mi yapardım amca, ne yapıcam alırdım torunlarımı kucağıma,otururdum bahçeme,torunlarıma hikayeler anlatır ömrümün kalan zamanını mutlu mutlu geçirirdim demiş.Yaşlı Balıkçı Sakalını sıvazlaya sıvazlaya oturduğu yerden kalkmış ve kendini çok zeki zanneden bu adama ; -Beyim ben bütün bu dediklerinizi zaten yapıyorum,hergün şu gördüğünüz fakirhanemde bahçede torunlarımı kucağıma alıp onlara hikayeler anlatıp tatlı tatlı yaşıyorum,Hadi bana müsade diyerek ağır ağır evine doğru yol almış arkasında kendisine tuhaf tuhaf bakan bir çift göz bırakarak.. Bu hikayeyi şimdi hatırlayamadığım bir yerde eskiden okumuştum,aklıma geldi paylaşayım dedim,belki beğenirsiniz.Rastgele..
Muratcigim tekrardan hatrindan bu kadar guzel yazdiysan helal olsun sana.. Bildigim ancak her zaman zevkle okuyup paylastigim bir hikayedir. Burda bir kez daha senin klavyenden, senin ruhundan tasmis olarak anilmasi buyuk bir zevk oldu bana. Dostlariminda bu zevki paylasacagindan eminim. Kal saglicakla degrli dostum. Huseyin'in gozlerinden op benim icin...
Sanırım daha önce de formda paylaşılmıştı. Yüz kere daha yeniden paylaşılsa hiç sıkılmadan okumaya devam ederim.... Ellerinize kollarınıza sağlık.
Hüseyin Abi,senin gibi ustalardan ve diğer arkadaşlardan bu güzel yorumları okumak beni inanılmaz mutlu etti,Sağolun, varolun..
teşekürler daha öce meksikalı balıkçıyla amerikalı zengin bir işadamı olan versiyonunu okumuştum yine bu forumda ama güzel hikaye
