SULARDAKİ SAVAŞIN KARANLIK ŞÖVALYESİ; YAYIN Kapayın gözlerinizi, unutun bilgisayar başında olduğunuzu... Bir akşam üstü hayaledin...Bir nehir kenarındasınız ya da gölüstünde bir sandalda..Güneş karşı tepelerin ardına düştü düşecek. Hafif bir meltem yüzünüzü ılık ılık okşuyor. Bütün dikkatiniz sağ el işaret parmağınızda. Yüreğiniz, beyniniz, sinir sisteminiz parmağınızın ucundaki misinaya kilitlenmiş. Bekliyorsunuz sabırla. Önce misinanızda küçük bir kalp atışı gibi tıkırtı, hemen ardından kalp krizinden beter yürek çarpıntısı!... Evet o, evet o!... İşte, işte rakibiniz orada, oltanızın ucunda. Hamlesini yapıyor, yemi yiyor. Şimdi sıra sizde... Kancayı ağzına aldığını hissettiğiniz anda çarptırın misinayı, asılın hızla. Ne erken, ne geç... Ne çok yavaş, ne çok hızlı... Evet, evet, şimdi, şimdi! Hadi çarptırın!... Hayır, hayır sonucu söylemeyin, yüreğim kaldırmıyor... Bırakın hayal edebileyim. Neler var oltanızın ucunda?. Sulardaki yaşam mücadelesinin hangi şövalyesine rastladınız, bırakın benim paşa gönlüm hayal etsin Yoksa yayın mıydı oltanıza denk gelen; Şu derin suların karanlıklar şövalyesi yayınlar. Boşa şövalye demedik, gerçekten soylu, haşmetli balıktır yayın. Gerçek bir asilzadedir. Öyle her suda bulamazsınız. Şanına layık sular ister. Büyük nehirler, derin göller, temiz sular. Issız yerleri sever, insanoğlunun pek girmediği, kirletemediği. Tarzı vardır, kendine özgü prensipleri... Boşuna karanlıklar şövalyesi demedik. Gün ışığından hiç hazetmez. Gündüz gezmez, yemlenmez,avlanmaz. Karanlıkla birlikte başlar hükümranlığı... Gerçek bir hükümrandır. O bir kere çıktı mı sahneye, başka balığa yaşam hakkı yoktur. O saate kadar oltanızı gıdıklayan, yeminizi didikleyen ufak balıklar birden yokolduysa bilin ki yayının hükümranlık saati gelmiş, ortalığa çıkmış demektir. Zordur yayını yakalamak, zordur çünkü seçicidir... Özel yem ister, öyle ota-bota gelmez. Solucana burun kıvırır çok aç olmadıkça yüzüne bakmaz. Tercihi canlı-kanlı sülüktür. Tavuk, dalak, ciğer sakatata bayılır. Canlı kurbağaya masasına layık bir çeşni gözüyle bakar, reddetmez. Gözü döndüğünde büyük metal kaşığa da saldırdığı vakıadır. Sevdiği yemi görürse nazlanmaz, fena halde oburdur, yalamadan yutar. Bu nedenle çoğu kez kanca kursağında kalır, ağzında ya da çenesinde değil. bu bir alıntıdır(hakanfishing) ten
gecelerin bekcisi pozisyonunda bir balıktır. tekneden gördüğümde gece ilk düşüncem karaya cıkmak olmuştu bizim teknenin boyunda bir gölgenin ay ışığında ki yansıması ile zor görmüştüm onuuu... acıkcası cesaret edemedim bizim iki metrelik tekneyi ceker diyee.. ama güzel bir tecrübe olmuştu
Bu güzel yazıya şöyle güzel bir iki tane yayın resmi de eklersek hayal kurmamız daha da kolaylaşabilir!