israil sazanı yüzünden bunlara hasret kaldık eskilerden arşivden bir resim devlet manyas gölüne israil sazaı attı diğer balıklara rastlanmaz oldu halbuki manyas gölünde yayından sazana kerevit'e kadar herşey mevcuttu torunlarımız sadece ismini duyacak bu balığın yada resmini görecek belkide çocuklarımız israil sazanı diğer balıkların yumurta ve yavrularını yiyor ve çok hızlı ürüyorlar
bilgileriniz için teşekkür ederim.. baktım bulamadım ama sanırım ayni fotoyu "ben tuttum " diye bir yerlerde görmüştüm..
Sayın Yıldırım Bey, İsrail Sazanı olarak adlandırdığınız türün elinizde fotoğrafı varsa yollayabilirmisiniz. Benim tahminime göre (geçmişte de başka gruplarda olmuştu) yanlış bir adlandırma var. Benim bildiğim İsrail Sazanının adını temize çıkartmak isterim doğrusu. Saygılarımla.
böyle bişey işte bizim manyas gölünde ve kara dere de (manyas gölünü ulubat gölüne bağlayan kalan) aşırı fazla var bundan çok fazla üreyen kılçığı çok bir balık türü eti lezzetli sayılsa da kılçığı çok fazla ve bunlar yüzünden başka bişey tutamaz olduk bi tek oltaya taktığımız sülükleri yiyemiyorlar
Tilapya Azmanı Arkadaşlar, İsrail Sazanı olarak adlandırılan, bu şekilde yanlış bir biçimde dilimize yer bulan ve Yıldırım beyin resmini yolladığı balığın sazan ile kesinlikle alakası yoktur. Bu balık bir İsrail Çipurası'dır. Ülkemiz sularına bence bir soğuk savaş silahı olarak giren bu canlıyı tanımanızı sağlamak isterim. Resmini gördüğümüz balık Afrika kökenli Tilapya'dır. Asağıda aktardığım detaylı açıklamayı okuyunca benimde bu yazıyı okumadan önce düşmüş olduğum çelişkiyi netleştirme imkanı bulacaksınız. Bu yanlışın ülkemiz sularında verdiği zararı en azından belirlemek ve bu canlının yayılımını engellemek amacıyla 36/2 ve 37/2 sirkülerlerde Tilapya Azmanı olarak İç Sularımızdaki Ekolojik Açıdan Zararlı Balıklar tablosuna eklenmiştir. Sirkülerden konuya ilişkin üç önemli açıklama verirsem daha iyi anlaşılacaktır."Bu grup içinde yer alan balıklar ekolojik ortama ve ekonomik balık stoklarımıza ciddî zararlar vermektedir. Bu balıkların görüldüğü sular derhal Bakanlığın en yakın il veya ilçe müdürlüklerine bildirilmelidir. Bu grup balıklar için boy ve sayı limiti yoktur. Kapalı sezon bulunmamaktadır. Bu balıkların canlı yem olarak kullanılması, bir yerden başka bir yere bu amaçlı nakli kesinlikle yasaktır." "Tilapya azmanı (Tilapia sp.)Yabancı kökenlidir. Ekonomik değeri olmayıp yerli türlerimize zarar veren etçil bir balıktır. Ekonomik balık stoklarımıza ciddî zararlar vermektedir." "Bu grup içinde yer alan balıklar ekolojik ortama ve ekonomik balık stoklarımıza zarar verebilme potansiyeline sahip balıklardır. Kontrolsüz ve izinsiz olarak dere ve göllere bırakılması yasaktır." Su Ürünleri Yüksek Mühendisi Sn. Bahadır ÇAPAR'ın konuya ilişkin detaylı açıklaması aşağıdadır. Bilgi paylaşılmalıdır, düşüncesi ile aktardığım bilgilendirme çabaları nedeniyle kendisine teşekkür ederim. Yazının uzun olması nedeniyle 2 parça olarak yollamak durumundayım. Saygılarımla.
Tilapya azmanı 1. Bölüm: ................ Sohbet esnasında son dönem grup içi yazışmaları ile ilgili olarak "Aynalı Sazan", "İsrail Çipurası" ve İsrail Sazanı" ile ilgili isimlendirme ve teşhiste bazı yanlış değerlendirmelerin yapıldığı ihtilaflı tartışmalardan bahsedildi. Söz konusu durum ile ilgili olarak yaptığım açıklama ve tanımlamaları Tuncay, Tarık ve Baki Beylerin isteği üzerine gruba yönelik kısaca kaleme almamın doğru olacağını düşündük. Aşağıda sıra ile söz konusu isimleri ve tanımladıkları türleri soru cevap şeklinde açıklamaya çalıştım. Umarım ilgilisi için açıklayıcı olur. • Aynalı sazan (Cyprinus carpio carpio) dediğimiz balık nedir? Halk arasında ve geçerli olan Türkçe literatürde sazan (=bayağı/adi sazan) olarak bildiğimiz ve Latincesi Cyprinus carpio carpio olan tatlısu orijinli balığın geçtiğimiz yüzyıl içerisinde farklı coğrafyalarda yürütülen ıslah çalışmaları sonucu geliştirilmiş bir varyantıdır. Bu varyant genetik orijinini oluşturan bayağı sazandan bazı ikincil morfolojik karakter farklılıkları dışında bir fark taşımadığı gibi genetik açıdan bayağı sazanın ta kendisidir. Bu ve benzeri ıslah çalışmaları ile gözlemlenebilir temel vücut yapılarında bazı değişikliklerin gerçekleştirilerek kaynak türden bir düzeyde farklı görünüme sahip bireylerin elde edilmiş olması bilimsel açıdan bunların ayrı türler olması anlamını taşımaz. Ayrıca ıslah çalışmaları sonucu ekonomik olma değeri, estetik yapısı, yumurta verimliliği gibi kriterlerce mevcut özellikleri yükseltilmeye çalışılarak ıslahına girişilen söz konusu bireyler genotipik olarak geliştirilen kaynak türden farklı bir tür değildir. Benzer ve periyodik ıslah uygulamaları ile geliştirilen bu türler ender de olsa istisnaları bulunmakla birlikte "fertil" yani kendi aralarında da çiftleşerek döl verebilen bireyler olup üreme yetisine sahiptirler. Bu açıdan aynalı sazan bir adi sazan varyantı olarak kendisi gibi diğer aynalı sazan ve bayağı sazan bireyleri ile çiftleşerek sağlıklı döller verebilir. Ortaya çıkan yeni döller büyük çoğunlukla ebeveyn özelliklerini taşımakla birlikte zaman içerisinde doğal olan öz karakterlerine de dönebilir. Bu genetik çaprazlamanın doğal bir sonucu olup temel düzeyde Mendel yasaları ile açıklanmıştır. • İsrail Çipurası (Oreochromis niloticus, =Tilapia nilotica, Oreochromis aureus, Oreochromis rendalli) dediğimiz balık nedir? Bu isim son on yıllık dönem içerisinde amatör balıkçılar ve halk arasında; Orta ve Kuzey Afrika özelinde Nil havzası orijinli birkaç tropik balık türü için ortak olarak kullanılmaktadır. İlk olarak 70' li yılların sonu ve 80'li yıllar içerisinde ülkemiz coğrafyasında kültüre alınabilir alternatif türlerin denenmesi kapsamında başta İsrail olmak üzere yurt dışından getirilen anaçların çoğaltılması ile ülkemize girmiştir. Başta Çukurova bölgesi olmak üzere ılıman ve yarı ılıman iklim özellikleri sergileyen bölgelerimizde yetiştiricilik çalışmaları yürütülen bu ithal tür 90'lı yılların başında Seyhan Nehri’nde de doğal tür kompozisyonları içerisinde lokal gruplar oluşturarak zamanla belirgin bir populasyon değerine ulaşmıştır. Daha öncesinde ülkemiz coğrafyasında yakın hiçbir akrabasının doğal rezervlerde yer almadığı bu tür piyasa arzı öncesinde halka tanıtılırken tüketici alışkanlıkları ve geleneksel pazar olgusu düşünülerek bilinen ve yadsınmayacak bir isimle tanıtılmıştır. Şeklen en yakın ve halkımızca bilinen bir tür olan çipuraya benzemesi ancak menşeininde vurgulanabilmesi için "İsrail çipurası" olarak tanıtılmaya başlanmıştır. Bu uydurma (!) isim artık bugün bile söz konusu birkaç tür için ortak olarak kullanılmaktadır. • Neden bir kaç tür için aynı isim kullanılmakta? Bu soruya verilebilecek en mantıklı yanıt kısaca; söz konusu Oreochromis ve Tilapia cinsi balıkların ithal edilmiş türleri arasında morfolojik (şekilsel) açıdan çok az farklılığın bulunmasıdır. Diğer bir deyişle konuya uzman olmayan insanların rahatlıkla birbiriyle karıştırabileceği kadar benzemelerinden dolayı her birine bir isim vermek yerine hepsi için bir isim verilmesindendir.
Tilapya Azmanı 2. bölüm. • Peki bir balık için isim uydurmak doğru mudur? Eğer söz konusu balık türü bulunduğu ortamda doğal olarak yaşamıyor, getirildiği tarihten öncesinde söz konusu coğrafyada bulunmuyor ise tabi ki isimsiz kalacak değildir. Ancak bu balıkların anavatanlarında kullanılan isimleri yabancı bir isim ise telaffuzu ve harf dizimi Türkçe’ye uygun değilse bu türü tanımlayıcı yeni bir isim konulabilir. Örneğin hepimizin bildiği fakat ülkemiz coğrafyasının doğal bir türü olmayan “Gökkuşağı alabalığı" İngilizce' de "Rainbow Trout" olarak anılır. Adında yer alan ekin Türkçe karşılığı olduğu için ismin Türkçeleştirilmesinde teknik bir imkansızlık yoktur. Oysa Yine Gökkuşağı gibi ithal olarak ülkemize “Coho Salmon” getirilse ve yetiştiriciliği yapılarak pazara sunulsa ne adla satılacak? Hadi “salmon”a karşılık som yada somon sözünü kullandık diyelim, orijinal ismin ön ekinde ki “coho”yu ne yapacağız? Muhtemelen birileri Kızılderili dili orijinli olan bu eke bir karşılık bulamayacağı için balığın kendisinin kırmızı ağırlıklı oluşuna dayanarak “kızıl somon” veya “gelincik somu” gibi makul ve mantıklı bir isim kullanarak yerel dile sokacak. Bu hikayede vurgulamaya çalıştığım olgu bizim hikayemizde de aynı yapıda şekillenerek “İsrail çipurası”nı balıkçı lugatına sokmuştur. Ancak ben yinede doğrusunu/orjinalini kullanırım diyenlere benden bir küçük hediye: Oreochromis niloticus, =Tilapia nilotica türleri için “Nil tilapyası”, Tilapia rendalli için “Kızılgöğüslü tilapya”, Oreochromis aureus içinse “Mavi tilapya”yı gönül rahatlığı ile kullanabilirler. Hatta hepsini tanımlayacak nitelikte kısaca “Tilapya” denilebilir(Şahsen ben bu ismi tercih ediyorum). İşin bundan sonrası malum; gün gelecek FAO Türkiye çalıştayı doğal rezervlerde yer alan tür listelerini güncellediğinde bir de bakacağız ki “israil çipurası” yada “tilapya”; artık hangisi bu ünvan karşılaşmasını kazanmışsa “TR - local names” klasmanında yerini alacak. • Tamam buraya kadar herşey güzel güzel de bu “İsrail Sazanı” ne peki? Yukarıda bahsettiğim üzere malum dönemde yurda getirilen ve kültür denemelerine girişilen bu türler belirli geliştirme ve adaptasyon çalışmaları bünyesinde, kontrollü ortamlarda birbirleriyle de çaprazlanarak (çiftleştirilerek) hibrit (melez) döller elde edildi. Bunda amaç kimi zaman bir türün soğuğa dayanıklılığı ile diğer türün hızlı ve yüksek büyüme performansı birleştirmek gibi yetiştiricilik için başarılı ve yüksek verimli döller elde etmekti. Yine bu çalışmalar esnasında görüldü ki tilapya türleri çokda fazla zorlamaya gerek kalmadan zaten kendi aralarında da çiftleşerek yeni melezler oluşturabiliyor (tıpkı atla eşeğin icabında birbirleri ile çiftleşerek katırları oluşturmaları gibi). İki farklı ebeveyn türün yükselen karakterlerini yansıtan bu döller hem ana-baba özelliklerini taşıyor hemde onlardan farklı ve çoğu abartılı diğer karakterleri barındırıyorlardı. Bir sebepten (!) doğal kaynaklarımıza üretim çiftlikleri deşarj suyu ile karışarak hayatta kalmayı başaran bu saf türler hem kendi türleri ile hemde zaten sorunsuz olarak çiftleşebildikleri diğer kardeş tilapya türleri ile de yeni döller oluşturdular. Bu melezlerin çoğu kendi aralarında döl veremeyen (infertil) bireyler olmakla birlikte acı suya (tuzluluğa) daha toleranslı bireyler olarak nehir mansaplarına kadar indiler. Zaten yem ve beslenme konusunda oldukça verimli olan bu tip alanlarda rahatça bol çeşnili bir menüden beslenerek ana-babalarından çok daha iri ve biraz daha farklı formları ile bir melez populasyonu oluşturmayı başardılar. Bu çiftleşme ve melezleme döngüsü süreklilik arz ettiği süre boyuncada üçüncü bir tür(!) gibi ayrı ve karışık gruplar halinde rezervlerde av vermektedirler. İşte bu “İsrail çipurası” olarak tanınmış türe benzemekle birlikte ondan daha iri ve bir düzeyde ayırt edilmesini sağlayacak kadar da farklılaşabilmiş hibritlere balıkçılar “İsrail sazanı” demektedir. Şahsen ben bu melezler için zaten uydurma bir isim olan “İsrail Sazanı” yerine “Tilapya Azmanı” ismini kullanmayı tercih ederdim. Farklı bir mecrada şekillenen “Aynalı sazan” ile İsrail sazanı” aynı mıdır? Sorusunun da cevabı ortaya konulmuş sayılabilir. • Yani “İsrail sazanı” ile “Aynalı sazan” aynı balık mıdır? Eğer yukarıda ki paragrafı bir kez daha okumak istemiyorsanız kısa cevabım: “Hayır aynı balıklar değildir” olacaktır. Abartılı cevabım ise “Kesinlikle aynı balık değildir hatta İsrail sazanı sistematik açıdan sazan bile değildir” olacaktır. Küçük bir ek bilgide vermek gerekirse tüm tilapya türleri (=İsrail çipuraları) akvaryum meraklısı dostların yakından tanıdığını sandığım ve piyasada “Çiklit” adıyla tanınan bilimsel ismi ile “Cichlidae” familyası üyelerinin büyük ağabeyleridir. Bu balıklara en yakın görebileceğiniz türler bu rengarenk ve çeşidi(varyantı) bol akvaryum balıklarıdır. • Madem öyle: “İsrail çipuraları” (=Tilapyalar) ve melezleri “İsrail sazanları” Türkiye’de nerede bulunurlar? Konunun başında da değindiğim gibi aslen Afrika orijinli tropik kuşak balıkları olan tilapyalar ülkemiz doğal coğrafyasında anavatanlarının klimatolojik ve hidrografik özelliklerine en yakın karakterdeki Akdeniz, Orta ve Güney Ege ile Güneydoğu Anadolu’nun batı bölgesinde yer alan nehir ve göl sistemlerinde bulunabilirler. Bulunabilirler diyorum çünkü bildiğim kadarı ile DSİ balıklandırma programında bu türler yer almamaktadır. Dolayısı ile bir yerde bulunulurlukları tamamen bu balıkların kendi gayretleri ve yakın bölgede yürütülen ancak deşarj suyundan izolasyonu tam olarak yapılamamış ticari ve bilimsel araştırma işletmelerinden kaynaklanmaktadır. Zaten her zaman söylediğim gibi “Doğa bir yolunu bulur!” ve bu balıklar gün gelir kendisinden beklenmeyen bir adaptasyon, yayılım ve yaşayabilme performansı ile daha soğuk iklim alanlarına ve iç bölgelere de yayılabilir (Kimbilir belki de çoktan yayılmıştır). Kimbilir diyorum çünkü normal yurdum oltacısı ve de balıkçısı tuttuğu balığın fiyatı kadar kendisini bilmediği için varsa da hangi benzer hikayeyle türetilmiş bir isim altında tanıyordur tilapyaları (nam-ı diğer İsrail çipuralarını ve melezi İsrail sazanlarını). Bu ve benzeri konularda işte bizim gibi bu işin tanımını ve detayını ortaya koyma gayretini ve inancını benimsemiş insanlar ve oluşturdukları dernekler için açık birer hedef projedir. Ülkemizde yerel dilde kullanılan balık isimlerini, eşleşiklerini ve farklılıklarını bölgeler bazında ortaya koyan bir “Türlerimiz ve yöresel deyişleri” indeksini hazırlamamız, canlandırmamız gerekmektedir. Bu proje büyüktür ve aynen de ulusal niteliktedir. Ülkeye katkısıda en kısasından; güncel tür kompozisyonlarının belirlenerek anılışlarının bilinmesi ile doğru zaman ve mekan içerisinde anılmalarını sağlayarak kesin doğrulukta ve etkin yaptırım altında istihsalinin, yetiştiriciliğinin, avının ve dönem belirlemelerinin yapılabilmesini sağlamak olacaktır. • Siz bunları nereden biliyorsunuz? Biliyorum çünkü Su Ürünleri Mühendisi olarak bunları ve daha fazlasını bilmem gerektiğini düşünüyorum yani mesleğim bu. .................................. Tüm dostlara esenlikler... O. Bahadır ÇAPAR Su Ürünleri Yüksek Mühendisi ================================================================ NOT: Yakup ERDEM Hocamın yardımlarına rağmen resim yollamayı halen beceremediğim için Sn. ÇAPAR'ın vermiş olduğu açıklayıcı resimleri aktaramıyorum.
İsrail Sazanı - İsrail Çuprası - Tilapya -Sazan Arkadaşlar Tarık abinin hazırladığı bir metni fotograf aktarım sorunu nedeniyle ben iletiyorum. Y. Erdem ====================================================- İşte 40 yıllık sazan. Üstte bir adi sazan varyantı olan “Aynalı sazan”, altta ise zaten iyi bildiğimiz ve halk arasında pullu sazan olarak da tanınan “Bayağı sazan”. Her iki türün latincesi; Cyprinus carpio carpio dur. ======-*======== İsrail çipurası (Nil Tilapyası) Oreochromis niloticus =Tilapia nilotica (bu iki isim bir türe ait sinonimdir farklı kaynaklarda ayrı ayrı anılabilirler) ======-*======== İsrail çipurası (Mavi Tilapya) Oreochromis aureus ======-*======== İsrail çipurası (Kırmızı göğüslü Tilapya) Oreochromis rendalli ======-*======== İsrail sazanı (Tilapya Azmanı) adı altında yer alan Tilapya melezleri her zaman birebir aynı özellikleri yansıtmadığı ve elimde bunlara ait görsel medya bulunmadığı için Yukarıda resmi görülen üç tilapyanın benzeri bir melez görünüm olarak hayal edilebilir. ======-*========Tarık ERSAL ================================================================ Yakup Erdem'in notu: Bir de Marmara bölgesi iç sularından avlanan 4 kg ya kadar ulaşabilen Karas yada İsrail Sazanı olarak tanınan bir tür vardır. Son yıllarda baraj ve göletleri istila eden yeşil renkli havuz balıkları da bu adla anılmaktadır. Tilapyalar ılık su balıkları olmaları nedeniyle en fazla Ege bölgesine kadar yaygınken bu tür Anadolunun tüm durgun iç sularında yaşayabilir.
selam beyler eskısehır sakarıdan yayın avcısı inhisar bolgesınden gecen hafta 14 kg yayın cıkardım karnından salca tenekesı cıktı ...zannerdersem salcanın kokusuna gelıo bunlar ilgilenen varsa mail atın !!
aleykümselam birader Salçanın markası neydi?Tukaşmı Tamekmi ne? Yayın,dandik markalara gelmiyo haberin ola