Merhaba arkadaşlar, Sizinle 9 yıl önce yaşadığım ve sonrasında hayatımda hep yerini koruyan bir anımı paylaşmak istiyorum. Ayrıca bu topikte benzeri durumları yaşamış olan ve konuyla ilgili düşüncelerini paylaşmak isteyen arkadaşları da dinlemek isterim. 1998'in mayıs ayıydı. Sanırım 10 mayıs gibi. Bir arkadaşımla bir akşam kamp yapmaya karar verip Kırklareli ili, Pınarhisar ilçesi - Evciler Köyü'ndeki gölet kıyısına gittik. (Biz Poyralı’ da yaşıyorduk)Amacımız balık tutmak değil sadece kamp yapmak ve orman içi yürüyüş yapmaktı. Tabii ki yasak olmasına rağmen köyden gelmiş bazı balık tutan çocuklar da vardı göl kıyısında. Her neyse, bir süre sonra fotoğrafta göreceğiniz üzere arkamızdaki dağın üzerinden bir bulut yükseldi ve çok değil 10 dakikada tam tepemizde. Biz de çadırı yeni kurmuş akşam için odun topluyoruz. Şiddetli gök gürültüleri ve şimşekler başladı aniden. Hemen çadırın içine kaçtık. Bu konularda daha önceden biraz bilgim olduğundan yanımızdaki bütün metal şeyleri (metal tokalı kemerim de dahil) hızla uyku tulumları içine sıkıca sardık ve beklemeye başladık. Sadece beklemeye değil, korkmaya da başlamıştık. sağımıza, solumuza yıldırımlar düşüyor ve kulaklarımızı sağır eden gök gürültüleri patlıyordu kafamızın üzerinde. Çadırımız suya 5..6 mt. kadar yakındı. Birden büyük bir patlamayla karışık bir yıldırımın hemen yakınlarımıza düştüğünü farkettik. Saçlarımız diken diken olmuştu ve elektrik bütün vücudumuzda dolaşmıştı. Arkadaşla birbirimize baktık korkuyla. 5-10 sn. sonra kendimizi toparlayıp çadırdan dışarıya doğru baktık. Hemen solumuza yaklaşık 100mt. kadar yanımıza düşmüştü. Burası göle karışan derelerin olduğu yerdi. Bölgeden dumanlar çıkıyordu. Sonra karşıya baktık, karşı kıyıda balık tutan çocuklarda bir panik havası vardı. Biri yere düşmüş diğerleri bağırıyordu. Biraz sonra bir traktör geldi ve çocukları alıp gitti. Biz ne olduğunu merak ediyorduk ama uzaklardı bize ve yanlarına gidemedik. Ve kısa bir süre sonra çekip giden gün ışığıyla birlikte bulutlar ve fırtına da gitti. Geride bundan sonra hayatında yıldırım fobisi olan iki kişi bırakmıştı. Ben ve arkadaşım Coşkun. Hava açınca ortalık tekrar sütliman olmuştu. Ateşimizi yakmak zor oldu ama başardık. İki büyük ağaç kütüğü sabaha kadar idare etti bizi. Sohbetler ve içilen biralarda gece yerini huzurlu bir uykuya bıraktı. Sabah dinlenmiş ve yenilenmiş olarak uyandık. Gölde otların arasında dolaşan aynalı sazanların bizi ziyaret etmeye değil de, havyar bırakmaya geldiklerini anlamamız çok sürmedi. İstesek elimizle yakalayabileceğimiz kadar kıyıya gelen 5-10 kg.'lık balıklara elimizi bile sürmedik.... Daha sonra dağa doğru, 100 yaşında tek tuk meşe ağaçlarının yayıldığı çayırlarda güzel yürüyüşlerin ardından öğle vakti çadırı toplayıp geri döndük. Evciler köyüne gelince bir bakkal arkadaşın bakkal dükkanında keyifli biralarla sohbete daldık. O zaman çocukların göle yayılan elektriği misinadan ve kamışlardan aldığını, ama yıldırımın üzerlerine düşmediğini öğrendik. Yaralanan çocuk da iyileşmiş dediler....Biz de rahat bir nefes aldık, haa...birde bunu kutlamak için kendimize köfte ısmarladık. Devamında güzel çayırların içinden yapılan yürüyüşle kendi köyümüze (Poyralı Köyü) döndük.... Benzeri hikayeleri ve yıldırımlı havalarda balık tutma deneyleri yaşamış arkadaşları dinlemek isterim şimdi. Bir iki fotoğraf. Bunlardan sadece çadırın göründüğü fotoğraf o güne ait. Diğerleri daha sonra çekmiş olduğum fotoğraflar. Keyifli paylaşımlar.
Rahim çok maceralı bir gün geçirmişsiniz, Allah korumuş sizleri .Ama o sazanlardan bir tane bile almadın mı söyle, bizbizeyiz nasılsa
Çok geçmiş olsun öncelikle,gerçektenverilmiş sadakanız varmış derler ya ,aynen oyle olmuş.Yıldırımla bu kadar yakın ve sık hiç karşılaşmadım.Yalnız geçenlerde yeni kamış alırken karbon olmayanda seçtim,çünkü özellikle yağmurlu havalarda avlanmayı tercih ediyordum.Yıldırım sırasında metal şeyleri saklamayı hemen not ettim,teşekkürler paylaşım için.
Gerçekten almadım smyrna, zaten daha o zamandan belliydi benim saygılı bir balıkçı ve doğasever olacağım
yıldırım düşmesini bende bilirim. voleybol oynarken aniden bastıran yağmur..daha sonra bizim kantine kaçışımız.ve kantinin penceresindende voleybol filesinin duman oluşunu izleyişimiz..dün gibi hatırlarım.Yıldırım,filenin gerildiği direklerden birine düşümüştü sanırım.Ama o kadar yüksek bi ses çıkmamıştı bu havalardan her zaman korunmak gerek..Ama kesinlikle ağaç altlarında değil paylaşım için teşekkürler.Bundan ders çıkaracak çok arkadaşımız olduğuna eminim
işte tam bir balıkçı artık sen amatör değil profesyonel bir balıkçısın.(tabi benim gözümde) ama yinede helal olsun size. macera dolu tekirdağ
abi öncelikle geçmiş olsun.bence sazanlarıda göle yayılan elektrik az-çok etkilemiştir.belkide korkudan yakına gelmişlerdir
Gecmis olsun, karbon kamislardan bu gibi durumlarda uzak durun. Kara bulut ve karbon kamis pek iyi dosturlar.Birbirine kucak acarlarsa arada bu atesli karsilasma sizi bile tutsuleyebilir.
Karbonu dost bilirdim Demek ki karbondan insana dost olmuyormuş Teşekkürler Hüseyin Bey, selamlar oralara...