Yok böyle Bir Balık Avı ( Gayet Ciddiyim )

Konu, 'Av Hikayeleri' kısmında darkdream1977 tarafından paylaşıldı.

  1. darkdream1977

    darkdream1977

    Mesajlar:
    451
    Şehir:
    Tokat - Turhal (Samsun )
    Favori Kamış:
    mantarlı - makinalı takım
    En İyi Avı:
    yayın 8 kg ( elle :) )
    Anlatmaya başlamadan önce şunu hemen ifade etmeliyim:
    Bu veya benzeri bir olayı hayatınızda belki bir ,belki de hiç yaşamayabilirsiniz.
    Ayrıca gerçekleşen avın amatör balıkçılığa girmediği gibi bir hissiyatım olmasına rağmen kendimi tutamadım,yine olsa yine yapardım pişman değilim :):)


    Gelelim hatırama,....
    Yanlış hatırlamıyorsam 1999 yılının bir yaz günüydü Turhal'da (Tokat ).Ben abimin evinde -ki şu anda ben oturuyorum o evde ,abimle yengem hastahanede nöbetçi oldukları için evde tek başıma yanıma kola ve çerez gibi olmazsa olmazlarımı alıp bilgisayarda Tiberian Sun adındaki strateji oyununu oynuyordum.
    Akşam üstü gökyüzü kapkara kesildi ve rüzgar çıktı.Ama bu yaşıma kadar ben Samsun da bile öyle hava görmedim.
    Kendi kendime '' Acayip bir fırtına geliyor ama hayırlısı '' diye düşündükten sonra dışarıda olmadığım ve hatta sokaklarda yaşamadığım için Yüce Allah'a şükrettim.
    Saat 21 civarı yavaş yavaş başlayan yağmur sürekli hızlanarak yağmaya devam etti .
    Hatta bir süre doluya çevirdi.
    Ama ne dolu... Her biri iri bilye tanesi gibiydi.Bir süre bu şekilde devam eden yağış sonra yerini tekrar şiddetli sağınağa çevirdi.Zaten çok sürmedi tüm elektrikler kesildi.
    Bunun üzerine yapacak bir şey olmadığı için istemeye istemeye ,oflaya puflaya gittim ve yattım.
    Erken yattığım içinde normalde 12 gibi :) uyanan ben sabah 8 de ayaktaydım.
    Her taraf güllük gülistanlık güneş tepede parlıyordu.
    Sanki dün yağan yağmur buraya yağmamış.
    Abim ve yengemde nöbetten geldiler bu arada ve beraberce kahvaltı yapmaya başladık.
    Çok sürmedi,komşumuz olan arkadaş arabayla adeta uçar gibi geldi.
    'Ne oldu ,ne bu telaş '' demeye kalmadan lafı ağızımıza tıktı ve '' hadi gidiyoruz ,ırmaktan balık akıyor '' dedi.
    Alelacele şortlarımızı giyip yengeminde delikli çamaşır sepetini gasp ederek(arkadaş istemişti,biz hala olayın farkında değildik o an.) arabaya atladığımız gibi evimizin yakınından geçen Yeşilırmağa doğru yola çıktık.
    Manzara inanılmazdı,ırmak kelimenin tam anlamıyla balık akıyordu.
    Balık dediysem aklınıza bir karışlık minikler gelmesin,10-15 kiloluk sazanlar yarım metrelik bekirler ve bıyıklı balıklar ,adam boyunda yayınlardan bahsediyorum.
    Yanımda kamera veya fotoğraf makinası olmadığı için hala hayıflanırım. :(
    Normalde dizkapağı seviyesinde akan su bele kadar çıkmış ve adeta sapsarı mil akıyordu.Su resmen yoğunlaşmıştı.
    Hemen 3 kişi ellerimizde çamaşır sepeti suya girdik.Taktik gayet basit :
    Sana doğru gelen balığı ürkütmeden çamaşır sepetine al (tabi sığarsa,ki çoğu zaman sığmıyordu )sonrada benim ağızını açtığım çuvala koy.Balıklar aşırı bulanıklık yüzünden nefes alamıyor ve ağızları yüzeyde hayata rest çekmiş bir halde akıntı ile aşağılara sürükleniyordu.
    Vücudumuzun suyun altında kalan kısımlarına sürekli balıklar çarpıyor,zaten akıntı sebebiyle dengede zor duğduğumuz için dengemizi bozararak akıntıyla 4-5 mt. aşağıya sürüklenmemize neden oluyordu.
    Bir kaç defa bana sanırsam yayın veya sazandı bu balık,resmen kamyon gibi çarptı suya kapaklandırdı.
    Gözümü 10 mt aşağıda açtım :)
    Başlarda önümüze ne gelirse alırken zamanla sadece sazan ve yayın, sonlara doğru ise sadece yayın tutar olduk,öbür balıklara tenezzül etmedik :)
    3 kişi hem gelen balıkları yakalayıp hemde çuvala koyamadığımız için ben çuvalcı başı oldum.
    Belirli aralıklarla dolan çuvalı (yaklaşık 5-6 dk sürüyodu dolması ) ırmak kıyısındaki pancar tarlasına döküyor geri suya giriyordum.
    Yine bu seferlerimin birinin dönüşünde arkadaşın yakalayamadığı bir yayının bana doğru adeta bir denizaltı gibi suyu yara yara geldiğini gördüm.
    Gele gele kıyıya sakin bir yere geldi demir attı :)
    O an dizlerimin bağı çözüldü, yavaşca suya girdim ve üzerine yattım.
    Evet kıyıya gelen yayının üzerine yattım.
    O zamana kadar sakin sakin yatan yayın adeta bir timsah gibi mücadele etmeye başladı.
    İşte o zaman yayın balığının ne denli güçlü ve kaygan bir balık olduğunu anladım.
    Ne kalkabiliyor ne durabiliyordum.Kurban bayramında kesilecek koyunu zaptediyordum sanki.
    Birden aklıma ellerimi solungaçlarından takmak geldi.Zaten başka türlü zaptetmem mümkün değildi.
    O an yeni bir şey daha keşfettim,yayının gırtlağında da bir dişi var :)
    Parmağım sıkıştı ve canım yandı.
    Zaten su içinde düşüp kalkarken taşlar elimi ve ayağımı yeterince kesmişti.
    Canım yanmasına rağmen bırakmadım ve tutup yayını sudan dışarı çıkardım.
    Allahım o ne güzel balıktı.Bir karıştan uzun bıyıkları,o küçücük gözleri ve kurşiniye çalan rengiyle bir sanat eseriydi.
    O gün bu gündür yayına sevgim büyüktür.
    Tüm bu anlattıklarım ve balık tutmamız toplam 20 dk kadar sürdü.
    Bu süre sonunda '' artık yeter '' deyip tuttuğumuz balıkları arabaya yükledik.
    Sonuç olarak en ufağı 1 mt den uzun 5 yayın,15 -20 tane en babasından aynalı ve pullu sazan,sayısını bilmediğim kadar da bekir ve bıyıklı vardı.
    Akşam tutulan balıkları paylaşıp yayınları ızgarada yapıp yedik.
    Ama emin olun tuttuğumuz balıklar kesinlikle ziyan olmadı.Yenilen yenildi,yenilmeyenler temizlenerek dolaba atılıp şoklandı.

    O gün tüm millet aynı şekilde balık tuttu.Millet uzun bir süre balık yedi :)
    Sonradan öğrendiğimiz kadarıyla O gün Turhal'a yağan yağmur ve dolunun daha fazlası yukarı kesimlere yağmış.
    Buna bağlı olarak Almus Barajı aşırı yüklenmiş ve mecburen kapak açılmış.İşte o aynalı ve pullular vede yayınlar oradan gelen balıklarmış.
    Gerçi bu balıklardan ırmaktada var ama seyrektir.
    Üzüldüğüm nokta ise şudur : Milyonlarca balık oksijen yetmezliğinden öldü.Tutulanlar tutuldu tutulmayanlar ise boğularak öldü.Günlerce kıyılarda balık ölüleri gördük.
    Zaten o günden sonra Yeşilırmak'ta balık tutmak oldukça zorlaştı,balık seyrekleşti.

    Bazı arkadaşlar kızabilir '' O kadar balığı niye tuttunuz '' diye.Ama öncelikle o anı yaşamanız lazım ve de biz tutmasak çoğu zaten ölecekti.
    Gerçeği söylemek gerekirse keşke o günü yaşamasaydık ve keşke balık Yeşilırmakta o günden önce olduğu gibi bol olsaydı.
    ( Not : O gün o kadar büyük yayın yakalamışlar ki inanılmaz. Yayının kafasına kürekle vurup bayıltanlar mı istersiniz, yayına zıpkın gibi yaba saplayanlar mı istersiniz,arabaya takıp kıyıya çeken mi istersin ...Yalnız biri az daha ölüyordu.
    Bu vatandaş nesine güvendiyse 2,5 - 3 mt lik bir yayını yakalamak istemiş ve yayında bunu gurur meselesi yapmış.Adama kuyruğunun tersiyle :) bir vurmuş, taa 2 km aşağıda dallara takılı bulmuşlar.Demelerine göre yayının hediyesini tüm göğüsünde kırmızı bir iz olarak taşıyormuş.Yayın tutanlar bilir,yayın adamı fena şamarlar,kırbaç gibi vurur kuyruğunu )

    İşte böyleee,o yayın tuttuğum en büyük balıktı.
    Gönül isterdi ki olta ile tutuyum mücadele ediyim sattlerce ama nasip...
    Belki ileride bu da olur.
    Sabrınıza teşekkür eder,hayırlı avlar dilerim.
     
  2. atesh

    atesh

    Mesajlar:
    91
    Şehir:
    İstanbul / Küçükçekmece
    Favori Kamış:
    Olta bazen zıpkın
    En İyi Avı:
    ?
    :) yeşilırmak birdaha öyle balık görmez herhalde...
    rast gelsin
     
  3. smyrna

    smyrna Sevil Kurtoğlu

    Yaş:
    57
    Mesajlar:
    7.772
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    olta
    En İyi Avı:
    olacak inşallah
    Valla içim acıdı.Ne diyeyim bilemiyorum.Keşke bu olay hiç yaşanmasaydı da bu gün keyifle avları yapılsaydı.Çok üzüldüm.
     
  4. darkdream1977

    darkdream1977

    Mesajlar:
    451
    Şehir:
    Tokat - Turhal (Samsun )
    Favori Kamış:
    mantarlı - makinalı takım
    En İyi Avı:
    yayın 8 kg ( elle :) )
    Yerden göğe kadar katılıyorum düşünce ve dileklerinize.
    Ama bazen tabiatta bu örnekte olduğu gibi süprizler yapıyor.
    Gerçi biraz derinlemesine araştırılırsa yine insan faktörü ortaya çıkacaktır.
    Doğa ya o kadar müdahale ettik ki iklimler bile değişmeye başladı.

    Maalesef insanlar tıpkı virüsler gibi bir yere yerleşir,orada çoğalır,tüm kaynaklarını tüketir ve bulunduğu yerde bir daha düzeltilemeyecek hasarlar bırakır.
    (Kimseye virüs demek istemiyorum,yanlış anlaşılmasın.Bu cümleyi zamanında seyrettiğim bir filmden kopya çektim :) )
     
  5. darkdream1977

    darkdream1977

    Mesajlar:
    451
    Şehir:
    Tokat - Turhal (Samsun )
    Favori Kamış:
    mantarlı - makinalı takım
    En İyi Avı:
    yayın 8 kg ( elle :) )

    Unutulacak gibi değil ki dost,günlerce saatlerce,zaman zaman sıcaktan bunalarak,zaman zaman da soğuktan titreyerek tutmaya çalıştığımız balıkları yerden çilek toplar gibi tek tek topluyorsun.İnsan nasıl unutur.
    Gerçi zamanında Yeşilırmak üzerine barajlar yapılmadan öncede gelen sel sonrası köylülerin tarlalardan at arabaları dolusu balık tuttuklarını duymuştum.
    Aman tek bir daha öyle bir şey olmasın ben balık malık istemiyorum.
    Ondan sonra tutacak balık bulamıyoruz yav ....
     
  6. cognitor

    cognitor

    Mesajlar:
    41
    Şehir:
    İstanbul-Moda
    Favori Kamış:
    Sadece olta
    Bence çok tehlikeli bir işe kalkışmışsınız.Yukarılardan gelecek sel sularına kapılıp balıkların akıbetine uğrayabilirdiniz.Herşeye rağmen yakalanan balıkların ziyan olmaması sevindirici.Ha bir de anlatım için teşekkürler, oldukça detaylı ve sürükleyiciydi.
     
  7. simendifer

    simendifer Sennur

    Mesajlar:
    9.177
    Şehir:
    İstanbul
    Analtım gerçekten güzel, hikaye için teşekkürler... Oldukça sürükleyiciydi ancak çok üzüldüm... Yeşilırmak şimdi hayata veda edecek durumda... Keşke o bereketli günlerine dönebilse...
     
  8. kovboy

    kovboy MESUT

    Yaş:
    50
    Mesajlar:
    1.380
    Şehir:
    ist
    Favori Kamış:
    olta
    En İyi Avı:
    89cm turna 4,350kg
    kardeş anlattıgın güzel bir hikaye ama hiçbir balık için kendini riske atmaya degmez sel sularına kapılıt gidebilirdiniz
     
  9. fsekerci

    fsekerci

    Mesajlar:
    822
    Şehir:
    ankara-batıkent
    Favori Kamış:
    sadece olta
    En İyi Avı:
    turna 4 kg
    sel sonrası böyle olayların olduğunu duydum,
    kesinlikle arkadaşı kınamıyorum,dediği gibi zaten balıklar ölecek.
    bari tavaya gelsin.
    yanlız buna av değil, hasat denir.elma gibi toplamışlar balıkları..........
     
  10. darkdream1977

    darkdream1977

    Mesajlar:
    451
    Şehir:
    Tokat - Turhal (Samsun )
    Favori Kamış:
    mantarlı - makinalı takım
    En İyi Avı:
    yayın 8 kg ( elle :) )

    Yok canım,sel geldi dediysem Çin'de veya Filipinler gibi uzakdoğu ülkelerindeki gibi sel değil.
    Diz kapağı seviyesinden bele kadar yükselmişti.
    Su sadece yarım metre kadar yani.
    Normal yağışlarda bile daha fazla yükseldiğini gördüm.
    Irmaktan balık akmasına rağmen neden sel değil,aşırı bulanan ve adeta balçığa dönen sudan balıkların nefes alamaması.
    Geçen yazda böyle bir olay oldu ama çok kısa sürdü.
    Öyle ahım şahımda bir balık yoktu zaten