Zargana beklerken gelenlere bakın

Dün öğleden sonra saat 15:00 gibi oltamı kaptığım gibi Sinop Hamsilos Balıkburnu'na gittim. Amacım bir iki zargana avlamaktı. Avlağa geldiğimde denizin üstünde yağan balıklar "yaşadım" dememe yetti. "Yüksek olasılıkla zarganalar bu küçük istavrit ve hamsileri kovalayarak denizin üzerinde yağmur gibi yağdırıyor" diye düşündüm.

İstavrit kuyruk altından kestiğim bembeyaz yemi özenle 10 numara sinek kancaya geçirdim ve oltayı yağan yemin ortasına düşürdüm. Oltanın düştüğü yerde deniz karıştı, tüm balıklar adeta sudan dışarı kaçmak istercesine havalara zıpladı.

Deniz sakinleşti, zıplamalar durdu derken yine şamandıra etrafında bir yağıntı oldu ve şamandıra oluğu gibi dibe battı. Hop!! ne oluyor!! kim o? diyinciye kadar olta hızla dibe doğru inmeye başladı ve tasmayı atıp gerginliği hissetme bir oldu.

Ben hala zargana avladım sanıyordum, oysa zargana şamandırayı batırmıyor su yüzeyinde sürüklüyor hatta kendi de su yüzeyinde çırpınarak işaret veriyordu. Bu sefer öyle olmadı, doğru dibe indi. Şüpelenmemiştim, oltayı sararken şamandıranın dipen gelişini farkettim. Arkasındaki kısa küt karartıyı ve balık yanladığında parıltıyı gördüğümde "ahha iri bir istavrit" diye aklımdan geçti.

Balığı sudan çıkarttığımda bir karışın üzerinde bir palamut olduğunu gördüm. Hemen kancayı 6 no sinek ile değiştirdim, daha iri ve düzgün, sigara izmariti boyutlarında yemle yemleyip salladım. Akibet aynı, balık anında şamandırayı gömdü...
Peşpeşe 12 palamut, 2 de çinekop (defne) aldığımda saat 16:00 yı bulmuş ve hava kararmıştı.
Dönüşte fakülte nizamiyesi önünden geçerken bekçimiz çaya davet etti, saat 19:00 arabasına kadar çay içip sohbet ettik ve bekçiye iki balık bırakıp eve döndüm.
Bu avın ustalıkla alakası yok, Hamsilos Balıkburnu çok kıraça çaparisine kovalarca palamut vermiştir, bu gün de benim zargana oltama aynı kıyağı geçti.