16 Temmuz 2006 Kefal Organizasyonumuz

AV YERİ : Karabük”te bir yer
AV TARİHİ : 17 Temmuz Pazar
HAVA VE SUYUN DURUMU : Gece Sibirya soğuğu, gündüz oldukça sıcak.
AVLAKTA KALINAN SÜRE : Yaklaşık 10 saat
KULLANILAN EKİPMAN : Yuzori Minnow, Strike Pro Minnow. Rebel marka muhtelif boyda ve renkte çekirge, Solvador kurbağa yavruları, Rapala.
YAKALANAN TÜRLER VE BOYLARI : Kefal ve karabalık.
YAPILAN AVIN HİKAYESİ : Hafta içinden planladığımız gibi Ben, Gökhan, eski derneğimizden ağabeyimiz-ustamız Gürdal abi ve süper çenesiyle Metin ağabeyimiz Cumartesi akşam İstanbul yolu ENDİ önünde buluştuk. Atladık Gürdal ağabeynin emektar Lada Niva’sına düştük yola. Metin ağabeyimizin stand-up’cıları aratmayacak performansı eşliğinde Işık Dağındaki standart mola yerimize ulaşıp Meşe közünde demlenmiş çaylarımızı içip, Işık Dağının buz gibi suyunda el-yüz yıkadıktan sonra yolumuza devam ettik. Benim yolculuklarımın en çok sevdiğim kısmı yani ana yoldan ayrılıp arazide yol alma kısmı başladığında beni bir heyecan daha sardı. Yabani hayvanları seyretmek, gecenin bir vakti yolumuza çıkmalarını görmek çok hoşuma gidiyor doğrusu, ve öyle de oldu Yaban Domuzu, Tavşan, Tilki ve senelerdir ne olduğunu anlayamadığım kanguru gibi zıplayarak kaçan fare gibi şeyleri seyrederek devam etti arazi yolculuğumuz. Şimdi uçurumdan düşeceğiz diye düşünerek, ahanda yol bitti ne yapacağız derken Gürdal ağabeyinin meşelerin arasından bulduğu yollardan ilerleyerek gecenin bir vakti kamp alanımıza vardık. Kamp alanımızda Gürdal ağabeyin daha önceden hışmına uğramış eski bir tırıvırıcı olan ve daha sonra çeşitli nasihat,verilen bilgi ve malzemelerden sonra olta alışkanlığı kazandırılmış Karabük’lü Yaşar ağabeyimiz de hazır ve emre amade şekilde bizi bekliyordu. Sağolsun kendisi getirmiş olduğu yoğurt, ceviz, bazlama gibi yiyeceklerle bizi epey besledi. Tabi ki karşılığında çokça bilgi aldı. Kamp alanında kısa bir hoş geldin faslından sonra hemen yemek işine başladık. Yemekler yendi, çaylar içildi ve sabaha karşı biraz uymak için çadırlara geçildi, fakat ne mümkün uyumak inanılmaz bir soğuk vardı. Biraz kestirdikten sonra sabaha karşı başladık hazırlanmaya. Kıyafetler değişti, boy-kasık çizmeler giyildi, gerekli teçhizatlar kuşanıldı ve ava başlamak üzere indik suyun kenarına. Sabah saatlerinde pek tepki gelmedi balıklardan ve biz bu durumu geceki dolunaya bağlayıp kısmetimizi aramak için avlağın dört tarafına dağıldık. Güneş yüzünü göstermeye başlayıp öğlene doğru hava iyice ısınınca ilk balıklarımı almaya başladım. Sıcaktan ve uykusuzluktan bunalıp kamp alanımıza doğru yöneldim, yol üzerinde Metin ağabeyle karşılaştım ve epey balık tuttuğunu görüp istediği büyüklükteki canavarı daha tutamadığını öğrendikten sonra başka bir tarafta Gökhan’la karşılaştım. AMAN ALLAHIM O da ne? Bizim KÖTÜBALIKÇI ’nın kıtkasında boş yer yok. Beni orada misafir eden arkadaşım sağolsun benim kıtkada kalan boşyerleri oracıkta dolduruverdi. Gün Gökhan’ın günüydü at-çek yapıyordu. Beraber kamp alanına dönüp dönüş yolu için hazırlanmaya başladık. Epey balık tutulmuştu tabiki. Gece karanlığında seyredemediğimiz muhteşem doğa manzarasını seyrederek avlandığımız ırmağı besleyen bir derenin kenarında gölgelik alanda akşam molası verdik. Biz ateş yakmak ve sotemizi yapmak için hazırlıklar yaparken UYANIK KÖTÜBALIKÇI çaktırmadan olasını hazırlamış ve bu seferde deredeki kefallerle uğraşmaya başlamıştı. Gürdal ve Metin ağabeylerin ‘buradaki balıklar bizim kullandığımız yemlere tepki vermiyor boşuna uğraşma tutamazsın’ demelerine aldırmadan 8-10 tane daha yakalayıverdi. Gün KÖTÜBALIKÇI’NIN günüydü. Gökhan’ın gösterisi ve yenilen yemeğin ardından dönüş yoluna koyulduk. Sürücü değiştirerek yavaş yavaş gece geç saatte evlerimize vardık. Yorucu ve biraz zahmetli bir gündü ama düğün öncesi benim için çok zevkli, keyif verici ve eğlenceli bir av oldu. Tutulan balıkların bir kısmıyla da fotoğraf çektirdik. Umarım ekleyebilirim.