[IMG] Cumartesi akşamı istemeyerek (kendimi çok yorgun hissettiğim için) arkadaşların balığa gidelim önerilerini ilk başlarda geri çevirdim. Sonra dayanamadım ve hadi gidelim dedim. Gece saat 12 gibi çıktık yola. Ahmet, Murat ve ben. Gideceğimiz yer Afyon' un bayat ilçesi yeni baraj gölü (bayat ta 2 adet baraj gölü var). Yolda Köroğlu Belinde ufak bir çay molası verdik. (Çam ormanlarının içi o kadar güzel bir esinti varki serin serin çam kokuları arasında kalkmak istemedim.) Tekrar düştük yola gölün kıyısına vardığımızda saat 01:30 civarıydı. Önce kamışlarımı atacağım yerleri ayarladım ve kamış ayaklarını yerleştirdim. Sonra oturdum küsbeli takımları hazırlamaya koyuldum. 3 tane takım hazırladıktan sonra ilkinin ucuna Mısır diğer ikisene de makarna taktım ve rastgele deyip yolladım suya. Aradan yarım saat geçti geçmedi 15 cm lik bir aynalı makarnalı takıma takıldı. Geldiği gibi aynen suya iade edildikten sonra oltanın yemlerini tazeleyip tekrar beklemeye başladım 10 dakika ya geçti ya geçmedi biraz öncekinin kardeşi geldi bu sefer o da suya iade edildi. Bu arada yorgunluktan uykum gelmeye başladı. Arkadaşlarda aynı şekilde ufak ufak tutup geri bırakıyorlar. Uykuda iyiden iyiye bastırınca vurdum kafayı yattım. Uyundığımda saat 9 a geliyordu. Bizimkiler hadi toparlanıp gidelim dediler. Başladılar oltalarını toplamaya. Ağır adımlarla oltalarımın yanına geldim başladım ensondakinden başa doğru toplamaya. Oltaların zillerini çıkardım önce sonra en sondaki oltayı sarmaya başladım ancak oltanın ucundaki küsbe eriyip ağırlık yapacak birşey kalmayınca misina biraz dolaştı. (Allahtan dolaşmış) oturdum onunla uğraşırken "olta gidiyor" sesiyle irkildim. En baştaki ucunda mısır olan oltanın suya doğru eğildiğini görmemle fırlamam bir oldu. Başladım sarmaya ama biraz zorlayınca hafif iri bir balık olduğunu anladım. Ahmet kepçeyi kaptı sağıma geçti Murat heyecanlı Haraket ve konuşmalarla soluma geçti. Şöyle yap böyle yap Yavaş gibi konuşmalar arasında Balık gözüktü bizi görür görmez tekrar dibe daldı. biraz daha sarınca yüzeye çıktı ve Ahmet kepçeleyerek kıyıya aldı. O dakika Ahmetle Muratın yüzünü görmeliydiniz ikisi birden bu haksızlık diye söylenip duruyorlardı. Ben sabaha kadar yatmış onlarda balık yakalamak için uğraşıp durmuşlardı. Ama balığı tutan ben olmuştum... (fotoğraf makinasını unuttuğumuz için eve gelince çekebildik.) Aradan iki gün geçti Ahmetle Murat hala söylenip duruyorlar...:D