Arkadaşlar, Bu benim ilk raporum ayrıca benim için çok heyecanlı bir maceraydı o yüzden uzun uzun yazıyorum, kusura bakmayın Hazırlık ve mühimmat: Haftalar öncesinden takımları bağlamaya başladım, Excalibur(Mehmet) kardeşimin verdiği tüyolarla gaza gelip İstanbul’dan sörf kamışı, Dyneema misina, fluorocarbon misina, muhtelif ebatlarda iğne (Mustad 505 kısa pala, VMC 5 ve VMC 7 permasteel ki çok yumuşak ama korkunç avcı iğneler bence), İzmir’den kargolanmış 20 paket boru kurdu, 100 tane sülünes, bol tavuk göğsü tedarik ettik. İş dolayısıyla artık Antalyalı değil yeniden İstanbullu olacağım için her ayrıntıyı düşündüm. Eski bir buzdolabı sebzeliğini de balıkları koymak için aldım. Sonunda Gültek, eşi, ben ve bir arkadaşımız daha 2 araba Adrasan’a yola koyulduk. Bu arada sağosun Excalibur İtalyan bi adamın ‘surf casting’ isimli videosunu vermişti, günlerce onu hatim ettim yemi nasıl takıyor sopayı nasıl savuruyor artık rüyamda bile İtalyanca eşliğinde balık avladım durdum. Yakalaması henüz hiç nasip olmamış çipuraların, levreklerin, sinaritlerin hayalini kurdum durdum. 30 Aralık 2006 Cumartesi Adrasan’a gelir gelmez daha kalacak pansiyon bile bulmadan oltaları suya salladık. 4-5 tane minik yaladermadan başka birşey gelmeyince biraz tadım kaçtı. Akşama kadar öyle oyalandık. Ben surf kamışı taktım bekliyorum balık kendisi takılacak diye(tüyolara istinaden) elimde de benim emektar kamış var. Surf’e tık gelmedi. Olsun dedim bu işin gecesi var, sargozu var çipurası var. Gece ağır bir sağanak yağmur altında avlandık, Adrasan’da in cin top oynuyor ama herkes çok mutlu. Hanım arkadaş tavuk göğsüyle 15-20 metre açıktan çipurayı aldı, Gültek’le eşi kalamara at-çek yapıyorlar 3 tane de kalamar yakaladılar, sonra da bir tane sargos, benim surf’e hala tık yok. Boru kurdu sülünes iğneleri değiştir yok, yok! Arada bir çekiyorum yemler gitmiş. Şimdi acemilik de var acaba yemler atarken mi gitti, vurdu da aldığımız kamış mı dandikti, Dyneema denilen misina mı bavul içim içimi yiyor. Elimdeki emektara arada bir hafifçe vuruyor ama alamıyorum. Yağmur artık dayanılmaz hale geliyor, şimşekler çakmaya başladı karbon kamışla kabak gibi kıyıdayım ama herşeyi göze aldım surf kamışla balık alacağım, ava devam. En sonunda iliklerimize kadar ıslanınca dönüş yaptık hem hasılat gayet iyi idi 1 çipura 3 kalamar 1 sargos. Uyuyana kadar İtalyan’a sövüp durdum :-) [IMG] [IMG] [IMG] 31 Aralık 2006 Pazar Sabah 06:30’da kalktık hava açık, yağmurdan eser yok, rüzgar yok sayılır. Hemen surf teşkilatını kurdum savurdum elimde emektar 5 dakika geçmedi bir tane çipura hem de gayet büyük. Hayatımın ilk çipurası sevinçten Adrasan’ı inlettim bizim en acemi arkadaş da bir çipura, az sonra benim emektara yeniden çipura. Allahım bu benim en mutlu günüm diyorum sevinçten zıp zıp zıplıyorum. Gültek de mercan çalışıyor durmadan, deniz balığa kesmiş resmen. Surf’e hala tık yok yemler hala gitmiş ama yemişim surf’u diyorum içimden. Kazıklandık napalım canımız sağolsun. Birkaç kınalı mercan daha emektara, keyifler herkesde keka. Öğlen oluyor, daha karnımıza lokma girmemiş, yarım bayat ekmek arası kaşar ve 1 fincan çaydan oluşan ve ertesi öğlene kadar beni tutacak yemeği yerken dur şu emektara bi bakayım diyorum ve yeniden çipura! [IMG] [IMG] [IMG] Yemekten sonra hele bi şu sörfü elime alayım dedim ve o anda mevzuya uyandım. Daha kurşun değer değmez tak tuk vurmaya başladı resmen at çek yapıyorum mercanları. Gelincik, domuz balığı, gopez, garip garip adını bilmediğim birkaç balık ama surf kendini kanıtladı. Hatta bir ara sağım solum vuruş bile alamıyor ama benim olta tıkır tıkır hemen kıvırıyorum içimden ‘Tabi canım surf ile uzağa atıyorum, Dyneema ve fluoro kombinasyonu da cabası’ diye :-) Excalibur’a ve adını bilmediğim İtalyan’a teşekkür edip duruyorum. Artık yemi elime ne geçerse takıyorum sülünes, boru kurdu hepsine geliyor. Naçizane bir tespitim; çipura ve sargos sülünese mercan da boru kurduna daha çok vuruyor gibi geldi bana. Kamışı atacak güç kalmamış bir bira molası verip akşam tekrar atıyoruz. Taktiği öğrendim surf elde emektar bırakmada. Ve az sonra yine hayatımın bir başka ilki, baba bir sargosu alıyorum emektarla. Kalbim küt küt sevinçten. Balıkları orada restoran işleten Arif Abimiz var onun dolabına koyuyoruz, oralı bir balıkçı inanmıyor çipuraları kıyıdan aldığıma. Çiftlik kaçkınıdır diyor. Şeceresinden bana ne tutmuşum çipuralarımı, balıkçı bile şok olmuş havalanıp uçacağım neredeyse. Gece oluyor enerji tükenmiş, yeni yıl geliyor, Adrasan yavaş yavaş dolmuş havai fişekler falan tabii bizim yılbaşı planımız nedir, balık avlamak :-) 23.00 gibi iniyoruz sahile, elimde surf Gültekler bir mi iki mi artık sayamadım kalamar daha alıyor. İş bölümü yapmış gibiyiz; onlar at-çek ben yemli. Tam yeni yılda benim oltaya birşey asılıyor “hah” diyorum “sinaritimiz de geldi”, insanoğlu çabuk şımarıyor vesselam :-) Bir bakıyoruz koca bir çipura ( O heyecanla farkedememişiz, aslında çipura değil koca bir sargos idi). Hepimiz balığın büyüklüğüne şaşırıyoruz benim en güzel yılım bu! Yeni yılın ilk balığını herhalde ben almışımdır: [IMG] Az sonra tekrar asılıyor ama uykudan gözlerimi ovuşturduğum için mi elimde birayı içtiğim için mi tam hatırlamıyorum tek elle koca sörfü tasmalayamıyorum ve balık gidiyor. Saat geç oldu biraz daha kalırsak oracığa yığılacağız yatıyoruz. 1 Aralık 2007 Pazartesi Sabah 6:30 uyanış ve tekrar madene gidiş. Hava güneşli ve sıcak ama rüzgar buz gibi. Saat 8 oluyor tık yok 9 oluyor tık yok 10 oluyor 2 mercan sonra yeniden tık yok. Öğleyin Gültek dinlenmeye gidiyor ben cengaverim ya akşama kadar elimde olta vuruş bekliyorum. Boru kurdu ve sülünes ne bereketli yemmiş, hala canlılar ama artık iğnede tutunamıyor. Vuran balık alıp kaçıyor. 5. günde bile iş yaptı ya bu yemler, Excalibur ile Namığa dua üstüne dua ediyorum :) Açlıktan başım dönüyor, güneş beynime vuruyor ama pes etmiyorum. Tam o sırada oraların namlı balıkçısı Mustafa Bey geliyor maceralarını anlatıyor bana. O kadar hoş bir sohbet ki pür dikkat dinliyorum anlattıklarını: Lambukalar, kuzular, kullandığı malzemeler, içim bir hoş oluyor. Dünkü bereketin nedenini, bugünkü kesatlığı soruyorum bana diyor ki 1. Bir gece önce yağmur yağmıştı 2. Ertesi gün hava ılıktı o yüzden balık inmiştir. Sağolsun Gültekler günlük istihkak olan yarım ekmeği hazırlamışlar da ölmüyorum. Tam toplanmaya yakın 2 eşek mırmırı cila oluyor. [IMG] [IMG] Akşam tüm hasılatı Arif Abiye rica minnet pişirtiyoruz. Açlıktan gözümüz dönmüş silip süpürüyoruz, kimse kalkıp fotoğraf çekmeye yanaşmıyor :-) Gece de avlanmaktı niyetimiz ama gözler patates gibi olmuş kimsede derman kalmamış. Ertesi gün erkenden Adrasan’dan ayrılıyorum. Şimdi bahara belki de yaza kadar Antalya’yı hayal et dur. Olsun, İstanbul’da da balıkçı dostlarla buluşuruz. Çocukluktan kalma balık tutma tutkumu yeniden canlandıran balikavi.net forumumuza, 20 yıllık dostum Gültek’e, Excalibur’a ve Namık’a sonsuz teşekkürler.