Onlar bizim nadide elmaslarımızdır. Biz onlara hiç kıyamadık ki zaten. Bırakın soluncanla gümüşle avlamayı kaşığımıza denk geldiği zaman bile ona bakmaya kıyamadık ki. O adrenalini bize yaşatsın yeter proteini şurda dursun. Verdiği heyecan alacağım proteinden çok daha kıymetli zaten...
Bir doğal ala, avcısının en fazla bir öğünü demektir. Çoğu zaman yakalanan ala, gramajı dolayısıyla, bir öğünde bile avcısını doyuramayacak kadar bir ete sahiptir. Diğer tarafta, zaten taa kaynağından itibaren kirletmeyi başardığımız suları, önlerine çektiğimiz beton setler, sularının en verimli yerlerine kurduğumuz balık çiftlikleri, küresel ısınmanın neden olduğu ekolojik değişimler gibi pek çok nedenle büyük tehlike altındadırlar. Doğal düşmanlarını bu maddelerin arasına koymaya bile gerek duymuyorum malesef, o kadar etkisiz bir maddeyi oluşturuyor bunların arasında. Üstelik tek dertleri o olması gerekirken... Hal böyleyken, benim yakaladığım bir doğal ala, ya benim bir öğünüme, 15 dakikalık keyfime gidecek, ya da o derede yaşamaya devam edip, üreme sezonuna kadar yaşamayı başarabilirse binlerce yumurta bırakacak, bu yumurtalar çeşitli hayvanlara besin olacak, içlerinden de 5-10 tanesi sağ kalarak o derede yaşamaya, üremeye devam edecek. Ya 15 dakikada yokolup gidecek, ya da 1'e 10 vererek yaşayacak. Hem de yaşamaya bu kadar ihtiyaçları varken! Sizi bilmem arkadaşlar, o bir öğünü peynir ekmekle geçiştirmek bana hiç koymaz. Geri saldığım bir alanın ardından yediğim peynir ekmek, bana dünyanın en lezzetli balığını yemekten daha büyük keyif verecektir çünkü...
Haklısın. Ben de alabalığın sırf et olarak görülmesine karşıyım. Bununla birlikte usulünce avlanıp yemekte de bir beis yok. Ancak "avlanma" bağlamında bakınca yeterli anlayışa ulaşamadım. Alabalığın bir kez avlanılmaması, nasıl desem biraz garip. Garip, şundan; limit dahilinde olupta salacağımız bir balık ise şayet ona bir tiket vurup yada bir flag mı eklemem gerekir ki ikinci kez ve belki daha fazla oltaya geldiğini anlayayım. Ve böylelikle "Ha evet, bu benim saldığım balıktı diye tanıyıp, işte bir kez avlanmamalı desturunu yerine getirdim" kanaatine varmış olayım. Limit altı bir balıksa, zaten salınmalıdır. Bu durumda da bu anlayış o davranış için bir anlam ifade etmez. Yani limit altını salmakla bir kez avlanmanın değerli kılacağı bir aktivite gerçekleşmiş olmaz. Evet balık tekrar avlanabilir olur ancak aynı balık aynı merada belki daha limitini bulmadan tekrar oltaya gelse dahi yine salınması lazım gelir. Balık salmak bohçacıların nazarında bir kıymet ifade etmese de gerçek alabalık sevdalısı için ince bir çizgidir, bu çizgiyi aşmamalıdır. Hiç bir doğal alabalık bir kez avlanacak (siz "yakalanacak" diye ifade etmişsiniz ki bence anlamı çok daha başkadır, bunu da belirtmiş olayım.) kadar değersiz değildir sözü kulağa hoş gelse de; ya alabalığı değerli kılacak hiç av yapma şansımızın olmadığı anlamına gelecektir ya da sadece bir söz olarak kalacaktır.