Denizlerimizdeki Balıklar ve Avcılığı

Konu, 'Kıyıdan Balık Avcılığı' kısmında Avciperdeci tarafından paylaşıldı.

Konu Durumu:
Daha fazla cevap için açık değil.
  1. Avciperdeci

    Avciperdeci SeRDaR

    Mesajlar:
    7.433
    Favori Kamış:
    El Oltası
    Arkadaşlar burada her balığı cinsine ve avlanma şekline göre ayırarak bazı bilgileri sizlerle paylaşmak istedim. Umarım faydası olur.

    İstavrit

    [​IMG]

    Denizlerimizde bir çok tür olarak tanınan, hatta çoğu kez biçim ve iriliklerine göre yalnış olarak adlandırılan, genellikle de istavrit denip geçilen bu balık, 200 kadar türü bulunan bir familyadandır. Kıyı oltacılığında amatör balıkçılaron oltalarına bolca takılan istavrit, etinin oldukça lezzetli olması, çok tutuluşu ve fiyatının ucuzluğu dolayısıyla halk tarafından beğeniyle tüketilir. Denizlerimizde; Karadeniz istavriti, Karagöz istavrit, ve sarı kanat istavrit şeklinde adlandırılan 3 türü vardır. Yaz aylarında kıyılarımızı dolduran küçüklere KRAÇA denir. Her üç türün küçük boydayken pek az farklılıkları vardır., ancak bu işin uzmanları tarafından kolaylıkla tanınırlar. İki tür istavrit 25-30 cm, Karadeniz istavriti ise 50-55 cm boyuna kadar ulaşabilir. 1-2 kg ağırlıkta olanlara rastlanmıştır. Doğallıkla kıyıdan bu derece büyüklerini yakalamak olanak dışıdır. 15-20 cm boyunda olanlar amatör oltacıların idealidir.

    İstavrtin derisi ince, pulları ufak ve deriye az yapışıktır. Yüzgeçleri sert olmasına karşın, batıcı değildir. Birincisi üçgen şeklinde olan, diğeri kuyruğa kadar uzanan iki tane sırt yüzgeci vardır. Birinci sırt yüzgecinin hemen önünde kılçık gibi bir diken, yine kıç karın yüzgecinin dibinde iki küçük diken balığın en batıcı organlarıdır. Karın ve göğüs yüzgeçlerinin diğer balıklara göre değişik bir özelliği yoktur. Kıç yüzgecide kuyruğa kadar uzanır. İnce yapılı gövdeyi yanlarda küçük sağlam levhalar şeklinde solungaç kapaklarından kuyruğa kadar uzanan kavisli bir çizgi böler. Ufak bir ağıza sahiptir; balığın yemlenme anında açılan ağız körüklü bir yapıya sahiptir. Dişleride ufak olup, kesici özellikleri yoktur. İstavritler sürü halinde gezdiklerinden alay balığı sayılırlarsa da, cefakar oltacıları az sayıda, kış aylarının verimsizliğinde yine avuturlar.

    Rengi türlerine göre sırtta açık lacivert, koyu gri, alacalı yeşil olup yanlarda ve karında beyaza dönüşür. Sarı kanat istavritte, adından da anlaşılacağı gibi yüzgeçler sarımsı renkte, sırt rengi soluktur.

    Karagöz istavrititinin eti daha pembedir. Sarı kanat olanına göre daha az lezzetlidir. İstavritler bir yaşında olgunluğa eriştikten sonra, 13-14 yıllık yaşam süreleri boyunca orta sularda gezginci bir hayat sürdürürler. Marmara denizini kendilerine yumurtlama alanı olarak seçtikleri bilinir. Ama halen uydu haritalarından belirlendiği büyük ölçüde kirlenen Marmara Denizi sularında eski yoğunluğu bulunmasa da, kirliliğe en fazla dayanan balıklardan oldukları için Haliç civarında bile varlıklarını sürdürmektedirler. İstanbul kıyılarındaki rıhtımlarda el ve kamış oltaları ile çaparili avcılığı yaygındır. Eski yıllarda Palamut yada Lüfer gibi balıkların kovaladığı istavrit sürüleri rıhtım dibine kadar indiklerinde ince torlu kepçelerle de avcılığı yapılabilmekteydi.

    Çapari ile Avcılığı:

    Profesyonel balıkçıların torbalı ve fanyalı ya da sadece uzatma ağlarla yakaladıkları istavritler amatörler tarafından genellikle çapari ile avlanılır. Yemli oltaya vurursa da, zaman ve yoğunluk bakımından çapari avcılığı tercih edilir.Yemli izmarit oltasında akyemi tercih eden istavrit çaparide de beyaz tüye yada beyaz floşa rağbet etmektedir. Bağzı oltacılar iğneye elektirik tellerinin beyaz izolasyon plastiklerini geçirerek dayanıklı çaparilerde yapmaktadırlar. Çapariler, deniz dibine ilişmelerini önlemek için kamış oltalarla kullanılmaktadırlar. Kıyı oltacılarının bağladıkları çapariler genellikle kullnış bakımından 7 iğneyle sınırlıdır. Avcılığın yapıldığı yerdeki akıntının gücüne göre 50-100 gr lık iskandil bağlanır. Daha ağır ve kalın takımlar hem sağır, hem de ilişkenli yerlerde çaparinin takılmasına neden olurlar.

    Yapılışı: İnce takımların avcı olduğu gözönünde tutularak bedende 0.25-30, kösteklerde .10-20 numara naylon misina kullanılır. Köstekler 10-13 cm boyutundadır. İğneler 6 numara yada 5 numaradan seçilir. Kıyı avcılığında 6-7 iğneden fazla iğne taşıyan çaparileri kullanmaktan kaçınılmalıdır. İğnelere martı, hindi ya da kazın fazla sert olmayan beyaz tüylerinden bağlanmalıdır. Kanat ve kuyruk tüylerinden çıkartılan 2-3 mm kalınlığında ki parçalar kullanılır. Her ne kadar beyaz tüy kullanmak istavrit çaparisinde adet olmuşsa da, yedekte bulunan tümü kırçıllı çapariyle devam etmek verimi arttıracaktır. Aksi halde takımın tümü beyaz tüylü bir çapariyle değiştirmek her zaman mümkündür.

    İzmarit

    [​IMG]

    Amatör balıkçının denize attığı yemli oltaya ilk atlayan balık izmarittir. Kıyılarımızda yaz aylarında bolca bulunduğundan, yeme didiklercesine sardığından ve acemiye büyük heyecan verdiğinden, bu balığa amatör balıkçının ilk gözdesi de diyebiliriz. İzmaritler 14-16 cm boyuna ve 50-120 gr ağırlığa ulaşabilir. Denizlerin 10 derece sıcaklığın üzerinde ki sularında yaşarlar. Bu nedenle derin kanal sularına çekilip, yaz aylarında da kıyıların sığ sularına gelirler. 10-12 yıllık bir ömre sahiptirler. İri sayılabilecek pulları sert ve vucuda yapışıktır. Göğüs yüzgecinin hemen üzerinde küçük siyah bir leke bulunur. Pulları bıçakla kolaylıkla kazınabilir olmasına rağmen balıkçılar genellikle tüm deriyi tulum çıkarmayı yeğlerler. Bu türün yüzgeçleri çok iyi gelişmiştir ve sert sivri dikenler taşırlar. Yüzgeçlerinin özelliği dolayısıyla az da olsa geriye çekilme yetenekleri vardır. Yüzgeç dikenleri ele battığında, zehirsiz de olsa acı verir ve derine işler. Bu türlerin bir özellikleride acemileri korku ve tiksintiye düşürür. Sıcak aylarda bu türlerin gövdelerinde yapışan bir asalak görülür. Kene gibi bacaklarıyla deriye tutunan bu asalağa izmarit biti denir. Yerinden kopartıldığında küçük bir yara izi bırakan izmarit bitinin balığa verdiği zahmetten başka zararı yoktur.

    İzmarit Oltası

    Oltanın bedeni 0.25-35 misina dan yapılır. Köstekler genellikle 0.20 misinadan olup, 10-15 cm boyundadır ve bedene ilmik yapmak sureti ile dizilirler. İzmarit dipte dolaşan bir balık türü olduğundan köstek adedi3. en fazla 5. tir. Kösteklere 9 numara çapraz kalaylı iğne takılır. 50-70 gr ağırlığında iskandil kullanılır. Midye içine büyük düşkünlük gösteren izmarit, ak yemle veya kurtlada yakalanır.

    İsparoz

    [​IMG]

    İsparoz ya da bazı bölgelerde adlandırıldığı gibi ispari, tüm denizlerimizde bulunur. Genellikle 7-14cm boyunda olmalarına karşın 35 cm ye kadar büyüğüde ender olarak görülmüştür.

    Yuvarlağa yakın elips biçimindeki vucuduna karşın, küçük bir başı vardır. İri gözlere sahiptir. İzmaritin sırt yüzgecine benzer batıcı dikenlerle donanmış sırt yüzgeci kuyruğuna yakın uzanır. Esmer renkten başlayıp, kirli saırılı, yeşilli dalgalarla karına doğru beyazlaşarak inen derisi kalın pullarla örtülüdür. Kuyruk tarafının üst kısmında siyah bir damgası vardır. Eti yağlı ve lezzetlidir. Yaz aylarında ızgarası yapılabilir.

    İsparoz oltası:

    Kurt, yavru karides, ak yemleri sevdiği gibi, dişli bir balık olduğu için midye içine de istahla saldırır. Bu nedenle İzmarit oltaları ile avlanabilir. Genellikle denizlerin bir çok yerinde görülebilirler.

    Kaya Balığı

    [​IMG]

    Kaya balıkları çok çeşitlidir. Yurt denizlermizde de bir çok türü olan kaya balığının bilinen adları arasında kömürcün kayası, tekir kayası, sarı kaya, kurbağa kayası vb sayılabilirse de çoğu kez sadece kaya balığı ismi ile anılırlar. Bunların içinde kömürcün kayası isminde de anlaşılacağı üzere kuzguni siyah bir renkte olmasına rağmen, çok beyaz ve lezzetli bir ete sahiptir. Kaya balığının renkleri türlerine göre; siyah, esmer, kirli sarı arasında değişir. Küçük boyda olanlarıda canlı yem olarak levrek gibi değerli balıkların avcılığında kullanılır.

    Kaya balıkları ılıman denizlerde yaşarlar. Taş ve kaya kovuklarına sürekli yerleşerek barındıklarından yerli balıklardan sayılırlar. Boyları 8-10cm arasında değişir. Kömürcün kayası ve diğer bazı türlerde 20-25 cm'ye kadar büyümüş oldukları da görülür. Vucutları füze biçimindedir. Basık başlarında gözleri kurbağa gözleri gibi dışarıya doğru fırlaktır. Ağzı büyük ve körüklüdür. Derileri çok ince pullarla sıkı sıkı kaplıdır. Sırtta iki adet olan yüzgeçleri kayalara tutunacak şekilde gelişmiştir. Kuyruk yüzgeci çatalsız olup gemi dümeni biçimindedir.

    Kaya Balığı Avcılığı

    Bu balığın özel bir avlanma şekli yoktur. Deniz solucanları, kurtlar,midye içi ve balık yavruları ile geçinen kaya balığı yem seçmediğinden her türlü oltaya vurur ve hemen hemen hiç çırpınmadan da teslim olur. Kıyılarda balık avcılığına yeni başlayan amatörlerin sıkça karşılaştığı bu balık çoğu kez bilmeyenler tarafından yenmeyeceği sanılarak atılır. Ancak tavasının tadını alanlar özellikle iri olanların değerini çok iyi bilirler.

    Engin SUNAR üstadımızdan alıntıdır.
     
    Son düzenleme: 11 Temmuz 2007
  2. Avciperdeci

    Avciperdeci SeRDaR

    Mesajlar:
    7.433
    Favori Kamış:
    El Oltası
    Lapina

    [​IMG]

    Yosunlu ve otlu sularda avlanan oltacıların karşılaştığı Lapina'nın Kuzeydoğu Atlantik'ten Fas sahiline karşın iki türü bulunmasına karşın sularımızda bir türü yaşar. Bir kaç da yakın akrabası bulunur. Özellikle Ege kıyılarımızda görülen bu balığın boyu 10-20 cm kadardır. 30 cm boyuna ulaşanları görülmüştür.

    Lapina'nın sırtta siyahtan başlayıp kahverengi, daha sonra da yeşile dönüşen bir rengi vardır. Kalın derisi sık pullarla kaplıdır. Füze şeklinde ki gövdesinde normal bir yapıda başı ve kalın dudakları bulunmaktadır. Gemi dümeni şeklindeki kuyruğuna doğru uzanan tek bir yüzgeci vardır. Göğüs, karın ve anüs yüzgeçleri olağan yapıdadır.

    Lapina'nın yakın akrabaları arasında bulunan Çıröır'ın boyu 15cm yi geçmez. Gün balığı, Gelin balığı, Ördek balığı, Kikla diye adlandırılan diğer yakınlarından Kikla balık adamlar tarafından aranan bir balık olup, eti lezzetlidir.

    Lapina'nın tavası yapılasa eti lezzetli olmadığından avcılığı çok fazla yapılmaz...

    Karagöz

    [​IMG]

    Karagöz'ün İsparoz ile yakın akrabalığı vardır.Karagöz ve Sivriburun Karagöz adı taşıyan iki türünden, denizlerimizde bulunmaktadır. Yaşama yerleri olarak taşlık, kayalık suları, gemi batıklarının civarını seçerler. Boyları 45 cm ye, ağırlıkları 2 kg'a ulaşır. Kıyılara sokulanların boyları ortalama 10-25 cm civarındadır.

    Karagöz ve Sivriburun Karagöz'ün vucutları yuvarlağa yakın elips biçimindedir. Vucutlarına göre ufak sayılacak başlarında insan dişlerine benzeyen kesici ve azıcı dişleri mevcuttur. Bu dişlerle midye, akavides, çağanoz gibi kabukluları kırarak, kolayca yerler. Tek olan sırt yüzgeci ile kıç yüzgeci kuyruğa kadar uzanır. Göğüs yüzgeçleri uzun olup bedenin yarısına kadar ulaşır. Kuyruğunun ve karın yüzgeçlerinin de oldukça gelişmiş oluşuyla, bu balığın iyi bir manevra yeteneğine sahip olduğu yeterince anlaşılır. Öyle ki, oltaya yakalandığında taş kovuklarına geri çekilebilir, akıntılı sularda hareketsiz durabilir.
    Her iki türde de, deri kalın pullarla örtülüdür. Yüzgeçler siyah renktedir. Karagöz ile Sivriburun Karagöz'ü ayırt eden özellikler, adından da anlaşılacağı üzere birinin daha sivri bir ağız yapısına ve daha çeşitli renklere sahip oluşudur. Karagöz'de sırt esmer renktedir. Göğüs kısmı beyaz olan karına kadar kısmen alacalı beyazdır. Sırttan yanlara kadar sarkan siyah çizgiler bulunur. Kuyruğun kökünde ise İsparoz daolduğu gibi siyah bir damga vardır. Sivriburun Karagöz'de ise gövdenin arkasında sırt ve anüs yüzgecinin arasında ve sırttan solungaç kapaklarının üzerine inen iki kalın siyah şerit bulunur; ense kısım mavi renklidir.
    Karagöz'ün iki türü de, çok hassas ve korkaktır. Bununla birlikte küçük boyda olanları oltaya vurmaktan çekinmezler.

    Karagöz Oltası

    Karagöz sert ve kuvvetli, aynı zamanda da dişli bir balık olduğundan kısa saplı ve sert iğne kullanmalıdır. Ürkek olduğu içinde mümkün olduğu kadar ince misia kullanılmalıdır. Kıyı avcılığında nispeten küçük karagözler avlandığından üç köstekli oturtma takım kullanmak daha uygun olur.

    Yapılışı;

    Karagöz için kullanılan köstekli olta takımı izmarit takımındakinin benzeridir. Bir kulaç uzunluğunda ve 0.40 naylon misina bedene denizdeki akıntı hesaba katılarak 50-100 gr ağırlığında yuvarlak biçimde ki bir iskandil bağlanır. Bedenin üzerine 0,30 numara misinadan 20-25 cm uzunluğunda 3 adet köstek ilave edilir. Kösteklerin ucuna balıkların iriliğine göre 1-2 yada 3 numara iğne bağlanılır. Bedenin apiko da yani suyun için de dik durmasını sağlayabilmek için, delinerek çift taraflı fırdöndüyle donatılmış bir şişe mantarı boşta kalan uca bağlanmak üzere olta tamamlanır. Şişe mantarının üzerine kalaylı kağıt sarılması balıkları ürkütmeme bakımından faydalıdır. Yem olarak midye içi, sülinez, çağanoz gibi balığın alıştığı yemler kullanılır. Bu takımla taşlık, kırmalık yerlerde ay aydınlığının olduğu gecelerde verimli avcılık yapılır. Karagmz daha önce de söylediğimiz gibi çekingen bir balık olduğu için oltaya dokunduğunda hemen çekmemek gerekir. Çoğu kez yemi ağzına alarak gevelemeye çalışır. Hatta yutmadan dişlerinin arasında birlikte sürüklemeye başlar. Ona yemi yutma fırsatı verdikten sonra, hafifçe çekmekle iğnenin ava iyice oturması sağlanır. Tekneden avlanmalarda ucunda, iskandili bulunan çift köstekli dip oltası kullanılır.

    Eşkine

    [​IMG]

    Taş balığı adı verilen Eşkine, beyaz etli bir balıktır. Yetişkinleri 1-2 kg ağırlığında 30-50 cm boyunda olur. 4 kg ağırlığa 70 cm boyuna ulaşanı görülmüştür. taş balığı adını alması, kafatasının içinde küçük çakıl taşı görünümünde iki adet kemik bulunmasındandır. Avrupanın batı kıyılarından, Afrika'nın Ekvator'a uzanan sularında, Akdeniz'den Karadeniz'e kadar tüm ılıman iklimlerde, kaya oluklarının ve gemi batıklarının civarında kalabalık aileler halinde yaşar.
    Eşkine'nin vucut yapısı, yan taraflarından hafifce yassı, elips şeklindedir. Sırtı kamburumsudur. Sırttan koyu gri ve lacivert tonlarla başlayan rengi, karına doğru kirli sarıya çalan beyaza dönüşür. Kalın derisi büyük pullarla kaplıdır. Birbirine bağlı iki sırt yüzgeci vardır. Göğüs karın ve anüs yüzgeçleri bedenine göre büyükçedir. Kuyruğu yelpaze şeklinde oldukça büyük ve gelişmiştir. Eti lezzetlidir. Levrek etine eş değerde tutulduğundan bu balığa bazı yörelerde taş levreği de denir.

    Olta ile avcılığı

    Eşkinenin olta ile avcılığı gece yapılır. Takım köstekli beden şeklindedir. 3 kösteklidir. Köstekler 30 cm uzunluğunda, 0,30 numara misinadandır. Olta kısmı 0.40-45 numara misinadandır. Köstek araları düğüm noktalarında, köstek boyundan 5-6 cm daha uzun tutulur. Kösteklere 3-4 numara kısa saplı çapraz iğne takılır. İskandil ağırlığı 100 gr olmalıdır. Eşkine'nin yemi karides yada iri mamundur. Yem, testere biçimindeki baş uzantısı kesildikten sonra, küçük olması halinde de iğneye ikili olarak takılır.
    Yüzme kesesi büyük olduğundan, Eşkine oltada uzun süre direnmez, kesenin şişmesi dolayısıyla yukarıya yarı baygın halde gelir. Ancak oltaya yakalandığını hissedince, Karagöz gibi, hemen bir taş kovuğuna kaçmaya çalışır. O anda balığın zorlamasına direnmek gerekir, ama oltayı hızlı çekip misinayı koparmamaya da özen göstermek gereklidir. Balık bir kovuğa girerse, ne takımı ne de balığı dışarıya almak olanaksızdır. Eşkine'nin olta ile avlanması, gece yakamoz aldıktan sonra, sabahın ilk ışıklarına kadar yapılır.


    Kırlangıç

    [​IMG]

    Kırlangıç'ın yurdumuzda; Benekli Kırlangıç, Öksüz, Dikenli Öksüz, ve Mazak adı verilen çeşitli türleri vardır. Genellikle tüm kırlangıçların, küçük yavrularına da Mazak adı verilir. Kırlangıç göğüs yüzgeçlerinin çok büyük kanat şeklinde gelişmiş olması nedeniyle bu adı almıştır. Akdeniz ve Karadeniz den, Atlas Okyanus'una, Orta Norveç'ten Ekvator Afrikasına kadar tüm denizlerde yaşarlar. Genellikle 30-60 cm boyunda, 0-700-1kg ağırlığında olan bu balığın 75 cm boyunda 1,5-3 kg ağırlığında olan bireylerine de rastlanmıştır. Büyük kafalı, koni gövdeli, gösterişli renklere sahip bir balıktır. Üst dudağı sivri iki sert çıkıntı halinde uzayan ağzı da başına oranla büyüktür. Tüm türleri kırmızının tonlarında renklerdedir. Öndeki üçgen şeklinde ve dikenli olmak üzere iki adet sırt yüzgeci vardır. Uçları mavi renkle bezeli, benekli yelpaze şeklindeki göğüs yüzgeçleri kuş kanadına benzer ve çok görkemlidir. Bu yüzgeçlerin ön tarafında beyaz parmaklar şeklinde organlar bulunmaktadır. Bu organlarla, Kırlangıç yaşamak alışkanlığında olduğu kumlu ve çamurlu deniz diplerinde hareketlerini düzenler. Kıç yüzgeci anüsten kuyruğa kadar uzanır. Kuyruğu gemi dümeni biçimindedir. Yüzme kesesi büyük olduğundan, denizden çıktığında urg-urg şeklinde ses verir; bu nedenle bazı kişiler yalnış bir inanışla bu balığın ağladığı düşüncesine kapılırlar.

    Kırlangıç Oltası

    Kıyıdan kullanılabilir olta takımı, Lüfer oltasının benzeridir. Bu takımla avcılık balıkların kıyıya indiği balıkhane, mezbaha mahallerindeki, nispeten sığ ve akıntısız sularda yapılır. Lüfer oltası bölümünde tarif ettiğimiz düzeneğe 3/0 numara iğne, hırsız iğnesiz takılır. Kösterk 0,40 numara misinadan olacak, ağırlık olarak 100 gr iskandil kullanılacaktır.

    Uzun Bedenli Takım

    İlişkeni bulunmayan, kumluk ve yosunlu bölgelerde oturtma dediğimiz, bir takım Kırlangıç avı için de geçerlidir. 200-250 gr, iki ucu delikli bir iskandile, bir kulaç uzunluğunda 0,40-45 numara misinadan, 4/0 numara iğneli bir köstek bağlanır. İskandilin diğer ucuna fırdöndü bağlandıktan sonra takım oltaya eklenir. İzmarit, Kırlangıç için ideal yemdir. İğneye takmak için, yaprak haline getirilmeden önce izmaritin pulları iyice kazınmalıdır. Yem olarak, izmarit bulunamazsa, fileto çıkartılmış istavrit, ya da akyemlerden her hangi bir kullanılabilir. Balık oltaya vurunca bir an beklemeli, ondan sonra çekilmelidir.

    Engin SUNAR üstadımızdan alıntıdır.
     
    Son düzenleme: 11 Temmuz 2007
  3. Avciperdeci

    Avciperdeci SeRDaR

    Mesajlar:
    7.433
    Favori Kamış:
    El Oltası
    Hani Balığı

    [​IMG]

    Yani yada Ege'deki adıyla Hanoz'un Yazılı Hani'den, Orfoz ve Lahoz'a kadar 150'ye yakın türü vardır. Denizlerimizde ki türleri 10 kadardır. Boyları 10'cm den 100'cm ye, ağırlıkları 40-50 gr dan 25-30 kg ma kadar değişir. 150 cm boyuna ve 40 kg ağırlığa ulaşmış Orfoz görülmüştür.
    Hani'nin vucudu elips şeklinde, yanlarından biraz basıktır. Başı ve ağzı gövdesine göre büyüktür.Batıcı dişleri bulunan ağzında alt çene üsttekine göre daha ileridedir. Sırt yüzgeci önde dikenlerle başlar, gittikçe yumuşayarak kuyruğa kadar, yükselerek uzanır. Diğer yüzgeçleri normal bir şekilde, kuyruğu ise yelpaze şeklinde gelişmiştir. Derisi kalındır ve sık pullarla örtülüdür. Rengi türlerine göre, kirli sarı, açık kırmızı, kahverengi ve siyahımsıdır; yaşadığı taşlık, kırmalık yerlere uyum sağlama yeteneğine sahiptir. Yazılı Hani'de, sırtta kirli sarı zemin üzerine, yanlara kadar enlemesine uzanan kahverengi şeritler bulunur. Bunların en ufak boyları oltaya belli belirsiz vurduğundan, elle çok zor hissedilirler, dolayısıyla uzun süre takımda kalarak kösteğin bir daha kullanılamayacak kadar gam yapmasına neden olurlar. Bu yüzden oltacılar bunlara ''Köstek Kıran'' derler. Yüzme keseleri büyük olduğundan, bunların yaptığı basınçla hani balıkları sudan çıktığında mideleri ağızlarında balon gibi şişer.

    Hani Balığı Avcılığı

    Hani genellikle köstekli mercan ve izmarit takımlarında ki karides, kalamar, silünez gibi yemlere rağbet ederler.

    Horozbina Balığı

    [​IMG]

    Horozbina'nın bilinen 5 türü vardır. Kıyıda oltacılığa yeni başlayanların sık sık karşılaştıkları bu balık tüm çirkinliğine karşın zararsızdır. Boyları 10-18 cm arasında değişir.
    Derileri sarı, açık kahverengi, esmer renkte ve siyah beneklidir. Uzun konik şekilli, pulsuz gövdesi çok kaygan bir madde ile kaplıdır. Bu yüzden oltadan çıkartılırken avucun içinden sürekli kayar. Horozbina'nın başı gövdesine göre irice olup, üstünde ve gözlerinin yanlarında anten biçiminde garip uzantılar bulunur. Eti yenmeyecek kadar tatsız, kendide sevimsiz bir balık olduğundan özel bir avcılığı yapılmaz.
    Kıyılarımızda Horozbina ile bir yakınlığı olmasa bile bir başka can sıkıcı balık daha vardır. 10-12 cm boyundaki Lapina'ya benzeyen Çurçur kıyı balıkçılarının yaka silkmesine neden olur. Otluk yerlerde bolca bulunan bu balık İzmarit yemlisine rahat vermediği gibi, iğneyi gırtağına kadar yutarak çoğu kez oltayı bozar. Çok kılçıklı ve tatsız olduğundan Çurçuru Kediler bile yemez.

    Lüfer

    [​IMG]

    Balıkların en canavarı Lüfer Kabadayı olduğu kadar güzel ve hızlı bir balıktır. Lüfer balıkları dilimizde boylarına göre adlar alır. Lüfer kalabalık sürüler halinde gezen bir göç balığıdır. Oltacıların gözdesi olan bu balığın cüsselerine göre aldığı adları aşağıdaki tabloda görebilirisiniz. Lüferin Akdeniz'de 60-90 cm boyundao lanlarına rastlanır. Bu konuda ki rekor 120 cm boy ve 25kg ağırlıktır. On yıldan fazla bir ömre sahip olduğu sanılmaktadır. Denizlerimizde 30-40 cm boyunda ve 1.5-3 kg ağırlığında olanları Kofana adıyla tanınan deniz canavarlarıdır. Keskin dişleri ile hemcinslerine hatta Yunus'lara bile saldırmaktan çekinmezler. Etinin lezzetiyle en makbul olanı ise 300-500 gr ağırlığında olup lüfer diye adlandırılır.


    Lüfer'in Ağırlığına Göre Adları


    Defne Yaprağı........................30 - 40 tane 1 kg
    Çinekop.................................15 - 20 tane 1 kg
    Sarıkanat.................................8 - 10 tane 1 kg
    Lüfer........................................3 - 5 tane 1 kg
    Kofana.....................................1 - 1.5 kg
    Sırtıkara...................................2kg ve üzeri


    Şekil bakımından diğer füze biçimli pelajik alay balıklarından farklı olarak yan taraflarından yassıdır. Sırtı bulunduğu denizlere göre koyu lacivert (Karadeniz), yeşil ve kirli sarı (Ege ve Akdeniz) dır. Sırtındaki yele şeklindeki birinci yüzgecin ve anüsün dibindeki iki küçük sivri dikenin dışında batıcı dikenleri yoktur. Pulları ufaktır ve balığın yaşına göre deriye daha sıkı yapışıktır. Çenelerinde ustura keskinliğinde ince dişler bulunur. Bu dişlerin arasına kısıldığında kesemeyeceği misina yada ağ ipliği yoktur. Büyük boyda olanları bu nedenle oltadan çıkartırken çok dikkatli olmak gereklidir.

    Lüfer Oltası

    Çeşitli donanımlı takımlarla avcılığı yapılan lüfer için kıyı balıkçılığında kullanılan iki takım tarifi veriyorum. Bu arada Defneyaprağıi Çinekop diye adlandırılan yavru Lüfer'lerin dişleri iyice keskinleşmemiş olduğundan beyaz tüylü çapari ile de iyi bir av verdiklerini, büyük boyların ise akşam üstü sular kararmaya başladıktan sonra, bütün gece boyunca avlandıklarını hatırlatalım.

    Kamışlı Zoka

    3-4 metre uzunluğundaki bir kamışın ucundaki fırdöndüye, aynı uzunlukta ve 0,30 numaralı bir misina bağlanır. Bu bedenin ucuna küçük boy ve hırsız iğneli bir sarımsak zoka takılır. Derin sulu rıhtımlarda bu takım denize uzatılarak avcılık yapılır. Dip bulunduktan sonra zoka dipten bir-iki karış yukarıya kaldırılır. Yaprak halinde kesilmiş yem hem zokanın iğnesine, hem de hırsız iğneye geçirilir. Balığın o günlerde yediği yemin ne olduğunu önceden öğrenmelidir. Bu yemler arasında İzmarit, istavrit, Hamsi ve zargana bulunur. Avcılığın bereketli olması için zokayı zaman zaman civayla parlatmak faydalıdır.

    Köstekli Takım

    Makarqalı kamışla uzak mesafelere atılabilen bu takım akıntılı sularda iyi randıman vermektedir. Kamıştaki misinanın ucuna bir klips takılır. Bu klipse iki fırdöndü geçirilir. Bu fırdöndülerden birine 35cm boyunda 0.30 kalınlığında bir misinadan 70-100 gr ağırlığında iskandil taşıyan bir köstek bağlanır. Diğer fırdöndüye de, ucunda 1 numara ve 2 numara iki kalaylı iğneden oluşan bir hırsızlı düzenek eklenmiş, 40 cm uzunluğunda ve 0.20 numara misinadan oluşan bir köstek bağlanır. 1 numara esas iğnenin palası delinmiş ve üzeri yaldızlı kağıtla sarılmış küçük bir şişe mantarına oturtulmuştur. Takım kamışla uzağa atıldığında iskandil dibi bulur. Mantar ise, üzerine sülük halinde yem tutturulmuş hırsız iğneli düzeneği akıntının istikametinde yüzdürülür. bu avcılıkta da, oltayı dibe takmamak için kumluk ve ilişkensiz bir av yeri seçmek gereklidir.

    Uzun Olta

    Tel üzerine leğimlenen iğnelerle, yada kaşık ve fırdöndüler aracılığıyla hazırlanan çok iğneli düzenekler ''Uzun Olta'' adını alır ve başta Lüfer avcılığı olmak üzere, denizlerde ve tatlı sularda önemli bir kullanım alanı bulurlar.

    Gece Avcılığı

    Güneşin batışıyla birlikte lüks lambası ışığının yardımıyla Lüferin verimli avcılığı yapılır. Bu avcılık sırasında, genellikle tekne demirlenmektedir, ama boğazlarda ve geçit yerlerinde demirleme mümkün olmadığından kürek üzerinde durulmaktadır. Lüferin yemli olta takımında, kullanılacak misina kalınlıkları; çinekop için olta 0.30-35 beden 0.25, Lüfer için olta 0,35-40 beden 0,25-35, Kofana için olta 0,40-50 beden 0.35-50 şeklindedir. Doğallıkla bu takımlar için değişik boy ve biçimdeki zokalar, hırsızlı iğneyle kullanılmaktadır. Hırsız iğne, 4-5cm uzunluğunda çift kat misinaya bağlı (çinekop için 1-2 numara, lüfer ve kofana için 2/0-3/0 numara) iğnenin zokanın iğnesinin köküne çift ilmikle eklenmesiyle oluşturulur ve yeme vuran balığın yakalanma olasılığını arttırır. Normal bir lüfer oltası, sırasıyla 100mt misina olta ipi orta boy bir fırdöndüye bağlı 1mt lik ek beden, orta boy bir fırdöndüye bağlı 1-1.5 kulaç uzunluğunda beden ve hırsızlı zoka dan oluşur. Olta ipine bağlı birinci fırdöndünün üzerine, denizin akıntısına göre 10 ila 25 gr ağırlığında bir kurşun kıstırma koymak, deniz dibinin çabuk bulunmasına ve oltanın dik durmasna yardımcı olur. Cam çubula maskallanmış ve civayla parlatılmış zokaya, hamsi, istavrit, izmarit vb yemler takılır. Yemlerin küçük boyları iğneye bütün olarak takılır, ama büyük olanların livarda canlı olarak saklanması ve av sırasında kesilmesi avcılığın verimini son derece arttırır. Zokanın iğnesi yaprak yemin kuyruk taarafından takılarak döndürürülür, yeniden yeme batırılır. Yemin sülük gibi uzayan diğer ucuna da hırsız iğne iliştirilir. Olta denize atılıp, dip bulunduktan sonra, misina bir miktar çekilip yemli zoka dipten bir metre kadar yukarıya çıkarılmalıdır.Dipte balık vurmadığı takdirde, çeşitli derinlikler denenmeli ve balığın bulunduğu suyun derinliği misina kulaçlanarak işaretlenmelidir. Lüfer, yemi önce dişleri ile parçalayıp, sonra yutmak üzere saldırma alışkanlığındadır; Bu nedenle, oltaya vurduğu zaman hemen çekilmemelidir. Balığın bir iki kere daha vurmasına izin verdikten sonra, ısırışlarını kontrol ederek oltayı derhal çekmek gereklidir. bu bir el alışkanlığı sorunu olup, olta tam vaktinde çekilmezse balığın zokayı yutması ve keskin dişleri ile misinayı koparabilme ihtimali ortaya çıkar. Lüfer çok hareketli bir balık olduğundan, tekneye alındığında hoplayıp zıplayarak misinayı dolaştırabilir ve sürekli açıp kapadığı ağzı yla misinayı zedeleyebilir. Bu nedenle, tutulan balığı iki bacağın arasında kıstırıp, iğneyi ağzından dikkatle çıkarmak yerinde olur.

    Engin SUNAR üstadımızdan alıntıdır.
     
    Son düzenleme: 11 Temmuz 2007
  4. Avciperdeci

    Avciperdeci SeRDaR

    Mesajlar:
    7.433
    Favori Kamış:
    El Oltası
    Palamut

    [​IMG]

    Palamut, alay halinde geçici balıklardandır. Palamut vonozundan, Peçuta'ya kadar cüsselerine adlandırılmasına karşın, genellikle ufak boylarına Palamut, 1-1.5 kg dan ağır olanlarına Torik denir. En fazla 85cm boyuna ve 7 kg ağırlına ulaştığı görülmüştür. Atlantik okyanusundan Kuzey denizine, Akdeniz'den Karadeniz'e kadar ılıman sıcaklıklarda ki tüm sularda yaşar.

    Palamut un Ağırlığına Göre Adları

    Palamut Vonozu.....(iki-üç aylık sığ su yavrusu)
    Kestane Palamutu..(beş-altı aylık 100-150 gr )
    Çingene Palamutu..(Sekiz aylık, 250-300 gr )
    Palamut.................(1 yaşında 1 kg )
    Zindadelen.............(2 yaşında 2.5 kg )
    Sivri......................(3 yaşında 5 kg )
    Altıparmak.............(5 yaşında 6-6,5 kg )
    Piçuta...................(7 kilo ve üzeri)


    Palamut'un sırtı boylamasına yeşilimtrak lacivert, kısmen nefti ince şeritler halinde bir desene sahiptir. Bunlar yanlara doğru soluklaşır.ve karında renk kirli beyaza dönüşür. Yanlardaki beyaz rengin içinde toz pembe, açık kırmızı yeşil menevişler bulunur. Tıknaz bir torpil gibi bedene göre yüzgeçler küçük ama güçlü, kuyruğu çatallırdır. Çift olan sırt yüzgeci üçgen yeleler şeklinde gelişmiştir. Öndeki sırt yüzgeci yatarak bedenin içine gömülebilir. Kuyruğun önünde, üst ve altta 7-8'er adet küçük yalancı yüzgeç çıkıntısı vardır. Koniyi andıran başında pul yoktur. Derisindeki pulları da küçük ve seyrektir, kolaylıkla dökülür. Hep ileriye doğru hamle yapan manevra yeteneğikısıtlı, süratli bir balık olup, saatte 10-12 deniz mili hız yapabilmektedirler.

    Yemli Palamut Oltası

    Palamut oltası, Lüfer oltasının benzeridir. Olta 0,35-40 numara misinadandır. Beden ise 0,25-30 numara misinadan, kullanılan kamışın boyuna göre,1.5-2 kulaç uzunluğunda yapılır. İğnesi 3/0 numara, uzun saplı ve kalaylıdır; daha küçük boyda hırsız iğneyle birlikte bağlanır.
    Yemler; kraça, Hamsi ve sardalyadır. İğnelere bütün olarak, büyük iğneyi ağızdan sokup ucunu sırttan çıkarmak, yine küçük iğneyi de anüsten sokup, ucunu kuyruğa yakın çıkarmak suretiyle takılır. Palamutun sevdiği yemlerden biri de Uskumrudur, ama bulunamadığı takdirde Kolyoz da kullanılabilir. Bu yem, fleto halinde kesilerek, kuyruk ve omurga alındıktan sonra, kuruk tarafı iğnelerden sarkıtılarak işlev görür.

    Torik için takımı daha güçlendirmek gereklidir. Oltada 0,50-60 misina, bedende 0,35-40 numara misina, iğne olarak da 7/0-8/0 numara uzun saplı iğneler kullanılır. Bunda da, İstavrit, Hamsi, vb iğnelere bütün olarak takılır. Uskumru, Kolyoz ya da iri istavrit kuyruk tarafından fleto olarak kesildikten, iç organları ve kuyruk kısmen omurgayla birlikte çıkarıldıktan sonra, olta baş büyük iğneye gelecek şekilde yemlenir. Şak şak halinde ki kuyruk kısmı suda dalgalanacağından yeme canlıymış gibi görüntü kazandırır.

    Yünlü Zoka Takımı

    bu takımla avcılık daha çok Boğaz'ın derin suyu bulunan rıhtımlarında yapılır. Yünlü zokası Palamut yada Torik'in yemini oluşturan Hamsi, Sardalya vb balıkların boyunda ve yapısında bir dökme kurşun parçasıdır. Zokanın iğnesi, kurşunun iriliğine göre, yemli takımlarda kullanılanlara aynı niteliktedir. Kurşun gövdenin ortasına açılan küçük bir delikle kızıl renkli Horoz'un göğüs tüylerinden3-4 adedi sökülür ve bir kibrit çöpü ile sıkıştırılır. Yünlü denilen bu zokayı da, av sırasında, diğer zokalarda olduğu gibi cam çubukla maskllayarak balığın diş izlerini gidermek ve civayla parlatmak gereklidir. Kıyıdan yapılan avcılıkta , yünlü zokanın iğnesi uygun şekilde yemlenirse, Palamut yada Torik daha bir iştahlı saldırır.

    Denizde teknesi bulunmayanların zevkle yaptığı bu avcılık, kol kuvvetiyle mümkün olduğu kadar uzağa atılan yünlü zokayı dibi bulmadan süratle çekmek gerektiğinden oldukça ağır bir spor sayılabilir.

    Zargana

    [​IMG]

    Zargana'yı bazı kişiler yılan balığının bir cinsi sanırlarsa da, bu balık dünyanın en eski deniz balıklarından olup, yılan balığı türleriyle hiç bir alakası yoktur. Eni boyundan yaklaşık olarak 20 kez küçük olan Zargana'nın yetişkinleri 30-60 cm boyundadır. 90 cm boyunda 1.5 kg ağırlığında olanlarıda görülmüştür. Ilıman denizlerin balığıdır ve çoğunlukla deniz yüzeyinde dolaşır. Zargana^nın ağzı ince, uzun sivri ve sert bir gaga şeklinde gelişmiştir. Üstteki kısa, alttaki uzun olan bu gaganın çene kısmında keskin sivri dişleri vardır.

    Zargana'nın vucudu uzun silindir biçimindedir. Tek olan sırt yüzgeci, anüs yüzgeciyle simetrik olarak kuyruğa yakındır. Göğüs ve karın yüzgeçleri ufaktır. Çok çevik bir balık olup, büyük balıkların özellikle de can düşmanı olan Kılıç balığının saldırısından deniz yüzeyinde sekerek korunabilir.

    Zargana'nın sırtının ve yanlarının rengi lacivert, yeşil karışımıdır; karında beyaza dönüşür. Eti kemiğinden ayrıldığında, yeşil renkte olan omurga boyunca, etin de açık yeşil olduğu görülür. Bazı kişiler bunun zehirli olduğunu sanırlarsa da, bu doğru olmayıp, Zargana'nın eti ince kılçıkları dikkate alınmazsa oldukça lezzetlidir.

    Zargana Oltası

    Zargana avcılığı, oltacılar tarafından özel bir takımla yapılır. Zargana'yı tek tek yakalamaktaki amaç, Lüfer ve Kofana için çok değerli bir yem oluşudur. Kurşunsuz yada tek bir kıstırma kurşunun takıldığı takımda iğne yoktur. İğne ve yem yerine 0.25-30 numara misina bedene, doğal sarı renkte, elyaf halinde ipek floş püskül halinde bağlanır. Bu püskülün deniz yüzeyinde dolaştırılmasıyla, saldırıya geçen Zargana, ipek elyafa sivri dişleriyle ilişir ve kendini kurtaramadığından kolayca yakalanır. Zargana'nın beyaz tüylü çapariye ve kaşığada atladığı görülür.

    Zargana İçin Yemli Şamandıralı Olta

    Lüfer avcılığında değerli bir yem olan Zargana'nın kıt olduğu günlerde yemli şamandıralı olta etkili bir düzenektir. Ucuna 7-8 numara bir, iki veya üç sinek iğne bağlanan 1,5 kulaçlık 0.15-20 numara misinanın küçük bir fırdöndü aracılığıyla küre şeklinde bir şamandıraya eklenmesiyle oluşur. Olta ipine bağlanan ve içine bir miktar su konulan bu şamandıra aynı zamanda ağırlık görevi yaparak kamışla kolayca uzağa atılır. Her türlü sularda başarıyla kullanılan bu takımın iğnesi uzun parça halinde kesilen akyemle yemlenir

    Engin SUNAR üstadımızdan alıntıdır.
     
    Son düzenleme: 11 Temmuz 2007
  5. Avciperdeci

    Avciperdeci SeRDaR

    Mesajlar:
    7.433
    Favori Kamış:
    El Oltası
    Levrek

    [​IMG]

    Denizlerdeki balıkların kralı sayılan Levrek, Karadeniz de dahil olmak üzere bütün denizlerimizde iki tür halinde yaşamaktadır. Bunlar biçim olarak pek farklılık taşımadıkları halde derisi yumuşak ve benekli olanın diğerine oranla daha az büyüdüğü bilinmektedir. Ağırlığı 500 gr'a kadar olan yavrulara ispendek adı verilmiştir. Levreğin boyu 80-100cm ye, ağırlığı 10-12 kg a ulaşabilir. 130 cm uzunluğuna ve 18 kg a ulaşanı görülmüştür. Sığ sularda ve akarsu ağızlarında yaşamlarını sürdürür.
    Füze şeklinde bulunan bu balığın derisi iri ve sağlam pullarla örtülüdür. Sırtı parlak kurşini renkte, yanları mat beyaz, karnı gümişi beyazdır. İki sırt yüzgecinden önde bulunanı sert dikenlerle oluşmuştur. Karın yüzgeçleri, kıç yüzgeçleri ve kuyruğu yelpaze biçimindedir. Göğüs yüzgeçleri gövdesine göre ufaktır. Solungaç kapaklarının arka kısmı sert bir diken gibi uzanmıştır.

    Levrek sığ sularda yaşadığından kıyılarda bulunan kaya balığı, gelincik, ot balıkları, dil ve pisi yavruları, karides, çağanoz gibi deniz yaratıklarıyla beslendiği gibi, akarsuların getirdiği kurbağa vb hayvanlarıda afiyetle yer. Yakalanan büyük boy Levreklerin karnın dan ''tarla faresi'' bile çıktığı görülmüştür. Bu oburluğuna rağmen etinin ıtakoz eti kadar dolgun ve lezzetli oluşu dolayısıyla bütün dünyada olduğu gibi, yurdumuzunda pahalı ve gözde balıklarındandır.


    Levrek İçin Kıyı Bırakma Oltası

    Basit fakat kıyıdan kesin sonuç alan bir olta takımıdır. Kullanılacak misinanın ince oluşu avcılığını arttırır. Bununla beraber iğnedeki yeme vuracak Levreğin iriliğini kendimiz tayin edemeyeceğimize göre ana bendeni, bendenden biraz daha kalın tutmamız yerinde olur. Buna göre ana bedeni 0.40, bedeni 0.20-30 numara naylon misinadan seçmemiz uygundur. Balığın çok hassas ve ürkek olduğunu göz önünde tutarak av yerini mümkün olduğu kadar kalabalıktan uzak, akarsu ağzına yakın kumluk bir bölgede tercih etmeliyiz. Bu olta kamışla olduğu kadar elle de atılabilir. Elle atıldığı zaman fırdöndünün üst tarafına küçük bir kıstırma kurşun konulması gereklidir. Takımda uzun saplı 2/0-4/0 numara düz iğne kullanılır. bu iğnenin bulunduğu 70-80 cm uzunluğundaki beden, ana bedenin ucundaki orta boy fırdöndüye bağlanır. İğneye genellikle canlı yem takılır. Bu yem küçük boy bir kaya balığı, bir isparoz yada karides olabilir. İğneyi yeme geçirirken ölmemesi için usulüne uygun hareket edilir. Olta atıldıkta sonra, misinanın kıyıya dikilen ince bir dala ya da kamışa tutturulması gereklidir. Makaralı kamışlarda özel sehpasına dik olarak oturtulur. Av saati olarak sabahın erken vaktinde, denizin durgun ve berrak olduğu zaman en elverişlisidir. Canlı yem sürekli açığa kaçmak isteyeceğinde oltanın bozulma olasılığı yoktur. Adından da anlaşılacağı üzere bu oltalar elde tutulmaz, uzak bir yerden kontrol edilir, durumu bozulursa yem tazelenerek yeniden denize atılır.

    Yem olarak kıyılarda sazlık, taşlık yerlerde bulunan ve kepçeyle kolayca toplanan küçük karides ya da tekeler kullanılırsa, bunları iğneye ikişerli takmak yerinde olur. Bunun için de, başındaki testere ve kuyruğu kesilmiş karides kuyruk tarafından döndürülerek iğneye geçirilir. İkinci karides de testeresi kesildikten sonra, ölmemesi için kuyruğundaki ikinci halkadan iğnenin gagasına tutturulur. Balığı görünce hareketlenen yem iğnenin iştahla yutulmasını sağlayacaktır. Aynı şekilde hazırlanan ve uygun aralıklarla denize atılan bir kaç olta av şansını daha da arttırır. Son bir uyarı olarak, av yerinde fazla hareket edilmemesini, balık yemi tuttuğunda kıyıya oltayı kullanarak, yani misinanın fazla zorlanmadan zaman zaman kalama vererek çekilmesini, kepçenin hazır edilmesini öneririm.

    Çipura

    [​IMG]

    Ege ve Akdenizin bu gözde balığı Çipura yada bazı yörelerde ki adıyla Alyanak, boyları 25-35 cm, ağırlıkları 0.5-3 kg arasında değişen, değerli göçer bir balık türüdür. Küçük boyda olanlara Lidaki denilir. En fazla 70 cm boyunda ve 6 kg ağırlığında olanı görülmüştür. Karadenizde bulunmaz.
    Vucudu elips şeklinde, sırtı hafifçe kambur olan bu balığın başı da bedenine oranla büyüktür. Güçlü sivri dişlerle donanmış ağzıyla kabukluluarı kolaylıkla kırıp yiyebilir. Sırt yüzgeci batıcı sivri dikenlerden oluşmuştur, kuyruğun yakınına kadar uzanır. Normal yapıda olan çipuranın göğüs yüzgeçleri uzun olup, anüs yüzgecinin dibine kadar uzanır. Vucudu kalın pullarla örtülüdür, ama en belirgin özelliği renklerinin çok göz alıcı oluşudur. Sırtı mavi ile yeşilin karışımından sarımsı yanar dönerli bir renktedir. Parlak gümüş renkte olan yanları karına doğru beyaza dönüşür. Ucu parlak kırmızı renkte olan solungaç kapaklarının gözlere yakın üst kısımlarında birer siyah leke bulunur. İki gözün arasında parlak sarı renkte bir bant vardır. Yumurta zamanlarında akarsu ağızlarının çamurlu sığlıklarına kadar inen Çipura'nın başlıca yemleri çağanoz, silünez, akavides, gibi kabuklular, karides, deniz kurtları, mamun, sardalya, aterina vb gibi küçük balıklardır.

    Çipura Avcılığı

    Kıyıdan Levrek ve Karagöz için kullanılan oltalar la tutulabilir. Lidakiler için daha küçük iğneler kullanmak gereklidir. Bu balıklar uygun yem buldukları takdirde İzmarit oltasına dahi atlamaktan çekinmezler. Başlıca yemleri karides, mamun ve yengeçtir. Kalamardan şerit halinde çıkartılan yeme de rağbet ederler. Ancak kıyıdan yapılan avlarda daha dayanıklı olduğu için yengeç tercih etmenizi tavsiye ederim. Yengeç ile yemlenmiş bir oltaya hiç bir çipuranın hayır diyeceğini sanmıyorum.
    Tekneden yapılan avlarda ise zoka ile hırsız iğneli bir takım la avlanmak ve yem olarak yine yengeç, mamun ve sardalya kullanmak faydalı ve verimli olacaktır. Tekne ile yapılan avlarda Çipuranın göç edici bir balık olduğu göz ardı edilmeden göç yollarındaki kerterizleri edinmek ve bu kerterizlerde avlanmak avın verimini arttıracaktır. İzmir/Eski foçada 15 Ekimde başlayan avı Ocak sonlarına doğru bitmektedir.

    Kefal

    [​IMG]

    Denizlerde ve tatlı sularda yaşayan ve sayısız türü bulunan Kefal'in yurdumuzda; Haskefal, Altınbaşkefal, Topbaşkefal, Plêtarina, Dudaklıkefal, vb gibi adlarla anılan çeşitli türleri vardır. Küçük boyda olanlarına genellikle ilârya adı verilmiştir. Türlerine göre, yetişkin boyları 20-90 cm, ağırlıkları 0,300-8 kg arasında değişir. Akarsu ağızlarına yakın yerlerde, küçüklü büyüklü sürüler halinde yaşarlar. Denizin tuzlu suyunda olduğu kadar çay ve nehirlerin, denizle bağlantılı göllerin tatlı sularında da yaşama yetenekleri vardır.
    Kefal balıklarının tüm türlerinin vücut yapısı füze biçimindedir. Sırt yüzgeçleri iki adettir. Başları yapısının özelliğini beliritir biçimde iricedir. Ağızları küçük olup, kesici dişleri yoktur. Derileri iri, üst üste binmiş pullarla ve kaygan bir maddeyle kaplıdır. Renkleri genellikle kurşini gri olup, karına doğru kirli beyaza dönüşür. Altınbaş kefal ve Haskefalde deri ve yüzgeçlerde kirli sarı yer alır. Gözleri genel, yarı saydam yağlı bir maddeyle kaplıdır. Çok çevik, kurnaz ve kolay yakalanmaz şeklinde ün yapan bu balık, kıyıdaki ağların üzerinden atlayacak kadar da beceriklidir. Sakin ve yağışlı havalarda başlarını sudan çıkararak havalandıklarıda görülür. Ağızları çok küçük ve dişsiz olduğundan, diğer balıklara saldırmaz, diplerdeki çamur ve kumları karıştırarak buldukları deniz kurtları ve diğer küçük deniz yaratıklarıyla beslenirler.

    Kefalin Yemli Avcılığı

    İskele üzerlerinden sığ kıyılarda gezindikleri görülen kefaller genellikle, küçük sinek iğnesi kullanılarak avlanırlar. Tek veya bir kaç iğneli oltayla deniz kurdu, ya da peynir suyuyla yoğrulmuş hamur yem kullanmak suretiyle, amatörlerde kefal yakalayabilirler. 0.20-25 kalılığında naylondan yapılmış ve küçük bir kıstırma kurşunu bulunan bir oltayı kumluk dibe yatırmak yeterlidir. Ürkek bir balık olduğu için gereksiz hareketlerden kaçınmalıdır.

    Çatal Köstek Takımı

    0,20-25 numara saydam misinadan 35-40 cm uzunluğunda bir köstek ikiucuna 8-9 numara sinek iğne bağlanmak suretiyle hazırlanır.5x5 ebadında bir kurşun levha kesilir. Köstek muska şeklinde katlanan bu kurşun levhanın içine yatırılarak, levha penseyle sıkılır. Bu işlemi yaparken muskanın dışında kalacak kösteklerin birbirine eşit olmamasına, yani birinin diğerinden biraz daha uzun olmasına ve misinanın zedelenmemesine dikkat edilir. Ancak penseyle sıkılan kurşununda kösteği kaydırmayacak kadar sıkı olması gereklidir. Daha sonra muskanın boşta kalan köşesi delinerek küçük bir fırdöndü bağlanır. Bu fırdöndünün boşta kalan ucuda oltanın ana bedenine bağlanacaktır. Çatal köstek takımının ağırlığı dipten bir-iki karış yukarıda tutulur. Suyun akıntısıyla, muska şeklindeki kıstırma yemlere sürekli bir savrulma hareketi vereceğinden balıkların dikkatini çekmeleri kesindir. Sabah erken saatlerde yapılan bu avcılıktan önce, bez bir torbaya konularak ezilmiş balıklarla yapılan kokunun, kefallerin gezme alışkanlığı olduğu yerlere bırakılması avı toplama bakımından faydalı olur.

    Kefalin oltayla yakalanmasında kullanılacak yöntem, balığın alışkanlıklarına uymaktır. Kefal yemi hemen yutmaz; önce dudaklarının arasına kıstırarak emer; yutma eylemine geçtiği hissedildiğinde hafifçe oltayı çekmek yeterlidir. Balığın fişekleme alışkanlığı olmadığından, ağırlığı ne olursa olsun kurtulmak için yaptığı kafa atışlarına aldırmadan, oltayı ağır ve temkinli çekmek gereklidir.

    Yem olarak, kurt ve kum solucanı, bulunamazsa, sardalya balıklarının iç organları, et, ekmek içi kullanılabilir.

    Engin SUNAR üstadımızdan alıntıdır.
     
    Son düzenleme: 11 Temmuz 2007
  6. Avciperdeci

    Avciperdeci SeRDaR

    Mesajlar:
    7.433
    Favori Kamış:
    El Oltası
    Tekir

    [​IMG]

    Tekir balığının, Barbunya ile yakın akrabalığı vardır. Tekir koyu kırmızı renkli olan Barbun a göre daha solgundur; derisi kızıla yakın sarımsı olup, pembe ve kırmızımtırak, lekelerle süslüdür. Sırtı esmer, karnı beyazdır. 10-15 cm boyundadır. Gözleri de, rengine uygun olarak ateş kızılıdır. Aşağıya bakan ağızında, alt çenesi üst çenesine göre daha geridedir ve iki lif halinde bıyık taşır. Sert dikenlere sahip olmayan bir çift sırt yüzgeci, normalden biraz büyükçe klasik yüzgeçlere sahiptir. İri pulları el ile ovulduğunda dökülür.

    Tekir bıyıklarının yardımıyla deniz dibindeki kum ve çamuru karıştırarak, küçük kurtçuklarla geçinir.
    Sıcak ve ılıman denizlerde yaşamını sürdüren tekir, sıcak aylarda, kışın çekildikleri derin kanal sularından çıkarak sığ sulara, kıyılara sokulur.

    Olta ile Avcılığı

    Tekir için hazırlanan özel bir olta takımı yoktur. Aöa 0.10 numara köstekli, 9-10 numara iğneli yemli takımlara deniz kurdu parçaları takılırsa diğer kıyı balıklarıyla birlikte oltaya geldiği görülür. Av mahalleri genellikle kanalların ve derelerin döküldüğü çamur ve kum zemin kıyılardır.


    Uskumru

    [​IMG]

    Uskumru ılıman kuşak denizlerde sürüler halinde bulunan bir balıktır. Atlantik ve pasifik okyanuslarının soğuk sularında yaşayan iri boy bir türü de vardır. Uskumrunun ortalama boyu 20-25 cm dir. Genellikle 6-10 tanesi 1 kg gelir. 0,500-1 kg ağırlıkta, 30-35 cm boyunda olanlara Lipari adı verilir. Soğuk denizlerde 60 cm ye ve 15-2 kg'a ulaşanları görülmüştür.

    Uskumrunun uzun gövdesi bi füze biçimindedir. Sırtı enlemesine şeritler halinde siyahımsı, koyu lacivert, koyu yeşil menevişli renklerdedir. Balık sırtı denilen kumaş deseni Uskumru'nun görümünün tam tarifidir. Yan tarafları ve karnı mat beyaza dönüşür ve yer yer pembe menevişli lekelerle kaplıdır. Sırt yüzgeci yele şeklinde iki adettir. Kuyruğa doğru gövdenin üst ve altında beşer adet küçük yalancı yüzgeç vardır ve yüzgeçlerinde batıcı diken bulunmaz. Gözleri üst çenenin üstünde olup, yarım göz kapaklarıyla donanmıştır. Çenelerinde tek sıra halinde batıcı olmayan küçük dişler vardır. Balık elle tutulduğunda, küçük pulları derisinden kolayca ayrılır. Göç yapan balıklardan olduğundan ilkbahar aylarında özellikle İstanbul ve Çanakkale boğazlarında kıyıya yakın giderler. Bu zamanda da kıyıya yakın yerlerde çapari ile avcılığı yapılır. Yaz aylarında yağını kaybetmiş uskumru ''çiroz'' adını alır.

    Uskumru Çaparisi

    Kıyıdan kullanılacak uskumru çaparisi 5-6 iğnelidir. Çaparinin bedeni .0,35 numara, köstekleri 0,25-30 numara renkli saydam misinadan olmalıdır. Köstek uzunluğu 15 cmdir. Sığ yerlerde çaparinin avcı olması için köstek boyu 2-3 cm daha uzun tutulur. Kösteklere 3 numara kalaylı iğne bağlanır. İğnelere genellikle tekir desenli hindi kuyruğu ve kanat tüyleri 4-5mm kalınlığında şerit halinde donatılır. Çapariye balık vurduğunda hemen çekmemek, çapariyi bir kaç kez daha indirip çıkarmak yerinde olur. Böylelikle tüm iğnelerin dolmsı sağlanır.


    Kolyoz

    [​IMG]

    Kolyoz, Uskumruya çok benzediğinden farklı özellikleri olduğu halde, herkes ikisini birbirinden ayırt edemez. Füze biçiminde ki vucudu, Uskumruya göre daha tombul, gözleri daha iri, rengi daha solgundur. Okyanusların ve denizlerin ılıman sularında sürüler halinde yaşarlar. Çin ve Japon denizlerinde bolca bulunduğundan, dünyada Japon Uskumrusu diye de anılır. Yurdumuzuda genellikle Marmaara ve Boğazlarda yoğunluk gösterir. Karadeniz de nadiren çıkar. Boyu 20-22 cm dir, 6-10 adedi 1 kilo gelir.

    Kolyoz Çaparisi

    Kolyoz Uskumru'ya oranla daha sert tabiatlı ve aç gözlü bir balıktır. Bu nedenle avlanacak Kolyozun iriliğine göre çapariyi daha güçlü yapmak gerekebilir. Köstekler 0,30-40 numara misinadan yapılır ve bedende de aynı kalınlıkta misina kullanılabilir. Köstekler 18-20 cm arasında uzunca tutulur. 1-3 numara kalaylı düz iğne, beyaz yada açık renk kırçıllı hindi tüyü donatılmış olarak, kösteklere sıkıca bağlanır. İskandilin kamışın taşıyabileceği azami ağırlıkta olması avın bereketli olması için gereklidir.

    Kolyozun çapariyle avcılığı İstavrit ve Uskumru avcılığına benzemez. Çapari sallanırken, Kolyoz gelince, tek balığın vuruşuyla olta birden kopmuş gibi boşalır, sonra ağırlaşır. O anda çapariyi sallamaya devam etmeyip, oltayı ağır ağır toplamak gerekir. Çekiş sırasında yapay yemi kıskanan diğer balıklar da, takıma yetişip, iğnelere dolmaya başlarlar.

    Dere Pisisi

    [​IMG]

    Dere Pisisi adından da anlaşılacağı üzere, sığ deniz kıyılarına yaklaşarak tatlı sulara giren yassı bir balıktır. Ilıman ve nispeten soğuk denizleri yaşam yeri olarak seçer, Dolayısıyla Kuzey Avrupa suları ve Elbe nehri anavatanıdır.

    Dip balığı olan Dere Pisisinin ortalama boyu 25-30 cm ağırlığı ise 0,300-1 kg dır. 2 kg ağırlığa yaklaşmasına nadiren rastlanır. Sırt yüzgeciyle kıç yüzgeci başın ve karın yüzgeçlerinin hizasından başlayarak kuyruğa kadar uzanır, tüm vucudu çevreler. Sıkı pullaarla örtülü derisi üst yanda esmer renkte olup, serpme noktalar ve solgun bantlar taşır. Sürekli diple teması olan alt taraf beyaz renkte kalmıştır. Eti kendi sınıfından balıklar arasında daha düşük değerdedir. Avcılığı genelde ağ ile profesyonel olarak yapılsa da, rastgeldikçe oltaya da atladığı görülmüştür.

    Engin SUNAR üstadımızdan alıntıdır.
     
    Son düzenleme: 11 Temmuz 2007
  7. hauki

    hauki mustafa cecen

    Yaş:
    40
    Mesajlar:
    1.716
    Şehir:
    finlandiya-jarvenpaa-tr alanya
    Favori Kamış:
    olta ve zipkin
    En İyi Avı:
    görup de tutamadigim balikti
    serdar abi guzel bir calismada o karagoz yazan ordek lapin degil mi:saygilarimla
     
  8. Avciperdeci

    Avciperdeci SeRDaR

    Mesajlar:
    7.433
    Favori Kamış:
    El Oltası
    Yok artık sende daha neler:) :D :D ;)
     
  9. hauki

    hauki mustafa cecen

    Yaş:
    40
    Mesajlar:
    1.716
    Şehir:
    finlandiya-jarvenpaa-tr alanya
    Favori Kamış:
    olta ve zipkin
    En İyi Avı:
    görup de tutamadigim balikti
    pardon serdar abi karagozmus o..bilgisayar basinda fazla oturmak gozleri etkiliyor da:)kusura bakma abi:)
     
  10. deePblue

    deePblue na

    Mesajlar:
    1.573
    Şehir:
    aa
    bir büyük hizmetle daha karşımızdasın sevigili serdar abi.
    teşekkürler.
    oltanı hiiç boş çekme emii ;) :D
     
  11. Tebrikler Serdar harika bir çalışma olmuş:)
    Oldukça kullanışlı. parça parça olması yerine hepsi beraber olması çok iyi
    Ellerine,emeğine sağlık:)
     
  12. Huseyin Alp Arslan

    Huseyin Alp Arslan Huseyin Alp Arslan

    Yaş:
    56
    Mesajlar:
    3.370
    Şehir:
    Auckland/Yeni Zealanda
    Favori Kamış:
    olta ve oltadan baska hic bir sey
    En İyi Avı:
    22 kg Kingfish
    Serdar emegin icin cok tesekkurler. Herseyi bir arada bulmak isteyenler icin guzel bir calisma. Balik resimleride ayrica bir katki olmus. Sitenin zenginligine zenginlik katmis.Cok tesekkurler dostum.
     
  13. hakan28

    hakan28 hakan

    Yaş:
    54
    Mesajlar:
    531
    Şehir:
    manisa
    Favori Kamış:
    kamışlar, el oltaları
    En İyi Avı:
    Levrek, çipura
    Serdar kardeşim tebrik ederim. Çok güzel bir çalışma olmuş. Bu bilgilerden faydalanacak çok arkadaş olduğuna eminim. Devamını bakliyoruz. Tekrar tekrar tebrikler.
     
  14. ufuk1903

    ufuk1903

    Mesajlar:
    153
    Şehir:
    istanbul
    Favori Kamış:
    olta
    En İyi Avı:
    kıraça-10 Gram civarında
    Sevgili serdar zihnine ve ellerine sağlık benim ve birçok kişinin sorup öğrenmek isteyeceği bilgiler var paylaşımından dolayı sana tekrar teşekkür ederim.
     
  15. aliterzi_06

    aliterzi_06

    Mesajlar:
    698
    Şehir:
    ankara
    Favori Kamış:
    olta
    En İyi Avı:
    yayın 8,350 - turna 12,250
    Deniz balıkçılığı hakkında pek bilgim yoktu.
    Verdiğin bilgiden dolayı sana teşekkür ederim.
    Serdar kardeş ellerine ve emeğine sağlık.
     
  16. nbariso

    nbariso N.Barış ÖMÜR

    Yaş:
    51
    Mesajlar:
    790
    Şehir:
    ANTALYA
    Favori Kamış:
    Olta-Zıpkın
    En İyi Avı:
    Orfoz 11.5 kg
    kalkan yok Kalkan,
    onuda reca edelim
     
  17. _Ç@YL@K_

    _Ç@YL@K_ öner

    Yaş:
    39
    Mesajlar:
    23
    Şehir:
    istanbul/çekmeköy
    Favori Kamış:
    bawra 3,90 kamış-barakuda sp 50 model makina
    En İyi Avı:
    şimdilik 15 istavrit :D
    ne kadar çok balık varmış yav:eek: desenize daha öğrenecek çok şey var:p
    paylaşım için teşekürler
     
Konu Durumu:
Daha fazla cevap için açık değil.