misinada ezelden beri tek sorunum deformasyon. 2-3 ay kullanımdan sonra rengi benzi atıyo makinalardaki misinaların. deforme olan misinanında otomatikman direnci düşüyor, yeri geliyor atarken düğümden patlıyor. effta kontrol etmiş 0.30 denilen 0.32 çıkmış yada 6kg çekeri olan 5.5kg'da patlamış ıvır-zıvır geliyor bana. yokmu şöyle marmaranın tuzuna adam gibi dayanıcak bir marka?
buna da florokarbonlar iyi dayanıyor ama makinaya oturmuyor florokarbon kaplamalar ise bir nebze sorununu çözebilir. ben bir makinama asso ultra sarmıştım eskiden, oturtana kadar canım çıkmıştı ama tuzdan etkilenmemişti pek. gam problemi de olmasa
Bana kalırsa, önce bunlara bak, sonra güç işine. Misinanın zayıf olması emin ol ki hiç kritik bir durum değil.
Buna çözüm olarak en iyisi dyneema kullanmak olur. Diğer misinalar için, tuz, güneş ve aşınma bu kaçınılmaz sonu hazırlayacaktır çabucak. Deformasyon sorununa karşılık, FC kaplamalı misinalar bariz şekilde daha dayanıklıdır, velakin, onlarında kendi başka türlü sorunları vardır. Bu tür misinalara örnek olarak, P-Line floroclear, Trbucco Gorilla UC-4 verilebilir.
abi allahaşkına cidden ne yapmaya çalışıyorsun? taktın ama... zaten belirtmiştim bunu konu içerisinde. şöylece asılın kopmuyorsa tamamdır dedik üzerine de... güç hiç önemsiz bir şey değil, 0,25 misinalar var, şoklama yapmadan 150 gramı abanabiliyorsun, bu da ayrı bir olay, hadi bakalım...
Hedefin, şoklama yapmadan 150 gr'ı abanabilmek mi, yoksa balık tutmak mı? Önce karar vermen gereken şey bu. 150 gr'ı 0.25 ile şoklamadan abanınca balık tutacaksın diye bir şey yok. Bu hep gözden kaçan husus oluyor. Bir hikaye anlatayım, amacı kaçırıp araca takılmak üzerine. ABD ile Ruslar, uzayda kim birinci olacak yarışına girerler. Git gel derken uzayı ayakaltı yaparlar. Bu süreçte gidenin notlar alması vs. gerekmektedir. Kalemsiz yürümez işler. Bu büyük bir sorun olur, çünkü uzayda yerçekimi olmayınca, tükenmez, dolma vs. kalemler yazmamaktadır. Amerikalılar yıllar süren araştırma neticesinde milyarlarca dolar harcayıp havada, suda, uzayda yazan bir tükenmez kalem geliştirirler. Sorun çözülmüş olur. Fakat, kalem çok pahalıya çıktığı, kullanımı zor olduğu için kullanımı pek yoktur hala.. Ruslar ise, kurşun kalem ve kalemtraş koyar uzay gemisine. Şimdi amacı, uzayda tükenmez kalemi nasıl yazdırırız gibi düşünürsen, bu masraftan başka bir şeye yol açmaz. Sorun, uzayda yazı yazmaktır. Bizim sorunumuz, balık tutmaktır. 150 gr kurşunu abanarak taa bilmem nereye yollamak değil. Kısaca, soruna odaklan, araca değil. Uzağa atmak vs. gereksiz değil elbette, ama bu balık tutmanın tek çaresi değil. Eğer, sağlam misine uzağa atacak misina, kamış vs. gibi hususları rafa kaldırıp, balık tutmaya odaklanırsan, balık tutarsın, emin ol.
söylediğin iyi oldu, zira tutamıyordum makina misinası ile balık tutmanın ilişkisi bahsettiğin gibi değil. dikkat edersen şoklamadan bahsediyorum, yani eski tabiriyle "olta" misinasını ilgilendiren bir şey, beden veya kösteği değil... ince misina her daim, ama her daim aynı güçteki kalın misinadan daha evladır. ip misina hayranlığının temeli de burada yatmıyor mu zaten? bu incelik avantajının tek bir istisnası var, aşırı kayalık yerlerde gezer kurşunla, makina misinasının dibe temas ettiği avlardır. bunları tribünlere söylüyorum çünkü bunların hepsini zaten adın gibi biliyorsun... benle aynı şeyleri anlatıp da nasıl habire bana tersmişsin gibi yazabildiğine de hayret ediyorum gerçekten Serdar Abi. gazeteci gibi istediğini anlıyorsun gibime geliyor ben en önemli şey misinanın şoklanmadan atılabilmesi mi dedim? lütfen bir şeyler karalarken konu genelinde neler söylediğimize, neler anlatmaya çalıştığımıza bak, bunu lütfen kendin için de yap, bizim için değil sadece. girdiğimiz her konu alakasız yerlere gidiyor, konu bütünlüğüne limon sıkılıyor aksi takdirde... GÜÇ ÖNEMSİZ DEĞİL ana temasını keyfince kesip biçip şokla mokla ilişkilendirmişsin, o sadece gücün önemsiz olmadığını anlatmaya çalıştığım bir örnekti. lütfen...
Draco, aslında tribüne oynuyoruz.. Bende senin bunları söylerken neyi kastettiğini gayet iyi biliyorum. Ama biliyorum ki, tribünlerde oturanlar, bahsettiğin o gazeteci gibi anlayacak olayı. Amanda bir misina 150 gr kurşunu abanıp atıyorsa iyidir gibi anlayacak. Yok daha neler filan deme, ben bu forumlarda en fazla mesajı bu yanlış anlamaları gidermek için harcadım.
peki skoylu yanlış anlayacak bir durum yoktu bence ama. böyle olunca tribüne oynuyorum diye haber ver bana da beni de oynatma. zira; aydın havasını daha çok severim kendi açımdan.
Aman dikkatli ol, burası türkiye, tribünlerden ters tepki vede başka şeylerde gelebilir, birde tribünlerin senin, rahatsız edici, herşeyi ben bilirim, ulubuna nekadar katlanabilir belli olmaz, lütfen seviyeyi muhafaza edelim,
Ben hiç bir şey bilmem Erhan abi. Bu yüzden bir şeyi söyleyeceksem, bildiğime emin olduğumu söylerim. Ve bilmediğim bir şey gösterilirse, yanlış bildiğim gösterilirse, buna müteşekkir olurum. Bildiğim her şeyin yanlış olabileceğine kalıbımı basarım. Bu yüzden de, hiç bir zaman bir fikir veya bilgiyi, amanda doğru budur, ötesi boştur diye kabullenmem. O yüzdende, doğru bildiğim şeyleri iyice deşip, tartışmak hoşuma gider ki, doğrusunu bulabilelim. Her ne olursa olsun, bir bilgiyi mutlak doğru kabul etmek kadar yanlış bir şey yoktur ve olamaz. Elbette bu da sorgulanabilir, ama emin ol ben bunu çok sorgulamışımdır Erhan Abi. Ve şundan da emin olabilirsin, buraya yazdığım yazacağım herşey aynı çetin sınavdan geçmiş olacaktır...
Serdar abi, 2245 adet mesajın var, bir tane "evet doğru sana katılıyorum" yazdığın bir masaj ( eğer varsa) bulup buraya yapıştırabilirmisin, Sadece merak Saygılar
Ben bunu yazdığımı hatırlıyorum sık sık, ama nereye yazdığımı hatırlamıyorum. Mesela, bir yerde, bir köpekbalığına ben büyük beyaz demiştim, Yakup hocam yok o melek mi ne demişti. Bende teşekkür etmiştim. Aynısı herkes içinde geçerlidir. Hıfzı beşer sadece nisyan ile değil, yanılgılar ile maluldur. Bazen çok iyi bildiğiniz bir şeyi karıştırabilirsiniz, ve işin kötüsü bu karıştırdığınız o gerçek bilgi ile karıştırıp, yanlışı doğru da sanabilirsiniz. İşte bunlardna kurtulmanın yolu da bilgiyi açmaktır ki, doğrusunu bulunabilsin.
oradaki tribünler şov yapma amaçlı sağa sola yaranılmaya çalışılan tribünler değil, "şu anda ard arda yazışan iki kişi dışında, konuyu okuyan arkadaşlar"ı temsil eden tribünlerdir. yani Serdar abi diyor ki, yazılan yazılar tüm foruma mal olmakta olduğu için bu kadar uzatıyorum ince ayrıntısına kadar, senin bilmediğini düşündüğüm için değil... o kelimeyi bir önceki mesajda ilk ben kullandım ayrıca, sanırım seviyeyi ben muhafaza edememişim kusura bakmayın yanlış algılamışsınız, sanırım Serdar Bey'e bir özür borcunuz var... hak budur. saygılar...
Ben hiç bir şey bilmem Erhan abi. Bu yüzden bir şeyi söyleyeceksem, bildiğime emin olduğumu söylerim. Ve bilmediğim bir şey gösterilirse, yanlış bildiğim gösterilirse, buna müteşekkir olurum. Farkındamısın bilmem, ben birşey bilmiyorsun, yanlış biliyorsun, demiyorum, bahse konu hakkında bizlerden çok fazla bilgin olduğu aşikar, anladığım kadarıyla sen söylenenleri kendin anlamak istediğin gibi düşünüyorsun, benim dediğimide haliyle anlayamıyorsun, benim eleştirim sadece ve sadece, uslubun hakkındaydı, kişilere muhalafet partisi lideri gibi, davranman, kırarak, dökerek yaklaşman, başkada birşey değildi, insanlara yanlışlarını, kendi bildiklerini, kırmadan dökmeden, yumuşak, latif, hoş bir şekilde, ifade etmen çokmu zor sence?
Merhaba, öncelikle,tribünler, sizin kastınız olan tribünle, diğer kastedilen tribün farklı sizin kastınızı anlayabiliyorum, bende olsam aynı şekilde ifade ederdim herhalde, sanırım sizin kadarda anlayışlı olamazdım belkide, Allah size Eyüp Peygamber sabrı versin, bir insan, bir söz herhalde ancak bu kadar ters anlaşılır ve karşılık bulur diyorum, bu nedenle kusura bakmaya falan gerek yok, içiniz rahat olsun Kusura bakmayın ama, yanlış anlayan kendisi, benim demediğim şeylerle beni eleştiriyor, esasında kendileri bugüne kadar cevap veripte kırdığı, insanlardan özür dilemeli, yoksa ben, özür dilemesinide bilirim, çünkü özür dilemekte bir erdemdir. Sevgiyle kalın...
Erhan abi, öncelikle, herkesin hata yapma hakkı olduğu gibi yanlış anlama hakkı da bakidir. Bu hak değildir aslında ama, kaçınılamaz bir durumdur. Pek çoğu yanlış anladığını anlamaz, işin kötüsü bunuda ifade etmez, edemez. O yüzden bu hususun hep üzerinde durmak lazım geliyor. Yoksa, pirinicin taşı zor ayıklanıyor, tecrübeyle sabit. Elbette bu durumun tersi, yanlış anlamak yerien yanlış anlatmakta olabiliyor. Ama bunu istismar edip kötüye kullananlar ve "yok beni yanlış anladınız" diyenlerde. Son olarak: Eğer gerçeği açıklamak istiyorsan, zarafeti terziye bırak. Gel sen, dahi olduğu ittifakla kabul edilmiş Einstein'uın sözünü dinle ve aynen böyle yapıp, zerafeti terzilere bırak..
