Okuma Salina 4.20 IM7 modelini kullanıyorum. 100-200gr atarlı lakin benden midir kamıştan mıdır bilemedim 130gr üstünde birhayli mesafe katsayım düşüyor. Serdar Bey'in dediği gibi hızlı aksiyonu olan kamış çok daha iyi. Kamışı aldığım yere istediğim modelleri söyledim, hafif olması ilk tercihimdir dedim. Bana bu kamışı gösterdi ve ekledi: Yüksek karbon modülü sebebiyle darbeye maruz kalmaması lazım, lakin esneme konusunda güvenebilirsin dedi. Güvendiğim bir esnaf olduğu için tercih ettim. Kamıştan gayet memnunum. Hassas bir kamış 170gr'a kadar çıktım ama bir sıkıntı yaşamadım. Yüsek karbon modüllü kamışların muhakkak tuzlu sudan korunması gerektiğini yabanı sitelerden, mümkün olduğu zamanlarda tatlı su ile iyice silinmesi gerektiğini okumuştum. Şimdi aklıma geldi, kamışın hafif olması özellikle boğaz gibi poyraz ve lodosa direkt maruz kalan bölgeler için biraz sıkıntı doğurabiliyor. Salina 4.20 makina yuvası da durmadan gevşiyor Genel olarak tavsiye edebileceğim bir kamış. Muadili kamışlardan Cedros'u 20dk kadar at çek avında kullandım, aynı kalite ve hassasiyette diyebilirim. Tercih size kalmış. İyi avlar dilerim.
Merhaba, bugün Cengiz Balıkçılığı aradım ve kamışı değiştirelim dediler. Eğer kamıştan memnun değilseniz farklı bir model ile de değiştirebiliriz dediler. Salina forumdaki birçok arkadaşın dediği gibi hassas bir kamış kullanırken dikkat ve özen istiyor. Bende iyice düşündükten sonra daha ileriki zamanlarda bu şartları yerine getiremeyeceğimi düşünerek kamışımı değiştirdim. Daha önce araştırdığım bir model olan Lineaeffe extreme 180 modelli kamışı aldım. Kendime hayırlı olsun diyorum Kaba kullanıma biraz daha yatkın bu model ile umarım sorun yaşamam. Benim gibi kamışı biraz kaba kullanan herkes 3 parçalısını öneriyor hem fiyat olarak uygun hem de darbelere (diyorlar) Eğer hassas bir kullanıcıysanız salina iyi bir tercih olacaktır. Son olarak Cengiz Balıkçılık kafamdaki olumsuz düşünceleri sildi, bugün gayet pozitif bir şekilde bana yardımcı olabilecekleri her konuda yardımcı oldular.
Yeni kamışınızı güle güle kullanın... Ancak çok dikkat edin ki bu tip yani içerisinde karbon barındıran ürünleri düşürmeyin; bir şekilde darbe aldırmayın veya çizmeyin; istisnasız tüm marka ve modeller bu tip koşullar için son derece hassastır... Bu hasarları aldırdığınız gün hasar görünmez de olsa o gün kırılmasa da herhangibir zamanda muhakkak oradan yani hasar aldığı yerden kırılması veya parçalanması kaçınılmazdır...
Bu konuda söylenecek bir şey yok. Cengiz balıkçılığa 10 tam puan vermek lazım bu hususta. Ama diğer satıcılara biraz haksızlık ediyoruz. Örneğin Kısık'ta aynı şekilde aldığınız malzemede bir sorun oluşunca gayet güzel ilgilenir, gereğini yerine getirir. Kırılan, hemde tamamen kullanıcı hatası sonucu kırılan kamışlarını değiştirdeiler kaç kere arkadaşların. Firar, yani DAM, Virax, Pelican vs. ürünlerine gayet iyi sahip çıkar satış sonrasında. Remixon vs. gibi balli başlı tüm üreticiler böyle yapıyor. Kısacası, burada Cengiz balıkçılık böyle yaparda, diğerleri yapmaz gibi bir durum söz konusu değil. Onlarında aynı şekilde ürünlerine sahip çıktıklarını gayet iyi biliyoruz. sorun, onların ürün gamının daha geniş olması. Nedense, aman cengiz balıkçılık bu husuta çok iyidir diyoruz ama, diğerlerini hiç anmıyoruz. Neden ola ki acaba? Acabanın cevabı kolay aslında. İşte şu cümlede gizli: Ben kendi adıma, ikisini de böyle öneri olarak söylemem. Bazı modellerini, bazı ihtiyaçlara göre tavsiye ederim ancak. Bütçeye bakarım, kullanacak adama bakarım, sen aha şunu al, bütçe/kalite olarak sana en iyi bu uyar diyebilirim. Sonuçta, aynı şekilde garanti hizmeti veren, hatta bazen daha iyi hizmet veren kısık, firar vs. gibi markalar, sanki bu hususta yokmuş gibi görülüyor. Çünkü bunların sattıkları ürünlerin öyle geri dönüşleri olmuyor ki kolay kolay. Kısaca, kötü mal satıp arkasını aramak değil olması gereken. Ben malı alınca, aldığım yeri dahi unutmak isterim. Kırılınca tamir edilmesini değil, kırılmamasını beklerim. Buna sebep, cengiz balıkçılık değil. İş planlarına, ürün gamına bakıyorum, yahu bir şekilde okutalımda, sonra da destek verir, değirmenin döndürürüz mantalitesi göremiyorum. Ama ne oluyor? Sen çıkıyor, "Amanda lineaffee şöyle iyidir, böyle iyidir" diyerek abartıyoruz olayı. O kamışı veya şu makineyi, sürpemiş, mükemmelmiş, piyasada daha iyisi yokmuşmuş gibi lanse ediyoruz. Takip edenlerse, buna bakıp beklentiyi yüksek tutuyor. Sanıyor ki, Lineaffee alınca, süper uçan, atan, tutan bir kamışım olacak. Kamışta son noktaya ulaşacağım. Sonra da, elindeki kamışı, makineyi tasarlandığı, üretildiği sınırın ötesinde kullanmaya başlıyor. Yahu bu elimdeki kıçı kırık bir kamış, buna böyle yaparsam, elimde kalır gibi bir şey hissetmiyor. Sonuçta, kamışı veya makineyi gerektiği gibi itinalı, zrolamadan, laftaki limitlerine değil, olası limitine göre kullanmıyor. O zaman ne oluyor, kamış çaat kırılıp gidiyor. Kısıktan vs. alışveriş eden ise, zaten beklentisi belli. Bir kamış alayım diyor, 3 kuruş ucuzuna yada iyisine bakıyor. Eti ne budu ne bunun diyerek, ona göre kullanıyor ve ürün elinde pek fazla kalmıyor. Satıcıya geri dönüş daha az oluyor. Olması gereken, neyse onu ifade etmek. böyleamanda bu markalar iyidir, tavsiye ederim, gidin alın demek değil. Bir ürünün garantisi olup arkasının sağlam olması da iş değil. Hele ki ürün zaten 50-60 TL gibi ucuz bir şeyse. Git gel yol masrafı zaten o garantiyi manasız kılıyor. Hesap basit. Ayda 1 Milyar mmaş alıyor olun. 30 günün 25 günü, patron için yaşıyorsunuz. Kalmış 5 gün. İşte o 1 milyarı o 5 gün kendin hayatınızı yaşamak için kazanıyorsunuz zaten. O gün, balığa gidip, kendi hayatınızdan bir günü kamış değiştirmekle feda ettiğinizde, aslında o günü maliyeti size 200 TL. Zira siz o bir gün yaşamak için, hayatınızın 6 gününü işe verdiniz. Kısaca, bir satıcının teknik desteğinin şöyle iyi, böyle iyi olması bir detay. Aslolan alınan malın iyi olması, dert çıkarmaması. Kullanırken keyfe keder vermemesi. Keşke hiç garantisi olmasa ama, garantiye de zaten ihtiyacı olmasa. Ben sürekli ABD'den, avrupa'dan, Çinden, Japonya'dan bir sürü şey getirtiyorum. Mesela, Daiwa'nın makinesini, mesela fenwick'in kamışını. UCuz aletlerde değil, 500-600 TL maliyeti oluyor. Ama garanti hususunu bende düşünüyorum elbette. Böyle alınca hiç bir garantiniz yok. Ama ürün güven verdiği, elimde kalmayacağını bildiğimden tereddüt etmiyorum hiç. Ve kaldı ki, o şekilde aldıklarım da henüz beni hiç üzmedi. Daiwa'nın teknik servisi, garantisi vs. yokmuş, hiç umrumda olmaz. Zira zaten böyle bir ihtiyaç göstermez. Satılan mal böyle olmalı. Kırılmamalı, elde kalmamalı. Kalırsa desteği varmış, bu sadece detay. Olmasada olur.
İlahi Serdar Hocam akşam akşam güldürdünüz beni... Şöyle bir değerlendiriyorum da bakıyorum saydıklarınız firmalardan bazıları (burada kimseyi töhmet altında bırakmakmamak için firma ismi vermiyorum) demek ki adamına göre muamele ediyor... Orada 2 firma ile ilgili sorunum oldu mesela... Ne mi oldu: Üzerinde yazan kapasitesinin çok altında bir ağırlıkta kamış kırıldı; garanti sürecinde idi; götürdük verdik... 15-20 gün sonra geldi; üstelik cüzi bir miktar da olsa tamirat ücreti aldılar... Eve gittik... Bir baktık ki 4,10 olan kamış 3,80 oldu... Tekrar gerisingeriye... Tam tamına 45 gün geçti... Kamış yapıldı; ancak sezon bitti; o yıl bütün lüfergiller sezonunu seyrederek geçirmek zorunda kaldım... Kamış ne mi oldu; kaldırıp bir kenara attım... Zaten kendi ifadelerine göre de o kamış üzerinde yazanın altındaki değerlerde bile kırılıyor imiş...Durum ne... Hakettiğim halde yeni ürün vermeyip tamir edilmiş ürünü üstelik ücret te alarak bana iade ettiler... İade edip yerine paramı alma hakkını bile kullanamadım... Bir başka olay; ucuz; küçük, spin bir makina... Yeni alınmış ve örgü sarılmış... Evde kalama ayarını elle yaparken makaranın altındaki yuva sıyırdı... Demek ki pek kaliteli değil veya üretim hatası mevcut bir şekilde... Ne oldu.. Götürdük... Senin hatan dediler kabul ettik... Makina 15 gün durdu ve olmuyor diye iade edildi... Yedek parça yani makinanın kafası var ise bedeli mukabili alalım dedik hernekadar ise... Yok denildi... Makina bırakın su yüzü görmeyi sokağa bile çıkmadı aldığım yere götürüp getirme haricinde... Başka bir firma; başka bir makina... Makina kullanıldı; güzel avlar yaptık.. Gün geldi misina sarım klavuz bilyası; koldaki bilya ve içinde bir yay problem yaptı.. İstedik.. Tamam abi dendi.. 3 yıl geçti hiçbir parça ortada yok...Kendi imkanlarımız ile birşeyler yaptık; uydurduk parçaları geçtik gittik... Yine başka bir makina... Kafanın altındaki pulu düşürdük evde bakım yaparken... Bulamadık... Uyduruk birşey olsun istemedik.. Gittik ithalatçısına; ücreti mukabili parça istedik; 1,5-2 yıl oldu hala gelecek... Aynı makinayı ve şimdi kapanan Umut balıkçılıktan aldığım makinayı Cengiz Balıkçı'lığa bakıma götürdük... Pulunu; kılını taktılar; bilyaları değiştiler; yağlaması ve bakımı yapıldı... Ücret ne dedik; yok istemez abi dediler makinanın birini biz sattık zaten (5-6 yıl geçmiş aradan); ama diğerini yani okumanın 55'liğini sizden almadım dedim... Biliyoruz abi; bu modeli yani 55'lik olanını biz hiç getirmedik zaten dediler... O halde ücret dedim... İstemez abi tamam dediler... Bir GS9 makinam var... Bakım yaparken tezgahtan düştü; rotor, telin bağlı olduğu kulan ve sarım klavuz takımı hasar gördü; ilgili yere gittik; buna parça bulunmaz dediler... Gittik piyasadan çıkma rotor bulduk; telin takılı olduğu kulakçığı da hernekadar düzgün olmasa da; bir yerden de klavuz takımı bulduk öyle böyle; içimize sinmedi Ebay'dan araştırıyoruz... Eeee bu durumda insanların Cengiz Balıkçılık'ı önermesi pek de boş sayılmaz sanıyorum... Varsın son tüketici versin nihai kararı; kimin satış sonrası desteği düzgün; kimin değil diye... Ama bakıyorum bazı firmalar birşeyler öğrenmiş Cengiz Balıkçılık'tan... Allah tamamına erdirsin... Bizler için elbet iyi olur böyle şeyler... Bu arada Cengiz Balıkçılık'ın ürünleri süper; mega falan diyen pek yok sanıyorum; ancak parasına göre çok güzel ve iş gören ürünler... Tabii talep te bu yönde; yoksa gidin orada Hispanika idi galiba sanıyorum modeli bir kamış var görün bakalım nasıl bir ürün; ancak 2-3 yıldır orada alan yok; çünki son gördüğümde etiket fiyatı 650 lira gibi birşeydi... Ne yapacan o zaman talep doğrultusunda ürün getirecen... Bunlar da ortalama ürünler... Şöyle de diyebiliriz... Türkiye'nin Tofaş'ı... Bakkalda parçasını bulursun; nalbantta tamir ettirebilirsin cinsinden gibi birşeyler... Ve pekala da gayet güzel iş görüyorlar... İçimde bir uhde var onu da yazayım bari... Italcanna Evo bir kamışım var; 1,5-2 yıl kadar önce evde halının üzerine düştü ve ucu çok az bir miktar kırıldı... Orjinalitesi bozulmasın dedik; kamış 750-800 liralık falan bir ürün... Kamışı getirmişler ama bir ucu bile yok piyasalarda... Bekliyoruz bakalım... Bu ürün eğer Lineaeffe veya Okuma olsa idi o gün; veya çok değil bir hafta on gün içerisinde sorun çözülmüştü.... Şu hizmet hususunda kimsenin hakkını yediğimizi sanmıyorum... Eğer böyle hizmet veren varsa onlara da müteşekkir kalır; herkeze de tavsiye edebiliriz gönül rahatlığıyla...
Unutmuşum... Şöyle de bir durum var tabii: X marka bir kamıştan Boğaz'da 3-5 tane kullanılırken, mesela bir Extreme'den binler; hatta onbinlercesi kullanılmakta... Zaten surf kamışlar bizde üretim amacından farklı alanlarda kullanılmakta... Günde yüzleri bulan sayılarda ağır kurşunlar ile de atış yapılmakta... Şimdi 3 tane olan üründen senede bir tanesi kırılır ise geri dönüşüm yapmıyor gibi görünebilir; ancak bu ürünün % 33,3'ü geri dönüyor demektir... Ama 10000 adet Ekstreme'den mesela bir 50 tanesi kırılsa bu kamışlar amma çürük; ne kadar çok kırılıyor denilir... Ama orana bakarsanız yüzde değil; binde 5'lik bir oranda; yani çok çok daha az bir kırılma ve arızalanma sözkonusu olur... Sonuçta bir üründen piyasada çok miktarda varsa cüzi bir miktarının kırılması veya problem yaratması o ürünün kötü olduğu anlamına gelmez... Yüzdeleme ile bir neticeye varabilirsiniz ancak... Ayrıca bu ürünlerin bazıları yıllardır sorunsuz kullanılabilirken bazıları olmadık yerde kendini bırakmakta... Bu durumda nakliye esnasında darbe alma v.s. pekçok kriter gözardı edilmemeli... Ayrıca Cengiz Balıkçılığı hem tebrik etmek; hemde bu kardeşlerimize teşekkür etmek gerekiyor ki; ilk surf kamışları toplu halde getiren; uygun fiyat ile piyasaya arzeden onlardır... Onlar sayesinde ki diğer firmalarda bu pazarı görmüş ve gerek daha kaliteli veya kalitesi daha düşük olan ürünleri pazara sokmuş ve piyasa çeşitlilik arzetmiştir... Bugün bu sayede pekçok evsafta makina ve kamış piyasalarda bulunabilmektedir... Bu firma ayrıca fiyat politikasını çok iyi tutmuş; getirdiği ürünler dünyanın pekçok yerinden daha uygun fiyata yani diğer ürünlerin tam aksi bir fiyata piyasada bulunabilir olmuştur...
Haluk Bey, fiyat konusunda evet gerçekten Cengiz Balıkçılığın uyguladığı fiyat politikası mükemmel. Daiwa makina bakıyorum, Türkiye'de $400 civarında, ebay'da $150. ama Okuma'ya bakınca fiyat Türkiye'de de aynı yurtdışında da. çok çok az bir fark var $10 civarı!!! http://www.avmarketi.com/asp/product/11138/OKUMA-CEDROS-55-MAKINE http://www.ebay.com/itm/OKUMA-CEDROS-CJ-55-S-SPINNING-FISHING-REEL-CJ55S-HS-NEW-/140584932049?pt=LH_DefaultDomain_0&hash=item20bb83d2d1
Haluk Bu problem yaşadığın firmaları burada deşifre edebilirsin. Bilelim bizde gidip o firmalardan alış veriş yapmayalım.
Rahmetli babamda senin gibiydi. Olmadık teknik nitelikleri iyi bilir,çözer,iş en basit mantığa geldiğinde,o beyin susardı. Be Serdar Köylü,seni hiç bir yerde avlanırken,sayfalar dolusu yazdığın hiçbir malı kullanırken,balık avlarken görmedi. Dolayısıyla tercüme ettiğin onça şeyin en azından ben ve benim gibi bu işe emek ve gönül vermiş avcıların nezdinde değeri olamaz. Şayet bu alemde sözüne inanılırbilgisine güvenilir bir kişi olarak anılmak istiyorsan,herşeyden evvel balıkcı olmalısın. En basit mantık ne bilirmisin. Özellikle Lineaffe firması 10 senedir 200 bin üzerinde kullanıcı bulmuştur Türkiyede. Başka bir deyişle tüm kullanıcıların sanırım %70 falan bu markayı kullanmaktadırlar. Bu çocuklar iyi esnaftırlar,işlerini iyi bilirler ve küçükten yetişme balıkcılardır. Onların lügatında Hayır kelimesine yer yoktur. Bu özellikleri hemen herkes tarafından sevilip sayılmalarını sağlamış olsada,bazende müşterilerin hayli aşırıya kaçıp,kullandıkları mallara gereken itinayı göstermediklerini varsaymak lazımdır. Bu durumda nasıl olsa Cengiz balıkcılık halleder mantığı öne çıkmaktadır. Eh o zamanda geri dönüşlerde sırf bu bakımdanda artış olmanın yanısıra, Eh be Köylü hiç düşünmüyormusun onbinlerce kullanılan malın bazen başına gelenler, sadece yüzlerce satılabilenden kerelerce fazla olabileceğini. Sen en iyisi bu konularda fazla yazma.Zira inandırıcılık ve güvenirliliğini zedelersin.
bence burada büyük bir kesim öğrenci, emekli, asgari ücretle çalışanlar vesaire. dolayısı ile genel olarak ortalama bir gelirimiz var. bu yüzdende iyi hizmet veren ortalama kaliteyi iyi bir fiyatla sunan markalara yönelmemiz gayet normal. ama lafa gelince sanki özel motoryatımızla okyanuslarda kılıçbalıklarıyla savaşıyormuşuz, hepimizin en az aylık 4000tl geliri varmış gibi konuşuluyor. onun busu varmış yok asıl böyle olurmuş, bir ürün koyuluyor ortaya 700tl ee sonra? yağ gibi kayıyormuş balığı çekerken yük binmiyormuş, 300 gramlık balığın ağırlığını sarmaya üşeniyorsan git pazardan al be kardeşim. asıl surf kamış şöyle olurmuş böyle olurmuş, burada kaç kişi acaba profesyonel atış tekniklerini biliyor, hadi 5-10 biliyorum desin, kaç sahilde bu teknikleri uygulama imkanı var, herkes dip dibe atarken.. tamam herşeyin en iyisini en doğrusunu bilelim bu güzel birşey ama insanlara ütopik şeyleri dikte ettirip durmayalım, akıl var mantık var, imkanlar dahilinde optimum şey ne ise odur olması gereken. not:kimse üzerine alınmasın, genel anlamda yazdım.
Buna sonuna kadar katılırım Vedat Abi, kesinlikle öyleler. Ama satılan ürünlere bakarsak. Maalesef aynı şy söz konusu değil. Extreme Cast'mı? Evet, gayet güzel. Ama bir başkasına baktığımıza ne o fiyatı, ne de kaliteyi görebiliyoruz. Bu halde bize düşen, tavsiye ederken: "Lineaffee extreme cast" demek olmalı, doğru mu? Ama lineaffee dediğimizde ne oluyor? Oyster cast'tan, Extreme Cast performansı bekleyebilir misin? Ve adam alıyor, nasılsa lineaffe ya, ustaların tavsiyesi ya, oyster cast'ı Extreme cast gibi kullanmaya, atmaya vs. çalışıyor, çaat, elinde kalıyor. Oldu mu şimdi? Hadi Lineaffee iyi gene. Ama okuma, hele ki kamışlar konusunda. Bende bir sürü lineaffee kamış var Vedat abi. Doğrusu hepsinden de gayet memnunum. Ama ben mesela Turnafreshi 150gr kurşun takıp rapalayla at çek için kullanmıyorum. Zira o kamış o işin kamışı değil. Hepsini doğru kullanınca, gayet güzel. Evet, sapı, makine yuvası, kılavuzları filan çabucak dağılıyor. Ama o paraya ancak o kadar olur zaten. Bunu bilerek kullanıyorum. Ama "ben boğaza gidiyorum, bana bir surf kamış" diyene, onları veya okuma'ları tavsiye edemiyorum. Bunu yapınca huzursuz olurum, asıl o zaman inanırlığımı kaybederim.
Serdar Abi, Vedat Abinin de anlatmak istediği, her kamışı alıp boğazda balık tutan profesyonel değil sonuçta. Yorulup dinlenmek için oturup milleti izlediğimde neler görüyorum inanmazsın. shimano kamış ile gelmiş adam, ince çapari ile aşağı sarkıtıyor gümüş kraça avlıyor daha neler var. yani shimano da alsa alba da alsa yapacağı iş bu. Dersen profesyonel, süper uzak atacak her gün balığa gidecek, haklısın o zaman. Hobi amaçlı belki hafta da bir balığa çıkanlar için oyster bile fazla bence Ben haftada ortalama 3 gün Tarabya'dayım, kullanılan kamışlara devamlı bakarım, hastalık oldu zaten şöyle ortalama değerler vermek istiyorum; %70 civarında Lineaffe %15 " Alba Star %5 " Okuma %5 " Shimano %2 " Dam %2 " Remixon %1 " Farklı marka fiber kamışlar Pekiyi derseniz kaç kişi işi biliyor. Servis şoförleri mi? ya da makam şoförleri mi? gerçekten işlerinin arasında boş zamanı olanlar avlanıyor. Ama gerçekten işin bilincinde olan avcılarda var. 3 belki 5 kişi. Şimdi sizin önerdiğiniz kamışlar makinalara bakınca sadece o 3 5 kişiye hitap ediyor çünkü diğerleri boş zamanını öldürüyor, çok uzak atım derdi yok. Size birde bir tecrübemi anlatmak istiyorum, http://www.avmarketi.com/asp/product/18987/Shimano-Nexave-BX-Tele-Surf-4-20-mt-170-gr-Surf-Kamisi http://www.avmarketi.com/asp/product/18880/Shimano-Vengeance-AX-Surf-4-20-mt-150-gr-Surf-Kamisi bu iki kamış arkadaşlarımda olan kamışlar. ikisinide kullandım. Vengeance kesinlikle uzağa atamıyor, Nexave olan kamışı olan arkadaşımda şu an cedros 450 kullanıyor. Bütün bu kamışlarla atışlar yaptık ortalama ağırlıklarla (125gr civarı) Okuma Salina parçalı 420 ve Cedros 450 parçalı inanın çok daha uzak atarlı ve ele oturan kamışlar. Hele Cedros ciddi anlamda "zorla beni" diyor size. Kalitesi iyidir kötüdür demiyorum, yanlış anlamayın ama bu tecrübelerimden sonra balıkçılığa sıfırdan başlasam kesinlikle Okuma alırdım.
Yazmiyayim diyorum,yazilanlari okuyunca yazamadan duramiyorum malesef. Ne cesit av yapiliyor,rapala ile agir kursun,peki stil ne atip cekmek ne oluyor bu cesit av,yada ucta kursun önünde capari atip cekiyoruz,ne oluyor bu cesit avlar,bence bir cesit spin avi,buraya kadar dogrumu... Peki kulandigimiz veya önerdigimiz kamislar ne?surf kamislari yani en az uzunluk 3,90 metre olan kamislar(vucut yapisina göre),buda dogrumu.. Uzun kamisla uzaga atilir mantigi oluyor degilmi,peki neden spin kamis alacaklara 2,40 veya daha alti olan kamislar öneriliyor(benden haric)deniliyorki 2,40 ve alti kamislara daha iyi hakim olunuyor,Eee o zaman neden surf kamislarinda yani bizim istanbula özel olan bu av stilleri icin 3,90 metre ve üstü kamislar öneriliyor..Bu ne perhiz,bu ne lahana tursusu demek geliyor icimden.. Bunu aklimiza koyalim,aramizda cok degerli istanbula özel olan bu av cesidi icin balik avlayan üstadlar var (En azindan,ben sanal alemde böyle biliyorum,hic birini sahsen tanimam) bu üstadlarin disinda biz balik avlamayi ve malzeme kulanmayi bilmiyoruz,böyle giderse biraz zor ögrenecegiz gibime geliyor..Bu kaniya neredenmi vardim,basitcene söyle söylileyim,siteye yeni üye olanin ilk sordugu soru"Abilerim bi el atin,bana yardimci olun" ve küt bir site adresi. Bazen diyorum kendi kendime bu üye olup birden site adresi yazanlar"Acaba o sitelerdeki malzeme satan kisilermi"diye...
Firmalar bu konuda biraz kararsız davranıyor; yani bir bakıyorsunuz olması gerektiği gibi; bir bakıyorsunuz benim yukarıda yazdığım gibi davranıyorlar... Bunu yapan da aynı firmalar... Ayrıca ne olursa olsun bir şekilde deşifre etmek istemiyorum ben bunları; zaman ile sanıyorum onlar da bir standart oluşturacaklar... Ancak olması gibi gerektiği veya daha fazlasını yapan firmalar için de her zaman isim belirterek yaşadıklarımı gönül rahatlığı ile paylaşırım... Onlar da bu şekilde davransın onların ismini de yazarım gayet rahat...
Selim Bey, Boğaz'da çoğu yer 4-12m derinlikten başlar, sorunda bu zaten, surf kamış ile uzak atıp spin tarzında oynuyoruz Boğaz'da yaklaşık 100-110 metre atıp 40-45m derinliklerde balığı arıyoruz. Sonuç İstanbul'a özel bir av şekli ortaya çıkıyor. İlgili firmalara biri bildirirse İstanbul'a özel kamış üretsinler
