Sportif Avcılıkta Son Nokta

Herşey hayal etmek ile başlar...

Önce bir oltam olsa dersin, daha sonra bir tane daha, kamışın boyu kısa kaldı dersin yenisini alırsın bu uzar gider... Bir gün kıyıdan mırmır yakalarken, palamut ve lambuka sezonunun geldiğini duyarsın, ertesi hafta tekne ile palamut avına çıkarsın, sonra kesmez seni palamutlar (bir de onların tombik olduğunu öğrenirsin ) sonra ki hafta sırf lambuka diye gidersin, ertesi hafta lambuka da yasaklanır... Sonra Adrasan'dan kuzu haberlerini duyarsın, kuzu avı vardır sırada, çitayı hep yükseltirsin. Alırsın 15 kg'luk kuzuyu bu defa, hep hayalinde ki balık ta kesmez seni ve daha büyüğünü ararsın... Derken bir zaman hayal dahi etmediğin kılıç gelir aklına, ve bu defa da kılıç ile yatıp kalkarsın. Bir hayal ile başlar herşey, ve hayallerin ucu bucağı yoktur....

Ama Namık, senin de dediğin gibi, önemli olan her zaman avın büyüklüğü değil avcıların gönül büyüklüğüdür. Gönüllerin bir olması, kimi zaman yeni arkadaşlıklar edinme, yeni dostlar ile muhabbet etme, kimi zaman dertleşme, kimi zaman gırgır şamata yapma.... Kısacası o anı paylaşma. Gelecek olan ister mırmır olsun, ister bir kılıç, o ana katacağı avın büyüklüğüne göre adrenalin, heyecan, sevinç, sabrın mükafatı olacaktır... Ama o an asıl seni mutlu eden o anı dostlarla paylaşmak olacaktır. Paylaşım, günümüzde insanlığın ihtiyaç listesinde çok üst seviyelerde olan paylaşım.... Burada bulunmamızın amacı da bu değil mi, paylaşmak....
Yoksa anlatacak, yazacak, ya da o anı beraber paylaşacak dostlar, arkadaşlar olmasa anlık adrenalinden başka ne anısı kalacak ki o en güzel avın... Kuru bir kaç fotoğraf mı, yoksa onlarca kilo et mi? Hepsi bir tarafa dostluk bir tarafa...

Tüm takımı can-ı gönülden tebrik etmek istiyorum. Deniz, imkanların ile bu adrenalini yaşattığın için, Namık hayallerini buralara kadar taşıdığın için ve Mehmet tam bir balık tutkunu olduğun için... Hepinizi can-ı gönülden tebrik ediyorum, bu anı bizlere de yaşattığınız için.

O gün o teknede olmayı inanın çok isterdim. O anı sizlerle paylaşmayı. Belki başka bir zaman başka bir yerde.... Kim bilir...

Ekibin daimi üyesi bu sıralar elinde olmayan imkanlardan dolayı (yılbaşı yoğunluğu, mağlum turizm) sizden uzak kaldı, ama gönlü hep sizlerle...
Bu ekip kuzuyu tam kadro iken aldı bunu unutmayın

O kılıcı alıp yine kuzu fotosunda ki gibi beraber kaldıracağız... Bu böyle biline

 

Bi seyler yazmak istiyorum, ama Namik burdan herseyi cok güzel anlatmis.....
.... Mehmet ve Namik'la tanismak, görmek beni cok mutlu etti. Insallah en yakin zamanda tekrar cikariz ve kilici yakalariz..... Bu yeni avdaslarimi herkese tavsiye ederim!
Ikisinin cok tecrübeli arkadas oldugu beni epey sasirtti! Turlarimiz, onlarin yardimiyla, tahmin ettigim den cok daha rahat cikti. Malzemelerin fonksiyonunu sadece bir kere gösterip yeterliydi. Bu acik denizde, 2000 metre sularda, havanin her an bozacagi bir ortamda insana o kadar güven veriyorki anlatamam..... Ve bu durumla sonuca daha yakin olacagiz....

Peki sonuca ne kadar yakindik? Cikmadan önce, onlara anlattigim gibi, kilici degil, önce kilicin esas yemini koskoca denizde bulmak lazim. Yani Kalamar! Kalamarlari ne kadar aciktan bulursak, kilicin büyüklügüde ona göre artar.
Kalamar sürüsünü sadece sonuncu turda bulduk ancak gecenin son saatlerinde.... Yani 3-5 saat önce gelselerdi sonuc belki ama belki bi baska olacakti

 

Gökhan -> Seninle tanismak cok isterdim.... N@mik ve Mehmet turlarimizda senden cok bahsettiler